Pazar Fransız TV’sinde Türkler yarıştı

Fransız TV’sinde Türkler yarıştı

15.03.2009 - 01:00 | Son Güncellenme:

Türkiye’den dört kişi, Fransız kanalı TV5’in ünlü yarışması “Questions Pour un Champion”a çıktı. Gecenin birincisi Jak Kori, başka ülkelerin birincileriyle bu hafta yarışacak

Fransız TV’sinde Türkler yarıştı

Questions Pour un Champion / Bir Şampiyon İçin Sorular”, Fransa’nın en popüler yarışmalarından biri. 20 yıldır sürüyor, sunucusu -Julien Lepers- 20 yıldır değişmiyor. Yarışma her yıl Frankofon haftası nedeniyle “Questions pour un Champion-Spéciale Langue Française (özel Fransızca dili)” adıyla ekrana çıkıyor. Farklı ülkelerden gelen yarışmacılar Fransa hakkındaki genel kültür sorularını yanıtlıyor.
13 yıl aradan sonra Türkiye ikinci kez bu yarışmaya katıldı. Dört yarışmacı, aralarındaki birinciyi seçmek üzere Paris’e gitti: Fazilet Doğan, Engin Bereketlioğlu, Şebnem Panahzat ve Jak Kori.
Geçtiğimiz hafta yayımlanan programda Kori rakiplerini yendi ve diğer ülke birincileriyle yarışmak için Türkiye’yi temsil etmeye hak kazandı. Kori’nin kaçıncı olduğunu öğrenmek için 21 Mart Cumartesi gününü bekleyeceğiz. Program saat 21.00’de, TV5 Monde’da yayımlanacak.
Dörtlü konsolosluktaki ön elemede tanışmışlar. Yarışmaya çıkana kadar üç kez buluşmuşlar, dost olmuşlar. Doğan, Bereketlioğlu ve Panahzat favorilerinin ilk andan beri Kori olduğunu söylüyorlar.
Çekimler iki gün sürmüş, geri kalan beş gün boyunca farklı ülkelerden gelen yarışmacılarla Paris’i gezmişler. Gezi rotası tarihi yerlerin yanı sıra onları ünlü kulüp Lido’daki dans gösterisine de götürmüş. Yedikleri, içtikleri, gezdikleri onlarda kalsın, bize yarışmayı anlatsınlar istedik...


Yarışmadan nasıl haberdar oldunuz?
Jak Kori: Mail grubum e-posta yolladı.
Şebnem Panahzat: Öğretmenlik yaptığım okulun panosunda gördüm yarışma duyurusunu.
Fazilet Doğan: Programı seyrederken alt yazı geçti, “Bu yıl enternasyonel yarışmaya katılan 10 millet şunlar” diye. Verilen adrese e-posta yolladım. Fransız Konsolosluğu’ndan “Ön eleme şu tarihte, konsolosluğumuzda” yanıtı geldi.

“NBA sorusunu bilemedim, oğlum bana kızdı”

Siz kaç kişi arasından seçilerek Fransa’da yarışma hakkı kazandınız?
Jak K.: 75. Genel kültür sorularını hızlı şekilde, Fransızca okudular. Fransızca’yı niye sevdiğimizi anlattırdılar. Yarışmacıları 75’ten 36’ya, sonra 18’e, en son da 4’e indirdiler. Rahatlık ve espri kabiliyeti de seçimlerde etkili oldu.

Yarışmaya katılan 10 ülkeden de ilk etapta dörder yarışmacı seçildi, değil mi?
Jak K.: Evet. Mısır, Tunus, İtalya, Slovakya, Finlandiya, Amerika, Meksika, Kamerun ve Madagaskar’dan 36 yarışmacı daha vardı. Her ülkeden katılan yarışmacılar önce kendi aralarında yarıştı, birinciler seçildi. Sonra 10 ülkenin birincisi, 5’erli iki gruba ayrılarak kapıştı.

Jak bey, siz Türk grubunun birincisi oldunuz ve diğer ülkelerin birincileriyle yarışma hakkı kazandınız. Birincilik ödülü neydi?
Jak K.: Bu yarışma büyük paralar vermiyor, kitap veriyor. Beş tane lügat verdiler CD formatında. Büyük yarışın sonunda da birinciye seyahat ödülü ve 1500 avroluk kitap hediye edildi.

