Pazar Eyalet sistemi

Eyalet sistemi

11.03.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Federalizm çok masraflı bir sistemdir. Eyalet idareleri pahalı bir bürokrasiye, kırtasiyeciliğe, işlerin yavaşlamasına neden olur

Eyalet sistemi

Proje Abdullah Öcalan'ın beğenisini aldı, basında birkaç kalem daha "Demedik miydi?" havasında desteklediler ve tabii bitmeyen bir hücum ve tepki birlikte yürüdü. Burada ileri sürülen eyalet sisteminin federalizm olduğu anlaşılıyor ve birçok kişi haklı olarak soruyor: "Doğu'da federal bir yapı yaratacağız diye öbür taraflarda eyalet sistemini getirmeye ne gerek var?" Eyalet sistemi tartışmaları 12 Eylül döneminin devlet başkanı ve aynı zamanda genelkurmay başkanı Kenan Evren'in demeci üzerine alevlendi. Eski cumhurbaşkanımızın bu sistem üzerinde yeterli bilgi edinerek veya doğru bilgilendirilerek ve projesini uzunca mütalaadan geçirerek ileri sürdüğünü söylemek çok zor. Gerçek şu; federalizm dünyada geriledi, özellikle farklı etnik yapılardan ve iktisadi yapılanmalardan oluşan siyasi birimlerin oluşturduğu federasyonlar, Sovyetler Birliği'nin kendini feshetmesi ve Yugoslavya'nın kan ve ateşle dağılmasından sonra son buldu. Bu gelişme bir gerçeği daha ortaya çıkardı: Federal yapıyı oluşturan birimlerin tarihlerinde bir devlet geleneği ve kendini idare yöntemi yoksa bu yapılanma kolay yürümüyor. Küçük İsviçre'nin kantonlarının eski bir kendini yönetme geleneği vardı, hatta Amerika Birleşik Devletleri'ni oluşturan ilk 13 devlet İngiliz kolonileri çağında bir özerk yönetimle kendi karakterlerine kavuştular. Bunu televizyon programında Yalçın Küçük de söyledi; isteseniz de istemeseniz de kabul etmek zorundasınız zira doğru gözlemdir. Federal Almanya kültürü aynı, dili aynı fakat 1871 Versay Antlaşması'na kadar müstakil olan devletçiklerden oluşan bir ülkenin varisidir. Vakıa 1871-1918 Alman İmparatorluğu döneminde bu federalizm büyük darbeler yedi. Weimar Cumhuriyeti döneminde 15 yıl boyunca da bu sistem aynı şekilde yürüdü ve 12 yıllık Hitlerist merkeziyetçiliğine rağmen Almanya'nın yerel özellikleri ayakta kaldı.1948'de Amerikalıların dayattığı federalizm bu nedenle kabul edildi. Ama Alman federalizminin merkeziyetçi Fransa'dan farkı bir parmak boyudur. Sözde federe eyaletlerin kültürel özerkliği vardır; aynı dili konuşan ve yazan bir ulusun kendi eyaletlerini tarih, coğrafya kitaplarında biraz daha abartmaları dışında başka bir renk görülmez. Almanya'nın durumu Avrupa güya federalizmi teşvik ediyor. İtalya'nın yeni bölümlenmesi sadece taşrada kırtasiyeciliği artırmıştır. Birbirinden nefret eden güney ile kuzeyin ise doğru dürüst tarif edilmiş bir bölgesel idari yapıyla ayrıldığını söylemek mümkün değildir, böylesi gerekmez de. İspanya uzun bir Franco dönemi ve demokrasinin ilk 10 yılındaki münakaşalardan sonra esasen Baskların ve Katalanların isteklerine cevap veren bir federalizme geçti. İspanya'nın 19'uncu asırdan beri sanayileşmiş bölgeleri kuzeyde Bilbao, onun merkez olduğu Bask bölgesi ve Pireneler'le Akdeniz arasında bulunan Katalunya'dır. Bu ikisinde fabrika bacaları tüterdi, bir işçi sınıfı ve burjuvazi vardı. Barselona'daki hayat, sanatlar ve mimari bu yapıyı aksettirir. İspanya'da yaşananlar Bu iki eyaletin dışında geçen asırda İspanya'nın diğer bölgelerinin Osmanlı'nın Anadolu'sundan farkı yoktu. Geçen zaman içinde ve AB'ye girdikten sonra dahi sanayiini geliştiren, çağın gereklerine uyarak yapısal değişim geçiren Katalunya oldu. Ne var ki bu sanayi ve zenginliğin bölgeye çektiği İspanyol nüfus bugün dışlanmaktan şikayet ediyor. Resmi okullarda eğitim Katalancadır. Geniş İspanyol alt orta sınıfı, pahalı İspanyol okullarından ve eğitiminden faydalanamıyor. Burada federalizm ilkelerinin geçerli olduğu söylenemez. 1,5 milyon nüfuslu Bask ülkesinin ise federalizmle ne kadar uyum sağladığı, daha doğrusu uyum sağlayamadığı görülüyor. Federalizm çok masraflı bir sistemdir. Eyalet idareleri pahalı bir bürokrasiye, kırtasiyeciliğe, işlerin yavaşlamasına neden olur. Buna rağmen yaratılan zenginliklerin ve beyin göçünün önlendiğini söylemek de mümkün değildir. Özellikle Türkiye'nin Doğu'dan Batı'ya böyle bir yapıya oturmasıyla idarenin karşılaşacağı buhranları kestirmek güçtür. Buhranları kestirmek zor Tarihi itibarıyla merkeziyetçi bir sistem içinde yaşamış ve yerelliği mizah edebiyatından öteye geçememiş bir toplumda, eyalet sisteminin geçerliliği çok tartışılır. Avusturya İmparatorluğu'nun kalıntıları içinde Alman-Avusturya federalizmi götürüyor çünkü Vorarlberg ve Tirol bölgesi ülkenin diğer kesimleriyle bağdaşamayacak bir yerel milliyetçilik içindedir. Hatta Tirol ülkeye iktisaden bağımlı olmasına rağmen Vorarlberg daha çok İsviçre'yle iktisadi bağ içindeydi, halen de öyle. Buna karşılık eski imparatorluğun bir parçası olan Macar ülkesi için federalizm düşünülecek bir sistem değildir. Öte yandan Çeklerle Slovakların birlikteliği de yürümedi. Birbirlerine o kadar bağlı olan ve İranlılık kimliği altında yaşayan komşu ülkenin coğrafyasını gerçek anlamda özerk eyaletlere ayırsalar, durum ne olur bu belli değil ama hayatlarının bugünkünden daha iyi olmayacağı açıktır. Eyaletler gibi aslında imparatorluklara has idari birimlerin umumi reçetelere veya kahve sohbetlerine göre yeniden yaratılamayacağı açıktır. İdari ananeyi ve halihazırdaki yönetim ve sorunlarla bağ kurarken "eyalet sistemi" önerenlere "Beşer tane Roma, Bizans ve Osmanlı eyaleti say ve sınırlarını kabaca belirle" diye sorsanız cevap veremezler. Üstelik bizim milletin bürokrat ve politikacıları, Süleyman Demirel gibi hafızası kuvvetli bir-iki zat hariç, coğrafya da bilmezler. 70 milyonluk bir memleketin siyasi ve idari platformu düşünmeden konuşulacak bir yer değildir. Düşünerek konuşalım