Pazar Kostüm bir günde dikiliyor, zümrütler Afrika’dan getirtiliyor

Kostüm bir günde dikiliyor, zümrütler Afrika’dan getirtiliyor

20.09.2009 - 01:00 | Son Güncellenme:

Her hafta olay oluyor Bülent Ersoy’un “Popstar Alaturka”da giydikleri; kim ne giyerse giysin yanında sönük kalıyor. Eğer bu kostümlerin hazırlanmasının haftalarca sürdüğünü düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Çoğu zaman her şey son dakikada gerçekleşiyor. Elbise bir günde dikiliyor, takılar bir gün önce seçiliyor, saç programdan 20 dakika önce yapılıyor. Ama sonuçta yine her şey “layık-ı veçhile” oluyor

Kostüm bir günde dikiliyor, zümrütler Afrika’dan getirtiliyor

Çarşamba akşamı saat tam 21.25. Cep telefonum çalıyor. Özel bir numara. Telaşlanıyorum. Çünkü çevremde “özel” bir numarası olan hiç kimse yok. “Efendim?” dediğimde ise “Kusura bakmayın, bu saatte zatıalilerinizi rahatsız ettim, özrümü kabul buyrun lütfen. Müsait değilseniz hemen kapatabilirim” şeklindeki cümleyle telaşım daha da artıyor. Hattın öbür ucundaki bu ses Bülent Ersoy’a ait çünkü. Onunla ilgili bir haber hazırladığımı duymuş, “teşekkürlerini arz etmek” için benimle konuşmak istiyor. “Bana sormak istediğiniz bir şey var mı, nasıl yardımcı olabilirim?” sorusu karşısında ise ne diyeceğimi şaşırıyorum. İlk başta “Acaba işletiliyor muyum?” düşüncesi bile geçiyor aklımdan. Çünkü üç günlük şarkıcıların gazetecilerle muhatap olmayıp menajerleri vasıtasıyla lütfen iletişim kurdukları günümüzde, Bülent Ersoy gibi bir Diva’nın hakkında hazırladığımız konu ile ilgilenip bizzat beni aramasına inanamıyorum doğal olarak...
Telefondaki sohbetimiz yaklaşık 15 dakika sürüyor. Kostüm, makyaj, saç, aksesuar gibi konularda gerçekten çok titiz olduğunu ve yaklaşık 40 yıldır da bu titizlikten ödün vermediğini anlatıyor uzun uzun. Çünkü ona göre kusursuz bir şekilde sahneye çıkmak seyircisine olan saygısını gösteriyor. “Zaman zaman ‘savaşıyormuşsunuz’ ama kuaförünüz, tasarımcılar, makyözünüz, herkes sizinle çalışmaktan çok memnun” şeklindeki ifademe ise “Onlar kibarlıklarından, bana ayıp olmasın diye böyle konuşmuşlardır” diyor gülerek. Popstar programına iki gün kalmasına rağmen hâlâ ne giyeceğine karar veremediğini söyleyen Diva sonunda geçtiğimiz cuma akşamı Tanju Babacan imzalı şaşaalı bir kostümle, “kelebek” olarak çıkıyor karşımıza. Saçlarını ise bu sefer Doğan Dedeci’ye yaptırdığını öğreniyoruz...
Kendisini ön sıralardan izliyor, reklam arası verildiğinde de sohbet etme imkanı yakalıyoruz. “Makyajım aktı çocuğum. Ben işte hep böyle nazara geliyorum aşkım” diyerek neden yaklaşık 45 dakika geç çıktığını açıklıyor. Gülben Ergen’in “Çok güzel fotoğraf çeker” övgüsünün üzerine ise bol bol poz vermeyi de ihmal etmiyor Ercan Arslan’ın objektifine. Sonuç olarak bir canlı yayın daha “idrak ediliyor” ve saç, makyaj, kostüm, takılar, her şey istediği gibi, kendi deyimiyle yine “fevkaladenin fevkinde” oluyor... Diva’nın sahnedeki bu ihtişamından sorumlu olanlar ne mi düşünüyor? Her ne kadar Bülent Ersoy’u sahneye hazırlayana kadar “pestilleri” çıkıyor olsa da sonuçtan her seferinde onlar da memnun kalıyor. İşte Diva’nın sahnedeki bu ihtişamından sorumlu, perde arkasındaki “starların” anlattıkları...


