Pazar Gülriz Sururinin mutfağına girdik

Gülriz Sururinin mutfağına girdik

05.10.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Gülriz Sururi "Gülrizin Mutfağından" isimli kitabında ekonomik, sağlıklı ve lezzetli yemek tarifleri veriyor. Sururi "Açlıkla kilo verilmez ama dengeli beslenmeyle verilir" diyor

Gülriz Sururinin mutfağına girdik

Bu kitabın Türkiye genelindeki kadınlara hitap ettiğini ve bu kadınların çoğunun da mutfağında ekonomik davranmak zorunda olan kadınlar olduğunu belirten Gülriz Sururi "Ben kendi denemediğim hiçbir şeyi önermedim bu kitapta" diyor. Yemek ciddi bir iştir, ayrıca zevkli bir iştir ve mutlaka paylaşılmalıdır", "Hafif yiyelim ama yemek olayını asla hafife almayalım", "Az ye, öz ye, her şeyi mevsiminde ye..." Tüm bu sözler Gülriz Sururinin Doğan Kitaptan çıkan son kitabından. "Gülrizin Mutfağından" isimli kitapta Sururi, hem sağlıklı ve dengeli beslenmenin hem de dar bir bütçeyle zevkli sofralar hazırlamanın, konuk ağırlamanın püflerini anlatıyor, bunlara uygun yemek tariflerini veriyor. Hatta ev yapımı votka bile var kitapta. Herhalde yanlış anlaşıldı. Ciğeri hiç yıkamamaktan bahsetmiyorum. Ciğeri kasaptan bütün halinde aldıktan sonra o halde, üzerindeki zarla birlikte yıkayacaksınız, sonra keseceksiniz. Kestikten, o zar gittikten sonra kesinlikle suya sokmayacaksınız. Dışarıda yediğiniz kaskatı ciğerler, parçalandıktan sonra yıkananlardır. Sizin "Ciğeri yıkamadan pişirin" demeniz tartışmalara neden oldu. Iyy, deyip iğrenenler çıktı. Bu konuyu açıklar mısınız? Özellikle kadınların çiğ soğan tüketiminden vazgeçmemeleri lazım. Gençliğin anahtarı diyebilirim. Bazı kadınlar yemeğin içindeki soğanları bile ayıklayarak yemeği yiyorlar. Nerede büyüdüler diye merak ediyorum. Ben sabah kahvaltısında taze soğan yiyorum. Benzeri bir konuyla devam edelim. Siz dahil herkes soğanın faydalarından bahsediyor ama iş yerinde salatanın üzerine soğan koydurtmak bile ayıp karşılanıyor. Domatesin kabuklarıyla ellerinizi ovuşturursanız koku geçer. Maydanoz yerseniz de ağzınızdan gider. İyi de ellerde, ağızda kalan kokusu ne olacak? Salata yaparken marulu siz yıkıyorsunuz, soğanı siz doğruyorsunuz, tüm malzemeleri elliyorsunuz. Ben artı olarak tuz ve limon koyup ellerimle karıştırıyorum, sonra zeytinyağı döküyorum. Oraya elimi soktuğumu gördüklerinde "Ay, elini sokuyor bu, salataya" diyorlar. Ondan öncekileri kim yaptı? Köfteyi kim yoğuruyor? Zaten fazla kibarlık sağlığa da lezzete de iyi gelmiyor. İnsanlar naylon eldivenlerle garip şekilli köfteler yoğurur oldular mesela... Olabilir. Ben şuna inanıyorum; insanlar doğruyu bir kere bulur ve bu da insanın kendi doğrusudur. Senin pilavın güzelse diğer tariflerden sana ne! Her yiğidin yoğurt yiyişi gibi her kadının yemek yapışı da farklı mıdır sizce? Çünkü ben tarife göre yemek yaptığım zaman berbat oluyor ama kafama göre bir şeyler eklersem ya da metodu biraz değiştirirsem iyi oluyor. "Raşitik mankenler yürüyor podyumda" İncelmenin hanımlar arasında bu kadar moda olduğu bir dönem olmadı. Artık raşitik, toplama kamplarından çıkmış gibi mankenler yürüyor podyumda. O kadar inceler ki bacaklarının arası oyuk. Bu hiçbir erkekte bir seks duygusu yaratmaz. Maalesef kadınlarımız beden küçültmek için ciddi perhizlere başladılar. Yemekten bahsetmek güzel de şu zayıflama ve zayıf kalma meselesine ne diyorsunuz? Tabii sizin böyle bir sorununuz yok ama... Böylece kadınlar restoranlarda salatayla idare etmeye başladılar. Restoran sahipleri baktılar ki müşteriler çok ucuza kalkmakta, onun için yeni mönüler ürettiler. Tabaklar büyüdü, porsiyonlar küçüldü, süsler arttı. Kadınlar da lezzetin üzerinde durmamaya başladılar. Varlıklılar, en süslü ve pahalı tabağı önlerinde görmek istediler ve yermiş gibi yaptılar. Bu da restoranların mönülerini değiştirdi... Salata bazen çok şişmanlatabilir. Çoğu salata balıklı, tavuklu, salamlı, sosisli, karidesli... Bir salata yiyip kalktım diyorlar ama karmakarışık, şişmanlatıcı bir şey yemiş oluyorlar. Yine de kilo veremediler... Açlıkla kilo verilmez ama dengeli beslenmeyle verilir. Amerikada fast food yiyenlerden bir grup seçmişler ve o kişiler her gün hamburgerlerinden son lokmayı bırakmışlar. Bir ısırık daha az almış ve böylece bir yılda yedi kilo vermişler. Biraz eksik yemek kilo vermek için yeterli. Ne yapacaklar peki? Evlendiğim yıllarda yani 1960larda kuzuyu amcamın Balıkpazarındaki dükkanından yarım olarak alıp eve getirir ve kendim keserdim. Şimdi de kendim tavuk yetiştirmek istiyorum çünkü güzel tavuk yiyemiyorum. Şilede küçük bir yerim var. İki dönüm. Mısırından karpuzuna kadar yetiştiriyorum orada. Teknemiz sayesinde yemek yaratmaya başladım. Teknede ahtapottan kalanlarla mücver yapardık. Engin (Cezzar) balıkları çok güzel yapar, salatalar, bulgur pilavı yapar. Ben kozmetiğe para harcamam. Bir göz kalemim var, bir rujum. Ben bal, tereyağı sürerim yüzüme. Şişe süt alıyorsunuz, kaynatıp, aynı şişeye koyup kapağını kapatıp buzdolabında soğutuyorsunuz. Üzerinde bir parmak kaymak birikir, onunla makyaj temizlersiniz. İyi bir yemek için Divana giderim. Meyhane deyince birincisi Refiktir benim için. Meslektaş görmek için Çiçek Bara uğrarım. Sarıyerde Kaptanın Terası iyidir. Cibali Balıkçısının çok güzel balık ve mezeleri vardır. "Yüzüme tereyağı, bal sürüyorum"