Pazar Hollywood’u ciddiye alın!

Hollywood’u ciddiye alın!

14.12.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Dâhi astrofizikçi Stephen Hawking’in “Yapay zeka dünyanın sonunu getirebilir” açıklaması üzerimizde büyük bir etki bıraktı. Oysa Hollywood bizi yıllardır uyarıyordu!

Hollywood’u ciddiye alın

Makineler gün geçtikçe akıllanacak ve kontolü ele geçirecek. Bu yıllardır Hollywood’daki yapımcı ve yönetmenlerin kafasını meşgul eden bir senaryo; birçoğuda beyazperdeye taşındı. Fakat ünlü İngiliz astrofizikçi Stephen Hawking’in yaptığı bir açıklama bu senaryoları yeniden gündeme taşıdı. Hawking, “Yapay zekanın gelişmesi insan ırkının sonu anlamına gelebilir” diyordu. Hollywood filmlerinde bu senaryo işlendiği zaman durumu pek umursamamıştık. Peki dünyanın en ünlü bilim insanından böyle bir açıklama geldiğinde ne yapacağız?
İngiliz The Telegraph gazetesi Hawking’in bu açıklamasının ardından insan ırkını tehdit eden diğer “potansiyel kıyamet senaryoları”nı derledi. Listedeki parçacık hızlandırıcı felaketini saymazsak diğerleri tahmin edeceğiniz gibi Hollywood tarafından işlenmiş konular. Bu yapımları size hatırlatalım istedik. Belki bu kez Hollywood’u ciddiye alırız!

Haberin Devamı

METEOR

“Dünyaya bir cisim yaklaşıyor”

Tüm dünyayı kurtaran kahramanlar yaratmayı çok seven Amerikan sinemasının meteor / asteroit temalı yapımlara uzak durması beklenemezdi. Türün önemli örneği 1998 yapımı “Derin Darbe”de dünyaya yaklaşan kuyruklu yıldız tüm insanları tehdit ediyor. Yine aynı yıl vizyona giren “Armageddon”da ise dünyaya Amerika’nın Teksas eyaleti büyüklüğünde bir asteroit yaklaşıyor; insanları Bruce Willis kurtarıyor. Bu türün en farklı örneği Lars von Trier imzalı “Melankoli”. Filmde meteorun yavaş yavaş dünyaya yaklaşmasını seyrediyoruz.

VİRÜSLER

İnsanlığı tehdit eden hastalıklar

Hollywood karşımıza insan ırkını tehdit eden virüsleri anlatan filmler de çıkardı. Terry Gilliam’ın yönettiği 1995 yapımı
“12 Maymun” bu filmlerin ilk akla gelenlerinden... Filmde virüsün yayılmasına engel olmak için Bruce Willis geçmişe yollanıyordu.
Yine 1995 yapımı
“Tehdit” adlı filmde ise Zaire’de ortaya çıkan ebola benzeri virüsü engellemek için tüm dünya seferber oluyordu. Daha güncel örnekler; Steven Soderbergh’in yönettiği “Salgın” ve Fernando Meirelles’in “Körlük”
bu türün görülmeye değer filmlerinden.

Haberin Devamı

YAPAY ZEKA

Makineler dünyayı ele geçiriyor

Hollywood’un en çok sevdiği kıyamet senaryolarından biri. “Terminatör” ise bu türün en önemli örneği. James Cameron’un yönettiği 1984 yapımı filmde dünyanın kontrolünü ele geçiren yapay zeka, makineler ve insanlar arasındaki savaşın seyrini değiştirebilmek için Terminatör’ü (Arnold Schwarzenegger) geçmişe gönderir ve insanların kahramanı John Connor doğmadan annesini öldürmeyi amaçlar... Bu türün en popüler ikinci serisiyse “The Matrix”ti. 1999 yapımı ilk filmde, kahramanımız Neo (Keanu Reeves) makinelerin dünyayı ele geçirdiğini ve “pil” olarak kullandıkları insanları bir simülasyonun içinde yaşattığını öğreniyordu.

KIYAMET

Tanrı “her şeyi yok et” tuşuna basarsa

The Telegraph doğal olarak “yaratılış teorisi”ni de göz önünde bulundurarak Tanrı’nın “Her şeyi yok et” tuşuna basma ihtimalini de unutmamış. Fakat bu konuda diğerleri kadar geniş bir film yelpazesi yok. Akla gelen ilk örnek 2014 yapımı Darren Aronofsky’nin “Nuh” filmi. Adı üzerinde, filmde Nuh Tufanı ve Hz. Nuh’un yeryüzünün hayvanlarını “yeni hayat” için kurtarması anlatılıyor.

Haberin Devamı

İKLİM DEĞİŞİKLİKLERİ

Doğa Ana intikam alıyor

Son yılların en popüler kıyamet senaryolarında hep “doğa”nın parmağı var. Yeryüzüne yaptığımız kötülüklerin farkına varıyoruz. Bu durum bu türün popülerleşmesinde en büyük etken. Vizyondaki Christopher Nolan imzalı “Yıldızlararası/ Interstaller” da bu temayı benimsiyor. Filmde tarımın mümkün olmadığı bir dünyada yaşayan insanların kendilerine “yeni bir dünya” bulmak için yaptıkları yolculukları izliyoruz. 2009 yapımı “2012” ise kıyameti sellerle getiriyor. Al Gore’un “Uygunsuz Gerçek” belgeseli de izlenmesi gerekenlerden.

NÜKLEER TEHLİKE

Soğuk Savaş’tan kalan korkular

Soğuk Savaş yıllarında Amerika ile Sovyetler Birliği’nin giriştiği silahlanma yarışı tüm insanlıkta bir nükleer savaş korkusu yaratmıştı. İlişkilerin gerilmesi sonucu dünya bu felaket senaryosuna çok yaklaştı ama bu “kıyamet” önlenebildi. Yine de sinema sektörü için nükleer savaş korkusu işlenebilir bir konuydu. 1959 yapımı “Kumsalda” filminde III. Dünya Savaşı’nın ardından dünyanın nükleer çöplüğe dönüştüğünü görüyoruz.

Haberin Devamı

Usta Stanley Kubrick’in “Dr. Garipaşk veya: Nasıl Kaygılanmayı Bırakıp Bombayı Sevmeyi Öğrendim” filmi ise bir nükleer savaş parodisi. Filmde kişisel kararların dünyayı kıyametin kıyısına getirmesi anlatılıyor. 1983 yapımı "Testament" ise nükleer bombadan kurtulan bir ailenin hikayesine odaklanıyor.