Pazar Kazıklı’nın dönüşü

Kazıklı’nın dönüşü

12.09.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

Kazıklı Koyu balık çiftliklerinin işgaline uğramış ve denizcilerin rotasından çıkmıştı. Balık çiftlikleri taşındı. Deniz kendini temizlemeye başladı. Kazıklı tekrar huzur ve sakinliğin demirleme yeri oldu

Kazıklı’nın dönüşü

Güllük Körfezi’nin kuzeyinde bir fiyort gibi içeri 4 mil giren Kazıklı Koyu vardır... Buraya en son 11 yıl önce gitmiştim. O geziden sonra Kazıklı balık çiftliklerinin işgaline uğradı. Balık çiftliklerinin işgalinden sonra da yat turizmi bitti. Uzun uğraşlardan sonra iki yıl önce balık çiftlikleri, koyun içinden 4 mil açıktaki koy ağzına taşındı. Koyun içi kendini toparlamaya başladı.
Kafayı dinlemek isteyene öneriyorum
Geçenlerde tekrar Kazıklı Koyu’nun dibinde İbrahim Kaptan’ın Yeri adlı mekana gittim... Salaş bir binası ve iskelesi vardı. Bina zevkli ellerce dekore edilmiş, eski tahta iskele yüzer iskele ile değiştirilmiş...
İstanbullu üç arkadaş Ödül Eren, Emre Kavas ve Mert Akça genç yaşta İstanbul’daki işlerini bırakıp Kazıklı’ya gelmişler. Burayı İbrahim Kaptan’dan kiralamışlar, adını da Kaptan Han koymuşlar.
Şunu kesinlikle söyleyebilirim ki, balık çiftliklerinden sonra Kazıklı Koyu, tekrar yatçılar için cazip bir rota haline geldi. Bodrum Türkbükü ve Gündoğan’a 12 mil, Didim marinaya 13 mil mesafede... Türkbükü’nde yatıp piyasa yapan ve gümbür gümbür müzikle eğlenen yatların sakinlik aradıklarında bir solukta gidebilecekleri, huzurlu bir demir yeri... Ama aynı gürültüyü Kazıklı’ya taşımamaları şartıyla... Her havaya kapalı bir koy. Kış aylarında çok sert lodos olduğunda biraz etkileniyor. Ama kış aylarında da gidilebilir; 4 millik fiyort içinde güvenli demir yeri bulunabilir.
İskeledeki su derinliği 2,5 metre. Salması daha derin olan yelkenli teknelerin alargaya demir atmasını tavsiye ederim. Kaptan Han Restoran’ı geçip daha içeriye yanaşmak ise çok riskli. Derinlik önce bir metreye sonra yarım metreye kadar düşüyor. İskelede, teknelere elektrik ve su veriliyor. Tesiste teknede kalanlar için tuvalet, duş ve internet olanakları bulunuyor. Karayolu ile de gelinen tesisin üst katında ise pansiyon hizmeti veriliyor.
Tesis nisan-kasım arasında açık. Kış aylarında, önceden rezervasyon yapıldığında açılıyor.
Kazıklı kafayı dinlemek isteyenlere hararetle önerdiğim bir koy... Kazıklı Koyu’nda, Kaptan Han dışında, iskeleye bağlanmayıp alargada demir atarak da geceleyebilirsiniz. Kaptan Han’ın yanı sıra, Meydan Restoran, Giritlinin Yeri gibi lokantalarda, taze balık ve meze yiyebilirsiniz.


Kazıklı Koyu’nun bende hüzünlü hatıraları var
Kazıklı Koyu bende acı ve hüznü canlandırır. 11 yıl önce, 18 Ağustos günü öğle saatlerinde, Kazıklı Koyu’nun en dibinde İbrahim’in Yeri’ne geldim, demir attım. Başka bir tekne yok. Sabit telefon yok. Cep telefonu var ama, o tarihte orada cep telefonları da çekmiyor. 19 Ağustos gecesi 7,4’lük deprem oluyor, bizim haberimiz yok. Ertesi gün akşamüstü saatlerinde lokantadaki televizyondan açılınca haberimiz oluyor. Apar topar demir alıp Kuşadası Marina’ya gitmiş, tekneyi bağlayıp ilk uçakla İzmir’den İstanbul’a uçmuştum...


