Pazar "Komikaze diye eğlence programı teklif ettiler!"

"Komikaze diye eğlence programı teklif ettiler!"

20.01.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Leman’daki Marlon ve Komikaze bantlarıyla tanınan "popüler çizer" Erdil Yaşaroğlu yedinci Komikaze’si "Kıllı Kitap"ı çıkardı

Komikaze diye eğlence programı teklif ettiler

"Komikaze diye eğlence programı teklif ettiler!"

Leman’daki Marlon ve Komikaze bantlarıyla tanınan "popüler çizer" Erdil Yaşaroğlu yedinci Komikaze’si "Kıllı Kitap"ı çıkardı

MEFARET AKTAŞ

Erdil Yaşaroğlu Türkiye’de iyi bildiği işi en iyi şekilde paraya çevirmeyi beceren adamlardan. Karikatürist olarak başladığı mizahla ilgili o kadar çok şey yaptı ki, yıllardır tanıdığım halde ben bile onu daha yaşlı sanıyordum. Meğer 30 yaşındaymış. Leman’daki Marlon ve Komikaze köşesi, Plastip Şov, pek çok talk show ve diğer projenin altında onun ve yıllardır birlikte çalıştığı arkadaşlarının imzası var. Tabii "büyük internet patlaması"nı da kaçırmadı. Biyer adlı şirketinin altında faaliyet gösteren Komikaze.net de 2,5 yıldır internetten yayında. İyi mizahçı, iş bitirici yönetici, akıllı girişimci taraflarının yanı sıra hayattan da geri kalmayan bir adam o. "Eğlenmek için kalan tek zamanım" dediği geceleri gezen, kendisi her ne kadar "artık uğraşamıyorum" dese de her zaman çok güzel giyinen, etrafında ne olup bittiğinin her daim farkında olan biri. "Komikaze 7: Kıllı Kitap"ın çıkışı vesilesiyle konuştuğumuz Yaşaroğlu bu arada "Eğer birini öldürüp de kendine istihdam yaratabilirse Kuzey Amerika’ya da açılacak."

Kitabınız yeni çıktı ama sizin bugünlerde asıl ilgi alanınız internet yayıncılığı. İnternet siteniz Biyer.com’u günde 20 bin kişi ziyaret ediyormuş. İnternette neler yapıyorsunuz?
Nasıl girdin ya bir anda konuya... Burası yani "Biyer", reklam ajansı ve de internet firması. Hem web tasarımı yapıyoruz hem kendi içeriğimiz var. Kendi içeriğimiz "Kumyo.com" başlığı altında toplanıyor. Altında Komikaze.net dahil 5 site var. Kumyo Japonca "muhteşem boşluk" demek. İnternet de bizim için öyle bir şey olduğu için hoşumuza gitti.

Kıskançlıktan başladım’
Çizerlikte yurtdışını hedefliyor musunuz?
Beş-altı yıl önce Kuzey Amerika’da bir dağıtım ajansıyla görüştüm. O zaman Amerikan pazarı için yetersiz gördüler. Orada 5-10 tane iyi dağıtım ajansı var. Her biri tüm dünyada minimum 2 bin gazete ve dergiye senin işlerini satıyor. Onlardan birine girdin mi zaten karikatürün Tarkan’ı oluyorsun ister istemez. Hatta karikatürün Michael Jackson’ı olma şansın çok yüksek! Atlantic Records’la plak anlaşması imzalayıp dünyaya dağıtmak gibi bir şey. Sırf Los Angeles Times’a bütün dünyadan senede yaklaşık 6 bin karikatürist falan başvuruyor. Editörüyle konuştum da; "Üç kişi alabiliyoruz. Ya gelip birinin kötü olduğunu ispat edeceksin ya da birinin ölmesini bekleyeceksin" dedi. Gidip birisini öldüreceğim, onu bekliyorum şimdi.

