Pazar “Kızım yeniden doğdu, ben yeniden anne oldum”

“Kızım yeniden doğdu, ben yeniden anne oldum”

13.05.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:

Duygu Kılıçgeren, lösemiyi yenmesi için savaş verdiği 11 yaşındaki kızına sarılarak “Hastaneden çıktığında ‘Bu senin ilk yaş günün, yeniden doğdun kızım’ dedim. Ben de yeniden anne oldum onunla birlikte” diyor.

“Kızım yeniden doğdu, ben yeniden anne oldum”

Duygu Kılıçgeren, 30 yaşında. Evlendikten bir yıl sonra, henüz 20 yaşındayken kızı Beyza’yı kucağına almış. Eşi ailenin ihtiyaçlarını karşılamayınca tüm sorumluluğu yüklenmiş; tezgahtarlıktan şef yardımcılığına, elinden ne iş geliyorsa yapmış. Eşinden şiddet görmesi üzerine ailesinin yanına yerleştikten sonra kızı Beyza’ya dördüncü evre lösemi teşhisi konulmuş. Tedavi sürecini gözünü kırpmadan tek başına götürmekle kalmamış, “Ölsem de seninle barışmayacağım” dediği eşinden de boşanmış. Beyza bugün 11 yaşında, kanseri yenmiş, okuluna başlayıp arkadaşlarının arasına karışmış. LÖSEV’in Levent’teki ofisinde buluştuğumuz Duygu Hanım kızı Beyza’yla içeri giriyor, geciktiği için özür dilerken akciğer kanseri tedavisi gören babasını taburcu ettiklerini müjdeliyor. “Nereden başlasam anlatmaya?” diye sorup kendisi için en zorlu mücadelenin başladığı teşhis gününe gidiyor: “2017 Ocak ayıydı. 5 ay önce eşimle oturduğum evden ayrılıp annemin evine yerleşmiştim. Eşim çalışmıyordu, dönem dönem çalıştığında da bize bir faydası dokunmuyordu. Ben de Beyza doğduktan bir yıl sonra çalışmaya başladım. Kızımı anneannesine bırakıp işe gidiyordum, dönüşte de alıyordum. O sırada bir kafede şef yardımcılığı işindeydim. Beyza’nın karın ağrısı şikayeti vardı. Üşütmüştür diye düşündük. Antibiyotik verip gönderdiler. Beyza ağrılardan durmadan ağlıyordu. Böbrek yetmezliği dediler. Tahliller, tetkikler derken sonunda Cerrahpaşa’da lösemi teşhisi konuldu. Beyza’nın o sırada beline kadar upuzun saçları vardı. İlk aklıma gelen saçları oldu. O sırada 4. sınıfta okuyordu. Okulu ne olacak diye düşündüm. Birkaç gün yoğun bakımda kaldı. O günler kendimde değildim. İlk diyaliz tedavisine cevap verdi, bizim için umut oldu.”

Haberin Devamı

Duygu Hanım, hastanede geçen 6 aylık tedavi sürecinde ziyaretçi dahi kabul etmemiş, her işe kendisi koşmuş. Beyza’nın kemoterapinin ağır yan etkileriyle mücadelesini, kızının başından bir saniye ayrılmayışını, gözüne uyku girmeyen gecelerini anlatıyor: “Hastanedeyken hep düşündüm, çalışmam gerektiği için kızımı büyürken çok görememiştim. ‘Allahım onu alma elimden’ diye dua ettim; onu büyüteyim, saçlarını tarayayım, parka götüreyim…”

“Şiddet üzerine evi terk ettim”

Bu dönemde kızını ziyarete gelen eşinden boşanma sürecine geliyor söz: “Evliliğimizin başından beri sorumluluk benim üzerimdeydi. Haftasonları pek eve gelmezdi, Beyza uyurken babasını sayıklardı, ben de ‘Sabah gelecek baban’ diye avuturdum. Bana şiddet uygulaması üzerine evi terk etme kararı aldım. Annemin evine gidince barışmak istedi, boşanmayacağını söyledi. En son hastaneye geldiğinde ‘Senin bizim yanımızda yerin yok, git hayatımızdan’ dedim. Zar zor ikna oldu boşanmaya. Boşanırken nafaka bile istemedim, vermeyeceğini biliyordum. Mahkeme yine de zorunlu nafaka bağladı ama onu da ödemiyor. Beyza’yı canı istediğinde görüyor, belki ayda bir.”

Haberin Devamı

Duygu Hanım, Beyza’nın hastalığı atlatma sürecini yeniden doğuma benzetiyor: “Eylül ayında hastaneden çıkınca doğumgünü yaptık Beyza’ya. O zaman ‘Bu senin ilk yaş günün, yeniden doğdun kızım’ dedim. Ben de yeniden anne oldum onunla birlikte.”

Beyza’nın müziğe ve oyunculuğa ilgi duyduğunu anlatıyor annesi. “Sen Anlat Karadeniz” dizisini izliyor, Karadeniz şivesi taklit ediyormuş. Eş-dost arasında mini konserler vermeye de başlamış: “Benim hayalim, onu büyütmek, okutmak, mutlu bir hayat yaşaması. Erken yaşta evlenmesini kesinlikle istemiyorum. Konservatuar okumak istiyor. Ben ona her yönden destek olmak için elimden gelen her şeyi yapacağım.”

“LÖSEV hayallerimizi gerçekleştirdi”

Bu zorlu süreçte Duygu Hanım’a en büyük desteği, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ekibi vermiş. Prof. Tülin Tiraje Celkan, Dr. Gürcan Dikme ve Dr. Hande Kızılocak’ı özel olarak minnetle anıyor. En büyük moral desteği, “ikinci ailem” dediği, hastanede çocuğu yatan diğer annelerle birbirlerinde bulmuşlar. Duygu Hanım, hem hastane sürecinde hem çıktıktan sonra maddi-manevi desteği olan LÖSEV’i de ayrı bir yere koyuyor: “LÖSEV’in desteğini yapmaya gücüm yetmezdi, hayal ettiklerimizi LÖSEV gerçekleştirdi, Beyza her etkinlikten yüzü gülerek döndü.”