Pazar İşte ünlü "Bir Baba Hindi"nin asıl sahibi

İşte ünlü "Bir Baba Hindi"nin asıl sahibi

05.03.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Fenerbahçenin eski amigolarından 80 yaşındaki Seha Erge, "Bir Baba Hindi" adlı tezahüratın kendisinin olduğunu ispatladı. Şarkıyı kullananlar Ergeye telif ödeyecek

İşte ünlü Bir Baba Hindinin asıl sahibi

Artık "Bir Baba Hindi" şarkısı sahipsiz değil. Spor karşılaşmalarında hatta reklam sektöründe de kullanılan şarkının telif hakkını 80 yaşındaki Seha Erge aldı. Erge, "hasta " bir Fenerbahçeli. Mesela 1960 yılındaki Fenerbahçe-Galatasaray maçının kadrosunu ya da hangi maçta kimin dayak yediğini hatırlayabiliyor. Kısa bir süre önce müzik hakları konusunda çalışmalar yapan Müzikotekin Yönetim Kurulu Başkanı Dağhan Baydura başvurarak, "Bir Baba Hindi"nin kendisine ait olduğunu ispatladı. Erge şarkısının hâlâ dillerde olmasından; Baydur da bu telif konusunda haklarını aramasından çok memnun. Seha Erge: Şarkı değil terane diyelim. Maçlarda hep beraber arkadaşları coşturmak için yapıldı. Dağhan Baydur: Sonuçta bu bir eserdir. Ortada bir söz ve beste var. Bir de bence Seha bey, dünyanın ilk rapçisi. Batıda rapin başlangıcının James Browna dayandığı söylenir. Belki de James Brown, ilk Seha beyi dinledi. Bunu da Guinnesse yazacağız. Dünyanın ilk rapçisi bizce Türk. İspatlayabiliriz çünkü kayıtlı. Seha bey, "Bir Baba Hindi" şarkısı sizin mi? S.E.: 1940 yılında Ankarada çıktı. İstanbul Erkek Lisesinde okuyordum. Ankarada maça gittik. Önce izciliğe sonra da maçlara adapte ettik ve çok tuttu. İnsanları küfürsüz coşturuyordu. Geçenlerde Anadoluda bir maçta duydum "Bir Baba Hindi"yi çekiyorlardı. D.B.: Hangi takımsa söyleyin, hemen ceza davası açalım. Telif ödesinler. Ne zaman yaptınız peki bu eseri? D.B.: Ben ilk başka şaka sandım çünkü biz de anonim zannediyorduk. Araştırdıktan sonra da kendisiyle anlaşma yaptık. Bu eser bir reklamda kullanıldı. Ve Fenerbahçenin eski başkanı Faruk Ilgaz, Seha beyi arayarak "Bunu bir reklamda kullanıyorlar. Bunun ticari yanı var ve korumanız lazım" demiş. Birisi size geliyor ve yıllardır hepimizin bildiği hatta okuldaki maçlarda bile arkadan bağırdığı bir tezahüratın kendisine ait olduğunu iddia ediyor. Bunun doğruluğuna nasıl inanıyorsunuz? D.B.: Bir kere bütün Fenerbahçe camiası biliyor. Faruk Ilgaz başkanları biliyor. Gayet güvenilir kaynaklardan öğrendik. "Bu parçayı o kırmızı saçlı çocuk söylesin" Nasıl araştırmalar yapılıyor? Sonuçta bahsettiğimiz zamanlar 1940lar. Demek istediğim Seha bey ne yaptı da şarkının kendisinin olduğunu ispatladı? S.E.: Çok zevk alıyordum. Başka da bir şey gelmiyordu aklıma. Şarkınız sürekli çeşitli takımlar tarafından kullanılıyordu. Neler hissediyordunuz o zaman? D.B.: Seha bey hayatını müzikten kazanan biri değil. Ama hayatını müzikten kazanan da böyle düşünüyor. O yüzden telif hakları pek oturmadı Türkiyede. 1951den beri Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu var. Ama hakkını arayana geçerli. Eee, o zaman neden peşine düşme ihtiyacı hissettiniz? S.E.: Kullansınlar. Hiç önemli değil. Hepsi benim arkadaşım zaten. Ama ben bu şarkıyı Fenerbahçe için yaptım. Koca tribünlere mani olamam ki ben "Durun, bağırmayın" diye. D.B.: Temsil hakkı durdurulamaz çünkü genel alanlarda söylenir ve durdurmak mümkün değildir. Ama bir konserde "Bir Baba Hindi" söylenirse, onu meslek birliği takibe alır. Ve ona telif ödenir. Fenerbahçe Divan Kurulu üyesisiniz. Ama bu şarkıyı diğer takımlar da kullanıyor. Kızdığınız oldu mu hiç? D.B.: Aynı şey. Bir maçta söylendiğinde kaç saniye söyleniyorsa o kadar telif ödenir. Saniyesi iki senttir. Tribünlerde söylendiğinde ne oluyor? D.B.: Televizyondan duymak yeterli. Hangisinin söylediği önemli değil. O stadın işletmesi parayı öder. Bir maçta hangi takımın söylediğini nasıl ayıracaksınız? İki takım var orada. Telifi kim ödeyecek? D.B.: "Bir Baba Hindi" yi Athenaya verelim. Çok da güzel söylerler. Seha Bey Athena grubunu biliyorsunuz değil mi? S.E.: Şu kırmızı saçlı çocuk. Aslanım benim, kanaryalar... D.B.: Zaten yeni bir albüme giriyorlar. Universale bildirelim bunu. Artık sahibi de belli. "Bir Baba Hindi"yi sizce kim söylesin? S.E.: Ankarada Atatürk Kız Lisesinde kalıyorduk. Orada öğle yemeğinde hindi çıktı. Maça gittiğimizde içimden öyle geldi. Bir anda 50 kişi birden söylemeye başladık. Tezahüratla ilgili her şeyi anladım da oradaki hindi niye? "Telif hakları ilk günden bu yana işleseydi en az 10 milyon dolar alması gerekirdi" Dağhan Baydur: Önemli bir telif aldık ilk defa. Pınar Hindi ürünleri parçayı reklam filminde kullanmıştı. Tamamen iyi niyetlilerdi çünkü anonim zannediyorlarmış. Müziğin hakkını ödediler. Bundan sonraki her kullanımda da telif ödenmeli. Şarkının telif hakları yürürlüğe girdiğinden beri herhangi bir para alındı mı? Seha Erge: Evet, ilk paraydı. Bu bana öyle bir zamanda geldi ki inanılmaz. Çok işime yaradı. Kızıma dedim ki "Bak, gün doğmadan neler doğar. Bu para nereden geldi!"D.B.: Arkası da mutlaka gelecek zaten. 50 küsur yıldan sonra bir anda aklınıza gelen bir şarkıdan para aldınız. Bu eserden kazandığınız ilk telif ücreti mi bu? D.B.: En azından 10 milyon dolar telif almış olurdu. Mesela "Happy Birthday" şarkısı iki kız kardeşe ait ve tescillidir. Onlar veya varisleri senede en azından 2 milyon dolar telif alıyorlar. Telif hakları yasası ilk günden bu yana işliyor olsaydı Seha beyin bu şarkıdan kazancı tahminen ne kadar olurdu?