Pazar Mazbata almaya ceketsiz giden acemi milletvekili

Mazbata almaya ceketsiz giden acemi milletvekili

21.08.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:

Bilal Macit, 12 Haziran seçimlerinin ardından adı en çok anılan kişilerden biriydi. İki nedenle...

Mazbata almaya ceketsiz giden acemi milletvekili

İlki, 27 yaşındaki Macit’in Meclis’in en genç milletvekili olmasıydı. İkincisi ise seçimlerde sonra MHP’nin itirazı sonucu milletvekili seçilmesinin günlerce sürüncemede kalmasıydı.
Bilal Macit 11 Eylül 1984 doğumlu. Ortaokulu Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde, liseyi Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi’nde, üniversiteyi Sabancı Üniversitesi Toplumsal ve Siyasal Bilimler bölümünde okudu. Başarılı bir öğrenciydi. İngiltere’de iki ayrı okulda yüksek lisans yaptı: Brunel’de işletme, King’s College’da kamu politikaları. Türkiye, demokrasi ve kalkınma üzerine akademik çalışmalar hazırladı. Türkiye’ye döndükten sonra finans ve pazarlama alanlarında çalıştı. Genç Siviller adlı sivil toplum hareketinin kuruluşunda yer aldı. Kısacası milletvekili olması sürpriz değil, yalnızca biraz erkendi. Yaşından da genç gösteriyor. Beyaz gömlek, kanvas pantolon ve süet makosenleriyle milletvekilinden çok uluslararası bir şirketin parlak bir yöneticisine benziyor. Alışmışız o boz bulanık takım elbiselere; sanki görüntü her şeye yetermiş gibi, bu hali insana iyi geliyor. Şimdilik milletvekili unvanına alışmaya, Meclis’te kendine bir düzen kurmaya çalışıyor. Bu sırada Meclis’in de ona alışması gerekiyor; zira ilk haftaları “Buraya yalnızca milletvekilleri girebilir” diye kapıdan çevrilmekle geçmiş.

Mazbata almaya ceketsiz giden acemi milletvekili


Kendimi Hulusi Kentmen’in evindeymiş gibi hissettim

* En genç milletvekili olarak Meclis’te nasıl kabul gördünüz?

Benim yaşımda bir milletvekiline Meclis alışık olmadığı için komik durumlar ortaya çıkıyor. Örneğin her girişimde “Kime gelmiştiniz?” sorusuyla durduruluyorum. Koridorda yürürken ziyaretçi kartı takmam istenebiliyor ya da “Bu bölüm yalnızca milletvekillerine ait, giremezsiniz” diye uyarılıyorum. Bir de arkamdan “Çok da gençmiş maşalllah, tu tu tu” diyenler var.

* Siz nasıl hissediyorsunuz peki?

Meclis’e ilk defa kayıt yaptırmak için gittim, daha önce gitmemiştim. Meclis benim için de büyük bir gözlem yeri. Koridorlar, yüksek tavanlar, büyük mermer sütunlar ve sağda solda görülebilen detay süslemeler ilginç. Meclis’te yürürken kendimi zengin fabrikatör Hulusi Kentmen’in evi gibi bir film setinde hissetim.

“En genç vekil olduğum için sempatiyle karşılanıyorum”

* Hayatınız nasıl değişti seçimden bu yana? Ankara’ya alşmaya başladınız mı?

Ankara’ya temelli yerleşmek gibi bir niyetim yok. Çünkü seçmenler bana Ankara’ya yerleşmem için değil; Ankara’ya İstanbul’dan bakmam için oy verdi. Meclis’in çalışmadığı günler Ankara’da kalmayı planlamıyorum, o yüzden pek alışmayacağım sanırım. Bir vekil olarak Ankara’ya çok alışmam, Ankaralılaşmam olur, ondan da özellikle kaçınırım.

*Gömlek-pantolon-Converse, Meclis için geçerli bir giyim tarzı değil. Yeni gardırop yaptınız mı?

Hayır, olanları kullanacağım. Mazbatamı almaya ceketsiz gittim, “Acemi vekil ceketsiz geldi” dediler. Zaman zaman Meclis’te ceketi çıkarasım geliyor, sonradan hatırlıyorum.

* Genç Siviller’in kurucularından birisiniz. Meclise onların sembolü olan Converse’le mi gideceksiniz?

Hayır. O daha önce yapıldı. Tekrar etmeye gerek yok.

* “En genç milletvekili olmak” avantaj mı, dezavantaj mı?

