Pazar “Hakemlik meslek değil, bir aşk”

“Hakemlik meslek değil, bir aşk”

03.08.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

2014 Dünya Kupası’nda biri yarı final olmak üzere üç maç yöneten Cüneyt Çakır, “Hakemlik bir meslek olarak görülebilir ama benim için bir aşk. Mahalle aralarında top oynayarak büyüdüm” diyor. Hakemlikte bir basamak yukarı çıkmanın yolunun büyük turnuvalardan geçtiğini belirten Çakır: “Son bir yılda yaklaşık 160 günü ailemden, işimden uzakta geçirdim”

“Hakemlik meslek değil, bir aşk”

Dünya Kupası ya da Avrupa Şampiyonası gibi büyük turnuvaların başlamasını heyecanla bekliyoruz ama milli takımımız o turnuvada boy göstermeyince bir burukluk yaşadığımız da yalan değil. 2014 Dünya Kupası’nda da aynı burukluğu yaşadık. Hepimizin hayali o turnuvada ay-yıldızlı formayı da görmekti çünkü. Buna rağmen 2014 Dünya Kupası’nda göğsümüz farklı bir nedenle kabardı. Çünkü Cüneyt Çakır, Bahattin Duran ve Tarık Ongun Brezilya’da düzenlenen turnuvada görev yaparak Türk hakemlerini 40 yılık bir aradan sonra Dünya Kupası’nda temsil etmiş oldu.
Arjantin-Hollanda yarı final mücadelesinin de dahil olduğu üç maç yöneten Cüneyt Çakır’la dinlenerek geçirdiği Ramazan Bayramı’nın hemen ardından görüştük...

40 yıl aradan sonra Türk hakemlerini Dünya Kupası’nda temsil ettiniz. Davet aldığınızda neler hissettiniz?

Dünya Kupası’nda hakem olabilmek, ilk günden beri en önemli hedeflerim arasındaydı. Böyle bir daveti almak çok büyük bir mutluluk, gurur verdi. Tabii ki büyük bir sorumluluk yükledi.

Haberin Devamı

Turnuva başlamadan önce nasıl bir hazırlık süreci geçirdiniz?

Ciddi bir hazırlık devresi geçirdik. FIFA’nın düzenlediği seminerlere katıldık. Atletik testlerden, kural sınavlarından geçtik. Kendi planlarımızın ışığında özel çalışmalar yaptık. İklimdeki farklılıklar için vücudumuzu hazırladık. Mental olarak kendimizi sürekli hazır tuttuk. Antalya’da bir haftalık kamp yaptık. Dünya Kupası deneyimi olan insanlardan faydalandık. Fatih Terim’in desteğiyle milli takımdaki analiz ekibinin çalışmalarından faydalandık. Takımların hazırlık maçlarını, turnuva süresince oynadıkları maçları analiz ettik. Turnuvaya katılacağımız haberini aldığımız günden turnuva bitene kadar tek bir günü boş geçirmedik diyebilirim.

“Köpük sistemi faydalı olacaktır”

Vücudunuzu iklim şartlarına nasıl adapte ediyorsunuz?

Bu bizim ilk büyük turnuvamız değildi. Bundan önce altı turnuvada daha görev yaptık. Bunlardan biri de Kolombiya’da düzenlenen U20 Dünya Şampiyonası’ydı. O şampiyonada hakemler bir ay boyunca Bogota şehrinde kaldı. Bu şehir 3 bin metre yükseklikte. Biz İstanbul’da yaşıyoruz; deniz seviyesinde. Bu bize büyük zorluk çıkaracaktı. Bir planlamayla turnuvanın öncesinde bir hafta Erzurum’da kamp yaptık, Brezilya’da ise deniz seviyesinde kaldık. Kampımızı da Antalya’da yaptık, iklim şartları benzer olduğu için.

Haberin Devamı

Brezilya’ya adapte olmanız kolay oldu mu? Sonuçta farklı bir kültür... Takımlar yiyeceklerini ve aşçılarını yanında götürüyor ama sizin için böyle
bir şey söz konusu değil.


FIFA ve UEFA organizasyonlarında yöneticiler her ayrıntıyı düşünüyor. Mesela bizim kaldığımız otelde her çeşit yemek çıkıyordu. Muhakkak damak tadınıza uygun bir şey bulabiliyordunuz.

Futbolda yeni teknolojilerin kullanılması konusunda neler düşünüyorsunuz?

Futbolun ruhunu bozmadığı sürece yeniliklere açık olmak gerekir. Bizim hakem olarak görevimiz kendimizi bu değişikliklere adapte ederek yönetim sergilemek. Gol teknolojisini daha önce Dünya Kulüpler Kupası’nda da kullanmıştık. Köpük sistemini de geçen yıl ülkemizde düzenlenen U20 Dünya Kupası’nda kullanmıştık.

Haberin Devamı

Yeni sezonda köpük sisteminin ülkemizde de kullanılması gündemde. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz?

Baraj mesafesi adil oyun için önemli. İşimizi kolaylaştıracağını düşünüyorum. Faydalı olacaktır. Baraj mesafesi açılırken kaybolan zamanı azaltacaktır.

Türkiye Süper Ligi’nde bir maç yönetmekle Dünya Kupası’nda bir maç yönetmenin farkları nelerdir?

Futbol her yerde aynı kurallarla oynanıyor. Dünya Kupası dünyanın en iyi takım ve futbolcularının mücadele ettiği bir turnuva. Tabii ki orada olmak farklı. Fakat maç başladıktan sonra fark kalmıyor.

“Başbakan’la futbol sohbeti yaptık”

Fatih Terim’in sizi her maçtan önce aradığını söylediniz. Bu iyi dilekler sizi nasıl etkiledi?