Can Barslan "Arkamızdan gelecek genç karikatürist yok" dedi. Siz ne diyorsunuz?
Az var. Oğuz Aral döneminde çok güzel ilgileniliyordu. Gerçi şimdi karikatüristlik daha popüler bir meslek oldu. El veren mi yok acaba? Ama Leman yapıyor bu işi. Selçuk (Erdem) uzun süre baktı karikatürlere, ondan önce ben ilgilendim amatörlerle. Boğaziçi Üniversitesi’nde iki yıl ders verdim. Bilgi’de workshop’lara katıldım ki, o öğrencilerden biri yanımda metin yazarı ve karikatürist olarak çalışıyor. Bu işte destek için azıcık gaza getirmen yeterli. Kimse beni "Hadi karikatürist ol" diye kıçımdan itmedi.

Siz nasıl karikatürist oldunuz?
Ben kıskandım! Kuzenim Varol (Yaşaroğlu) 13 yaşındayken Hürriyet’in gençlik ekinde çiziyordu. Bütün aile onu çok seviyor. Adam 13 yaşında gazetede çiziyor. Şaka gibi. Bir de Gırgır falan para veriyor. Paraya gözümü diktim. Sonra 15 yaşında grafik mizahla tanıştım. Kara mizah. Onlar karikatürün doğuşu zaten. Akbaba döneminden 100 sene geriye git yani. Ustalar var ya, Turhan Selçuk, Semih Balcıoğlu falan onların tarzı işte. Lan "Akbaba’dan 100 sene geriye git" deyip sonra "Turhan Selçuk’la Semih Balcıoğlu" dedik Yanlış anlaşılmasın! Onlar bu işin, şu anki pirleri. Neyse yarışmalara katıldım. Baktım para da veriyorlardı! 18 yaşına kadar maaş gibi her ay, toplam 25-26 tane ödül geldi. Jürinin nabzını öğrenmiştim. Onların istediklerini çizip ödülleri alıyordum. İki tane "Komikaze" sergisi açtım.

Ünlülerin yarısını tanıyorum’
Dergilerde çizmeye nasıl başladınız?
İnsanlar beğenince, onun gazıyla Limon’a gidip "Ben burada çizmek istiyorum" dedim. Güldüler bana tabii orada Gani Abi, Can Barslan falan. "Çiiiz" dediler. Sonra grafik, simsiyah gölge gibi şeyler yapmaya başladım. Onları beğendiler. Gani Müjde ismini buldu: "Gölgede 35 Derece". Sonra Çağçağ (Mehmet Çağçağ), Tuncay Abi (Akgün) falan yönetime geldi. Komikaze öyle başladı. Ha bir de lisede Güneş gazetesinin gençlik ekinde mizah sayfası hazırlıyorduk. Komikaze adı orada çıkmıştı.

Tarzınız benzediği için insanlar sizinle Selçuk Erdem’in hep beraber gezdiğini sanıyor...
Şu aralar çok görüşemiyoruz. Ama biz Cem’le gezerdik. Selçuk’la aramızda çok başka bir elektrik var. 10 sene görmesen bile işlerinden takip ediyorsun. "Nasılsın, iyi misin?" demene bile gerek yok. Artık çizgisinden anlıyorsun. Dergi çizerleri arasında acayip bir, ne denir ona, "toplam aura" var. Onun içinde yaşıyoruz. Ama klasik manada arkadaşlık ettiğin, biri var mı diye sorarsan, bir tek Cem Yılmaz vardır dergiden.

Siz magazin dergilerine de çıkıyorsunuz...
Buyur. Çok mutlu muyum bundan? Değilim. Düşünsene buraya sabah dokuzda gelip, akşam dokuzda çıkıyorum. Başka ne şansım var eğlenmek için?