Türkiye’nin “en genç ve en geç” milletvekili olduğum için tanınırlığım yüksek. Şunu çok rahat söyleyebilirim, yaşımdan dolayı sempatiyle karşılanıyorum. Aynı zamanda 50’li yaşlarında, biraz göbekli milletvekili profilinin dışına çıkıyorum. Genç olmak aslında biyolojik bir evre. Siyasette genç olmak ise siyaseten fark yaratabilmek demek. Eğer sistemin gençlere verdiği bekçi, emanetçi gibi edilgen ve küçümseyici sıfatların dışına çıkamazsanız, kas yığını olarak korkuluk görevi görürseniz, bu gösterilen sempatiden eser kalmaz, ezber bozduğunuzu sanırsınız sadece.

* Siz Meclis’e hangi ezberleri bozmak, neleri değiştirmek için girdiniz?

Meclis yasama yeri ve ben hükümet üyesi değilim. Belediye başkanı veya muhtar olsaydım, yani icra makamında olsaydım icraatta
bulunabilirdim. Meclis’te temsil ettiğim kişiler adına yürütmeyi takip etmeye ve onay vermeye çalışacağım. Ayrıca Avrupa ve Amerika’da parlamenterlerin çalışmalarını gözlemledim. Büyük bir ekiple, bir düşünce kuruluşu gibi çalışıyorlar. Buna benzer bir yapı kurarak, İstanbul’da içerisinde bulunduğum aktif sivil toplum ağını ve bu ilişkilerimi Meclis’e taşımaya çalışacağım.

*Temsil ettiğim kişiler dediniz. Hangi kesimin temsilcisisiniz?

“Halk plajları doldurdu, vatandaş denize giremedi” ayrımındaki, plaja girme hakkı tanınmayan tarafı. Şimdi “vatandaş”a denk olmak isteyen, “plajlar bizim de hakkımız” diyenleri. Bence AK Parti Türkiye tarihinin gördüğü en büyük koalisyon. Bu ülkede tuzu kuru olmayan, anayasanın yeniden yapılmasını isteyen, değişim sürecine ve demokratikleşmeye destek veren ve hatta bu sürecin parçası haline gelen büyük bir kesim.

* Peki AK Parti sizi neden seçti? Öncesinde nasıl bir işbirliğiniz oldu?

Aslında bu soruya cevap vermek zor, listeyi oluşturan ekipte yer almadım. Ancak tüm partilerin aday listelerinde teşkilattan gelen, adım adım vekilliğe yürüyenler olduğu gibi, dışarıdan davet edilenler de var. Ailem AK Parti teşkilatlarında çalıştı ancak benim aday gösterildiğim zamana kadar partiyle herhangi bir işbirliğim yoktu.

“Yürüyüşüm değişirse beni ‘sivillik kürü’ne alacaklar”

* İçinden geldiğiniz Genç Siviller oluşumu, AK Parti’ye muhalefet ederse?

Gerekirse beni de açık açık eleştirecekler tabii. Ben de zaten Genç Siviller gibi sesini iktidara, milletvekillerine duyurmak isteyen diğer grupların taleplerini duyup buna göre gerekli yasama çalışmalarını yapmakla sorumluyum. Ayrıca Genç Siviller’deki arkadaşlarım eğer milletvekili oldum diye yürüyüşüm değişirse ve kösele ayakkabıya alışırsam beni “sivillik kürüne” alacaklar.

* Şimdi o “talep edenler” taraftan “edilenler” tarafına geçtiniz. Hiç düşünüyor musunuz, ya sistem hayallerinizi gerçekleştirmenize izin vermezse?

Doğası gereği her sistem, sistemde bir şeyleri değiştirmeye çalışanlara engel çıkarır. Ankara’ya gittikten sonra orada Meclisi, iktidarı da aşan ve değişime direnen bir sistem olduğunu görüyorsun. Milletvekili kaldığım süre içinde heyecanım kırılabilir. Böyle durumlar için; Etyen Mahçupyan’ın Genç Siviller’e verdiği seminerde söylediği şeyi aklımdan çıkarmıyorum: “Önemli olan tartışmayı bırakmamak”.

* Şu an bulunduğunuz nokta: a) Tam da hayal ettiğiniz gibi b) Aklınıza bile gelmezdi.

İki şık arasında tercih yapmak istemem. Ama şunu çok net söyleyebilirim ki, hiçbir zaman kendime 27 yaşında milletvekili olacağım, başbakan olacağım veya en genç vekil ben olacağım gibi hedefler koymadım.


“28 Şubat’ta bir anda ‘zararlı insan’ oldum”

* Çocukluğunuzu nasıl hatırlıyorsunuz?