Yakınlarınız Fransa’da bir genel kültür yarışmasına katılmanızı nasıl karşıladı?
Engin Bereketlioğlu: “Türkiye’de yarışma kalmadı mı?” dediler. Türkiye’deki yarışmaların derdi reyting toplamak, bizim katıldığımız yarışma prestije yönelikti.
Jak K.: Oğlum beni izledi, bilemediğim soru NBA ile ilgili olunca serzenişte bulundu: “Benimle birlikte maçları izleseydin böyle olmazdı!”
Şebnem P.: Ablam anlattı, annem ve babamın gözleri dolmuş. Onlar Fransızca bilmiyorlar. Çocukken bu yarışmayı izlerdim Fransızca duyayım diye. Babam şakayla karışık “Yarışmayı bize zorla seyrettiriyorsun” derdi. Yıllar sonra aynı programda yarışınca çok gururlandılar.

Bir genel kültür yarışmasında yarışacak kadar iyi biliyorsunuz Fransızcayı. Nerede öğrendiniz?
Şebnem P.: Pierre Loti Lisesi’nde. Liseyi bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Fransız Filolojisi’ne girdim. Sonra Marmara Üniversitesi’nde Fransızca öğretmenlik mastırı yaptım. Şimdi de Pierre Loti’de Türkçe öğretmeniyim.
Fazilet D.: 10 yaşında Notre Dame De Sion’a girdim. Ardından üniversite tahsili için Paris’e gittim. Üç ay sonra geri döndüm, çalışmaya başladım. İş hayatında Fransızca konuşan kişilerle iş yaptım. Ayrıca 20’li yaşlarda İsviçreli boyfriend’im olmuştu. Günlük hayattaki Fransızcamı ilerletmemde büyük katkısı var.
Jak K.: Ortaokulu Saint Joseph’te okudum. Evde de büyükannemden biraz Fransızca öğrenmiştim. MBA yapmak için bir yıl Fransa’da yaşadım.
Engin B.: Galatasaray Lisesi’nde öğrendim. Dış ticaretle uğraşıyorum, işimde de sık sık bu dili kullanıyorum.


13 yıl önce de denemişti
“Questions Pour un Champion” Türkiye’den ilk kez mi yarışmacı kabul ediyor?
Fazilet D.: İkinci kez. İlk kez 1996’da Türk yarışmacıları konuk etmişler. Konsoloslukta bizden özür dilediler. “Türkiye’yi çok ihmal ettik, kusura bakmayın. Bundan sonra böyle olmayacak” dediler.
Jak K.: 1996’daki ön elemeye katılmıştım. Ama Fransa’ya giden ben olamadım ne yazık ki. Bu defa kazanacağım
diye girdim konsolosluğa.
Dediğimi yaptım. Bizim ekibin birincisi de oldum.


“Oh la la! Fazil Sey!”
Maceralı bir hediye seçme telaşı yaşamışsınız.
Jak K.: Diğer ülkelerden gelen 36 yarışmacıya, sunucuya ve organizatörlere hediye götürmek istedik. Bir gün gazete bayiisinde Tempo dergisinin verdiği “Gökyüzünden Türkiye” kitabını gördüm. Aldım, evde tarttım. Bir kiloya yakın geldi. 45 kitap 35 kiloyu buluyordu. Air France’ın müdürü Gerard Lanfrey’e e-posta yolladım: “Fransa’daki yarışma için seçildik. 35 kilo taşımamız gerekiyor. Koli için izin verir misiniz?” Lanfrey “Elbette” dedi. Tempo’nun yayın yönetmeni Çınar Oskay iadelerden 45 tanesini bize verdi, sağ olsun.

Julien Lepers hediyesinden memnun kaldı mı?
Engin B.: Lepers’in sanatçı tarafı da var, piyanistmiş. Babası orkestra şefiymiş.
Ona Fazıl Say’ın
içinde Türk ezgileri olan albümünü de hediye ettik. “Oh la la! Fazil Sey” dedi.