Pazar Delikanlı Cemal, güzel Süreyya, dobra Feza

Delikanlı Cemal, güzel Süreyya, dobra Feza

26.08.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:

Sizlerden en sık gelen soru, “Kitap yazma süreciniz nasıl?” olduğundan, iç dünyamı açayım ve beşinci romanım “Süreya Kuaför Salonu” üzerinden yaşadıklarımı anlatayım dedim.

Delikanlı Cemal, güzel Süreyya, dobra Feza

Bundan beş yıl önce, “Bir gün bir kitap yazacak olsan nerede yazardın?” diye sorsalar kesinlikle “Bir ofis tutar, orada yazardım” derdim. Ancak başıma geldiğinde evdeki hesap çarşıya uymadı. Ne zaman yeni bir kitaba başlayacak olsam, bu şehrin merkezinde tutunamadım ve tanıdıkların daha önce adım atmadığım, izole evlerine göz diktim. “Kocan Kadar Konuş”ta Burgazada; “Şekerfare”de Erdek; “Çevrimdışı Aşk”ta Datça ve Göcek derken beş numaram “Süreya Kuaför Salonu”na başlamak için geçtiğimiz haziranda Bodrum’da, dıdısının dıdısının evinde buldum kendimi.

Delikanlı Cemal, güzel Süreyya, dobra Feza

Haberin Devamı

Yeni kitaba başladım

Burcum oğlak, bu yetmezmiş gibi yükselenim de oğlak. Bir de üzerine 0.25 kuruş farkla çikolata sosu olarak on yıllık kurumsal hayatta çalışma geçmişim eklendiğinde, çalışkan bir tip olduğumu söyleyebilirim. Eh, haliyle kitap yazarken bu birbirinden sevimli tatil beldelerinin keyfini çıkardığımı ise söyleyemem. Yani Instagram’a “Yeni kitaba başladım” diye bir post koymamı takiben öyle kırda, bayırda, denizde aşırı eğlenen bir foto daha koyuyorsam bilin ki sadece mizansendir, gerçeklikle en ufak bir ilgisi yoktur.

Kurtuluş son durak

O “x” eve kapanıp kitabımı yazmadan önceki hazırlık safhasını uzun tutarım ki, işime yarayan bir outline çıkarabileyim. Nedir outline? Kitabın giriş, gelişme, sonucunda neler yaşanacağını önüme seren göstergedir. Yani kitaba başladığım zaman gökteki yıldızlara dalıp “Hmm, şimdi çocuk, kıza ilan-ı aşk etsin... Ay yok yok etmesin...” gibi ikilemlere izin vermeyen bir pusuladır. Mesela Kurtuluş semtinde geçen Süreya Kuaför Salonu için Kurtuluş’ta gece, gündüz ciddi bir mesai harcadım. Yazdığım hikaye gerçek olsun diye oranın dokusunu, insanlarını güzelce bir özümsedim. Kitaptaki karakterlerim delikanlı Cemal, güzel Süreyya ve dobra Feza Kurtuluş’un neresinde oturur, neresinde yemek yer, canı sıkılınca nereye saklanır bunlar hep outline’ımdaydı. Yani dersimi iyi çalıştım hocam.

Haberin Devamı

Hazırlık safhasındaki bir diğer önemli konuysa editördür. Her yazarın editörüyle bir çalışma şekli varmış, bunu yazarlık işine girince gördüm. Kimi yazar, kitabını yazıp son noktayı koyup editörüne gönderiyor, kimiyse kitap süresince editörüyle beraber ilerliyor. Ben ikinci kategorideyim. Çünkü hikayenin daha mükemmel olması için yazarken eleştiri almayı seviyorum. “Süreya Kuaför Salonu”nda editör olarak Işıl Karahanoğlu’yla çalıştık. Pardon, harp halindeydik desem daha doğru olur.

