Pazar Hayatta kalmak için en gerekli duyu Koku

Hayatta kalmak için en gerekli duyu Koku

01.02.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

“Kokular Kitabı”nın yazarı Vedat Ozan: “Var olabilmemiz için en gerekli duyularımızdan biri koku. Hayatımızı devam ettirebilmemiz ve üreyebilmemiz açısından 10 binlerce yıldır en önemli unsur olmuş”

Hayatta kalmak  için en gerekli duyu Koku

Everest Yayınları tarafından yayımlanan, Vedat Ozan imzalı “Kokular Kitabı” koku duyumuzla ilgili çok ilginç bilgileri önümüze serdi. Bilgi Üniversitesi Kültürel İncelemeler Yüksek Lisans Bölümü’nde dersler de veren Ozan’a aklımıza takılanları sorduk. O da bir seriye dönüşecek “Kokular Kitabı”nı ve koku duyumuzla ilgili bilmediklerimizi anlattı.

Haberin Devamı

Kokulara ilgi duymanız nasıl başladı?

Aslında biz doğar doğmaz kokularla tanışıyoruz. Benim de birkaç tane, çok sivri, hafızamda yer etmiş koku var. Biri çok hoş bir hatıra uyandırmıyor bende. O da ılık süt kokusu. Evin içinde kovalarlardı beni süt içirebilmek için. Dolayısıyla o bende istemediğim bir şeyi zorla yapmanın kokusu olarak kaldı. Koku denince akla tabii ki parfüm geliyor. Bende parfümleri çok merak ediyordum. Mesela yurt dışına gideceğim zaman havaalanına iki-üç saat önce gider, duty free’deki parfümleri koklardım. Ancak ileride fark ettim ki parfüm işin veren tarafı. Bir de alan tarafı olmalı. O da işin algı kısmı. İşin algı kısmıyla ilgilenmeye karar verdiğimde de orada kocaman bir dünya karşıladı beni. Oraya takıldık, kaldık.

Haberin Devamı

“Burnunuz tıkalıyken yeşil elma ile patatesi ayıramazsınız”

Neler takip edecek bu kitabı?

Bu aslında dört ciltlik bir proje. Kısmetse altı ay arayla çıkacaklar.
İkinci cilt hazır aslında şu an.
Birkaç ekleme ve çıkarma yapılacak sadece. Bu ilk cilt; koku algısı ve gündelik hayatta kokunun yerinden bahsediyor. İkinci cilt parfümler üzerine olacak. Üçüncü cilt kültür ve tarih üzerine. Dördüncü cilt ise lezzet üzerine. Aslında en çok merak edilen parfüm ama ilk cildi vermeden onu vermek insanlara ham bilgi vermek olurdu.

Siz sıralayınca ben lezzet cildini de merak ettim.

Lezzet tamamen koku üzerinedir. Yüzde 80 neredeyse. Burnunuz tıkalıyken 40 çeşit dondurmanın hiçbirini ayıramazsınız. Bir kere bir TV programında denedik. İnsanların gözlerini kapatıp, burunlarını tıkadık ve yeşil elmayla patates yedirdik. Ayıramadılar ikisini. Çünkü koku dışında doku aynı, ekşilik aynı, dilim olarak verildiği için şekil aynı.

“Kokuyla gelen anılar daha duygu yoğun”

Kokunun hafızayla olan bağlantısı benim en çok merak ettiğim konulardan biri. Bu bağın bu derece güçlü olmasının en basit açıklaması nedir?

Burnunuza gelen sinyallerin işlendiği beyin bölgesi aynı zamanda bizim hafızamızı da işliyor. Dolayısıyla aynı odanın içinde işlem görüyor ikisi de. Ayrıca aynı bölgede bizim duygu durumlarımız da işleniyor. Böylece kokuyla gelen anılar diğer anılara oranla daha duygu yoğun oluyor.

Haberin Devamı

Sokağın ortasında duyduğumuz bir parfüm kokusuyla bir anda geçmişe gitmemizin nedeni bu öyleyse.

Tüm bunların hayatımızı devam ettirme içgüdümüzle de ilişkisi var. Çünkü biz bir kokuyu ilk kez duyduğumuzda bir hafıza kartı açıyoruz ve bu karta o anki duygu durumumuzu da kaydediyoruz. Böylece o koku bizim için yararlı mıdır yoksa zararlı mıdır bilebiliyoruz.

Afrodizyak kokulardan da bahsedelim. Afrodizyak yemeklerin işe yarayıp yaramadığıyla ilgili bir tartışma var. Bu durum kokular için de geçerli mi acaba?

Afrodizyak çok göreceli bir kavram. Mesela yemek kokusu cinsel bir faaliyette bulunmanın işareti sayılabilir insanlar için. Çünkü “Yemek var. Ben de doyabilirim, çocuklarım da” diye düşünüyor beyin. Bunlar bilinçli düzeyde olan şeyler değil. Ayrıca özellikle erkeklere birtakım kokular koklatıldığı zaman cinsel isteği en çok artıranların çiçek kokularından ziyade yiyecek kokuları olduğunu görüyoruz. Tabii bu da kültürle ilgili. Deney Amerika’da yapılıyor ve orada yaygın olan yemeklerin kokuları koklatılıyor. Bu bize uymayabilir.

Haberin Devamı

“Kiminle birleşirsem sağlıklı çocuğum olur sorusunun cevabı koku”

Kitapta “İnsanlar için kokuyu tanımlamak çok zor. Çünkü bir koku lisanımız yok” diyorsunuz.

Evet. Sadece bu coğrafyadan bahsetmiyorum, genel olarak söylüyorum. Biz kokuyla ilgili duyuları tarif etmek için başka duyulardan ödünç alınan kelimeleri kullanıyoruz. Aslında kas hareketleriyle ilgili bir tanım olan “ağır” kelimesini bir kokuyu tarif etmek için kullanabiliyoruz; “ağır bir koku” diyoruz örneğin. “Tatlı bir koku” diyoruz.

Bu insanların iletişimlerini güçleştirmiyor mu?

Mesela insanlara “En kolay hangi duyundan vazgeçersin?” dendiği zaman ilk başa koku duyusunu koyabiliyorlar. Oysa 10 binlerce yıl öncesine döndüğümüzde bizim bugün var olabilmemiz için en gerekli duyularımızdan biri koku. Biz bir sosyal kabuk içinde yaşıyoruz ama onun altındaki biyolojik çekirdeğimizde hayatımızı devam ettirebilmemiz ve üreyebilmemiz açısından en önemli
unsur olmuş koku. “Sağlıklı gıda
hangisi, hangisinden zehirlenmem?” sorularının cevaplarına koku yoluyla ulaşmışız çünkü. “Kiminle birleşirsem daha sağlıklı çocuklar dünyaya getirebilirim?” sorusunun cevabı da
koku sayesinde bulunmuş.

Haberin Devamı

“Elektronik burunla kanser teşhisi”

Kitapta çok ilginç bir bölüm var, “Köpek ve kanser” diye. Köpeklerin bazı tür kanserlerin kokularını aldığına dair örnekler veriyorsunuz. Bu varsayımdan hareketle siz kokuların teşhis için kullanılmasını mümkün görüyor musunuz?

Tabii ki. Çok yakın bir gelecekte olabilir. Fakat bunun anlamı köpeklerin kullanılması değil. Mantık şu: Eğer köpek bazı tür kanserlerin kokusunu alıyorsa demek ki o türlerin kendine has bir kokusu var. Eğer biz elektronik bir burun yaparsak bununla bazı tür kanserleri teşhis edebiliriz.