Pazar Kişilik akrobatı kadınlara acıyın!

Kişilik akrobatı kadınlara acıyın!

26.02.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bu kadınların DNA bağı mı gevşektir? Yoksa yüksek adaptasyonlu bir maddeden mi mamuldürler? Hakikaten niye bazı kadınlar beraber oldukları adamların hayatlarını "edinirler"? Konumuz, kişilik akrobatı kadınlar!

Kişilik akrobatı kadınlara acıyın

Kişilik akrobatı kadınlara acıyın!

Bu kadınların DNA bağı mı gevşektir? Yoksa yüksek adaptasyonlu bir maddeden mi mamuldürler? Hakikaten niye bazı kadınlar beraber oldukları adamların hayatlarını "edinirler"? Konumuz, kişilik akrobatı kadınlar!

Kişilik akrobatı kadınlara acıyın
Sanatçıdır malum, kişiliği fırtınalıdır, hikmetinden sual olunmaz, kişiliğinde sert virajlar vardır, diye düşünülebilir. Fakat yani insan, hamam ortamında "oğlunuza layık" dilber olarak "Boyuna da posuna da maşallah" şarkısını söyleyip, ertesi ay "protest" olaraktan saçını kazıtıp, tüketim toplumu ikonlarını yıkmaya girişebilir mi? Onu da geçtik, yeniden bir sert viraj alıp hemen eski "hamam aromasına" geri dönebilir mi? Bu nasıl bir ruh cimnastiği, bu nasıl bir zindeliktir? Anlaşılmıştır herhalde, bahsi geçen Sibel Tüzün’dür.
Levent Bey’le izdivacını noktalar noktalamaz derhal "grunge" (bol ve dağınık stil) olmak, "grunge" olmaya sebebiyet veren sevgiliden de ayrılınca yine salon şarkıcısı haline dönmek nasıl bir kişilik halidir? Ezcümle, Sertap Erener, bir ruh bukalemunu mudur?
Su, "içine konduğu kabın biçimini alan sıvı" ise, bu kadınlar da aktıkları alemlerin şeklini, tavrını alan yumuşacık maddeler midir acaba?

Ruh cimnastiği
Şöyle sormak da mümkün: Acaba kişilik akrobatı kadınlar birlikte oldukları erkeklerin hayata bakışını, yaşam stilini derhal kapıp "onun kadını" mı oluyorlar, yoksa böyle kadınlar belli bir hayatı, duruşu, tavrı yaşamak istediklerinde müsait bir erkeği mi arayıp buluyorlar?
Hiç kuşku yok ki, herkesin yanında yöresinde vardır; yeni sevgili belasına su kayağı yapan, bir müzisyenle birlikte olup, üç ay sonra gitar çalmaya başlayan, araba kullanmayı bilmemesine rağmen aniden "off-road" manyağı kesilen, tiyatrocu sevgilisi yüzünden konuşmasına berbat bir teatral ton gelen kadınlar... Aniden değişen "hobiler" gitgide bir kişilik akrobasisine dönüşürken size genellikle bu ruh cimnastiğini şaşkınlık içinde izlemek düşer.
Daha ağır vakalar da vardır tabii: Solcuyla solcu, faşistle faşist olanlar gibi. İki yıl içinde iki zıt siyasi kanattan sevgilisine "uyup", iki kez tutuklanmış bir kadından söz edesi geliyor insanın, ama uydurulduğu sanılacak diye vazgeçesi de geliyor. Ama durumu bu kadar ağır olanlar da vardır hakikaten.
İşin daha acıklı yanı ise, söz konusu kişilik akrobatı kadınların edindikleri son derece olumlu, faydalı "hobilerle" adam ortadan yok olduktan sonra asla ilgilenmemeleridir. Düşünsenize, bir kadın, müzisyen, tiyatrocu, yelkenci, ressam sevgililerinden edindiği bilgi ve becerilerini geliştirdiği takdirde dehşet verici düzeyde zengin bir kişiliğe sahip olabilir. Hatta öyle ki, her erkekten bir renk misali, nihayetinde mucizevi bir "gökkuşağı kadına" dönüşebilir. Öyle ki, tadından yenmeyebilir bile. O derece yani.
Ne ki, söz konusu kadınlar, iki adam arası son derece saydam bir hal alırlar. Yeni adam için temizliktir bu. Takdir edersiniz ki, yelkencilik olayıyla ilgilenen bir yuppie, boğuk ve hazin bir ses tonu ve pek manalı uzun es’lerle okunan bir Ahmed Arif şiirinden asla haz etmeyecektir. Örnek, bir önceki sevgilisiyle "kızıl" atkılı, sekter solcu olmuş bir kadını Ataköy Marina’da pahalı bir yelkenlinin güvertesinde gözünüzün önüne getirirseniz daha bir pekişecektir.

Sevin onları, koruyun
Bu yazının kadınlara belden aşağı bir tekme sallamak için malzeme oluşturmaması için, hür iradesiyle yelkencilik, off-road şoförlüğü yapan kadınlar bulunduğunu belirtmenin yanı sıra, bu akrobat kadınların soğukkanlı bir hesaplılık içerisinde olmadıklarının da altını çizmekte fayda var. Akrobatlık bir refleks, bir içgüdü gibi işler; tamamen kendiliğinden, son derece iyi niyetlerle. Hatta akrobat kadınların, iki erkek arası fazla uzadığında "Benim bir kişiliğim yok mu?" diye "self sorgu" krizleri geçirdikleri, kriz esnasında gidip tenis derslerine yazıldıkları, bilimsel dergilere abone oldukları dahi vakidir.
Demem o ki, bu kadın arkadaşlarınıza karşı zalimane bir tutum içine girip, onların "esnek" kişiliklerini incitmeyiniz. Kendileri küçüklükten itibaren "eş" olmak üzere yetiştirilmiştir. "Yüksek uyumlu, çok fonksiyonlu madde" annelerinden onlara genetik şifreyle geçmiştir. Büyük olasılıkla, meşhur otuz yaş depresyonu esnasında, meselenin üzerine samimiyetle giderlerse kendi kendilerini tedavi edeceklerdir. Tedavi olamazlarsa kendilerine "sürdürülebilir uyum" sağlayabilecekleri bir eş bulma konusunda yardımcı olmanız şiddetle tavsiye edilir. Zira, ortalıkta her adama yüksek uyumlu, amorf madde olarak dolaşmaları, kadın cinsinin tutarlı olamayacağı konusunda yersiz bir şaibe yaratmaktadır. Kolaylıklar diliyor, hür iradenizle başlayacağınız faydalı ve enteresan aktivitelerde hayırlı muvaffakiyetler temenni ediyorum efendim.



PAZAR






























Yazarlar