“Simler ve uzun kirpikler makyajda olmazsa olmazı”
Aysel Yasemin Öycü (Makyöz)

-Dört yıldır Bülent hanımla birlikte çalışıyoruz. Makyaj yapmayı çok iyi bilir. Dolayısıyla birlikte yapıyoruz diyebilirim makyajı. Hiçbir hataya tahammülü yoktur. Asla “görünmez” demez, en küçük hatayı bile düzeltip öyle çıkar sahneye.
-Makyajda simlere ve kirpiklere çok önem verir. Simli farlar ve rimel olmazsa olmazları. Her rengi taşıyabiliyor, kendine yakıştırıyor. Teni de her rengi kullanmaya müsait zaten.
-Makyajı normalde 1-1,5 saatten bile uzun sürüyor. Benden daha güzel bile yapıyor makyajı. Ben yapıyorum, Bülent hanım üstünden geçiyor makyajın. Böyle paslaşarak çalışıyoruz.

“Yanındaki ne giyerse giysin Bülent hanım onu kostümleriyle ezer”
Tanju Babacan (Modacı)


Kostüm bir günde dikiliyor, zümrütler Afrika’dan getirtiliyor

-Ben müşterimi işime pek karıştırmam genelde. Ancak şahsın giyeceği kıyafeti taşıması çok önemli olduğu için karşılıklı fikir alışverişinde bulunuruz. Bülent Ersoy ise bir gece tuvaleti değil, Türkiye’de ciddi anlamda kostüm taşıyan tek kadındır. Tiyatral bir anlatımı mutlaka vardır.
-Zor bir insandır. Genellikle savaşıyoruz. Eğer haklıysanız savaşın sonunda “tamam”a döner Bülent hanım. Ama çok savaşıyoruz. Ancak bu “kavga ediyoruz” anlamına gelmiyor tabii ki. Çünkü ikimiz de profesyoneliz ve ikimiz de görsel bir iş yapıyoruz. Mutlu bir son elde etmek durumundayız.
-Kaprisli bir insan. Ama üç günlük bir şarkıcı bile kaprisli olabiliyorsa, farklı bir zirvede oturan bir divanın kaprisi çok normaldir. Bülent Ersoy asla doymaz, doyumsuzdur. 10 tane gül yerine 100 gül koyarsanız ancak doyar. Yıllardır kostüm giymiş çünkü. Bir kostümün önemini hiçbir zaman göz ardı etmemiş.
-Yaklaşık üç yıldır birlikte çalışıyoruz. Bir günde hazırlanan da, bir haftada da hazırlanan elbiseler var. Ona yaklaşık 30 kostüm diktim bugüne kadar. Birbirimizin tavrını artık bildiğimiz için uzun sürede bitecek bir kostümü daha hızlı yapabiliyoruz. Bülent hanım elbisenin iç kasasına ve kumaş kalitesine çok önem verir. Ekrandaki “efe”si onun için çok önemlidir. “Ekranda bir efe vermek” onun ifadesidir zaten. Bülent hanım kostüm taşıyan biridir. Yanındaki ne giyerse giysin onu mutlaka ezecektir. Bülent Ersoy kostümleri etrafındaki tüm elbisecikleri ezer.