Çocukluğumu yaşadım, hiç büyümüş de küçülmüş olmadım. Benden “Başbakan olacak çocuk” diye söz eden de olmadı; yaramazlık yapmama, bir şeyleri kırmama, sokakta vakit harcamama izin verildi. Proje çocuk gibi benim adıma önüme konan hedeflerim olmadı.

* Kartal İmam Hatip Lisesi’nde okurken, tam da 28 Şubat döneminde Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi’ne geçmişsiniz. Nasıl etkilendiniz 28 Şubat’tan?

Ortaokulu okuduğum Kartal İHL’nin normal bir Anadolu lisesinden farkı, fazladan alınan dini derslerdi. Tam başarılı bir okulda okuduğumu, iyi bir üniversite kazanabileceğimi düşünürken “Eğer buradan mezun olacaksan üniversiteyi unut” dediler. Bir anda sistem tarafından “zararlı insan” tanımı içine sokuldum. Birkaç gün içinde de kendimi başka bir lisede buldum.

* 28 Şubat yaşanmasaydı bugün nerede olurdunuz, hiç hayal ettiniz mi?

Statükoculara rahatsızlık veren şey, İmam Hatip’te okumam değil, buradan sonra üniversiteye gidip yurtdışında mastır yapabilme ihtimalimdi. 28 Şubat bu ülkede yaşayan tüm canlıların canını acıttı. 28 Şubat’a kadar Türkiye’de darbeler tüm topluma zarar verse de, doğrudan başbakanlar, bakanlar, gençlik liderleri, yazarlar, akademisyenler gibi başaktörleri hedef aldı. 28 Şubat’ta ise büyük bir hata yapıldı ve “sıradan” insanlar, örneğin 13 yaşındaki bir öğrenci hedef alındı.


“Aynı seçimde üst üste üç defa seçilip rekor kırdım”

* Milletvekili seçilmeniz bir miktar olaylı oldu. MHP’nin itirazları sonucu vekillik bir gitti bir geldi.


Sanırım aynı seçimde üst üste üç defa seçilerek kırılması zor bir rekora imza attım. Bir ara Demirel’in gidip gelme rekorunu kıracağımdan korkmadım değil. Aslında en başından beri AK Parti İl Başkanlığı sonuçtan emindi ama MHP suyu biraz bulandırmak istedi galiba.

* Nasıl yaşadınız o günleri?

En zor olanı, susmayan telefonlar ve beni teselli etmek için arayanları teselli etmek oldu.

* Seçilemeseydiniz B planınız neydi?

Seçilemeseydim “Mühim olan yarışmaktı” deyip kendimi kandırmayacaktım. Tabii ki üzülürdüm ama birkaç ay sonra geçerdi. Zaten Türkiye’nin büyük firmalarından birinde çalışıyordum ve üniversiteden beri sivil toplum tabanlı siyaset yapıyordum. Çalışmaya ve siyaset yapmaya devam ederdim.

* Siyaset bir yaşam biçimi olarak mı seçtiniz, yoksa bu da böyle bir dönem mi?

Siyaseti yalnızca milletvekili olmaya indirgememek lazım. Meclis, siyaset fotoğrafının küçük bir parçası. Siyaset bence sürüden ayrılmak ve yaşadığımız yerin daha iyi bir yer olacağına dair söyleyecek sözümüzün olması demek.

“Mecliste blog, mail grubu, film arşivi kuracağım”

- Bu arenada ne kadar kalacağınızı ve sonrasını şimdiden planladınız mı?

Meclis sonrası dönemde Ankara’da Anıtkabir ya da Kocatepe Camii manzaralı bir ev alıp yerleşmeyeceğimi çok iyi biliyorum. Bir gün havaalanında eski bir milletvekiliyle karşılaştım. Şu an ne yapıyorsunuz diye sorduğumda bana “Milletvekilliğinden sonra bir iş yapılmaz” dedi. Ben siyasetten sonra da hayatın var olduğunu ispat edeceğim.

* Meclis’te hangi konularda görev alacaksınız, iş bölümü yapıldı mı?

Başkanlık Divanına katip üye olarak seçildim. Ayda bir hafta divanda oturacağım. Divan bir anlamda Meclis yönetimi gibi, yani karar alınma süreçlerinde olacağım. Yapılacak iş çok... Milletvekilleri için bir blog, mail grubu, kütüphanede film arşivi eksik, telefon ve
telgrafla iş yapma yöntemi yerine e-mail’le iş yapma kültürü yok Mecliste. Bunlarla uğraşacağım. Ayrıca genel kurulda sunum yapmak için gerekli donanım olsa çok iyi olur.