Pazar Güneşe tapmak

Güneşe tapmak

22.04.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Çünkü Altın Yol tarikatının kurucu ve ideologları, bu zavallıları "artık ışınlanma zamanı"nın geldiğine ve Sirius gezegenine ışınlanacaklarına inandırmıştı

Güneşe tapmak

Güneşe tapmak

Çünkü Altın Yol tarikatının kurucu ve ideologları, bu zavallıları "artık ışınlanma zamanı"nın geldiğine ve Sirius gezegenine ışınlanacaklarına inandırmıştı

Mine G. Kırıkkanat

Aralarında üç çocuk vardı, toplam on altı cesettiler. Fransa’nın Vercors ormanlarında ve adını hak eden Cehennem Deliği denilen çukur alanda bulundu kömürleşmiş bedenleri. Otopsi sonuçlarına göre, halka halinde sıralanmış yatan cesetler bulunduğunda olayın üstünden bir hafta geçmişti. Katliam, 1995 yılında 15 Aralık’ı 16’ya bağlayan gece işlenmişti. İçlerinden on dört kişiye önce uyuşturucu verilmiş, ardından kafalarına birer kurşun sıkılmıştı. İşi bitirenler, "tören maestroları" yani 36 yaşındaki Fransız polis görevlisi Jean Pierre Lardanchet ve İsviçreli mimar 39 yaşındaki Andre Friedli’ydi. Sorgu yargıcına göre, bu iki adam on dört kişiyi önce öldürmüş, ardından üzerlerine benzin dökerek yakmış ve kendi ağızlarına da birer kurşun sıkıp intihar etmişlerdi.
Dünya basınına "Güneş Tapınağı Katliamı" diye geçen katliam, ilk soruşturmaya göre "Altın Yol" ya da "Güneş Tapınağı" diye bilinen sapkın tarikatın toplu intiharı olarak bilindi. Dünyanın dört bir yanından zengin işadamları ve paralarını nereye koyacaklarını bilemeyecek, bilememekle kalmayıp delirecek kadar varsıl kadınlar, erkekler ve kendileriyle birlikte sürükledikleri zavallı çocuklardan oluşan tarikat üyelerinin ilk toplu intihar ya da intihar süsü verilen cinayetleri değildi bu. 30 Eylül 1994’te Kanada’da beş Altın Yol müridi bıçaklanarak öldürüldü. Aynı yıl 4 Ekim günü İsviçre’de mezhebin kurucusu ve başrahibi Jo Di Mambro’nun villasında toplanan 25 tarikatçı bir yangında kömür oldular. Onlar da uyuşturulmuşlardı. 15 Aralık 1995’te Cehennem Deliği’ndeki katliam gerçekleşti. 22 Mart 1997’de ise yine Kanada’da yine beş üye, ölümü seçti.
Çünkü Altın Yol tarikatının kurucu ve ideologları, bu zavallıları "artık ışınlanma zamanı"nın geldiğine ve eğer yanarak yok olursa bedenleri, tıpkı Kaptan Kirk’ün uzay dizisinde olduğu gibi bir başka gezegene, tam olarak "Sirius" gezegenine ışınlanacaklarını inandırmıştı.
Ama ortada inanılmaz bir durum vardı: Tarikatın hiçbir üyesi safdil, gerizekalı ya da cahil değildi. Hemen hepsi orta düzeyin çok üstünde kültürlü, eğitim görmüş ve içinden çıktıkları toplumların seçkinleri sayılan, işlerinde başarılı, servet sahibi kişilerdi. Örneğin ünlü Piaget saatlerinin eski sahibi Camille Pilet, 94’deki katliamda yanmadan önce, tüm servetini Altın Yol tarikatına bağışlamıştı!
Nasıl olmuştu da Sirius gezegenine inanmışlardı? Güneş Tapınağı’na giden Altın Yol, yanarak kömürleşmek miydi?
Fransız adaleti, geçen hafta başından beri işte bu sırrı aydınlatmaya çalışıyor. Grenoble mahkemesinde başlayan Altın Tapınak davasının tek bir sanığı var: Dünyaca ünlü orkestra şefi Michel Tabachnik.
Tabachnik’in, tarikatın hayatta kalan son üyesi olduğu biliniyor. Ve son katliam sırasında Belçika’da bir konser verdiği. Ancak bir zamanlar, tarikatın konferansçısı olduğu da. Kendisi, tarikattan 1994 yılında ayrıldığını iddia etmesine karşın aynı yıl işlenen cinayetler dizisinden on gün önce, Fransa’nın Avignon kentinde verdiği konferansta, dünyanın sonu ve dolayısıyla insan bilinci taşıyan tarikat üyelerini Sirius gezegenine "nakletmenin" zamanı geldiğini söylüyordu. İsviçre uyruklu Tabachnik, kendi ülkesinde açılan davada, cinayetlerle ilgisi kanıtlanamayarak beraat etti. O gün bugündür, dünyanın hiçbir orkestrasında iş bulamıyor. Ancak Fransa’daki davada tekrar cinayete teşebbüsten yargılanıyor. Mahkum olup olmayacağı, önümüzdeki aylarda belli olacak.
Altın Yol ya da Güneş Tapınağı davasında, bu cinayetlerin "kimin işine yaradığı" üstünde durulacak. Ancak... Dava soruşturmasında pek çok karanlık nokta var. Örneğin, kimliği açıklanmayan bir Türk’ün polis tarafından bu tarikata "muhbir" olarak sızdırıldığı... Söz konusu "muhbir Türk vatandaş"ın, toplu katliamda ölen Fransız polisinin gizli servis elemanı olduğunu iddia ettiği... Yangın sahasında bulunan fosfor artıklarının, toplu katliamın "dış" güçler tarafından işlendiğine işaret ettiği... Tarikatın aslında büyük bir mafya organizasyonu olup kara para akladığı, ileri sürülen iddialar arasında.
Çünkü bunca zengin insanı bir araya getiren tarikatın, sonuçta yine "parasal bir organizasyon" olduğu ve Kanada, Fransa ve Avusturalya’da inanılmaz tutarlarda yatırımlar yaptığı belirlendi.
Anlaşılan, yine bazı kurnazlar yine bazı safdilleri söğüşleyebilmek için Sirius gezegenine ışınlamışlardı, bu kesin.



PAZAR