Pazar Gelecek şimdiden eskidi

Gelecek şimdiden eskidi

06.03.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Şimdi gençlerin dilinde "future ex" var. "Gelecekteki eski" manasında. Geçici işler, geçici evler, geçici aşklar... Hepsi "future ex"

Gelecek şimdiden eskidi

Zira onların sahip oldukları her şey, kül tablasından dandik bir vazoya kadar, evladiyelik alınmıştır. Evlattan evlada, eskimeden kalsın diye. Ve eskilerin tüm hayatı budur aslında: Evladiyelik. Belli bir yaşın üstündekilere sorun, birçoğu size şöyle sağlam bir çılgın gençlik anısı anlatamayacaktır. Onların hayatı, ilkgençlik günlerinden bu yana, evlatlarına bir nebze olsun daha iyi bir hayat bırakma mücadelesidir. Eskilerde bir mallarını kayırıp kollama, öpüp okşama, ne bileyim araba koltuklarının naylonunu çıkarmama, koltuk döşemesi kirlenmesin diye koltukları örtüler altına saklama, -sonradan süs haline gelse de aslında mobilyalar çizilmesin diye- her yerleri dantellerle kaplama hali vardır. Şimdi gençlerin dilinde "future ex" var. "Gelecekteki eski" manasında. Geçici işler, geçici evler, geçici aşklar; hepsi "future ex". Artık mobilyalar evladiyelik değil. Gönlüne göre al, sonra atarsın. Future ex.Artık part-time bir işe bile girerken, hangi iş gelecekte benim en çok işime yarar diye düşünmek yok. İdareten bir işe mi girdin? Future ex. Artık her ilişkiyi sonsuza kadar sürecek ümidiyle yaşamıyor kimse. Sonsuza dek sürecek ümidiyle ilişkiler de yaşanıyor tabii. Ama bazen de, bilirsiniz işte, bir ay sürmesi bile büyük mucize olan ilişkiler başlayıveriyor. Ne olacak ki? Future ex.* * *Artık mobilyalar, ilişkiler, hayatlar evladiyelik değil. Bu da şaşırtıcı değil. Şu anda bir şekilde memnun olduğun ama uzun vadede hayatında istemediğin ya da istemeyeceğin ne varsa... "Future ex" de, geç kenara. Evladiyelik değil, çöplük Trendview diye bir şirket araştırmış. 18-25 yaş arası gençliğin en sık kullandığı sözlerden biri "Yalan oldu" imiş. 25 yaş üstüne açıklamak gerekirse; "Hani sinemaya gidecektik? Yalan oldu" gibi bişi. Ya da işte "Tatil yalan oldu", "Ahmet nerede? Yalan oldu!" ve saire.Bu hafta bu yazı "yalan oldu". Kimyagerliğim tutmuştu aslında. Şu kaçak rakı meselesi hakkında atıp tutacaktım. Ama kim korkar hain rakıdan misali, içmem içmem, inadına rakı içince... E öldürmediyse de çarptı. Şimdi bu kafayla kim hatırlayacak yıllar öncesinden kalma alkol bilgilerini? Ben değil. Ben depresyondayım. manik depresif köşe Geçen hafta mı yazmıştım ben Burak ve testlerini? Burakın testleri devam ediyor. Bize bir test daha yaptı: Evdesiniz. Yağmur yağıyor. Balkondaki çamaşırlar ıslanıyor, toplamak lazım. Bu arada banyoda musluk akıyor. Aynı anda bebek ağlıyor, kapı ve telefon da çalıyor. Şimdi yapmanız gereken bu beş işi, hangi sırayla yapacağınıza karar vermek. Bakın bakalım, hayattaki öncelikleriniz neler?Ama şunu da söyleyeyim, bu testin doğruluğu konusunda