Öteki karikatüristler de eğleniyor...
Beni beş-altı senedir yazarlar. Son iki senedir karikatürist olduğumu fark ettiler! Şimdi tek başıma görülsem bile yazmaya başladılar. O çok fena. "Karikatürist playboy". Lan hiç öyle bir şey değil ki. Niye ben yazılıyorum? Çünkü çevrem öyle. Dergiye başladığım yıllarda TRT’de Plastip Şov’a başladım. Ondan sonra MR. VEB’le elliye yakın program yaptık. Yani Türkiye’de ünlü sayılabilecek insanların yarısından çoğunu tanıyorum. Çünkü 12 sene beraber çalıştığım insanlar. Bazen unutuyorum tanıdığımı. Televizyondan gördüğümü zannettiğim çok ünlü insanlar oluyor, meğer ben onunla beş program yapmışım. "Sen beni ne tanımıyorsun?" diyor. "Tanıyorum, Şamdan’da gördüm sizi" diyorum. Karikatür bir gün, diğer altı gün o insanlarla berabersin. E, insansın da sen de.... Orada aralarında güzel kızlar falan oluyor. Sevebiliyorsun. Aşık oluyorsun.

"Konuk bulamayınca, pizzacıyı çağırdım"
Bir ara Şebnem Dönmez’le bir filmde oynayacaktınız.
O çok ekstrem bir şey. Sen nereden biliyorsun ya? Ama "Cem Yılmaz sahneye çıktı sen niye çıkmıyorsun?" diyenler çok oluyordu. Hatta Komikaze diye pazar eğlence programı teklifi geldi, çok komik. "N’apıyorsunuz siz?" deyip kapattım ben de. Filmin hikayesi de komik. Şebnem’le, Ayşe Tolga’yla biz kuzen gibiyiz. Bir ara Bilgi Üniversitesi’ndeki sinema oyunculuğu kursuna gittik, çok eğlendik. Hayatta çok faydası olacak teknikler öğretiyorlar. En azından onları öğrenince böyle Metin Milli gibi çıkmazsın insanların karşısına. Baksana sese... Kuyuya düşmüş gibiyim. Bunu yaptığımı yönetmen arkadaşlarımız da duydu. O arada 28 günlüğüne askere gitmiştim ama 8 kilo verdim. Zayıflayınca da birazcık daha yakışıklı falan oldum. Türk filmlerinin yeniden çekimleri projesinde bir filmde rol teklif etti arkadaşımız. Bak sözleşme hâlâ duruyor, hatıra diye saklıyorum. Bütçe düşürülünce yönetmen arkadaş "Ben bunu çekebileceğime inanmıyorum" dedi. Sen inanmıyorsan, biz ne, salak mıyız yani? Ben "Nereden tutunursam tutunayım, bir şekilde bir şey yaparım" diye camdan çıkan kızlardan değilim ki. Kötü olacaksa niye yapayım? Zaten ekstrem bir durum var, karikatürist oyunculuk yapacak diye. Ağzına etmeye hazır Nurseli İdiz, Berna Laçin şeklinde bir kitle halihazırda duruyor. Komik diye söylüyorum bunu, tanıyorum aslında Nurseli İdiz’i de. Böyle bir şey yapsan saldıracaklar Panter Emeller olarak.

Bir de radyo programı yapıyorsunuz. Nasıl bir şey?
Perşembe günleri saat 20.00-21.00 arasında 92.3 adlı radyoda "Eğlenelim Öğrenelim" diye bir saatlik radyo sohbeti. Konuklar geliyor. Bugün Mezdeke gelecek. Medyada bir ilki gerçekleştirip peçelerini açtıracağım! Bir gün, o kadar komik ki, konuk bulamadım. Ünlü gerekiyor. Hemen gelecek kimse yok. Pratik çözüm buldum. "Lan öyle bir konuk olsun ki yarım saat içinde gelsin" dedim. Yarım saat içinde gelmesi zorunlu pizzacılar var ya... Canlı yayında Pizza Hut’a sipariş verdim. Hakikaten geldi. Eğlenceli de bir adam çıktı. Pizza Hut’ı arayıp izin falan istedik canlı yayında.




PAZAR