20.11.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:
tkumeli@milliyet.com.tr Bitkiler güneş enerjisini kullanarak topraktan aldıkları su ve havadan aldıkları karbondioksiti birleştirip karbonhidrat yapıyorlar. Bizse bitkileri yiyerek içlerindeki karbonhidratı parçalıyor, güneş enerjisini açığa çıkarıyoruz. Vücudumuz neredeyse tüm enerjisini glikozdan (şekerden) alıyor. Glikoz vücudun yakıtı. Yediklerimiz bu yakıtın kalitesini tayin ediyor.Vücudumuzdaki hücreler enerji üreten küçük birer fabrika gibi. Yiyeceklerle alınan karbonhidratlar bu küçük fabrikalarda parçalanıyor, sindirilip glikoza çevrilerek kana karışıyor. Kan dolaşımıyla tüm hücrelere dağıtılan glikoz yine hücrelerimizde oksijenle yakılıyor ve enerji açığa çıkıyor. Üretilen bu enerji kaslarımızın, organlarımızın, beyin hücrelerimizin çalışması için kullanılıyor. Bu işlemden geriye kalansa sadece su ve karbondioksit. Enerji iş yapabilmektir, yani vücudun istenenleri yerine getirebilmesidir. Eğer vücudumuza doğru zamanda doğru yakıtı veriyorsak, bakımını iyi yapıyorsak gereken enerjiye sahibiz demektir. Doğru yiyecekleri seçmek, evde, okulda, dışarıda neler yiyebileceğimizi bilmek önemlidir. Besinlerin bileşiminde değişik miktarda "besin öğesi" dediğimiz kimyasal moleküller bulunuyor. Ağzımıza aldığımız yiyecekler midemizde besin öğelerine parçalanıyor. İnsanın büyüme, gelişme ve sağlıklı olarak yaşamını sürdürebilmesi için gereksinimi olan besin öğelerini altı grupta toplayabiliriz: Karbonhidratlar, proteinler, yağlar, vitaminler, mineraller ve su. Gerekli besin öğeleri Genel olarak karbonhidratlar ve yağlar hareket sırasında temel yakıt olarak kullanılan enerji kaynaklarıdır. Proteinler organizmada yapıtaşı olarak görev yaparlar. Vücudumuz yediğimiz her şeyden -karbonhidrat, yağ, protein- enerji üretmektedir. Ama öncelikli tercihi karbonhidrattır. Çünkü karbonhidratta hazır enerji olan glikoz bulunur. Protein ve yağlar genelde dokuların yapımında, onarımında kullanılır, sağlık üzerinde önemli etkileri bulunur. Hücrelerimiz enerji üretmek için protein ve yağları kullanmak zorunda kaldığında toksik yan ürünler meydana gelmektedir.İnsan vücudundaki temel enerji kaynaklarından karbonhidratlar ve yağlar depo edilir. Proteinler depo edilmez. Bu yüzden gerekli olduğu kadar protein kullanılır, geri kalanı dışarı atılır. Ayrıca, fazla protein almak çeşitli sağlık sorunlarına da yol açabilmektedir.Enerji için doğru beslenmek birinci koşul. Hücrelerimizin enerji üretebilmesi için mutlaka gerekli olan besinler var. Temel yakıt glikozdur ama bir de tutuşturucular yani vitaminler ve mineraller önemli. Bunların en önemlileri B grubu vitaminler, C vitamini, magnezyum, çinko, demir ve manganezdir.Organlarımızın çalışması, yediğimiz yiyeceklerin sindirimi, büyümemiz, gelişmemiz, görebilmemiz, duyabilmemiz, ders çalışabilmemiz, başarılı olabilmemiz için enerjiye ihtiyacımız vardır. Protein depolanmaz Vücudumuzun gıdalardan aldığı enerjiyi iyi kullanabilmesi için düzenli olarak enerji alması gerekir. Bir gün veya bir öğün tıka basa yiyip birkaç gün veya birkaç saat aç kalmak çok sakıncalıdır.Yediğimiz şeker, ekmek, makarna, meyve, sebze vücudumuzda glikoz dediğimiz bir maddeye çevrilmektedir. Eğer bu besinleri fazla miktarda tüketirsek bunlar glikojen denilen depo formuna dönüştürülür. Eğer enerji almazsak vücut depolarını kullanır ve depolar tamamen boşalınca vücut kendini yorgun, aç, güçsüz hisseder, beynimiz çalışmaz, derslerde başarılı olamayız. Bu yüzden her sabah kahvaltımızı, öğle yemeğimizi ve akşam yemeğimizi ve ara öğünlerimizi yemek zorundayız. Öğün atlamamalısınız Haftanın besini 100 gram balın 82 gramı karbonhidrat, 17 gramı su, geri kalan kısmı protein ve minerallerden oluşur. A, B, E ve K vitaminleri içeren balda kalsiyum, fosfor, demir, magnezyum, potasyum, iyot gibi mineraller de vardır. Glikoz ve fruktoz oranı çok yüksektir. Bu yüzden kana çok hızlı karışır. Kan şekerini hızlı yükselttiği için çok iyi bir enerji kaynağıdır. Özellikle şeker hastalarının ya da hipoglisemisi olanların, şişman kimselerin balı fazla tüketmemeleri önerilir.Balın antimikrobiyal özelliği vardır. Kabızlığa iyi gelir; uykusuzluğa, sinir gerginliğine, kalp çarpıntılarına karşı da birebirdir. Dokulara yeterli oksijen girmesini sağlar. Metabolizmayı düzenler. Gastrit ve mide ülserinde, sindirim sistemi bozukluklarında, damar sertliğinde olumlu etkisi bulunur. Hormonal sistemi de dengeler. Bal