15.09.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:
Samet Akten / samet.akten@milliyet.com.tr
İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmeleri (İDO) genel müdürlüğü görevini on yıl boyunca yürüten Dr. Ahmet Paksoy, başından geçenleri “Tecrübesizliğin Şansındır” kitabında topladı. Üniversitede genç bir akademisyenken önce Türkiye Denizcilik İşletmeleri’nde (TDİ) yönetim kurulu üyesi olan, ardından da sürpriz bir telefonla İDO’nun
genel müdürlük koltuğuna oturan Paksoy, fırsata çevirdiği tecrübesizliklerini anlattı.
Tecrübesizliği anlatmak sizi ürkütmedi mi?
Herkes sıfırdan başlıyor, normal olan da bu zaten. Yaşadığım tecrübesizlikler benim bugüne gelmemde çok etkili oldu. Her gün yeni bir şey öğrendim, öğrenmeye devam ediyorum. Tecrübesizliklerimi paylaşmaktan utanmıyorum. Hayatında 50 kişilik bir grubu yönetmemişken bir anda koskoca bir yapının tepe koltuğuna oturuyorsunuz. İşte oradan geldik, dünyanın en büyük başarılarını yakaladık. Bu tamamen yaşanmış bir hikayedir. İnsanlar bunu bilsin istedim. Herkesin
iyi kötü alacağı bir sonuç vardır bu tecrübesizliklerin toplamından.
Tecrübesizlik size göre şans mı?
Eğer hatalardan ders alınabiliyorsa, evet. Başarısızlıklar en büyük tecrübedir, önemli olan aynı hataları tekrarlamamak. Tecrübesizliğim bana tavsiye alma becerisi kazandırdı. Tuttum arkadaşlarımdan, eşimden dostumdan tavsiyeler aldım. Onlara nasıl yapmam, nasıl davranmam gerektiğini danıştım. Hiçbir zaman “bilmiyorum” demekten kaçınmadım. Geldiğim zaman işleyen sisteme hiç dokunmadım. Tecrübesizliğin bir kazancı da bu.
TDİ’de görev aldıktan sonra hayatınız nasıl değişti?
TDİ’de yönetim kurulu üyesi olmak benim için bir hazırlık evresi oldu. Genel müdürlük ise çok büyük sürpriz tabii. Milli Emlak’ı ilk orada duydum. “Ittılaya sunmak” diye bir şey söylediler toplantıda. Dakikalarca ne olduğunu anlamadım. Bilgiye sunmak demekmiş. Heyecanlıydım, gittim daha ciddi giyinmem lazım diye takım elbise aldım. Koca denizcilik işletmeleri yapısında karar alıcısınız. Milyon dolarlık kararlar bunlar. Teoriyle uygulamadaki durum arasındaki farkı çok net gördüm.
“İstanbul’a feribotlar, vapurlar, deniz taksiler getirdim”
İDO’daki ilk günler ne gibi tecrübesizlikler yaşadınız?
İlk TV programı için günlerce çalıştım. Hangi soruya nasıl cevap veririm diye. Kalbim güm güm atıyor.
İlk kez gazeteye çıktığım günü hiç unutmam. Sevdikleriniz sizi arıyor, hoşunuza gidiyor. Ama yarın bir kriz oluyor, o zaman da yine herkes sizi aradığında sokağa çıkmak istemiyorsunuz.
Kitapta bir Recep usta hikayesi var, o olay nasıl oldu?
Evet, bizim çımacı Recep usta. İlk defa orada çalışanlarla yakınlık kurmak gerektiğini anladım. Göreve geldiğim ilk zamanlardı yine. Yanına gittim, bana İDO’yu verip veriştiriyor. Ben sayıyorum, o sayıyor. O arada da arkadan biri el kol hareketleri yapıyor, “genel müdür, genel müdür” diye. Recep üzüldü, kızardı. Ama o Recep hâlâ burada çalışıyor. Ben yukarıda çok güzel şeyler yapıyorum ama aşağıda böyle duyunca şoke olmuştum. Ondan sonra anladım bazı şeyleri.
Başarısızlıktan korkmadınız mı?
Korktuğum anlar oldu tabii ki. Ama gencim dedim, aldırış etmedim. “Nasılsa kaybedeceğim bir şey yok” diyerek korkmadan yürüdüm. Aileden çok cesur yetiştim, Karadeniz çocuğuyuz. Hiçbir zaman arkaya bakmadım. Doğru bildiğime inandım ve yaptım. Olmazsa, genç adamım dönerim tekrar, bir yerden başlarım dedim. O cesareti gösteremezseniz yürüyemezsiniz.
O tecrübesiz adam 2009’da Dünya Feribotçular Birliği başkanlığı yaptı. İstanbul’a feribotlar, vapurlar, deniz taksiler getirdim. İDO’yu sattım, sonra yine geri alındı, tekrar geldim.
“Kış tarifesiyle birlikte Boğaz hattında taşımacılığa başlıyoruz”
Fiyat politikalarınıza yönelik eleştiriler var.
Yaz tarifesinde zam yapmadık.
Ancak girdiler de her geçen gün artıyor. Akaryakıt fiyatları, kur farkı bizi de etkiliyor elbette. Kimseyi üzmeden doğru bir düzenleme yapacağız. Kış tarifesiyle birlikte Boğaz hattında taşımacılığa başlıyoruz. Daha ucuz hizmet vererek yolcu sayımızı artırmak istiyoruz.
Yeni hatlar açılacak mı?
Amacımız önce mevcut hatlarımızdaki doluluğu artırmak. Kadıköy-Kartal metrosunun açılışıyla Kabataş-Bostancı yolcumuzun yüzde 40’ını kaybettik. Şimdi Marmaray geliyor, iç hatlarda daha da ciddi yolcu kaybımız olacak.
“Vapurlar yok oluyor diye kaos çıkmıştı”
İDO’yla yakaladığınız en büyük başarı?
En önemli başarım Şehir Hatları’nın İDO’ya devriydi sanırım. TDİ’deki tüm vapurları da İDO’ya kattım. Bu çok önemli bir başarı bence. Küçük bir işletme kendisinden üç-dört kat büyük bir işletmeyi bünyesine almıştı. Kaos çıktı o zaman. İşte vapurlar yok oluyor falan diye. Bir röportajda “Martılar yetişemeyecek” demiştim, başımıza bela oldu. “Artık vapurdan martılara simit atamayacak mıyız?” diye tepkiler geldi. Kardeşim Amerika’dan arayıp, “Abi niye vapurlara dokunuyorsun?” dedi.
Unutamadığınız bir olay var mı?
Libya’dan vatandaşlarımızı kurtarma operasyonu çok güzeldi. Orhan Gazi ve Osman Gazi feribotlarıyla Libya’dan insanları alıp Türkiye’ye getirdik. Tahliye sırasında geminin üzerinde İDO personel giysileriyle SAT komandoları vardı. Libya tarafı bunu fark edip panikle “Ne yapıyorsunuz, bunlar da kim?” diye sorunca bizim kaptan “Kurtlar Vadisi Libya’yı çekiyoruz” diye cevap vermişti. Benim için bir milli gururdu bu.