“Bir kostümü için en az 50 metre kumaş gider; şalından bile iki kadına elbise çıkar”
Canan Sarıkaya (Modacı)

-Yaklaşık üç yıldır birlikte çalışıyoruz. Bülent hanıma 79 kostüm diktim. Renge çok önem verir. Favori renkleri beyaz, siyah, fuşya, turkuaz ve nar çiçeği kırmızısı. Arada bir canı sarı da çeker. Bir kostümü için en az 50 metre kumaş gider. Bir şalından bile iki kadına elbise çıkar. Asla bir elbise, bir yırtmaçla sahneye çıkmaz. Eldiven, takı, şal gibi aksesuarlar olmazsa olmazdır.
-“Ne giyeceğim?” diye arar beni genelde. Önce rengi öğrenirim ve kumaşı tedarik ederim. Çok kısa sürede dikiliyor elbiseleri. Dünya modacılarının hazırladığı kataloglara çok bakar, yenilikleri takip eder. Birlikte konuşarak karar verdiğimiz de oluyor. “Bunu yapar mıyız?” diye sorduğunda “Yapamayız” dediğimde asla ısrar etmez. İnsanlara saygı gösterir.
-Bülent hanım çok ilginç bir insan. Ona verdiğiniz sözü tutacaksınız. Eğer tutmazsanız çok kızar. Eğer buna “kapris” deniyorsa evet, kaprisli. Bir şeyin unutulmasına, ihmalkarlığına kızar. “Burada bir star hazırlanıyor, siz bunun bilincinde değilsiniz. Bu bana değil, seyircilerime olan saygısızlıktır” der.
-Takılarının renkleriyle elbisesinin renkleri arasında ton farkı olmamalı. En ufak bir ton farkında küpeler geri gider, belediyeden izin alıp Aspendos dükkanını açar, sabaha kadar çalışır aynı tonda mücevherleri tasarlar ve Bülent hanım istediği küpeyi istediği gün takar.
- 8-10 kişilik bir ekip olarak hazır olda bekliyoruz ona bir şey dikeceğimiz zaman. Makinanın bir iğnesi kırılması halinde bile bir adam hazırda bekliyor tamir için. Cuma giyeceği elbiseyi bize çarşamba ya da perşembe söyleyebiliyor çünkü. Sabahlayarak hızla dikiyoruz. 24 saatte hazırlıyoruz genelde kostümlerini. Güllü gelinliği de perşembe diktik, Bülent hanım cuma giydi. Elbiseyi ben diktim, gülleri Tanju Babacan hazırlayıp kostümü tamamladı. O elbisenin bütünlenip çıktığına hâlâ inanamıyorum.


“Büyük yüzük ve bilezik taktığı için tırnaklarda sade olmayı tercih ediyor”
Boriana Doganova (Tırnak Center)

Kostüm bir günde dikiliyor, zümrütler Afrika’dan getirtiliyor

-Sekiz yıldır tırnaklarını bizde yaptırır. Tırnaklarını çok güzel kullanıyor,
bu nedenle yaptığımız tırnaklar uzun süre gidiyor. Ayda bir mutlaka gelir. Tırnaklarda sadeliği tercih ediyor. French manikür yaptırıyor. Renkli oje pek sevmez. Çok fazla yüzük, bilezik gibi takılar taktığı
için tırnaklarının sade olmasını istiyor. Tırnaklarına süsleme de yaptırmaz.
-Tırnakları takma değil. Biz buna “akrilik dolgu” diyoruz. Kendi tırnağı üzerine dolgu yapıyoruz. Yani tırnağı bu özel malzemeyle kaplayarak hem koruyor hem de uzatıyoruz. Çok titiz
bir insan. Bize de istediklerini söyledikten sonra çok fazla karışmıyor. Tırnak konusunda uzman sayılır. Bakım konusunda çok bilgili. Yumuşak ve pürüzsüz bir cildi var. Özel peeling’ler de yaptırır ellerine ve ayaklarına.
-Çok rahat ve neşeli bir insan. Salonumuza geldiği an herkesle çok iyi bir iletişim kurar. Bir kaprisine rastlamadım. Burada diğer sanatçı arkadaşlarıyla da karşılaşıyor. Özellikle Nükhet hanımla (Duru) karşılaştığında ortam çok keyifli oluyor. Ayrıca çok cömerttir. Bunu herkes biliyor.

