Pazar "Gizli Çekmece"den fışkıran sevgi

"Gizli Çekmece"den fışkıran sevgi

24.01.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Ahmet Oktayın anı kitabı "Gizli Çekmece"yi asıl gençler okumalı. Dayanışmayı, sevgiyi daha iyi kavrayabilmek ve önceki kuşakların sanatçılarını tanıyabilmek için...

Gizli Çekmeceden fışkıran sevgi

Ahmet Oktayın "Gizli Çekmece"de (Doğan Kitap) sözünü ettiği Kaynakı da, Avni Dökmeciyi de anımsayan üç-beş kişiden biri benim herhalde. Nasıl anımsamam... İlk şiirim 1950lerde o dergide yayımlanmıştı. Özentilerle örülü, "Dünyanın Bir Köşesinden: Lucia" adlı bir şiirdi. Onu Kaynakta basılı görünce ansızın dünyanın en büyük şairi olup çıkıvermiştim."Gizli Çekmece" bir anılar kitabı. Bu tür kitapların en büyük özelliği, insanı kendi anılarına sürükleyip götürmesidir. Sözgelimi, Kaynak ise...* * * Kitapla bağlantılı bir başka anı: 1950lerde edebiyat matineleri pek yaygındı. Her hafta sonu Sait Faiki, Oktay Akbalı, Behçet Necatigili dinleyebilmek için bir matineden diğerine koştururduk. Hafta içi düzenlenen kimi matinelere ise, yatılı öğrenci olduğumuz için gidemezdik. 1956 Mayısında Tepebaşı Dram Tiyatrosunda yapılan matineye de gidemedik. Ne büyük bir olaya tanıklık etme fırsatını kaçırdığımızı ertesi sabah gazetelerden öğrendik: "Şiir gecesinde hadiseler oldu"... "Komünistler Dram Tiyatrosunu bastı"... Gecede Behçet Kemal Çağlar şiirini okurken galeride oturan "gençler" kıyameti koparmış. "Eski"leri protesto etmek için borazanlar çalınmış, balkondan aşağı "Esselamün aleyküm" yazılı afişler sallandırılmış, polis birçok "genç komünist"i alıp götürmüş...Behçet Kemal, Türkçe öğretmenimizdi. O gün kendisine sorduk olayı. "Yok canım, bir-iki kişi ses çıkaracak oldu, hiç tınmadım, gümbür gümbür şiirimi okudum" dedi, geçti.Ahmet bu olayı da anlatıyor ayrıntılarıyla. (Ama hepimizin bildiği "provokatör"ün adını vermiyor.) "Gizli Çekmece"yi herhangi bir okur gibi okuyamazdım elbette. Anlattığı kişilerin çoğuyla arkadaşlık ettim, sözünü ettiği olayların çoğunu ben de yaşadım, kurumların, işyerlerinin içinde ben de bulundum. Boemde, Lefterde, Bacıda ben de kadeh kaldırdım. Degüstasyonda Orhan Pekerin Edip Cansevere çatal saplamasına, Tosunda Aydemir Akbaşın Adnan Özyalçınerle yumruk yumruğa girmesine tanık oldum.Biz, a dergisi takımı, Kemal Özer, Onat Kutlar, Erdal Öz, Adnan Özyalçıner, Doğan Hızlan, Konur Ertop, Aksaray kahvelerini mesken tutmuştuk; Maviciler, Attila İlhan, Ahmet Oktay, Demirtaş Ceyhun, Yılmaz Gruda, Ferit Edgü ise Beyoğlunda Baylanı... Güya karşıt görüşlerdeydik ama amaçlarımız da, yaptığımız edebiyat da üç aşağı beş yukarı aynıydı. Adnanın öyküleri Mavide, Ahmetin şiirleri a dergisinde rahatça yayımlanabilirdi.Hepimiz dosttuk.* * * "Gizli Çekmece"yi okurken de her sayfasında dostluğu, sevgiyi gördüm. Bazen, "Ne garip!" dedim kendi kendime. "Ahmet, en sevmediğini bile sevgiyle anlatıyor." Bu kadar yıl TRTde, gazetelerde çalışacaksın, sanatçılarla içli dışlı olacaksın... Yine de tüm o geçmişi hep sevgiyle, yüreğin titreyerek anacaksın. Neredeyse herkesin birbirine bıçak çektiği günümüzde yadırganmayacak gibi değil. Kitapta beni ilk çarpan, duygulandıran bu oldu.* * * Ahmetin alçakgönüllülüğünden de söz etmeliyim. "Gizli Çekmece"de "laf arasında" geçiştirilen kimi olaylar bir başkasının başından geçseydi, belki de gereğinden çok önemsetilmeye çalışılarak anlatılırdı. Ahmetin "derviş tavrı" böyle bir abartıya hiçbir sayfada izin vermiyor.Bu kitabı bizim kuşağın edebiyatçıları okuyacak nasıl olsa. Kendi anılarını canlandırmak için. O dönemleri yeniden yaşamak için.Ama asıl gençler okumalı. Dayanışmayı, sevgiyi daha iyi kavrayabilmek için. Önceki kuşakların sanatçılarını tanıyabilmek için.Elbette usta bir kalemin yalın Türkçesinin de tadına varmak için. Yazık ki, artık ne Kaynakı ne Avni Dökmeciyi anımsayan var. 1948de bir şiir dergisi, hem de yeni şiiri tutan bir dergi çıkarmak, cesaret işiydi. Hem maddi hem manevi açıdan. Avni Dökmeci sekiz yıl dayandı, çıkardı dergiyi. (...) Kaynakta Ahmet Muhipe, Cahit Sıtkıya rastlanırdı ama, Avni Dökmeci genç şairlere yer verirdi."