Pazar Dünya hâlâ pek fena sayılmaz

Dünya hâlâ pek fena sayılmaz

24.04.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Tek bir adam, küçük görülmüş ve yaralanmış olsa da, cesaretinin son damlasına kadar ulaşılmaz yıldızlara ulaşabilmek için çabaladı. Dünya bu yüzden daha iyi bir yerdi" (Don Kişot)

Dünya hâlâ pek fena sayılmaz

Bir gün eski bir zırh kuşanır, başına karton bir miğfer geçirir, eline bir sopa alır, cılız atına atlayıp köyünden çıkar; yanlışı doğruya, kötüyü iyiye çevirmek için tek başına yollara düşer. Don Kişot'un en büyük düşmanı yel değirmenleridir. Çünkü yel değirmenleri makineleşen dünyanın temsilcileridir. İyiliğin, doğruluğun, dürüstlüğün, adaletin karşısında "elli kollu devler"dir bu değirmenler. Don Kişot elinde sopası, korkusuzca onlara saldırır. Kimi zaman yere düşer, kimi zaman yaralanır, herkes ona güler, onunla dalga geçer. Yine de yılmaz. Zor durumdakilere yardım eder, daima kaybedenlerin yanında olur ama yardım ettikleri bile döner dolaşır onu sırtından vurur. La Mancha'nın adını hatırlamadığım bir köyünde..." diye başlar "La Mancha'lı Yaratıcı Asilzade Don Kişot"un hikayesi. Yaşadığı dönemin "yeni dünya düzenine" ayak uyduramayan bir asilzadedir Don Kişot. Kitaplara gömülmüş, okuduğu şövalyelik hikayelerindeki kahramanlıklardan etkilenmiştir. Bu yıl başta İspanya olmak üzere tüm dünyada Don Kişot'un 400'üncü yaşı kutlanıyor. Tüm dünya kutluyor; çünkü Don Kişot bir şekilde herkesin kendi gerçekliğine hitap ediyor. Komünistlere göre "kapitalizmle savaşan bir kahraman" Don Kişot. Amerikalılara göre ise bireyi toplumun merkezine yerleştiren "Amerikan rüyasını" temsil ediyor. Baktığınız yere bağlı, inandığınız gerçekliğe...Don Kişot'a sorarsanız "Gerçekler, doğrunun düşmanıdır" diyecektir. Şövalyeliğin artık mazi olduğu ona hatırlatıldığında söylediği gibi. Çünkü en doğru kabul edilen gerçekler bile değişebilir, değiştirilebilir. Yel değirmenlerine karşı durulabilir. "Tek bir adam, küçük görülmüş ve yaralanmış olsa da, cesaretinin son damlasına kadar ulaşılmaz yıldızlara ulaşabilmek için çabaladı. Dünya bu yüzden daha iyi bir yerdi" der Don Kişot.400 yıl sonra hala Don Kişot'un doğumunu kutladığına göre... Dünya hâlâ pek fena sayılmaz. "Gerçekler, doğrunun düşmanıdır" Don Kişot'luk bizde de şiirlere, şarkılara konu olmuş. Nazım Hikmet'in bir şiiri var mesela. "Yolu yok Don Kişot'um benim, yolu yok / Yel değirmenleriyle dövüşülecek" diyen. Bülent Ortaçgil'in şarkısı var sonra: "Ve sen, ben değirmenlere karşı / Bile bile, birer yitik savaşçı / Akarız dereler gibi denizlere / Belki de en güzeli böyle."Bir de İlhan İrem çakalım, yeri gelmişken. Ki son günlerde, tuhaftır, çok özlüyorum ben onu.Türkçe müzik çalan her yerde, illa ki istiyorum: İlhan İrem var mı?Yok! "Var, hangi şarkıyı istiyorsunuz?" deseler, çuvallayacağım. "Sazlıklardan havalanan..." diyebilirim. Adı her neyse bu şarkının, bakınız başını bilmekteyim.Ama fena mı olur, Don Kişot'un 400'üncü yaşı şerefine İlhan İrem de söylese:"Yel değirmenlerine karşı Don Kişot muyum? / Uçuyorum durmadan, ben pilot muyum?" "Sazlıklardan havalanan..." ABD'nin Irak'ı işgali sırasında uçak gemilerinden Şanlıurfa'nın bir köyüne düşen Tomahawk füzesinin parçalarını almaya gelen Amerikalı askerlere, köylüler taş ve yumurta fırlatmışlardı. Şimdi üç buçuk yıla kadar hapisle yargılanıyorlar.Duruşmaya "Don Kişot Osman" lakaplı Osman Akkuş da atıyla gelmiş. "Asıl mağdur olan köylüler. Amerikalılar tazminat ödeyip özür dilemeli" demiş."Canlı kalkan" olarak Irak'a da gitmişti "Don Kişot Osman". Irak'ın işgali ve NATO zirvesini protesto için Topkapı surlarına çıkmıştı. Mızrak ve kalkanıyla atının üstünde İncirlik Üssü kapısına dayanıp ABD'ye savaş açtığını açıklamıştı. Büyüme verilerini protesto için de Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) önünde bir protesto gösterisi yapmıştı. Bu kez yanında atı yoktu. Soranlara "Atı Özelleştirme İdaresi'ne park ettim. Çünkü Türkiye'nin en büyük arpalığı orası" demişti.Beğenirsiniz-beğenmezsiniz, "şov" diyebilirsiniz. "Osman Akkuş da Cervantes gibi oturup bir roman yazsa ya, niye kendini ortalıklara fırlatıyor?" diye sorabilirsiniz.Ama atı ve mızrağı ile Amerika'ya savaş açan Osman Akkuş'a lakabının yakışmadığını söyleyebilir misiniz?Ya da Amerikalı askerlere taşla, yumurtayla tepki gösteren köylülere "Don Kişot'lar" diyemez miyiz? tubakyol@yahoo.com "Şanlıurfa'nın adını hatırlamadığım bir köyünde..."