Pazar Hastaların yaptığı heykel 60 yaşında

Hastaların yaptığı heykel 60 yaşında

23.01.2011 - 01:00 | Son Güncellenme:

Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin bahçesindeki “Düşünen Adam” heykeli 60’ıncı yılını kutluyor. Yaratıcısı Rodin olabilir ama bizim “Düşünen Adam” burada yatan hastaların imzasını taşıyor

Hastaların yaptığı heykel 60 yaşında

Gündemde “ucube heykel” tartışmaları var malum... Mizah dergisi Penguen, geçen hafta kapağında bu konuyu işlediği karikatürde “Düşünen Adam” heykelini kullandı. İlginçtir, bu heykelin Türkiye’deki 60’ıncı yılının kutlandığı günlere denk geldi bu karikatür. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ndeki “Düşünen Adam” heykelinin 1951’den günümüze serüveni, hastanede açılan bir sergiyle hatırlandı.
Hastanenin ön bahçesinde 60’ıncı yılı deviren bu yapıt, Türkiye’de bambaşka anlamlar ifade eder. Rodin’i hiç tanımayanlar bile “Düşünen Adam” heykelini bilir. Filmlerde tedavi için Bakırköy’e yatan hastanın durumu anlatmak için sahneye bu heykelin görüntüleriyle girilir. Hemen herkesin tanıdığı, akıl hastanesi ve Bakırköy’le özdeşleşen bu heykelin hikayesi ise pek bilinmez. Yapımına bir heykeltıraşın hastanede tedavi gördüğü yıllarda başladığı heykeli, hastanede yatan gönüllü hastalar tamamlar.
Dünyanın birçok ülkesinde kopyası bulunan ve batıda üniversite kampüslerinde, müzelerde, sanat galerilerinde, birçok önemli yapının bahçesinde yükselen heykelin bizdeki adresi Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’dir.
Hastanenin doktorlarından Şahap Erkoç düşünmenin ve düşüncenin simgesi “Düşünen Adam”ın Bakırköy’de hastane bahçesinde bulunmasını ironiyle “Bizdeki düşünenler burada” diyerek açıklıyor.
2,5 metre uzunluğunda olan bu heykelin, bugüne kadar vandalist saldırıya uğramayan neredeyse tek bir heykelin kalmadığı memlekette hiç zarar görmemesi de ilginçtir özellikle ruh ve sinir hastalıkları hastanesi içinde bulunduğu düşünüldüğünde...

Kendini heykeltıraş sanan manik hastalar başvurdu
Dr. Fahri Celal Göktulga’nın başhekimliği döneminde (1945-1960) hastane bahçesine, hastanenin adı ve kimliğine yakışır büyük bir heykelin yapılmasını ister. Bir dergide fotoğrafını gördüğü Rodin’in “Düşünen Adam” heykelinin hastane için sembol olabileceğini düşünür.
Heykelin yapımına Bakırköylü ressam ve heykeltıraş Kemal Künmat tarafından başlanır. Anksiyete ve somotoform bozukluk tanısıyla hastaneye yatan Künmat, bir Rodin hayranıdır. Hastane idarecilerinden gelen teklifle Rodin’in “Düşünen Adam” heykelinin bir kopyasını, başhekimlik binasının karşısındaki havuzun başına yapmaya koyulur.
O dönem taşocaklarıyla ünlü Bakırköy’den getirilen kireçtaşının nakliyesi için Zeytinburnu’ndaki askeri birlikten yardım alınır.
Künmat birkaç aylık çalışmasının sonunda heykelin bütününü bitirir, sadece yontup ortaya çıkartılacak bir sağ kol ve el kalır. Ancak Künmat, hastanedeki tedavisi bitince çalışmasını bırakır. “Düşünen Adam” elini çenesinin altına, sağ dirseğini de dizine dayayamadan öylece kala kalır.
Dönemin başhekimi Dr. Faruk Bayülkem’in heykeli devam ettirmesi için verdiği ikna çabaları sonuç getirmeyince hastane kabul memuruna “Her yatan hastanın mesleğini mutlaka sorun, resim ya da heykelle ilgilenen bir hasta yatarsa mutlaka haberim olsun” talimatını verir. Tabii bu arada kendini büyük heykeltıraş sanan birkaç manik hasta başhekimliğe başvurur. Dr. Bayülkem her seferinde haberi alınca sevinir ancak bu sevinç kısa sürede yerini hayal kırıklığına bırakır.

Model olarak arkadaşlarını kullandı
Aradan altı ay geçer, muhafaza ve tedavisi için gönderilen “psikotik depresyon” içindeki bir yüzbaşı, resim ve heykelle hobi olarak ilgilendiğini söyler. Mehmet Pişdar adlı bu hasta, heykeli 41 günde bitirmeyi başaran kişi olur.
Günde altı-yedi saat çalışan Pişdar, model olarak da yine kader birliği ettiği arkadaşlarını kullanır. Kimi arkadaşları, eli çenesinde saatlerce kıpırdamadan boş gaz tenekesi üzerinde oturarak destek verir Pişdar’a.

“Hastanenin markası, turistik bir nokta oldu”
Başhekim Doç. Dr. Erhan Kurt, bugün heykel ve çevresinin turistik bir mekan niteliği kazandığını belirterek “Gerek hastalar, gerek yakınları gerekse dışarıdan gelen vatandaşlarca burası fotoğraf çektirilen, ziyaret edilen bir nokta oldu. Turistik bir mekan halini aldı. Ünü hastane sınırlarını çoktaş aşmış durumda. Hastanenin bir sembolü, markasının önemli bir unsuru oldu” diyor.