Pazar ‘Hayaline ulaşmak kolay değil, uzun bir yolculuk’

‘Hayaline ulaşmak kolay değil, uzun bir yolculuk’

24.02.2019 - 08:15 | Son Güncellenme:

“180 Günde Hayallere Yolculuk” kitabının yazarı ve TOÇEV başkanı Ebru Uygun: “İnsanlar biraz daha sakin olabilirse inandığı ve gerçekten hissettiği hayaline ulaşabiliyor. Ama hayaline ulaşmak öyle kolay bir şey değil. Uzun bir yolculuk... Bu yolculuğun her anını doya doya yaşamak gerekiyor”.

‘Hayaline ulaşmak kolay değil, uzun bir yolculuk’

Hepimiz hayaller kurarız peki kaç hayalimiz gerçekleşiyor? İstemeyi biliyor muyuz yoksa her istediğimiz hemen olsun mu istiyoruz? Ebru Uygun özel bir kadın; TOÇEV‘ in kurucusu aynı zamanda “180 Günde Hayallere Yolculuk” kitabının yazarı. TOÇEV’deki yolculuğuna 5 çocukla çıkan Uygun bugün “5.5 milyon çocuğun hayatına dokundum” diyor haklı bir gururla. Onun hayali paylaşabilmekmiş, bu hayal fazlasıyla gerçek olmuş. Peki, sizin hayaliniz ne? İşte bu röportaj size hem bunu sorgulatacak hem de hayalinizi nasıl gerçekleştirebileceğinize kılavuzluk edecek. İyi pazarlar...

Haberin Devamı

- “180 Günde Hayallere Yolculuk” adında bir kitap yazdınız. Bu yöntem sizin bizzat denediğiniz bir yöntem mi?

Evet, bizzat kendi denediğim bir yöntem. Bana çok iyi geldi. Yaklaşık iki buçuk yıl Amerika’da bir tedavi süreci geçirdim. Bu tedavi sürecinde yaptığım bir yolculuktu. O dönem hayalime ulaşmamı sağladı gerçekten. Bunun üzerine bu kitabı yazmaya karar verdim.

- Kitabı neden sabahları okumamız gerek? Her gün, özellikle sabahları kitabın bir sayfasını okuyup not almasını istemişsiniz okuyucudan.

Günümüzün daha verimli geçmesi, bize ışık vermesi için sabahları yapılmasını tavsiye ediyorum. Kendim de özellikle sabahları yapmıştım.

‘Hayaline ulaşmak kolay değil, uzun bir yolculuk’

- 180 gün devam edebilecek iradeye sahip mi sizce insanlar? Her şey hemen şimdi olsun istiyoruz çünkü.

Haberin Devamı

Çok güzel sormuşsunuz gerçekten. Hemen olsun istiyoruz. Acele ediyoruz. Bu benim de en kötü özelliklerimden biriydi bu deneyimi yaşamadan evvel. Ben hayallerimi gerçekleştirirken sabırlı olabilmeyi ve beklemeyi öğrendim. Bu kitabı da tecrübelerim doğrultusunda hayallerimin gerçekleşmesinden kaynaklı yazmak istedim. Bir örnek olmak istedim. İnsanlar biraz daha sakin olabilirse, sabırla bekleyip önüne çıkan her fırsatı doğru değerlendirebilirse inandığı ve gerçekten hissettiği hayaline ulaşabiliyor. Ama hayaline ulaşmak öyle kolay bir şey değil. Uzun bir yolculuk... Bu yolculuğun her anını doya doya yaşamak gerekiyor. Çünkü sonuçta ulaştığın nokta çok keyifli ve gerçekten kalbinden hissettiğin bir yer. Buna ulaşmak için 180’e değil 365 güne bile değer diye düşünenlerdenim ve okuyucularımın da kitabı bitirdiğinde böyle düşüneceğini hayal ediyorum.

- Herkesin hayalini gerçekleştirmesi ve herkesin hayallerini gerçekleştirdiği bir dünyayı yaşamak mümkün mü? Hayaller biraz da çevresel şartların uygunluğuyla gerçekleşmez mi?

Çok doğru, maalesef hepimizin düşüncesi bu yönde… “Evet, bu hayal gerçekleşmez” diyerek pas geçebiliyoruz. Ama gerçekten yüreğinizden inanıyorsanız bu sizin gerçek hayalinizdir. Yüreğinizde yaşıyor ve hissediyorsanız kimse size engel teşkil edemez. Hiçbir olay sizi engelleyemez. Eninde sonunda ona ulaşırsınız. Herkesin yüreğinde hissettiği gerçek hayaliyse ulaşacağına inanıyorum.

