Pazar Mezeler o kadar güzeldi ki balık yiyemedik

Mezeler o kadar güzeldi ki balık yiyemedik

14.10.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bodrum'daki balık lokantalarının çoğu boşken Gemibaşı dolup taşıyor. Müşteriler ailece neden buraya geliyorlar? Cevap basit: Taze ve güzel şeyleri uygun fiyatla yiyebiliyorlar da ondan

Mezeler o kadar güzeldi ki balık yiyemedik

vmilorster@gmail.com Benim, aramızdaki bazı sorunlar çözülmeden Yunanistan'da para harcamanın doğru olup olmayacağı konusunda belki biraz tutucu ve modası geçmiş fikirlerim var ama işin o tarafını bir kenara bırakalım. Haksız mı arkadaşlarım, tanışlarım? Yunanlılar denizci ulus. Denize sevgi ve saygıyla yaklaşıyorlar. Sadece bugünü değil, yarını ve öbür günü düşünüyorlar. "Yiğidi öldür ama hakkını ver" demişler. Ne güzel söylemişler.Ya biz? Genel bir denizcilik politikamız olmadığını, balık avlamada kullanılan trollerin bir nevi "soykırım" olduğu gibi can sıkıcı konuları geçelim. Güvendiğiniz, her zaman taze balık ve meze bulabileceğiniz, ayrıca kazıklanma korkusu olmadan yemek yiyebileceğiniz kaç balık lokantası biliyorsunuz?Herkes bana soruyor, "Evi ipotek etmeden nerede güzel deniz ürünü yenir?" diye. Benim şansım senede bir-iki defa yaver gidiyor. Nedense genellikle Ege taraflarında. İşte o zamanlar Tanrıma şükredip, mükemmel deniz ziyafeti için Yunan adalarına gitmeye gerek olmadığını düşünüyorum.Geçenlerde benim listeye bir lokanta daha eklendi: Bodrum'daki Gemibaşı. Tanıdığım birçok kişi bu yaz Yunan adalarını ziyaret etti. Yedikleri muhteşem taze deniz ürünlerini, özellikle kabukluları, içtikleri enfes şarapları anlata anlata bitiremiyorlar. Özellikle de fiyatların çok makul olduğunu vurguluyorlar. Marinaya giden yolda, sahilin karşısındaki sıra sıra lokantalardan biri bu mütevazı yer. Dıştan baktığınızda hiçbir özelliği yok. Bir tek şey hariç. Yolun başındaki, benim gene çok sevdiğim (ama epey pahalı olan) Körfez lokantasının etrafındaki lokantalar çığırtkanlık yapıp turist avlamaya çalışıyor. Neredeyse insanları kollarından tutup içeri sürükleyecekler. Tüm turistik bölgelerde ve İstanbul'un belli semtlerinde her gün tekrarlanan bu alaturkalık acaba müşteriyi içeri çekiyor mu yoksa kaçırıyor mu?Her neyse. Marinaya doğru yürürken bazı çok zevkli döşenmiş, bazı biraz özenti ama belli ki dekoru için para harcanmış lokantalar görüyorsunuz. Çoğu eylül ayında boş. Buna karşılık, çok mütevazı olan bir lokanta dolup taşıyor: Gemibaşı. Müşterilerin de çoğu buranın yerlisi.Birkaçıyla yemek yerken sohbet ettiğim bu Bodrumlular neden buraya geliyor ailece? Cevap basit. Taze ve güzel şeyleri uygun fiyatla yiyebiliyorlar da ondan.Örnek mi? Biz üç kişiyiz. Önümüze gelen soğukların hepsi taze. Süzme yoğurtlu semizotu yerken ağzınıza gerçekten hafif ekşimsi, çıtır çıtır semizotu tadı geliyor. Köpoğlu mezesinin içindeki patlıcan ve biberler de bostandan yeni koparılmış gibi. Yerel bakla ile yapılan fava o kadar lezzetli ki buraya sadece bunu yemek için gelinebilir. Üstüne konulan kavrulmuş soğan da çok yakışmış. Rakının vazgeçilmez ikilisi beyazpeynir ve kavun burada çok iyi. Bodrum'da çok iyi beyaz! Buranın sahibi Hüseyin beye sordum. Orta sert Ezine beyazpeyniri kullanıyormuş: Çıngıllıoğlu. Rakı dedim. Kürkçü dükkanına dönen tilki misali, bütün rakıları deneyip çoğunu sevdikten sonra, yemekten çok zevk alırsam, hep Kulüp istiyorum. Tatlı değil. Yoğun. Bitim uzun ve genzi yakmıyor. Yanında lambuka adlı mevsimlik marine çiğ balıkla da öyle bir güzel gidiyor ki. Ekşisi yerinde ve karabiber taneleri ile lezzetlendirilmiş, büyük tavla zarı gibi kesilmiş bu balığın lezzeti rakı ile birleştiği zaman bütün dertlerinizi unutuyorsunuz. Soğukların hepsi taze Sonra sıcaklar gelmeye başlıyor azar azar. Balık çorbasına ben meraklı değilim çünkü içinde balık bulmak mucizeye bağlı. Mucize gerçekleşiyor burada. İri mezgit ve iskorpit parçalı, lezzetli bir balık çorbası. Sonra da ilk defa tattığım irmik otu sote. Isırgan otu gibi. Baharatlı.Diğer deniz ürünleri gelmeye başlayınca o ana kadarki olumlu izlenimlerim iyice pekişiyor. Önce bir ahtapotlu pilav geliyor önümüze. İstanbul'daki hiçbir İtalyan lokantasında bu düzeyde iyi bir deniz ürünlü risotto yemedim. Demek ki isteyince, malzeme kaliteliyse ve sipariş sonrası pişirilirse oluyormuş.Sonra mürekkebinde kavrulmuş, tazenin tazesi sübye. Arkasından hafif soya soslu ve zeytinyağıyla kavrulmuş sübye yumurtası. Sırf bu iki değişik, muhteşem lezzeti bu lokantada yemek için Bodrum'a gidilir bence.Ondan sonra mevsimin ilklerinden yavru kalamarlar sote olarak geliyor. Kullanılan zeytinyağı nefis. Ah bir de tarator hazır alınmamış olsa ve kendileri iyi malzeme ile hazırlasalar! Tereyağında, sarmısak ve kırmızı biberli Bodrum karidesi ile son veriyoruz şölenimize. Izgara etmeyi biliyorlar. Kafası yerinde. Emiyorum. Tatlı bir sandal kokusu karidesin özü bir lezzet. Dondurulmuş karideste olması mümkün değil. İstanbul'da dondurulmamış jumbo karides bulunmuyor.Balık lokantalarında genellikle tatlı sıradan olur. Burada ev yapımı özel bir cevizli baklava var. Tavsiye ederim.Hesap mı? Adam başına 50 YTL geliyor."Balıkları denemediniz" diyor Hüseyin bey. "Kabahat sizde çünkü mezeler çok güzel" diye cevaplıyorum. nTel: (0252) 316 12 20 Muhteşem lezzetler DEĞERLENDİRME: * * * * * Değerlendirme yapılırken, sadece ve sadece yemeğin kalitesi notlanıyor. Mekanlar bir ile beş yıldız arası değerlendiriliyor. * Kötü** Vasat*** İyi**** Çok iyi***** Türünün en iyisi YILDIZLAR