“Nazardan koruduğu için firuze tercih ediyor, safiri pek sevmiyor”
Ömer Faruk Yelgeç (Aspendos Takı sahibi)

-15 yıldır Bülent hanım takılarıyla kendi ilgilenir ve her hafta mağazamıza gelip programda takacağı mücevherlerini bizzat seçer. Bülent hanım abartılı modelleri çok seviyor. Özellikle küpede abartıya bayılıyor. Gerdan ve göğüs kısmı geniş olduğu için büyük kolye ve tasmaları tercih ediyor. En sevdiği taşlar yakut ve zümrüt. Zümrüt onun uğurlu taşıdır. Onun için yurtdışından, Afrika ve Hindistan’dan getirtiyoruz bu taşları. Bu yıl firuze taşına da çok ağırlık verdi. Nazara karşı koruduğu söylendiği için firuzeyi de sever. Sadece safiri pek sevmez.
- Bülent hanımın takıları çok ilgi görüyor. Onun taktığı modellerin aynından isteyen çok müşterimiz oluyor. Bazen son anda değişiklikler istiyor. Cumartesi günü gelip bizden özel bir model istiyor mesela. Pazar günü atölyeyi açtırıyor, sabahlayıp istediği modeli yapıyoruz. “Yetişecek” diyor başka bir şey demiyor. “Yetişmez, saat 6’da Kapalıçarşı’daki hanlar kapanıyor” diyoruz. Dinlemiyor. Valilik’ten izin alıp hanları açtırdığımız bile oluyor ona takı yetiştirmek için.


“Programa beş dakika kala ‘Aç saçlarımı’ dediği oluyor, şaşıp kalıyorum”
Ali Kırıktarak (Kuaför)
Kostüm bir günde dikiliyor, zümrütler Afrika’dan getirtiliyor

-Bülent hanımla 35 yıldır tanışıyoruz. Her şeyi beğenmez çünkü çok mükemmeliyetçi ve disiplinlidir. Benim ona ne kadar saygım varsa o da bana aynı şekilde saygı duyuyor. Anonslarında biliyorsunuz beni hep “Profesör” olarak ilan eder. Bu da benim çok hoşuma gider. Onunla hiç sorun yaşamadım. Onu anlarsanız keyifle birlikte çalışırsınız. Takdir ettiğini çok yüceltir.
-Bülent hanım saçta abartıyı seviyor ama ben yakışmayan bir şeyi yapmıyorum yine de. Bülent hanıma abartı yakışıyor. Sıradan bir model ona yakışmıyor. O mutlaka abartmalı, dikkat çekmeli. Bazen mecburen çok hızlı çalışıyorum çünkü programa 20 dakika kala çağrıldığım oluyor.
-Genellikle seksi saçları, dişi ve çekici olmayı seviyor. Topuz da sever. En abartılı topuzu bile taşıyabiliyor. Başında kocaman bir kırmızı gülün olduğu saçı ben yapmıştım mesela. Ben gülü yana koymak istedim ama o alnının ortasına koydurttu.
-Programa beş dakika kala kendini aynada iyi hissetmediyse eğer “Aç saçlarımı” diyor. Ama yaptığım topuzu açmak zor oluyor tabii. Topuzu açınca hemen şekle girmiyor çünkü saçta sprey var, krepe var. Ama geç de kalsa bir şekilde dediğini yaptırıp sahneye çıkıyor. Bir keresinde çizmesinin fermuarında aksilik çıkmıştı, sahneye çıkmadı. Fermuarı en az 10 kişi denedi çekemedi. Programı diğer jüri üyeleriyle oyaladılar, Bülent hanıma başka bir çizme getirtildi ve öyle sahneye çıktı.
-Son noktayı hep o koyar. Ben bütün saçı tarayıp bitirdikten sonra “Ver şu tarağı” der, tarağın ucuyla bir saç telini kaldırır ve “İşte oldu” der. “Ne güzel taradınız” derim, o zaman da basar kahkahayı.