Pazar "Hâlâ en kuvvetli okul ruhu bizde!"

"Hâlâ en kuvvetli okul ruhu bizde!"

11.02.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Özel Amerikan Robert Lisesi Müdürü John Chandler: "Öğrencilerin gelişimi, olgunlaşması belirli bir süreyi alıyor. Ne yazık ki şimdi bunu yönlendirmek için daha kısa süremiz var. Artık 12 değil, 15 yaşında geliyorlar. Yine de bu okulda Türkiye'deki bütün okullardan daha fazla 'okul ruhu' olduğunu düşünüyorum. Dünyadaki birçok okuldan da..."

Hâlâ en kuvvetli okul ruhu bizde

Hepsinin farklı alanlarda başarılı ve Türkiye'ye özgün bakışıyla katkıda bulunmuş kişiler olmaları, özgür düşünceye, bireyin gelişimine inanmaları ve Özel Amerikan Robert Lisesi (Robert Kolej) mezunu olmaları... Robert Lisesi Müdürü John Chandler böyle sayısız cevheri yetiştiren okulun nereden nereye gittiğini ve yeni nesli neden Robert'te okumaya davet ettiğini anlattı... İsmail Cem, Bülent Ecevit, Nobelli yazarımız Orhan Pamuk, Perihan Mağden, Etyen Mahçupyan, Serdar Erener, Abidin Dino, Halit Refiğ, Ömer Karacan, Şenes Erzik, Serdar Bilgili, Cem Kozlu, İbrahim Betil, Fikret Şeneş, Cem Karaca, Çiğdem Talu, Betül Mardin, Pınar Kür, Ömer Uluç, Genco Erkal, Nevra Serezli, Mehmet Emin Karamehmet, Şakir Eczacıbaşı ve Cem Boyner arasındaki ortak nokta nedir? Türkiye'deki 11'inci yılım. Bunun dokuz yılını Koç Lisesi'nde geçirdim. Oraya müdür olduğumda okul daha çok yeniydi. Dokuz yılda 800 kişilik bir okul haline getirdik. Hatta şu anda yuvasıyla birlikte 2 bin öğrencisi var. Koç deneyimi benim için önemliydi çünkü amacı "Türk Robert Kolej" haline gelmekti. Ders programıyla ve felsefesiyle Robert Kolej'i örnek aldı. Büyük çapta başarılı oldu. Bu anlamda yürütülecek birçok proje vardı ve beni bunlar için Koç'ta müdür yaptılar. Bu projelerin birçoğunu tamamladığımızda artık benim yerime başka birinin geçme zamanının geldiğini düşünmeye başlamıştım. Başka bir iş bakarken Robert Kolej'in yeni bir müdür aradığını duydum. Öncelikle biraz sizden, Türkiye ve eğitim dünyasındaki deneyimlerinizden ve Robert Kolej'e geldiğinizde nasıl bir durumla karşılaştığınızdan bahsedelim mi? Bunun cevabını ben veremem. Ama rakibimi tabii ki iyi tanıyordum. Robert Kolej'in ne ifade ettiğini, ilkelerini ve felsefesini iyi biliyordum. Tabii "Türk Robert Kolej"i yaratan John Chandler bu görev için en iyi adaydı... En önemli nokta eğitimde mükemmellik ve yüksek akademik standartlar. Bunun yanında Robert Kolej'in özelliği öğrencilerine nasıl öğreneceklerini ve nasıl düşüneceklerini öğretmesi, onlara sunulan bilgileri aynen kabul etmek yerine sorgulamaya ve kendi fikirlerini özgürce ifade etmeye yönlendirmesi. Bu yaş dilimindeki çocuklara eğitim vermenin en güzel yanlarından biri bu. Kendini ifade etmelerinin temelini bu yaşta atmaları çok önemli. Tabii bizim bu anlamda öğrencilerimize bir "kendine güven" duygusu aşılamamız, bir "asiler jenerasyonu" yarattığımız anlamına gelmiyor. Bizim yaptığımız "öğrenme ve fikir üretme kabiliyetlerine güvenen" bir jenerasyon yaratmak. Nedir Robert Kolej'in ifade ettikleri? Bence burada kullanılması gereken önemli bir kelime var. "Integrity" yani kendine ve çevrene dürüstlük. Eğer neyin önemli olduğuyla ilgili mutlak bir dürüstlük içindeyseniz, o zaman fikirlerinizin de arkasında durur ve onları ne pahasına olursa olsun savunursunuz. Robert Kolej'in felsefesinde işte bu