Haberin Devamı

- Sizin hayaliniz neydi? Hayalinizin veya hayallerinizin ne kadarını gerçekleştirdiniz?

Çok fazla hayalim vardı gerçekten. Ama en önemli hayallerimden bir tanesi paylaşabilmekti. Hayal aslında hayatımızdaki arzu ve memnuniyetsizliklerimizden oluşuyor.

- Siz TOÇEV’i kurdunuz. Neden ve nasıl yola çıktınız? Şimdi TOÇEV ne durumda?

TOÇEV’i bundan yaklaşık 25 yıl önce kurdum. Okumak her çocuğun hakkıdır diye düşündüm. Çocuklar ilkokul eğitiminden sonra çalışmak zorunda kalıyorlardı. Bu beni çok etkiliyordu. Çok endişelendiriyordu. Çok tedirgin ediyordu. Bir şeyler yapabilmek arzusundaydım. Yolculuğa beş çocukla çıktım ama beş çocukla kalmayacağını hissediyordum. Çevremden çok tepki aldım. Bu yıllarca sürdü. İnandım, hissettim ve bir şeylere doğru bir şekilde dokunabileceğimi düşündüm. Şu anda 5,5 milyonun üstünde çocuğun hayatına dokunabilmiş bir kurumun başkanlığını sürdürüyorum.

Haberin Devamı

- Akdeniz ateşi gibi zor bir hastalıkla mücadele ediyorsunuz. Aynı zamanda hastalıktan dolayı altı ay karanlıkta yaşamak zorunda kaldığınızı anlatıyorsunuz. Neden altı ay karanlıkta yaşadığınız. Bu süreci nasıl atlattınız?

Ben kronik bir hastayım. Dokuz yaşında teşhis konmuş bir hastalığa sahibim. Bununla bağlantılı olarak kendime doğru bakamadığım için birçok başka hastalık doğdu. Evet, bir dönem gözlerimde çok ciddi bir problem yaşadım. Altı ay kadar maalesef gözlerimden dolayı karanlık bir ortamda yaşamak zorunda kaldım. Gerçekten inanılmaz zor bir süreçti. Çocuklarım ve ailem için de çok zor bir süreçti. Bu dönemi de olumlu yönde değiştirmeye çalıştım. O dönem çok değerli bir dostum Ali Saraçoğlu sayesinde ebru sanatına başladım. Mum ışığında çalışıyorduk. İki üç dakikalık performanslarla başladık. Ebru sanatının ne olduğunu, tarihini, tüm detaylarını çok keyifli anlattı. Beni çok etkiledi. O dönemle beraber ebru sanatından keyif almaya başladım. Artık kendi yorumumu kattığım ebru yapıyorum. Ebru sanatçısı olarak birçok karma sergiye katıldım ve kişisel sergi açtım. O sıkıntılı dönemde çok güzel bir şey doğdu.

Haberin Devamı

- Kitap yazmaya da o dönem mi karar verdiniz?

Evet, yine çok değerli dostum Ali Rıza Özlü ile beraber bir kitap yolculuğum oldu. “Gönül Irmağı” adlı kitabım hayata geçti. Yaşadığım her olumsuzluğu olumlu yönde kullanabilmeyi sağlamaya çalışıyorum hayatımda. Değer katmaya, yaşadığım her tecrübeyi paylaşmaya çalışıyorum. Ruhumda yaşadığım her inişi ve çıkışı ebru sanatıyla ortaya koyma uğraşındayım. O dönemi üzülerek, ayılıp bayılarak değil doğru bir şekilde atlatmaya çalıştım. Nasıl olsa geçecek bir süreçti. Bu süreçte ne üretebilirim diye sorguladım. Yazmak da olanaksızdı. Teybe alarak kitabımı oluşturdum.

‘Hayaline ulaşmak kolay değil, uzun bir yolculuk’

- Aslında hastalıkla uğraşan insanlarda daha çok şükür duygusu var değil mi? Üzülmek, kaygılanmak biraz normal insan işi sanırım.

Kronik hastalığa sahip olan insanların üzülmek gibi bir lüksleri olduğuna inanmıyorum. Şükretmeyi, her andan keyif alabilmeyi, her anı doğru yaşayabilmeyi başarabilmeliyiz diye düşünüyorum. Ben de bunları başarabilen insanlardan bir tanesiyim. O yüzden de yaşadığım her anı kitaplarla, sanatla, resimlerimle ortaya çıkarmaya çalışıyorum. TOÇEV’deki çocuklarımla hayata geçirmeye çalışıyorum. Paylaşmaya çalışıyorum.

“Başarı için belirlediğiniz kuralları değiştirin”

- “Başarı için belirlediğiniz kuralları değiştirin” diyorsunuz. Ama başarının evrensel bir kuralı yok mu? Başarı nedir?

Başarı çok göreceli bir kavram çünkü başarı herkes için çok farklıdır. Hayatımda hiç keşke demedim. Hiç pişman olmadım. Bunu söyleyebilmek gerçekten yürek ister. Bunu herkes başaramayabilir. Kimsenin sözüyle hareket etmemeye çalıştım. Dinledim, tarttım, içimdeki sesle birlikte değerlendirdim ve içimdeki sesi dinleyerek yaşadım. Doğrusuyla yanlışıyla benimdi. Bu yüzden hiç keşke demedim. Çünkü bana aitti. Hissettim ve yaşadım. Söylediğim gibi başarı göreceli bir kavramdır. Evrensel bir kuralı olduğunu düşünmüyorum. Bu yüzden değiştirin diye yazdım. Çünkü hepimizin kendine ait başarı kuralı vardır. Bana göre iç sesinin söylediğine ulaştığın zaman başarılı olmuşsun demektir.

- Görünmeyen güce inanmak derken bir şey yapmaya karar verdiğimizde bütün dünya da bizim için çalışmaya başlıyor mu demek istiyorsunuz?

Evet, tamamen bunu söylüyorum. Bütün dünyayla ve bütün evrenle birlikte… Çünkü biz inandığımız ve hissettiğimiz zaman düşüncelerimiz bizi etkileyebiliyor.

“Görmeyi başarmamız gerekiyor”

- Diyorsunuz ki; “Düşüncenizi kontrol edin”. İnsan düşüncesini nasıl kontrol edebilir?

‘Hayaline ulaşmak kolay değil, uzun bir yolculuk’

İstersek kontrol edebiliriz. Tamamen bizim elimizde. Eğer olumlu düşünebilirsek inanın her şeyi farklı görmeye başlarız. Eğer kötümser düşünürsek her şeyi kötü algılarız. Sonuçta da kapıyı kapatırız. Açılan kapıları göremeyiz. Bunu birçok insan hayatında yaşıyor. Önünde açılan kapıları göremiyor. Kapıları göremediği için de gerçekten hissettiği ve inandığı şeylere ilerleyemiyor. Sadece karamsarlık içinde kalıyor. Sadece endişeleri içinde hapsoluyor. O hapis onu zehirliyor. Öldürüyor. Hatalarımızın esiri olmayalım. Hatalarımızı ve problemleri ders olarak görebilelim. Düşüncelerimizi hep olumlu yönde ilerletelim. Karamsar olarak ilerlediğimiz takdirde bu karamsarlık bizi boğar.

- Ama çoğu insan çabalamayıp evrenden istemeyi daha kolay buluyor!

Esasında evrenden istediğimizde bize kapı açılıyor. Biz o kapıyı görmüyoruz. Biz hemen olacağını zannediyoruz. Ama o kapıdan geçerek yol almamız gerekiyor. Bu yolda devam etmemiz gerekiyor. Başka bir kapı açıldığında onu da görebilmemiz gerekiyor. Önümüzde kapılar açılıyor. Sadece görmeyi başarmamız gerekiyor. O yüzden inanıyor ve hissediyorsak düşüncelerimizle olumlu bir şekilde o yöne doğru ilerleriz. Bazen yolumuzu değiştiririz. Bazen farklı bir yola girmek zorunda kalırız. Bazen bizi zorlayacak yollara gireriz. Ama sonuçta başarıya ulaşırız.

5 soruda kendinizi test edin

- İnsanlar hayalleri olduğunu sanıyor ama çoğunun hayali kısa yoldan üne ve paraya sahip olmak. Gerçekten bir şeyler hayal etmek nasıl mümkün? Hayal etmek de sanki biraz vizyon işi gibi değil mi?

Düşündüklerini hayalleri zannediyorlar. Hayalimizin gerçek olup olmadığını da şöyle ölçebiliyoruz. Bu beş sorudan oluşuyor. Bu soruların hepsinin cevabının evet olması gerek.

- Bu bizim gerçekten hissettiğimiz hayalimiz mi?
- Hayata geçtiğinde bize değer katacak mı?
- Başkalarının hayatına bir şeyler katabilecek mi?
- Bizim gelişmemizi, büyümemizi sağlayabilecek mi?
- Bize güç katabilecek mi?

- Hayallerini gerçekleştiren insanların ortak özellikleri var mı?

Hayallerini gerçekleştirebilen insanlar, hatalarından ders alabilen, yol haritasını çizebilen, şükredebilmeyi başarabilen, affedebilmeyi başarabilen, hayallerini ertelemeyen, hayallerine inanan ve arkadaşlarıyla yol alanlar oluyor. Ortak özellikleri bunlar.