“Girişimciler iş planı yağdırıyor”

Ortaklarıyla kurduğu Yemeksepeti 500 milyon doların üzerinde bir fiyata satıldı... Bu satıştan elde ettiği gelirin bir kısmını çalışanlarına dağıtması, üstelik bunu yaparken “Bu başarı hepimizin başarısı” demesi dünya çapında olay yarattı.

Nevzat Aydın’dan bahsediyoruz... Aydın yine işinin başında. Ayrıca Yemeksepeti’ni satın alan Delivery Hero’nun halka açılma süreci nedeniyle çok daha yoğun. Aydın’la yatırımlarını nerelere yaptığını, 2016 trendlerini, futbol tutkusunu ve çalışanlarının ona olan yaklaşımını konuştuk...

-Yemeksepeti’nin satışının ardından sizin yükünüz azaldı mı yoksa arttı mı?

Farklı bir boyutta arttı. Yönetim kurulunda farklı sorumluluklarım var.
34 ülkede operasyonlarını sürdüren bir yapının en önemli parçalarından biri olmanın getirdiği sorumluluk var. Güzel bir heyecan aslında. Her firmanın ya da her yöneticinin hayatında yaşamak isteyeceği bir heyecan. Önümüzdeki sene itibariyle Delivery Hero’nun halka açılmasıyla ilgili bazı görüşmeler var. O olduğu takdirde gelecekle ilgili daha iyi planlar yapabileceğim.

-Zamanınızın çoğu, hatta sizin verdiğiniz oranla zamanınızın yüzde 97’si burada geçiyormuş. Aynen devam ediyor mu yoğunluk?

Aynen öyle. Onu neden söyledim... “Yatırımcı olarak ne yapıyorsunuz?” diye soruyorlar, ben de yatırım yaptığım firmaların olduğunu ama onlara fazla zaman ayıramadığımı söylemeye çalışıyorum öyle söyleyerek. Çünkü ben Yemeksepeti’nin CEO’suyum ve hem çalışanlarıma hem de kullanıcılarımıza ve restoranlara karşı bir sorumluluğum var.

“Yaratıcı bir halkımız var”

-Geriye kalan yüzde 3’lük zamanı daha çok merak ediyorum ben...

Farklı yatırımlarım var. Bunlarla uğraşıyorum. Yönetim kurulları, raporlamalar... Yatırımcı arayışında olan girişimciler de geliyor tabii ki.

-Çok fazla girişimci çalıyor mu kapınızı?

Girişimciler iş planı yağdırıyor. Günde en az 10 iş planı geliyor bana. Artık her mecradan geliyor hatta. Instagram’dan bile...

-Direkt mesajdan mı yürüyorlar size?

Aynen öyle. Geçen bir tanesi telgraf çekmiş. “Fark yaratmam gerekiyordu. Garip olduğunun farkındayım ama yapabileceğim bir şey yoktu” filan diye... Gerçekten çok yaratıcı bir halkımız var. Yanıt versen bir türlü, vermesen bir türlü. Yanıt verince gaza geliyorlar, vermezsen ukala oluyorsun.

“Pazar yerleri güçlenecek, verimlilik artacak”

-Trendleri yakından takip ettiğinizden bu soruyu sormak için en uygun isimlerden birisiniz: Gelecekte bizi neler bekliyor?

Ben pazar yerlerinin daha da güçleneceğini düşünüyorum. Yemeksepeti bir pazar yeri. Bunun gibi n11.com, sahibinden.com gibi farklı siteler de var. Akıllı telefonlar her yerde. Onlar olmadan bir hayat düşünülemiyor. Bu aynen devam edecek. İnternet üzerinde hiç var olmayan, sadece akıllı telefon uygulamalarıyla var olan iş modelleri hayatımızda olacak ileride. Bir yandan da verimlilik artacak. Verimlilik derken, Airbnb ya da Uber gibi modellerden bahsediyorum.

-Yeni teknolojiler ne getirecek? 2016’nın sanal gerçeklik yılı olacağını iddia edenler var...

Sanal gerçeklik her zaman popülerdi. Artırılmış gerçeklik tarafından da bazı projeler bir ara çok popülerdi. Ben o kadar hızlı ilerleyeceğini düşünmüyorum.