dürüstlüğü öğrencilerine aşılamak var. Bu dürüstlüğü aşılamak şart. Sonuçta bu ülkede sadece fikirlerini savundukları için insanlar öldürülüyor. İşte, yakın zamanda Hrant Dink'i kaybettik. Onun etrafında gelişen olaylar beni çok etkiledi. Okulumuzun mezunlarından İsmail Cem'i sağlık nedenleriyle kaybettik. O benim görmeyi umduğum Türkiye'yi yaratma çabaları açısından çok önemli bir figürdü. Kısacası bu ülkenin böyle insanlara ihtiyacı var. Bu okuldan mezun biri olarak Robertlilerin Türkiye'deki kalıplaşmış düşünme ve yaşama alışkanlıklarına göre biraz daha farklı ve "sivri" yetiştirildiklerini söyleyebilirim. Bunun en belirgin sebebi okulun aşıladığı "özgür düşünme" eğilimi. "Diğer okullar için modeliz" Evet. Hatta şu anda Amerika'da onun hakkında bir belgesel çekiliyor. Bilgi toplamak amacıyla bizimle de temasa geçtiler. İzlemek için sabırsızlanıyorum. Robert Kolej tarihine baktığımızda mezunlar arasında birçok önemli isim göze çarpıyor. Halide Edip Adıvar da bunlardan biri. Bu okuldaki en büyük değişim, Türkiye'deki tüm okulların Milli Eğitim Bakanlığı çatısı altında birleşmesiyle gerçekleşti. Milli Eğitim Bakanlığı bütün vatandaşlarına eğitim hizmeti verme yükümlülüğü taşıyor. Bu tabii çok soylu bir hedef. Bu sistem altında bazı okullar diğerlerine iyi eğitimin ne olduğu konusunda örnek oluyor. Robert Kolej bu modellerden biri. Halide Edip, Orhan Pamuk, Perihan Mağden gibi isimlere değinmemin nedeni bu okulun geçirdiği onca değişime rağmen uzun yıllardır "değişim yaratabilen" kişiler yetiştirmiş olması. Bu tarihi bir miras. Eğitim sistemindeki yeni değişiklikler sonrasında okulun eğitim anlayışı ya da yetiştirdiği öğrenci profilinde bir değişim oldu mu? "Mezunların yüzde 70'i üniversite için Türkiye'de" Öğrencilerin gelişimi, olgunlaşması belirli bir süreyi alıyor. Ne yazık ki şimdi bunu yönlendirmek için daha kısa süremiz var. Artık 12 değil, 15 yaşında geliyorlar buraya. Yine de bu okulda Türkiye'deki bütün okullardan daha fazla "okul ruhu" olduğunu düşünüyorum. Hatta dünyadaki birçok okulla da karşılaştırınca bunu söyleyebiliyorum. Burada öğrencilerin yeteneklerine büyük değer veriliyor. Sekiz yıllık ilköğretime geçilip burada geçirilen sürenin kısalmasıyla günümüzün kanaat önderlerini, önemli işadamlarını, tiyatrocularını yaratan o "kolej ruhu" korunabildi mi? Burada okumak isteyen öğrencilerin azaldığı söyleniyor, o nedenle soruyorum... Kesinlikle. Bu felsefeyle öğrencilerimizin ders dışında birçok aktiviteye katılmasını, spor, tiyatro, müzik gibi alanlarda kendilerini ifade etmelerini sağlıyoruz. Bu çok az okulun sunduğu bir imkan. Ayrıca öğrencilerimizin her yıl bir "sosyal sorumluluk" projesinde çalışması gerekiyor. Bakanlık bunu birçok okulda mezun olabilmek için şart koştu. Bizde zaten bir öğretmen grubu böyle bir projeyi başlatmak için çalışıyordu. Proje CIP (Community Involvement Project-Toplumsal Katılım Projesi) ismiyle bir yıldır yürürlükte. Bizdekinin farkı öğrencilerin kendi projelerini tasarlamak zorunda olması. 