Outline tamamsa ve yerleşkem netleştiyse işe koyulabilirim! Kendi kendimi sabahın yedisinde “Koğuş kalk!” diyerek uyandırmamı takiben yarım saatlik kahvaltıdan sonra çalışmaya başlarım. Kısa bir öğle yemeği arası, Allah boş duranı sevmez, çalışmaya devam. Sonra akşam yemeği ve erkenden yatış. Bu, tam bir ay boyunca böyle sürer. Çünkü hedefim, bir ay içerisinde kitabımı bitirebilmektir. Delice mi? Evet delice ama kafaya koyarsak bence her şeyi yapabiliriz.

Haberin Devamı

Erkek beyni, kadın beyni

Cemal, Süreyya’ya yanık, hem de küçüklüğünden beri. Feza ise her ikisinin en yakın arkadaşı. Tüm mahalle Cemal ve Süreyya’nın evlenmesini beklerken Süreyya gidip zengin bir adamla evleniyor, Kurtuluş’u terk ediyor. Tam on bir yıl sonra, Cemal ve Feza’nın yakınlaştığı sırada ise geri dönüyor. Bu üçlünün başından geçenleri yazarken en zevk aldığım şey ise aynı olayı kadın bakış açısıyla ve erkek bakış açısıyla ortaya koymak oldu. İki ayrı cins olarak birbirimizin hareketlerine anlam vermediğimiz, birbirimizi gömdüğümüz çok an yaşıyoruz ama hayata her ne kadar aynı pencereden bakmaya çalışsak da olmuyor, farklıyız işte. Ve bu farklılıklar bizi bir arada tutuyor. Ne seninle ne sensiz durumu.

Haberin Devamı

Süreya’nın tek y’si nerede?

Değerli şair Cemal Süreya, bir gün, bir arkadaşıyla girdiği iddia sonucunda soyadındaki ikinci y’yi kaybeder. Bizim hikayemizde ise mahallenin delisi olan Fıttır Hıdır, bir gün Cemal’i uyarır, “Sevdiğine her daim sahip çık. Yoksa kaşla göz arasında siliverirler adından ikinci y’yi!”

Feza’nın burç yorumları

Buyurun astrolojiye kafayı takmış olan Feza’nın burç yorumlarından birkaçına!

İkizler: Hayatı boyunca etrafındakileri sömüren tatlı dilli yılan. Az buçuk kontrol altında tutabilmek için düzenli olarak soracaksın, “Bugün hangi kişiliğini giydin canım üstüne?” diye. Uğurlu günü: Kıyamet günü. Uğurlu çiçeği: Siyah çelenk. Kocasını sekiz yerinden bıçaklayıp “Haydar’ım nasıl?” diye soran cinsten.

Balık: Akıl hastanesine koy, sırıtmaz. İçindeki çocuk asla büyümez, bir de başınıza kalır. Son nefesini verene kadar uğurlu günüm ve uğurlu taşım ne olmalı diye ömür boyu düşünür ve karar veremeden ölür.

Kova: Bir dediği bir dediğine uymaz, her şey aynı anda olsun ister ama hemen elde edince de sıkılır. Kendini karşısındakine tam anlamıyla adamadığından, derinlerde değil, yüzeyde gezinir. Ayrılık sonrası canının çok da acımaması bundandır mesela.

Haberin Devamı

Cemal’e göre bir delikanlının olmazsa olmazları

- Evdeki ufak tefek tamirat işlerinden anlaması.
- Arabanın lastiğini değiştirebilmesi.
- Paralel park etmesi.
- Kavga ayırmayı ve yeri geldiğinde kavga etmeyi bilmesi.
- Çevirme yapan trafik polisiyle usturuplu konuşabilmesi.
- Kendi düğmesini ve söküğünü dikebilmesi.
- Sevdiği kadının gönlünü alması.
- Bir iki dans figürüne hakim olması.
- Karpuzun iyisini seçmesi.
- Ve elbette ki mangal yapması.