Pazar Kadınlar futbola kafa yoruyor

Kadınlar futbola kafa yoruyor

30.06.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kadınlar futbola kafa yoruyor

Kadınlar futbola kafa yoruyor



Kadınlar futbola kafa yoruyor


Geçmişte birçok kadının "Koşuşturan bir grup erkeğin can sıkıcı oyunu" diye baktığı futbol, -başta Galatasaray olmak üzere- takımlarımızın Avrupa’da kazandığı başarılar ve ardından Dünya Kupası’nda Türkiye’nin performansıyla kadınları da kapsama alanına almaya başladı.
Türkiye’nin pek alışık olmadığı görüntü ise kadınların da erkekler gibi forma giyip yüzlerini takımın renklerine boyayarak meydanlara çıkması, futbol coşkusunu paylaşanlar arasında yer almasıydı. Bir aydır Türkiye’nin ilgi odağı olan Dünya Kupası sırasında, milli takımın başarı ve coşkusuna kadın köşe yazarlarımızdan da destek geldi. Yılların futbol yorumcularına taş çıkartan üslup ve bakış açısıyla futbol konuşan kadın köşe yazarların ilgisi geçici bir heves mi yoksa profesyonel bir ilgi mi?

Necil Ülgen (Milliyet):
Spor basını dışındaki kalemlere baktığımızda Dünya Kupası ile birlikte futbol tüm ülkenin dikkatlerini üzerine çekti. Diğer köşe yazarlarını da Türk Milli Takımı hakkında yazmaya itti. Önemli olan bence siyasi yazarların futbola yönelmesiydi. Onlar için geçici bir şey ama en azından futbola bu şekilde ilgi duymaları bizim için sevindirici. Ayrıca, futbol dışı yazarlar spor yazarlarını eleştirme içine girdiler. Türk futbolu yavaş yavaş belli bir yere geliyor. Bunda az da olsa medyanın katkısı vardır. Ligdeki maçlarda artık kadınları da sık görüyoruz. Futbolun kalitesinin artmasıyla kadınların da ilgisinin artması ve kadın yazarların da futbolu ele alması kaçınılmaz bir durum.

Yiğiter Uluğ (Radikal)
80’lerde Güneş gazetesi Duygu Asena’yı bir futbol maçına gönderip izlenim yazdırmıştı. Ben Yeni Yüzyıl’da Spor Müdürü iken, Vivet Kanetti’yi bir maça gönderdiğimizi, Hakan Şükür’ü izleyip yazdığını anımsıyorum. Okuduğum en hoş portrelerden biriydi. Bugün yazan kadınlar artık biraz daha otorite bakışıyla yazmaya çalışıyor. Bana bu, işi birazcık sevimsizleştiriyormuş gibi geliyor ama büyük konuşmak istemem. Bilen de var bilmeyen de, biliyormuş gibi yapan da... Kadınların ilgisini açıkçası, futbolla yaşayan bir ülkede oldukça geç kalınmış bir trend olarak görüyorum. Kadınların bu kadar yıl futboldan uzak durması, dudak bükmesi pek de anlaşılır bir şey değil. Kadınlar uyanmak için Dünya Kupası’nı beklemişlerse bence çok geç kalmışlardır.

Hıncal Uluç (Sabah):
Geçen gün öğle yemeğinde, fasulyeyle ilgili konuşuyoruz. Karşımdaki bana fasulyeyi nasıl yaptığını anlatıyor, ben de ona neleri ekleyip çıkarması gerektiğini. Yan masada iki kadının konuşması kulağıma çalındı, "Hakan o golü atsaydı neler olurdu?" Şu dünyanın haline bak, biz iki erkek fasulyenin nasıl pişirileceğini, kadınlar da Hakan’ı tartışıyorlar. Bu bir tesadüf değil, dünya fevkalade değişiyor. Zaten bunlar evrensel konular ama bizler yapay sınırlar koymuşuz çağlar boyu. Bu nedenle kadınlar futbol yazmak için geç kaldı. 20 yıl önce ABD’li bir kadın gazeteci futbol maçından sonra soyunma odasına alınmadığı için anayasanın eşitlik ilkesinin ihlali gerekçesiyle yüksek mahkemeye dava açıp kazanmıştı.