-Benim anladığım şu: Siz bu teknolojilere yatırım yapmazdınız...

Hayır. Türkiye’den çıkan teknolojilerde hiçbir yatırımım yok. Teknoloji üretir bir durumumuz da yok. Ben daha çok Türkiye’den çıkan internet projelerine yatırım yapıyorum.

“Yönetimle çalışanlar arasındaki iletişim artmalı”

-Yeni nesil işadamları diye bir konsept var artık. Kim bu yeni nesil? Ne yaparlar?

Biz “Nasıl olması gerekir?” diye
sorarak bu noktaya geldik. Çalışanlarla samimiyim. Şimdi “açık kapı politikası” diyorlar ama bizde hiç kapalı kapı olmadı. Ofisimizin iki özelliği var: Şeffaf olması ve iletişime olanak sağlaması. Hem çalışanların kendi aralarındaki hem de yönetimle çalışanlar arasındaki iletişim artmalı
bana göre.

-Toplantı yapmayı sevmiyormuşsunuz...

Öyle bir kültürümüz yok. Günde 30 tane toplantı yapıyorumdur ama beşer dakikalık...

-Çok seyahat eden CEO’lardan mısınız?

Öyleyim. Hem işim gereği hem de seviyorum zaten. Çok keyif alıyorum gezmekten. Farklı farklı yerleri gözlemlemek istiyorum.

-Bu gözlem işle mi ilgili yine?

Bir yere gittiğimde orada hangi yemek siparişi sitesi varsa onu indirip deniyorum. Hayata öyle bakıyorum zaten.

-Farklı kültürler sizi besliyor mu?

Kesinlikle. Hiç olmayacağına inandığınız bir şeyin farklı bir yerde uygulandığını görebiliyorsunuz çünkü. Bu size bambaşka bir ilham veriyor.

“Lafını esirgeyen bir adam değilim”

-İnternet dışında zamanınız nasıl geçiyor?

Futbol var, müzik var, TV dizileri var.

-Futbol konuşalım o zaman... Trabzonspor’un yönetim kurulundaydınız eskiden. Şimdi eleştiriyorsunuz yönetimi...

Çok kötü görüyorum takımın halini. Umarım şimdiki yönetim gider de yeni bir yönetim gelir.

-Twitter’da gördüm, sert eleştirileriniz var...

Lafını esirgeyen bir adam değilim. Daha da çok paylaşabilirim ama çok da zorlamak istemiyorum. Bir takım ancak bu kadar kötü yönetilebilirdi...

“Sıkıntı yaşarım diye düşündüm, yaşamadım”

-Bir röportaj verdiniz, çalışanlarınıza dağıttığınız parayı anlattınız ve gündemi değiştirdiniz. Hem de Türkiye’nin seçim ve siyasetten başka bir şey konuşmadığı o günlerde... Sizin hayatınız değişti mi peki? İnsanların yaklaşımı değişti mi?

Benim çalışanlarımla ilişkim her zaman iyiydi. Fakat o olaydan sonra başka bir seviyeye geçti. Emeklerinin yönetim tarafından maddi anlamda da değerlendirilmiş olması çok büyük bir keyif oldu. Birçok hediye getirdiler bana çok sağolsunlar... Çevremden de çok olumlu yorumlar aldım. En başta biraz sıkıntı yaşayabileceğimi düşünmüştüm. Çünkü böyle bir hareket yaptığınız zaman diğer patronlardan da böyle bir hareket beklenebiliyor. Bunlar olmadı. Herkes tebrik etti.

-Böyle dev bir jest çalışanların performansını etkiliyor mu? Takip edebildiniz mi?

Bunu bire bir ölçümlemek çok mümkün değil. Fakat insanların enerjisinden anlamak mümkün. Pozitif bir etki oldu tabii ki.

-Twitter’ın kurucusu Jack Dorsey’nin de bir miktar parayı dağıtacağı söylenince bunlar hep sizin örneğinize yoruldu...

Sanırım yoktur bizimle bir alakası. Fakat buna yorulması bile güzel. Demek ki insanların aklında kalmış. Bizim hedefimiz de buydu. Bundan sonra Türkiye’de bir firma satıldığı zaman çalışanların da bunda başarısının olduğu bilinecek.