400 öğrencimizin şu anda böyle bir projesi var. Gönüllü olarak yapmak isteyen de çok. Normalde garip karşılanacak ilgi alanlarına bile kucak açan bir okul burası, değil mi? Mesela bütün vaktini böceklerle geçiren bir öğrenci öyle destekleniyor ki sonunda Harvard ya da Princeton gibi bir okulda bu alanda uzman olabiliyor. Bizim nedense öğrencileri sadece yurtdışındaki üniversitelere hazırladığımız gibi bir imaj var. Gerçek ise şu: Biz öğrencilere nerede olursa olsunlar üniversite yükünü kaldırabilecek donanım veriyor ve onları genel olarak üniversite hayatına hazırlıyoruz. Doğru, okulumuzun mezunları yurtdışında Harvard, Yale, Columbia gibi çok iyi üniversitelere kabul ediliyor. Ama öğrencilerimizin yüzde 70'i Türkiye'de üniversite okuyor. Sokaktaki insanda ise sanki yüzde 70 yurtdışına gidiyormuş gibi bir izlenim var. Bu doğru değil. Mesela geçen yıl 33 kişi Boğaziçi Üniversitesi'ne ve güçlü teknik okullara girdi. Hukuk bölümüne giren öğrencilerde bir artış oldu. Birçok öğrencimiz de yeni özel üniversitelere ilgi gösterdi. Öğrencilerin ne kadarı mezuniyet sonrasında yurtdışındaki üniversitelere gidiyor? Ne kadarı burada üniversiteye hazırlanıyor? "Burs bütçemiz 3,5 milyon dolar" Bizim gibi donanımlı bir eğitim verebilmenin fiyatı ne yazık ki biraz yüksek. Öğrencilerin ödediği para harcamalarımızın sadece yüzde 60'ını karşılıyor üstelik. Fakat insanların bilmediği şu: Bu okulun burslara ayrılan ciddi kaynakları var. Şu anki burs bütçemiz yılda 3,5 milyon dolar. Bu da öğrencilerimizin yüzde 24'ünün burslu okumasını sağlıyor. İhtiyacı olan herkese burs vermek için elimizden geleni yapıyoruz. ÖSS hazırlıklarına gelince. Bazı okullar bütün enerjilerini üniversite hazırlıklarına harcıyor. Bizim yaptığımız öğrencileri üniversite düzeyinde derslere ve hayata hazırlamak, üniversite giriş sınavlarına değil. Özellikle Anadolu'dan gelen birçok öğrenci Robert Kolej gibi özel okullara gitmek yerine Fen liselerini tercih ediyormuş. Bunun sebebi nedir? Üniversite giriş sınavlarında garantili başarı vaat etmeleri mi, Robert Kolej'in çok pahalı olması mı? Fen Lisesi ile Robert Kolej arasında tercih yaptıklarını belirten Anadolulu öğrenciler neden Robert'i seçtiklerini anlatıyor... Neden Robert Kolej? "Fen Lisesi'nde kanun çalmaya devam edemezdim" Balıkesir'den geliyorum. Robert Kolej'e gelirken problem yaşamadım. Okul hakkında yeterli bilgiye sahibim çünkü Balıkesir'den çok öğrencisi vardı. Çoğunu tanıyordum. Burası mı Fen Lisesi mi diye tereddüt yaşadım ama buradaki İngilizce eğitimi tercih ettim. Bir de sekiz yıldır kanun çalıyorum. Fen liselerinde böyle ilgi alanlarınızı önemsemiyorlar. Oysa burada farklı hobilere büyük önem veriliyor. O nedenle Robert'i seçtim. "Kampüsü görünce okula aşık oldum" İzmirliyim. Aslında İzmir'de bir okula gitmek daha kolay gelmişti ama madem kazandım, Robert'i de yazayım dedim. Buraya gelip kampüsü gezince okula aşık oldum. İzmir Fen Lisesi diğer tercihimdi. Ama Fen liselerinin ortamı daha soğuk. Onlar daha çok öğretim, Robert ise eğitim ağırlıklı. Çünkü burada eğitimi tamamlayan birçok unsur var. Sosyal kulüpler ve yatılı hayatı gibi. "ÖSS'yi değil, hayatımı kazandım" Erzurum'dan geliyorum. Aslında özel okullar sınavına sırf ön hazırlık olsun diye girdim. Tesadüfen burayı kazandım. Biraz fikrim vardı Robert hakkında ama dershane ve öğretmenlerin yanlış yönlendirmesi sonucu sürekli Fen Lisesi'ne gitmeyi düşünüyordum. Eğer Fen Lisesi'ne gitseydim ÖSS kazanmak isteyen bir yarış atına dönecektim. Robert'te ise kişiliğim gelişecekti. O yüzden buraya geldim. Buradaki derslerin üstesinden gelebiliyorsanız ÖSS kazanacak kafaya sahipsiniz demektir. Belki ÖSS'yi dereceyle kazanmazsınız ama hayatınızı kazanırsınız.