Pazar Her kasımda Şikago

Her kasımda Şikago

20.11.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Şikago'da her kasım ayında düzenlenen Humanities, yani beşeri bilimler festivaline gittim yine. Dünyaca ünlü yazarların anlattıklarını dinledim

Her kasımda Şikago

Dünyanın dört yanından yazar, düşünür, akademisyen ve sanatçıları bir araya getiren festival, her yıl "Başkalarının Gözüyle Biz" başlıklı bir panelde yabancı gazetecileri buluşturuyor ve Amerika'da yaşayıp Amerikalı olmayanların gözünden ABD'nin nasıl göründüğüne bakıyor.Her seferinde, Northwestern Üniversitesi'nin 800 kişilik Thorne Amfisi'nde, hıncahınç bir kalabalık önünde konuşuyoruz. Her seferinde, Amerikan gündeminin Amerikan siyasi yelpazesinin en liberal ucunda nasıl algılandığını yansıtan, yurtseverliği ülkenin resmi kabullerine sadakatte değil, aksine bu kabulleri silkelemekte gören bir toplulukla söyleşiyoruz. Mimari ile müziğin (aslında matematiğin de) ortak dilinin heveslileri için bir tür okul olan bu şehrin rüzgârına her kasımda birkaç günlüğüne kapılanlardan biri de benim. Şikago "Humanities" (Beşeri Bilimler) Festivali'ne borçluyum bunu. Hani olur da, ABD'nin milliyetçi-muhafazakar köşelerinden birinde birileri çıkıp "Amerikalılığı alenen aşağılamak" diye Amerikan anayasasına hepten aykırı bir suç türetmek istese, o suçu işlemeyi "Amerikalılığa en büyük hizmet" sayacak bir topluluk bu. Panel her seferinde ülkenin günceline ve tarihine eleştirel gözle bakmanın bir ortak egzersizine dönüşüyor.Geçen hafta sonu da böyle oldu. Bush yönetimini zaten başından beri desteklememiş olan dinleyici kitlesi, artık sadece kendisine siyaseten uzak değil, bir de üstelik "beceriksiz ve pervasız" saydığı bu iktidardan ötesini görmeye çabalıyordu sanki. Clinton'ın 1999'daki Türkiye seferi ile Bush'un 2004'teki ziyaretini akla kara misali karşılaştırmamdan yola çıkan bir genç adam, Beyaz Saray'a yine Clinton gibi "dünyanın dilinden anlayan ve insanlığın hallerine meraklı" bir lider gelirse, bizde ve bize benzer memleketlerde nasıl karşılanacağını sordu örneğin. En sessiz anlarda bile salonda hep aynı fısıltı geziniyordu: "2008". Üç yıl sonrasının kasımında, sandıktan kendilerine nasıl bir başkan çıkarabileceklerinin matematiğindeydi kafalar. Akıllarda 2008 var Salondakilerin, Şikago'nun genel siyasi çizgisine uygun biçimde Demokrat eğilimli oldukları aşikardı da, bence asıl çarpıcı olan bu şehre özgü değişim dinamiğinin, kıpır kıpır kendisini hissettirmesiydi. Aynı yöne bakmayı marifet sayıp kendi mutlaklarını kutsallaştıran bir siyasi söylem, ister sağdan ister soldan üflensin, Şikago'nun rüzgârında boğulmaya mahkum sanki.Bu yılki festivalin teması bile anlatıyordu bu hali. "Ev ve Uzak" ana başlığı altında, yer kavramına, aidiyet ve hareket güdüsüne, kök salma ve köklerini alıp gitme arayışına, memleket duygusuna, seyahat saiklerine baktı festival. Hem kabın hem kabına sığmamanın felsefesini yaptı.Kore kökenli yazar Chang-rae Lee'yi, Hint kökenli yazar Salman Rüşdi'yi dinledim festivalde. Bir başka Hint kökenli Vikram Seth'in yeni romanı "İki Hayat"tan okuduklarına kulak verdim. Hepsi de seyyar aklın erdemi üzerine düşündürttü beni. Kabına sığmayan şehir Bizim paneli izleyenlerin kıpırtısını da, "ev ve uzak", "memleket ve gurbet" üzerine düşünsel sekseği de benim için asıl anlamlı kılan ise, Şikago'nun mimarisi ve müziğiydi.Nasıl olmasın?Frank Lloyd Wright, Ludwig Mies van der Rohe gibilerinin vizyonunu hem kucaklayan hem de sonra Şikago Yedilisi gibi kabına sığmazlar sayesinde delip geçen bir şehir bu. "Blues" müziğini şehirlileştirerek yeniden yaratan, salaş bir kulübünde Keith Richards ile Muddy Waters'a saatlerce "jam" yaptırtabilen bir yer.Dilerim, bir kasımda da siz gelin. Olmadı, kitaplarla, CD'lerle, internetle uzanın bu şehre. Değişeceksiniz. Gelin de asileşin...