Gülengül Altınsay (Aktüel)
"Kadınların ilgisi Beşiktaş’ın Metin, Ali, Feyyaz’lı kadrosuyla başladı. O akım 1993’ten sonra GS’nin başarısıyla sürdü. Şimdi de Milli Takım’la devam ediyor. Nasıl ki erkek siyaset ve ekonomi yazarları kimi zaman köşelerinde futbol yazıyorsa, kadınların da bunu yapmaları çok normal. Dünyada futboldan anlamayan insan mı var? Dünya Kupası ile futbol yeni kapılar açtı. Japonya, Kore, Çin gibi ülkelerde futbol popüler olmadığı halde büyük adımlar atıldı. Buna biraz da hakemler destek verdi.

Nur Çintay (Radikal)
"Futbol merakının ilk kıpırtılarının sebebi bence Mustafa Denizli. Saçları röfleli, burunları estetikli kadınları tribünlerde ilk onun zamanında gördük. Bu ilgi Fatih Terim’le zirve yaptı. Sylvia Plath’ın ‘Her kadın bir faşiste tapar’ sözünü tekrar ede ede Terim’in ‘The Godfather’ hallerine iç geçiren, bu arada da ‘Aaa, bunlar 11 kişi mi oynuyorlar, niye 5 değil?’ cehaletinden ofsayt / korner / taç aşamasına gelen kadınlar tanıyorum. Yıllar önce futbol erkeklerin hafta sonundan çaldığı bir zaman dilimi demekti kadınlar için. Galatasaray’ın başarılarıyla düşman değil, dost oldu. Dünya Kupası çok ekstra bir durum. Kayıtsız kalmak mümkün değil. Ama tatlı bir yaz trendi, gelir geçer diye düşünmüyorum. Kadınlar futbolun tadını aldı, olup bitene vakıf oldu. Sadece İlhan’ın ne kadar bebek olduğunu değil, hakem hatalarını da anlatıyorlar birbirlerine. Yani, bu sevda bitmez!

Feryal Pere (Radikal)
"Köşe yazarı kadınlar zaten dünyada olup bitene çok duyarlı. Milyonları etkileyen bir şeye de kayıtsız kalamadılar. Ecevit’in hastalığından çok daha fazla insanları ‘ilgilendiren’ şeye kayıtsız kalamadılar, çok da güzel yaptılar. Ama bunun sürekli olacağını düşünmüyorum. Dünya Kupası’nın estirdiği bir rüzgardı bu. İki sene sonra Avrupa Kupası için yine böyle bir şey yaşanabilir. Nur Çintay, Mine G. Kırıkkanat ve Ece Temelkuran gibi isimlerin yazıları çok iyiydi. Onların futbol eleştirmeni gibi değil de kendi tarzlarını koruyarak kaleme aldıkları yazıları çok beğendim, hepsine aferin. Seyirciye de bakarsanız, kadınlar yoğunlukta. Kadın iyi bir şeyi fark etti. Ben de böyle başlamıştım."

Sevin Okyay (Radikal)
"Futbolla ilgisi olmayan insanların köşelerinde futboldan bahsetmesi bence biraz heyecan veya reytingi yüksek bir konu olmasından, belki de her ikisinden de birazcık etkilenmelerinden. Ama bence bu bir aylık olay. Sonradan köşelerinde futbola neden yer versinler, hiç ilgileri yok ki. İlgi geçecektir, eğer Ortega’yı ya da herhangi birini çok yakışıklı bulmazlarsa..."

Haşmet Babaoğlu (Sabah)
"Genç kuşakta ‘babasının kızı’ çok. Bu kızlar küçük yaşlarda babalarıyla maça gitti ve artık büyüdüler. Futbolu erkekler kadar seviyorlar. Medyamızın futbolsever kadınlara yaptığı haksızlığı, köşe yazarı kadınların futbola ilgisi gideriyor. Kadınlar futbol yorumunu klişelerden çıkarıyorlar. Ayrıca, İlhan Mansız’ın değerini erkekler doğru düzgün anlayamadı, bunu anlayan yine kadınlar oldu. Şapka çıkarmak lazım.