Pazar Magazinin ve taraftarın "Hulki abi"si

Magazinin ve taraftarın "Hulki abi"si

28.09.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Türk basınının en renkli kalemlerinden, magazin ve futbol yazarlığının elli yıllık ustası Hulki İlgün ya da diğer adıyla "Taraftarın Hulki Abisi" artık Milliyette

Magazinin ve taraftarın  Hulki abisi

Türkan Şoray, Elazığda "Cemo" filmini çekiyordu. Bir gece yarısı Rüçhan Adlı beni telefonla aradı. "Hulki, Türkan ölüyor, boynunu kırdı" dedi. Elazığda doğru dürüst tıbbi müdahale yapılmamış. İstanbula getirilmesi lazım. Hemen Erol Simaviyi uyandırdım. "Kendini Erol Simavi olarak tanıt, hemen bir uçak kirala ve gidip Türkan Şorayı getir. Kimsenin de haberi olmasın" dedi. Ben hemen bir uçak buldum. Doktor, hemşire aldım. Ve gittim. Türkan Şorayı aldık. Tam gidiyoruz, havaalanındaki Elazığlı bir görevli "Biz burada ölsek kimse ilgilenmez, ben daha İstanbulu görmedim, Türkan Şoraya özel uçak geliyor, Hürriyet onların gazetesi tabii" dedi. Bunun üzerine ben "Hürriyet senin de gazeten, gel, seni de bir haftalığına İstanbula götüreyim" dedim. Hemen bu kişinin amirlerinden izin aldım. Onu da attık uçağa, geldik. İstanbulda diğer gazetelerin muhabirleri bizi karşılamasın diye uçağı da askeri havaalanına indirttim. Türkan Şoray olayını birinci sayfadan haber yaptık. Elazığlı adamı da hemen Hilton Oteline götürdük. Kral dairesini açtık. Ertesi gün havuzun içine masa kurduk. Onu da oturttuk. Etrafında da güzel kadınlar. Bir de onun haberini yaptık. Türkan Şorayı boynunu kırdığında İstanbula özel uçakla siz getirdiniz, değil mi? Bu olayı anlatır mısınız? "Sibel Can bir poz verdi, dansöz oldu; bir poz verdi, assolist oldu" Muazzez Abacıyı Ankarada radyo korosunda gördüm, sıska bir kızcağızdı. Onu diğerlerinin arasında fark edip röportaj yaptım. Sonra Muazzez Abacı oldu. Bülent Ersoyu da vapurda gördüm. O zamanlar daha genç bir delikanlıydı. Bir hanımla beraberdi. Nişanlısı. Ama Bülent Ersoy makyajlıydı. Boynuna fularını bağlamıştı. Paltosunu sırtına atmış, ayağında mantar ayakkabılar. Elimde ertesi günün gazetesini görünce benim gazeteci olduğumu anladılar. Tanıştık. "Acaba, Bülentimden bahsediyor mu gazete?" diye sordu nişanlısı hanım. "Bülentiniz sanatçı mı?" diye sordum ben de. "Evet, Kadıköy Musiki Cemiyetinde. Şimdi de Saray Sinemasındaki konserden dönüyoruz" dedi. Onu da gazeteye davet ettim. O zaman da Zeki Müren bütün gazete patronlarının adamı. Katiyen kırılmaya gelmiyor. Yine de haberini yaptım. Sonra da Fahrettin Aslana telefon açtım. Fahrettin bey de onu Müzeyyen Senara dinletti. Bülent Ersoy assolist oldu.Benim adım Mahsun Kırmızıgülün Diyarbakırlı ahbaplarının kulağına gitmiş. Getirdiler bana dinletmek için. Hamamda dinledim onu. Başka şarkılar söylüyordu bana, ona "Diyarbakırda koyun otlatırken nasıl söylüyorsan, öyle söyle" dedim. Sonra onu gazeteye götürdüm. Anonslarını yaptım. Ve bir anlamda bugünkü Mahsun Kırmızıgül olmasını temin edenlerden biri olarak benim adımı söyler evladım.Senelerce Playmen dergisinin de fotoğraf editörlüğünü yaptım. O sırada birçok ünlü kadın sanatçının çıplak fotoğraflarını çektirdim. İsimleri ben belirlerdim. Sibel Can henüz dansöz olarak tanınmazken Playmene poz verdi. Bunun ardından dansöz olarak ünlendi. Sonra bir kez daha poz verdi. Bunun ardından da assolist oldu. Muazzez Abacı, Bülent Ersoy, Sibel Can, Mahsun Kırmızıgül gibi isimlerin sizin keşfiniz olduğu söyleniyor. Öyle mi?