şüphelerim var. Zira ben, işleri sıraya koyup sordum: "Çamaşırları toplamasam olmaz mı? Kapıyı çalan her kimse, hazır gelmişken, o toplasın..." Telefon, kariyeri; kapı, arkadaşları; bebek, aileyi; musluk, parayı; balkondaki çamaşırlar, seksi temsil ediyor. Önce kapıya mı koşardınız, bebeğe mi bakardınız ? Bu hafta Aktüelde Aycan Saroğlu şahane bir haber yapmış: "TRT terapisi". Gelinler, damatlar, kaynanalar, beyaz atlı prensini arayan prensesler ve bu minvalde bilumum formatın artık gazozunun kaçtığını düşünenlerdenseniz, buyrun TRT ekranına deniyor haberde mealen. Ki biz zaten bir süredir TRTye dadanmış idik. "Gezelim Görelim", Şakir Öner Günhanın sunduğu "Yörelerimiz Türkülerimiz" ve pazar öğleden sonraları Üstün Dökmenin "Küçük Şeyler"i favoriler arasında. Bir de benim bazen geceleri TRT INTte yakaladığım yarışmamsı bir şey vardı. "Gurbetçiler" telefonla katılıyordu. Adını bilmiyorum ama acayip bir şeydi.TRT kesmiyorsa, bizim arkadaşların yeni takıntısı Digitürkteki Memleketim TV. Ben henüz izlemedim ama pek ballandırıyorlar. "Hayır efendim, tütün taban fiyatı öyle değil, böyle!" diye tartışmalar oluyormuş. Harikuladeymiş. TRT de kesmiyorsa, Memleketim TV var Teşekkürler ve teessüfler KanaltürkBen "Aranan Adam"ı izlediğim, çok sevdiğim günlerde Müfit Can Saçıntı ile tanışmıyordum. O benim için karalar giyen, kara sakallı, uzun kıvırcık kara saçlı, kapkara ve çok komik bir adamdı. Müfitle tanıştığımda ise o artık Levent Kırcayla çalışıyordu. "Olacak O Kadar"ın yazarları arasındaydı. Ki ben inanamamıştım. Bu adam nasıl olur da Levent Kırca esprileri yazar diye...Ama "Aranan Adam" çoktan mazi olmuştu, Müfit ne yapsın? Programın reytingi çok düşüktü. Hatta Müfit reytingleri açıklayıp "Yine bizi hiç kimse izlememiş, teessüfler Türkiye" derdi -hatırlar mısınız?Müfite rastladım. "Aranan Adam" Kanaltürkte yeniden başlamış. Sevindim ama "Aranan Adam"ı bir tek ben, o da sonradan Müfitle tanıştım diye hatırlıyorum sanıyordum. Öyle değilmiş. Bir arkadaşım "Aranan Adam"a rastlamış televizyonda, çok sevinmiş. "Ben onun Teessüfler Türkiyesini hiç unutmamıştım. Sonra bir izleyici yayına bağlandı, Teessüfler Türkiye diye bağırdı. Bir anda biz Teessüfler Türkiyeyi unutmamış olanlar buluşmuş olduk" gibi manasız cümlelerle sevincini geveledi. Acaba bu arkadaşım sapık mı? Niye bir cümleye böyle yıllardır kafayı takmış ki? Bunca yıldır hep bu cümleyi yeniden duymayı mı beklermiş? Allah Allah! Geçenlerde biri "Aranan Adam"a bağlanıp evlilik programlarını eleştirmiş, sonra da "Ben bunların alayının a..... koyayım" diye bağlamış ya cümlesini. Acaba bu kişi, şu benim sapık arkadaşım olabilir mi?Neyse... Ben çok sevindim. Teşekkürler Kanaltürk. "Aranan Adam" Müfit Can Saçıntıyı bulup ekranlara çıkardığın için. Ve teessüfler Kanaltürk! Niye gece yarısından sonra 01.00-01.30 civarı yayınlanıyor bu program? tubakyol@yahoo.com "Arrranan Adam" bulundu: