07.04.2019 - 08:15 | Son Güncellenme:
- Bir süredir ekranlardan uzaktaydınız. Neler yaptınız bu dönemde?
Ertelediklerimi yaşamak için küçük bir inziva süreciydi. Bu süreçte aşçılık eğitimi aldım, düzenli spor yapabilmenin keyfine vardım. Gitmek istediğim yerleri özgür zamanımda görmenin huzuruna eriştim. İzlemek istediklerim, okumak istediklerim vardı. Hepsine doya doya vakit ayırdım.
- “Zengin ve Yoksul” dizisinin Nihal’i olarak karşımıza çıkıyorsunuz...
Ben her başlayan iş için önce kalp çarpıntısı hissetmek gerekiyor diye düşünüyorum.Bu proje de bana bunu hissettirdi. Sadece rollerin kattıklarına odaklanmak yerine tüm insanların bıraktığı izleri topluyorum. Kazancım farkındalıkla yaşamam.
- Nihal, güzelliğini yaşamı için ayrıcalığa dönüştürmeye çalışan biri. Günümüzde de bu durumun arttığını düşünürsek, nedir insanda eksik olan? Neden hep bir arayış, vazgeçiş içindeyiz?
Nihal küçük dünyasında büyük hırsları olan ve bunları kendince yorumlayıp hayattan henüz dersini alamamış hatta olanı görmeyi başaramamış biri. Hayatı deneyimlediğim kadarıyla verebilirim cevabı; belki eksik bile kalabilir çünkü daha keşfetmekle meşgulüm. Asıl amacımızı hatırlamakta zorlanıyoruz geçim derdi trafik derdi hep bir telaş hatta teknolojinin getirdiği asosyallik kafamız karışıyor ve bu süreç büyük resmi görmemizi engelliyor. Bencil bireylere dönüşüyor ve anlardaki öğretiyi yanlış yorumluyoruz. Umarım bir olmayı başarırız ve birden bütüne yaşayabiliriz. Mutlu olmak için yaşamı deneyimlediğinin farkında olmak bile yeterli değil midir?
- Ekran yolculuğunuz “Sardunya Sokak”la başlıyor. Ama “Bir Çocuk Sevdim” çıkış yaptığınız projeniz. Sizin hayatınızda nerede yer alıyor bu proje?
“Sardunya Sokak”, ilk adımım o yüzden benim için hep özel. “Bir Çocuk Sevdim” projesinin usta oyuncularla dolu kadrosunun bir parçası olduğum için kendimi şanslı hissediyorum.
- Oyunculuk diğer mesleklere nazaran tüm hayatı kaplıyor, sanki daha bir yaşam şekli oluyor...
İçinde bulunduğun işten memnun ve huzurluysan, hayatını aldığı şekliyle yaşayabiliyorsun. Aslında dahil olmasını istediğim kadar var. Ben kendi dünyamın akışındayım.
- Hayatta seçimlerimizle var olduğumuzu düşünürsek, bugünkü Gülcan olmanızı sağlayan unsurlar nelerdi?
Sabırlı ve korkusuz olmayı seçmek. Çünkü sabrın ahengine katılırsan, içinde bulunduğun halin nedenini çok açık bir şekilde anlarsın. Ruhun öfke duymak zorunda kalmaz. Korkusuz olmak, cesurca adım atabilmen için ihtiyacın olan en büyük güç ve beraberinde gücünün sonsuzluğunu anlatır.
“Tahammül ettiğin kadarını yaşarsın”
- Pek çok şeyi kanıksamaya ve normalleştirmeye başladığımız şu günlerde, “Ben bu hayatta şunu asla anlayamıyorum, nasıl olur?” dediğiniz bir şeyler var mı?
İlk aklıma gelen, büyük konuşmanın başa getirdiğini fark ettiğimiz anla tekrar büyük konuşma arasındaki süre... Şaka bir yana haykırmak istiyorum, tahammül ettiğin kadarını yaşarsın diye. Bu bilince vardığımızda karşımızdakinin ayna olduğunu anlar değişime adım attığımızda dünyamızı yaşanır hale getiririz.
- Kendinize ayırdığınız zamanlarda stres atmak için tercih ettiğiniz aktiviteler, hobiler neler?
