Pazar Deniz ürünleri problemli

Deniz ürünleri problemli

26.12.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

İstinye Park'taki Pep Tapas'ın bazı soğuk ve sıcak mezeleri İspanya'da yiyecekleriniz kadar güzel. Ama deniz ürünleri kıyaslanacak düzeyde değil

Deniz ürünleri problemli

vmilorster@gmail.com Düşünüyorum, ben 25 yaşındayken bu genç arkadaş kadar bilgili ve kendinden emin miydim? Hayır. Demek ki bir şeyler iyiye doğru değişiyor bizde. Bu genç gibi insanların sayısı arttıkça lokantacılar adamsendecilik ve palavra ile yetinmeyip sundukları ürün ve servisin düzeyini yukarı çekmeye mecbur olacak.Barın arkasındaki bayanın adı Selen. O da henüz 20'lerinde. Konuşkan, girişken, işinin ehli, gayretli. İzahat vermeyi seviyor ve bu işi severek yapıyor. Bir tek eleştiriden pek hoşlanmıyor. Ya da biz Türklerin yüzde 99'u gibi, eleştiri karşısında baştaki pozisyonunu daha da katı bir şekilde ve sonuna dek savunmanın doğru olduğunu düşünüyor.Örneğin, İspanya'da da tüm barların mikrodalga kullandığını söylemesi. Hadi canım. Şehrin en turistik yerlerindekiler kullanabilir. Ama kaliteli barlar küçük fırın ve salamander kullanır. İspanyol müşteri mikrodalga fırınla dalga geçer.Ya da ben bir şişe şarap ısmarlayalım diye ne olduğunu sorunca, önceden açılıp içinden az miktar eksilmiş olan şarabı bana şişe fiyatına satmaya kalkışıp, benim itirazıma rağmen gene de şarabın "çok az içilmiş" olduğunu söyleyip özür dileyecek yerde benimle tartışmaya girmesi. Bu mikrodalga fırınların işi ne burada?" Soruyu yönelten henüz 25 yaşlarında görünen bir genç. Kız arkadaşıyla birlikte İstinye Park'ta hizmet veren Pep Tapas'ı görmeye gelmiş. Tapas yani İspanyol usulü meze barının hemen arkasında birkaç mikrodalga fırın var. Onlardan bahsediyor. Barın arkasındaki bayan İspanya'da da tapas barlarında mikrodalga kullanıldığını söylüyor. Genç müşteri şiddetle itiraz ediyor. Neden "çok az" içildiğini bir dakika sonra anlıyorum. Şişeden vazgeçip bardak alıyoruz. Koydukları miktar "minimalist". Şarap da İspanya'nın adi süpermarket şarabı. Torres Gran Vina Sol. Chardonnay. Bardağı, pardon üç yudumu 14,50 YTL.Ancak benim için asıl önemli olan Pep adının Türkiye'ye gelmesi. Cal Pep, Barselona'da çok iyi bilinen, çok lezzetli tapasları olan bir bardır. Bravo bu işi kotarıp buranın sahibi Joseph Manubes'in oğlunu Türkiye'ye getirenlere. Bu tip yerler açılsa ne güzel olur. Hem bizim mutfak hem yeme-içme kültürü olumlu olarak etkilenir. İki nedenle. Birincisi, bizim mezelerimiz enfes olsa bile giderek tekdüzeleşmeye başladı. Değişiklik deyince insanların aklına ithal uskumruyu soya sosunda marine etmekten başka bir şey gelmiyor.İkincisi, ben özellikle "tapas" kültürünü çok seviyorum. İspanya'nın birçok yerinde görüyoruz. Arkadaş grupları, kızlı-erkekli, o bar benim bu bar senin, şarkı söyleyip eğlenerek güzel güzel dolaşıyor ve şehrin güzelliklerine güzellik katıyorlar. Tapas barlar ucuz olduğu için farklı kesimlerden insanlar birbirleriyle kaynaşıp yeni dostluklar kuruyor. Bu tip kolektif mutluluk da bulaşıcı hastalık gibi. Herkese sirayet ediyor. Bu açılardan Pep Tapas bir öncü. Her öncü gibi sorumluluğu büyük. Başarı ile yerine geliyor mu sorumluluk?İyi taraflardan başlayalım. Soğuk mezeler arasında birkaçı İspanya'da yiyecekleriniz kadar güzel. Örneğin, manchego peyniri. Ayrıca "jamon bellota" ve ördek jambonu. Jamon bellota dünyanın en lezzetli iki jambonundan birisidir (diğeri İtalya'daki prosciutto di zibello). Eğer denemek istiyorsanız sırf bunun için bile Pep Tapas'ın yolu tutulur. İspanya'da tapas barlarda ben sote edilmiş ve üzerine deniz tuzu ekilmiş tatlı, yeşil, küçük biberleri ("pimientos del padron") yemeye bayılırım. Şimdi aynısı bizde de var. Tohumunu getirtmişler, serada yetiştiriyorlar. Helal olsun. Getirenlere bravo Öte yandan, tapas barının en önemli tarafı olan deniz ürünleri İstinye Park'taki Pep'te Barselona'daki ile kıyaslanacak düzeyde değil. İki şekilde hamsi hazırlıyorlar. Sirkeli sosla marine ve bira ve unla kızartma. İkisi de belli bir düzeyi tutturuyor ama İspanyollara özgü o hiç yağ çekmeyen muhteşem kızartma düzeyine ulaşılmamış.Ahtapot ve sübye dondurulmuş, lezzetsiz. Örneğin, nohutlu sübye. Bu yemeği bir Barselona'da Rambla üzerindeki "kapalıçarşı" Mercado'da Bar Pinotxo'da yiyin bir de bizde. Ya da "Galisya usulü ahtapot" yemeğini (patates dilimleri üstüne, tatlı toz biberli) bir orada yiyin bir burada. Aradaki farkın başlıca nedeni ürün kalitesi ve tazelik. Öte yandan bazı sıcaklar oradaki düzeye yaklaşıyor. Örneğin, "karamelize soğan ile marine edilmiş kalamar güveç". Soğan biraz daha az kullanılıp tadı bastırmasa çok güzel.Ya da "gambas al ajillo" yani güveçte, bol zeytinyağlı, sarmısak ve biberli orta boy karides. Ah bir de deniz tuzu kullanılsa bu yemekte. İçine bol bol ekmek bandırıp yemeli.Kremalı, beyaz şarap soslu "kuzu göbeği porcini" yaban mantarlı meze kurutulmuş mantardan. Lezzet kauçuk gibi. Halbuki mevsimine göre değişen taze yaban mantarları kullanılamaz mı?Pişmiş armut tatlıları sert ve baharatını emmemiş.Bir de fiyat konusu var tabii. İki kişi, iki bardak şarap, 140 YTL. Yorum size ait.Son söz: Bizde tapas kültürü yaygınlaşacaksa ürün seçiminde mevsimselliğe önem veren, sınırlı sayıda ve ucuz meze sunan, uygun fiyatlı barlar açılmalı. nPep Tapas: (0212) 345 52 68 Aradaki farkın nedeni DEĞERLENDİRME: 5,5 / 10