Pazar ‘İstanbul kültür sanatta sayılı şehirlerden olacak’

‘İstanbul kültür sanatta sayılı şehirlerden olacak’

07.04.2019 - 08:15 | Son Güncellenme:

Murat Abbas: “Tiyatro, sinema ve konserlere olan katılım, ideal seviyede olmasa da ekonomik şartlardaki zorluklara rağmen, ciddi bir artış göstermeye devam ediyor. Umut ediyorum ki, önümüzdeki dönemde İstanbul, kültür sanat alanında dünyanın sayılı şehirleri arasında gösterilmeye başlanacak”

‘İstanbul kültür sanatta sayılı şehirlerden olacak’

İstanbul kültür ve sanat anlamında her geçen gün daha da parlamaya devam ediyor. Dünyaca ünlü gösterilerin yanı sıra artık biz de kendi büyük şovlarımızı sahnelemeye başladık. Ben de daha çıktığı ilk anda biletleri tükenen ve herkesin heyecanla beklediği Alice müzikaliyle adından söz ettiren Zorlu PSM’nin genel müdürü Murat Abbas’la buluştum. İstanbul’un yükselen eğlence, kültür ve sanat hayatını konuştum. Üstelik Abbas öyle bildiğimiz tarz genel müdürler gibi de değil; tutkusu işi olmuş. Gündüzleri yönettiği sanat merkezinde geceleri de DJ performansı sergiliyor. İşte hem Murat Abbas’ın hikayesi hem de İstanbul’un kültür sanat yolculuğu…

Haberin Devamı

-Tam İstanbul’da kültür sanat ve eğlence hayatı bitti denilen bir zamanda birbiri ardına düzenlediği etkinliklerle sanki istanbul’un eğlence kültürü çağ atladı. Zorlu PSM’nin İstanbul’un kültür ve sanat hayatına nasıl bir vizyon katmasını amaçlamıştınız? Amacınızın neresindesiniz?

Bundan 4 yıl önce göreve başladığımda, Broadway müzikalleri ve dünyaca ünlü isimleri ağırlayan, İstanbul’un dikkatini çekmeye başlayan, değerli bir mekandı Zorlu PSM. İlk iş, içeriğin ne kadar çeşitlendirilebileceğini, bu muhteşem mekanın sanatsevere daha neler sunabileceğini düşündüm. Şimdi geriye dönüp baktığımda; hem mekan kullanımına farklı bakış açıları getirerek hem farklı sanat ve müzik türlerini sahnelerimizde ağırlayarak hem de bu vesileyle daha da gençleşen bir kitleye seslenmeye başladığımızı görüyorum. Ve mutlu oluyorum. Hayal ettiğimiz pek çok hedefi hayata geçirdik. Cazseverlerin uzun zamandır hasretini çektiği yeni bir mekan açtık mesela bu yıl; adı Touché. Haftanın 7 günü, gün başına neredeyse 4-5 etkinlik düzenliyoruz. Geçtiğimiz yıldan bu yana PSM’nin girişindeki merdivenli alan AMFI’yi, bir buluşma alanı haline getirdik.

Haberin Devamı

-Sizi bu areneda en çok heyecanlandıran iş neydi? En çok hangi sanatsal etkinliğe kendinizi daha yakın hissettiniz?

Kişisel olarak elektronik müzik ilgimden ve DJ kimliğimden dolayı “Sonar Istanbul” diyebilirim. Fakat müzikallerimiz, yerli ve yabancı konserlerimiz, LED ekranımızda gerçekleşen görsel-işitsel şovların da her biri ayrı ayrı beni çok heyecanlandırıyor. Hepsi için ayrı ayrı heyecanlarım var. Önceleri müzikal tiyatroya çok ilgim yoktu ama “The Phantom of the Opera”yı sahneledikten ve burada 12 defa izledikten sonra, iyi bir müzikalin de hayatımda çok etkileyici bir noktaya oturabileceğini gördüm.

‘İstanbul kültür sanatta sayılı şehirlerden olacak’

-Zorlu PSM sizin için ne ifade ediyor?

Burası evimden çok daha fazla vakit geçirdiğim bir yer. Sanatla ve bu alanda benim gibi tutkusu olan binlerce insanla aynı çatı altında toplanmak tarifi mümkün olmayan bir mutluluk. Aslında bu yıl yayınladığımız manifestoda da söylediğimiz gibi: “Burası kalbi sanatla atan, işini aşkla yapanlarla ışıldayan bir yer”.

Haberin Devamı

“Oyunların doluluk oranları yüzde 90’larda”

-İstanbul etkinlikler açısından bakınca dünya standartlarını yakaladı mı ya da yakalar mı?

İstanbul, kültür sanat açısından çok büyük bir potansiyele sahip. Geçmişte dönem dönem bunu yansıttığını da düşünüyorum. Tiyatro, sinema ve konserlere olan katılım, ideal seviyede olmasa da ekonomik şartlardaki zorluklara rağmen, ciddi bir artış göstermeye devam ediyor. Umut ediyorum ki, önümüzdeki dönemde İstanbul, kültür sanat alanında dünyanın sayılı şehirleri arasında gösterilmeye başlanacak.

-Gelecekte teknolojinin ilerlemesiyle beraber eğlence hayatı ya da müzik, konserler, tiyatro gibi sanatsal etkinlikler form değiştirecek mi sizce?

Örneğin; müzikaller açısından kesinlikle farklı bir deneyimin ortaya çıktığını ve yaratılan efektlerle birlikte bambaşka bir boyuta gittiğini/gideceğini söylemek mümkün. Yakın bir zamandan örnek olarak da “Sonar Istanbul”daki 360 derece bir ses deneyimi sunan Ben Frost’un performansından bahsedebilirim. Seyircilerin bulunduğu alanın ortasına kurulan bir sahneden 8 farklı ses kanalını aynı anda kontrol ederek tam anlamıyla benzersiz bir deneyim yaşattı. Sanatın pek çok alanında teknolojinin ilerlemesiyle yeni formların bambaşka dışavurumlarının oluşacağına inanıyorum.