Bizim için turnuvada en büyük güç halkımızın ve sevdiklerimizin dualarıydı. Bu bize manevi bir güç verdi. Çok sayıda destek mesajı aldık. Türk Milli Takımı’nın olmadığı bir turnuvada ülkemizi temsil etmenin verdiği fazladan bir sorumluluk vardı. Bizi arayan, dualarıyla yanımızda olan herkese çok teşekkür ediyoruz. Fatih Hoca bizle analiz ekibinin çalışmalarını paylaşarak ciddi katkı sağladı. Turnuva sırasında da sürekli iletişim içerisinde olarak başarı dileklerini iletti.

Haberin Devamı

Turnuvanın ardından da Başbakan Erdoğan ile makamında görüştünüz...

Bu davet bizi onurlandırdı. Kendisi eski bir futbolcu ve iyi bir futbol izleyicisi olduğu için konuşacak çok şeyimiz vardı. Onunla keyifli bir futbol sohbeti yaptık diyebilirim.

Başbakan Erdoğan’a Brezilya-Meksika maçındaki formanızı hediye ettiniz. Formalarınızı saklar mısınız? Futbolcularla forma değiştirir misiniz?

Hayır, futbolcularla forma değiştirmiyoruz. Ama bazı futbolcular bizden formalarımızı istiyor. Ben de onlara seve seve veriyorum. Bazı maçlardan sonra ise onlar da formalarını getiriyor. Ben de saklıyorum. Bu da çok güzel. Sonuçta biz çok büyük bir aileyiz.

“Amatör statüde görev yapan sadece biz vardık”

2014 Dünya Kupası’nın finalini yönetmek gibi bir beklentiniz var mıydı?

Hakemlikte beklentiye yer yoktur. Bu sizi strese sokar. Yaptığınız işin keyfine varamazsınız. Dünya Kupası’nın yapıldığı ilk günden bu yana Türk hakemliği olarak sadece bir kere, 1974 yılında Doğan Babacan hocamızla temsil edildik. Böyle bir atmosferde yarı final düzeyinde bir maç yönetebilmek çok büyük bir başarı.

Haberin Devamı

Dünya Kupası için ailenizden, işinizden ve ülkenizden uzun süre uzakta kaldınız. Bu durum sizi nasıl etkiliyor?

Bu durum sanıldığı kadar kolay olmuyor. Hakemlikte bir basamak yukarı çıkmanın yolu bu tür büyük turnuvalarda görev almaktan geçiyor. Bizim en büyük hedefimiz Türk hakemliğinin bu tür turnuvalarda kalıcı olmasını sağlamak. Bunun çok büyük bir fedakarlık gerektirdiğini paylaşmak durumundayım. Bizden daha büyük bir fedakarlığı ailelerimiz gösteriyor. Son bir yılda yaklaşık olarak 160 günü ailemden, işimden uzakta geçirdim. Hakemliği amatör statüde yapıyoruz. Hepimizin hayatımızı kazandığımız kendi işlerimiz var. İşlerimizden, işyerlerimizden günlerce, aylarca uzakta kalmak kolay idare edilen bir süreç olmuyor. Federasyonumuzun sözleşmeli hakemlikle ilgili adımlarını bekliyoruz. Dünya Kupası’nda amatör statüde görev yapan sadece biz vardık.

“Babam beni eleştirdiğinde yeni bir şey öğreniyorum”

Babanız, Serdar Çakır da Türkiye’nin önde gelen hakemlerinden biriydi. Serdar Bey’in size tavsiyeleri oldu mu turnuvadan önce? Neler söyledi?

Babam en büyük destekçim. Kendisinden çok şey öğrendim. Hakemliğe başlama sebebim. Başarımın altında yatan en önemli sebeplerden birisi hakemliği çok severek yapmam. Bunu babama borçluyum.
O beni eleştirdiği zaman mutlaka bir şeyler daha öğreniyorum. Şanslıyım. Turnuva öncesi hazırlık sürecinde bize çok büyük katkılar sağladı.

“Stephen King hayranı, basketbol sevdalısıyım”

Özel hayatında Cüneyt Çakır nasıl biridir? Hobileriniz var mı?

Yoğunluktan dolayı vakit bulmakta zorlansam da kendi zamanımı kendim yaratmaya çalışıyorum. Kitap benim en iyi yol arkadaşım. Stephen King hayranıyım. Basketbol sevdalısıyım. NBA’in, özellikle de orada oynayan oyuncularımızın maçlarının takipçisiyim. Mümkün olduğunca sinemaya ve tiyatroya gidiyorum.

Basketbol hakemliğini düşünmediniz mi hiç?

Hayır. Ben hobi olarak takip ediyorum basketbolu. Hakemlikten önce futbol oynuyordum. Bir sakatlık yaşadım. Babamın futbolu sevdirdiği gibi hakemliği de sevdirmesi sayesinde futbol hakemliğine başladım.

Peki futbolu da bir futbolsever olarak takip ediyor musunuz?

Hakemlik bir meslek olarak görülebilir ama benim için bir aşk. Mahalle aralarında top oynayarak büyüdüm ben. Eskiden naklen yayınlanacak bir maçı günlerce beklerdik. Şimdi haftada 15-20 maç seyrediyorum. Futbol benim için bir tutku. İnsanın mesleğini severek yapması da başarıyı getiriyor.

Formunuza da dikkat etmeniz gerekiyor. Peki yemeklerle aranız nasıldır? Mutfağa girer misiniz?

Bu konuda becerimi göstermek için yeterli fırsat bulamadım. Özel beslenme programı uyguluyorum. Hem güçlü hem de fit olmak durumundayız.