Sakin yerleri yazmaya elim gitmiyor
Kazıklı Koyu gibi sakin

ve pek keşfedilmemiş yerleri yazarken acaba hata mı ediyorum diye düşünüyorum. Çünkü “Burası güzelmiş” diye duyan görgüsüzler güzelim koyu hem gürültü hem de pis su atık kirliliği ile mahvediyor...
Yıllarca Hisarönü Körfezi’nin üzerine titredik. Hisarönü, Göcek ve Gökova’da olduğu gibi, deniz sevgisi yerine gösteriş meraklılarının işgaline uğramasın, bakir kalsın diye, çok az yazıp geçiştirirdik. Daha sonra, gazetelerde Bozburun ve Selimiye üzerine yazılar çıkmaya başladı.
Göcek’te hareket etmeden bir koya demir atıp pisliğini denize basan koca yatlar, mavi kart uygulaması sonucunda Göcek’ten kaçan guletler, üzerine titrediğimiz Hisarönü Körfezi’ni keşfetmiş... Selimiye, Orhaniye, Bozburun, Bencik kan ağlıyor. Bu dramı haftaya fotoğraflarla ele alacağım...
Gürültü yapmadan eğlenmek, çöplerimizi, denize ya da ormana dökmek yerine, kumanya ikmali yaptığımız yerlerde boşaltmak, pis su atıklarını açık denize boşaltmak bu kadar zor mu? Dünyanın her tarafında 172 milletten insan bu kurallara uyuyor. Neden biz uymuyoruz?


KAPTANIN MUTFAĞINDAN
Ahtapot tava

Kazıklı’da Kaptan Han’ın mutfağında, değişik bir ahtapot tava yedim. Tarifi şöyle: Yakalanmış, kafası temizlenmiş ve taşlarda dövülmüş ahtapot, sıcak su, havuç, soğan, maydanoz ve biberiye otu ile yüksek ateşte bir saat, gerekirse biraz daha fazla kaynatılır. Piştiğini anlamak için, kafasının bacaklarla birleştiği yere çatal batırılır. Çatal rahat batıp çıkıyorsa pişmiş demektir. Koltuk altındaki derisi alınır (Vantuzlarını da temizliyorlarmış. Ben vantuzlu istedim. Eğer giderseniz, siz de vantuzlu isteyin). Ufak dilimler halinde doğranır. Üzerinde hafif zeytinyağı gezdirilir ve una bulanır. Daha sonra üzerindeki un elenir. Çok az un kalır. Yumurtanın beyazı çırpılır ve köpük haline getirilir. Ahtapotlar bu köpüğün içine atılır. Tavada tereyağı kızdırılır. Ahtapotlar kızgın yağda çevrilir. Daha sonra, sarmısak, safran ve kırmızı pul biber eklenir. Tavadan çıkarmadan hemen önce de son dokunuş olarak biraz tuz atılır.


“Kavak Yelleri” çiftliklere karşı
Geçen hafta, Seferihisar’da kurulması düşünülen balık çiftliklerini eleştirmiş ve bu bölgede çekilen “Kavak Yelleri” dizisinin de konuyu gündeme getirmesini önermiştim. Gazetemizin televizyon eleştirmeni Sina Koloğlu, öneriyi desteklediğini belirtip pası dizinin yapımcısı Timur Savcı’ya attı. Timur Savcı da dizi ekibinin 12 Eylül-30 Eylül arasında bir gün Sığacık Körfezi’ne gidip protesto amaçlı denize gireceklerini, Orkinos çiftliklerine karşı yürütülen kampanyayı desteklemek için bu konuyu işleyen sahneler çekeceklerini söyledi.
Koloğlu’na, Savcı ve şahsında tüm dizi ekibine teşekkürler... Yelkenciler olarak eylem günü Sığacık Körfezi’ni yelkenlerimizle, sörflerimizle kelebekler vadisine çevirme
sözü de bizden...