Stresin nereden geldiğine bağlı aslında önce bunu bir kendime sorarım. Toprakla oyalanmak mı çözer, güneşe uzanmak mı, zıplamak mı, dans etmek mi, güzel bir film mi, kendine veya sevdiklerine elinden bir hediye hazırlamak mı, yürüyüş yapmak mı, yoga mı, kuş seslerine bırakmak mı kendini yoksa sadece nefes almak mı çözer... Önce o doğru soruyu sormak yapacağım aktiviteyi belirliyor. O yüzden ana ve duruma göre değişiyor diyebilirim. Dünyayı gezme hayalim var. Ve bu hayalime giden yolda rotam keyifle yön buluyor. Dünya çok fethedilesi hele bir de sabırla kendi dünyanı keşfettiysen!
”Gülen yüzümüz tüm güzelliklerden öte”
- Güzellik algınızı, baktığınız pencereyi nasıl anlatırsınız?
Ben aslında gönül penceresinden bakıyorum. Yani sen görmen gerekene bak, boşver sistemin getirdiği kalıpları özünü gör diyorum kendime. Kötücül buluyorum yargısız infazı hatta sizin aracılığınızla bir şeyi de içimden atmış olayım. Kiloyla ilgili çıkan haberlere üzülüyorum. Zayıf gördüklerine “Anoreksiya mı oldu?” Kilolu gördüklerine ise “Kendini saldı!” yazmak bana anlamlı gelmiyor. Kendiyle mutlu ve barışık bireyler yetiştirmek istiyorsak buna daha dikkat edilmeli. İnsanlara mutsuzluk yüklemeye uğraşılmamalı. Gülen yüzümüz tüm güzelliklerden ötede aslında.
“Sinema Benim için en bakir yer”
- Henüz beyazperdede göremedik sizi. Sinemaya bakışınızı, içinde yer almak istediğiniz projeyi anlatmanızı istesek....
Sinema, benim için en bakir yer. Film izlemeyi çok seviyorum ve önemli olduğunu düşünüyorum. Bir filmin sonunda hayatınıza sil baştan yön verme kararı alabilirsiniz, gülerek endorfin ve dopomin salgılayabilirsiniz ya da gözyaşlarınız sel olabilir. İçinizde biriktirdikleriniz şifa bulur, akar gider. İşte bu yüzden kollektife hizmeti olacak bir filmde can olmak isterim.
“Ailem benim rehberim”
- Aile denildiğinde hangi kelimeler aklınıza geliyor? Nasıl bir güç, nasıl bir destek hayatınızda?
Onlar benim rehberlerim... Ailemdeki herkes, benim için bir duyguyu sembolize ediyor. Eksik kaldığım duygularımı da zamanla dahil ettiğim arkadaşlarımla anlamlandırıyorum. Bence zaten arkadaşlarımız seçtiğimiz ailelerimiz demek. Hepsinin toplamıyla ‘ben’ oluyorum. Çıkan sonuçtan çok razıyım, gönlüm rahat diyebilirim.
- Üç kardeşin en küçüğü olarak çocukluğunuz Sakarya’da geçmiş. Metropol hayatından uzakta büyümek karakterinize nasıl etki etti?
Sakarya’da denize yakındım dalgalıydım, artık dinginim. Şimdi sular duruldu tüm bu karmaşık metropol hayatında iç huzuru yaşıyorum. Bir yerde içinde bulunduğum durum; değişimin getirdiği dönüşüm olarak da adlandırılabilir.
- Kendini keşfetme yolculuğunuzun hangi evresindesiniz?
İlk aklıma gelen Mevlana’nın o meşhur sözü: “Dün zekiydim, dünyayı değiştirmek istedim. Bugün akıllıyım, kendimi değiştiriyorum.” Aslında bu cümleler, bana yolumun doğru olduğunu hatırlatıyor hep. O yüzden iz sürmeye devam. Bulduklarımla birlikte bulacaklarıma heyecanlı bir yolculuk.
- Geriye dönüp baktığınızda hikayenizin en altı çizilmesi gereken yerleri nereleri?
Pes etmeyen Gülcan’ı hep takdir ettim! İllaki altını çizmek gerekirse bir şeyin “azmimi” hiç kaybetmeyişim olsun. Tüm dik yokuşlara ve engebelere rağmen... Geriye dönüp bakıp, geleceğime yatırım yapmak son bulmadı ve de bulmayacak.