Haberin Devamı

-Etrafımdaki birçok kişi DJ olmak istiyor artık. Neden herkes DJ olmaya merak saldı. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Aslında bu da teknolojinin ilerlemesiyle bağlantılı. Geliştirilen programlarla birlikte belli bir standartta DJ’lik yapmak birçok insan için mümkün hale geldi. Bir de son yıllarda popüler kültür içerisinde elektronik müziğin fazlaca yer kaplaması, beraberinde DJ’liğe olan ilgiyi getirdi. Dünya genelinde çok daha katı olan dinleyicilerin kulak filtresi, bizde de kısmen geçerliliğini sürdürüyor. Dolayısıyla merak artsa da bu DJ’lik yapmak ve belli bir takipçi kitlesine sahip olmak hiç de kolay değil.

-İstanbul’da kültür, sanat, eğlence hayatı biter mi? İvme kaybeder mi?

Haberin Devamı

İstanbul, son yıllarda çok büyük testlerden geçti. Bu şehirde 90’ların başından bugüne kadar yaşadığı dalgalanmalarla birlikte belli seviyeye çıkmayı başarmış bir kültür, sanat ve eğlence hayatı var. Öyle bir şehirde yaşıyoruz ki; çeşitlilik, çok seslilik bu şehrin damarlarına işlemiş. Sanata ilginin, böyle bir şehirde düşüşe geçeceğini düşünmüyorum. Örneğin, tiyatroseverler yeni çıkan oyunları öyle aşkla takip ediyorlar ki; neredeyse tüm oyunların her temsili kapalı gişe oynuyor. Doluluk oranları yüzde 90’lar civarında. Konser ve festivallere ilgi çok büyük. Sanatseverlerimiz içeriği önemsiyor ve gelen sanatçıların çıkardığı ürünlere değer veriyor. İlginin yüksek olmasının tek nedeni popülerlik değil; takipçiler niteliği önemsiyor. Popüler işler ise, sanatla uğraşan bizim gibi kurumların her zaman çok kıymetli destekçileri... O işler bizi daha iyi başka işlerle ve izleyicilerle buluşturuyor.

‘İstanbul kültür sanatta sayılı şehirlerden olacak’

“DJ kabini hayatta kendimi en mutlu hissettiğim yer”

-Kariyeriniz aslında bambaşka bir alandayken içinde sanatın, müziğin, eğlencenin olduğu bir iş yapmaya başlıyorsunuz. Yani bu Zorlu PSM ile başlayan bir süreç değil zaten müzik hayatınızda çok önemli bir noktadaymış. Kurguladığınız bir şey miydi yoksa yürürken mi yol haritanızı oluşturdunuz?

Denetim ve finans sektöründe başlayan kariyerim, tamamen müziğe olan tutkum ve bu alanda gerçekleştirmek istediklerimin baskın gelmesiyle şimdiki pozisyonuma ulaşmamı sağladı. Burada 90’lar sonunda başlayan DJ kariyerimi de dahil edersem 20 yıldan fazla bir süreçten bahsedebiliriz. Geçmişe dönüp baktığımda pek çok unutulmaz festival ve konserde birebir çalıştığım ve gerçekleşmesini sağladığım için mutluyum. Fakat bu tutku öyle bir şey ki, çok başarılı geçen bir konser ya da festivalin ardından direkt bir sonrakine yöneliyor ilginiz. Bu sefer onun için heyecanlanmaya başlıyorsunuz. Sorunuza dönecek olursam; kültür sanat alanında yaptığım çalışmalar, süreç içerisinde yol haritamı belirledi diyebilirim.

-Sizin farkınız bir genel müdür olarak DJ’lik de yapıyor olmanız, hiç kendinize torpil geçtiğiniz oluyor mu?

DJ kabini hayatta kendimi en mutlu hissettiğim yer. 1996 yılından beri DJ’lik yapıyorum. Bugüne kadar pek çok festivalde ve mekanda DJ’lik yaptım. Özellikle 4. sezonda açılan Studio ile Zorlu PSM’deki elektronik müzik etkinliklerinin de frekansı önemli bir artış gösterdi. Ben de kimi zaman “Constant Sorrow Techno Experience” konseptli solo etkinliklerimde kimi zaman ise önemli isimlerin ardından gecenin kapanışını yapmak için kabine geçiyorum. Ortada hem çalmaktan mutlu olan biri hem de pistte dans etmekten keyif alan kişiler olduğu sürece pek de torpil sayılamaz.

-Kendinizi tutkusunu işe dönüştürmüş şanslı azınlıktan sayıyor musunuz? İnsanlar size hayranlıkla mı yoksa kıskançlıkla mı bakıyor?

Zorlu PSM’de, ofiste, seyirci koltuğunda, dans pistinde, sahnede, kısaca her yerde bulunan ve hepsinden ayrı ayrı keyif alan biriyim. Bu noktada tutkumu işime yansıtabildiğim için şanslı azınlıkta olduğumu söyleyebilirim. Hem fiziksel olarak hem de sosyal medya üzerinden ulaşılabilir olmaya özen gösteriyorum. Özellikle kültür sanat alanında farklı noktalarda elde edilen tecrübeleri birleştirmek ve takipçimiz olan insanlardan gelen önerilere kulak vermek çok önemli. Açıkçası ben oluşturduğum bu dengeden dolayı mutluyum. Dışarıdan nasıl gözüküyor bilmiyorum.