Pazar Ne İsa’ya ne Musa’ya yarandı

Ne İsa’ya ne Musa’ya yarandı

29.06.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Son günlerin en çok konuşulan isimlerinden biri Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu. Peki İhsanoğlu hangi özelliklere sahipti de cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP ve MHP’nin çatı adayı olarak gösterildi? Adaylığı açıklandıktan kısa süre sonra gerek iktidar kanadından gerekse CHP içinden gelen eleştirilerle karşılaşan İhsanoğlu’nun geçmişinde neler var?

Ne İsa’ya ne Musa’ya yarandı

Cumhurbaşkanlığı için CHP ve MHP’nin çatı adayı olarak üzerinde uzlaştığı Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, bir anda en çok konuşulan ve merak edilen isim oldu. İhsanoğlu’na
“Ak Partili olmayan muhafazakar” kesimden ardı ardına destek mesajları gelirken, CHP tabanı “laik ve solcu” olmadığı gerekçesiyle İhsanoğlu’nu eleştirilerin odağına oturttu. Peki İhsanoğlu, nam-ı diğer Ekmel Bey,
nasıl biridir?
Dünyaca ünlü üniversitelerde bilim ve kültür çalışmaları yapan İhsanoğlu’nu Türkiye, İslam Konferansı Örgütü’nün (İKÖ) seçimle gelen ilk genel sekreteri olarak tanıdı. Ancak İhsanoğlu’nun Kahire’den Türkiye’ye uzanan 71 yıllık yaşam öyküsünde birbirinden ilginç ayrıntılar gizli.
İhsanoğlu’nun babası Müderris İhsan Efendi, İbtidai ve İdari mekteplerinden mezun olduktan sonra Yozgat’ta Mekteb-i Sultani’de ve medreselerde okudu. Yozgat’taki dönemin alimlerinden eğitim aldıktan sonra, tahsilini ileri seviyelere götürmek için önce İstanbul’a, ardından da Kahire’ye gitti. Yıllarca Kahire’de sarayda Osmanlı ve Türk arşivlerinin sorumlusu olarak çalıştı. 1938’de Kahire’de Rodos Adası Türklerinden Hacıoğlu ailesinden Seniye Hanım ile evlenen İhsan Efendi’nin Yahya ve Hüman adlı çocukları küçük yaşta vefat etti. İhsan Efendi, 1943’te dünyaya gelen ve hayatta kalacak tek çocukları olan oğluna, “dinde en üst düzeyde olan” anlamına gelen Ekmeleddin ismini koydu. İhsan Efendi 1951’de, daha sonra Ekmeleddin İhsanoğlu’nun da lisans eğitimi alacağı Ayn Şems Üniversitesi’nde Türkoloji kürsüsünü kurdu.
İhsanoğlu, Ayn Şems Üniversitesi Fen Fakültesi’nden mezun olduktan sonra hemen El-Ezher Üniversitesi’nde akademik hayata başladı. Türk kültürünü küçük yaşta aile çevresinde tanıyan İhsanoğlu, Kahire Milli Kütüphanesi’nde ve Ayn Şems Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Osmanlı kültürü ve edebiyatı ile ilgili çalışmalar yaptı. 1974’te Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi’nde doktorasını tamamladıktan sonra, İngiltere’de Exeter Üniversitesi’nde doktora sonrası çalışmalar yaptı. İslam ve Batı kültürüyle yakından teması olan İhsanoğlu, 1984’te İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde profesör oldu.
İstanbul Üniversitesi’nde ilk Bilim Tarihi Bölümü’nün kurucusu ve profesörü olan İhsanoğlu, aynı zamanda Türk Bilim Tarihi Kurumu’nun
(TBTK) ve İstanbul Araştırma ve Eğitim Vakfı’nın (İSAR) kurucu başkanlığını yaptı. Daha sonra 24 yıl boyunca İslam Konferansı Örgütü (İKÖ, 2011’de adı İslam İşbirliği Teşkilatı - İİT olarak değiştirildi) İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi’nin genel direktörlüğünü yürüttü.
1 Ocak 2005’te İKÖ’nün seçimle göreve gelen ilk genel sekreteri ve ilk Türk genel sekreteri olan İhsanoğlu,
bu görevini 2014 yılında İyad bin Emin Madani’ye devretti. İhsanoğlu’nun İKÖ genel sekreterliği görevine seçilmesinde dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün büyük etkisi olduğu konuşuldu. Konuyla ilgili olarak daha sonra yaptığı bir açıklamada Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik de “Ekmeleddin İhsanoğlu’nun seçilmesi için dönemin Dışişleri Bakanı ve şu andaki Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ün ve Başbakanımızın olağanüstü gayretleri oldu. İhsanoğlu kendi bilgisi, birikimi
ve ünüyle seçilmiş birisi değildir. Eğer bugünkü siyasi ekip kendisini desteklememiş olsaydı genel sekreterliğe seçilemezdi” ifadelerini kullandı.

Ecevit döneminde madalya aldı
2000 yılında Ecevit Hükümeti’nin aldığı kararla Türkiye Devlet Üstün Hizmet Madalyası’na layık görülen İhsanoğlu’nun ayrıca Ürdün Birinci Derece İstiklal Madalyası, İKÖ Şeref ve Liyakat Sertifikası ile Mısır Cumhuriyeti Liyakat Nişanı bulunuyor. 2008’de Uluslararası Bilim Tarihi Akademisi’nden Koyre Madalyası alan İhsanoğlu, 2009’da Mısır Cumhuriyeti Sanat ve Kültür Nişanı, Malezya’da en üst sivil unvan olan Tansri unvanını ve 2010 yılında “İslamofobiye karşı verdiği mücadele ve Keşmir konusundaki çabaları” nedeniyle Pakistan’da en yüksek unvan olan Hilal-i Pakistan unvanını aldı.
İhsanoğlu bilim tarihi çalışmalarının yanı sıra Abdülhak Hamid, Tevfik Fikret, Mehmet Akif, Yahya Kemal, Necip Fazıl, Nazım Hikmet gibi şairlerin eserlerini Arapçaya çevirerek Türk kültürünü Araplara tanıtmaya çalıştı. 1970’te Türk yazarlarının hikayelerinden bir antoloji hazırladı. En bilinen Arapça çevirilerinden biri, eski büyükelçilerden Semih Günver’in isteği üzerine yaptığı Nazım Hikmet’in “Ferhat ile Şirin” çevirisi oldu.
İhsanoğlu’nun Ak Parti

ile ipleri nasıl koptu?
İhsanoğlu kurulduğu yıllardan itibaren Ak Parti ile hep yakın ilişkiler içinde oldu. Hatta kendisinin 2007 cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Ak Parti’nin adayı olarak gösterileceği iddiaları bile gündeme geldi. Ancak İhsanoğlu ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın arasındaki ipler, geçtiğimiz yıl Mısır’daki “Sisi darbesi”nin ardından bir anda koptu. Mısır’da askerin iktidarı ele almasını “darbe” olarak nitelendirmeyen ve gelişmelere karşı sessiz kalmayı tercih eden İhsanoğlu, Başbakan Erdoğan ve kurmaylarının açık hedefi haline geldi.
Dönemin Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, İhsanoğlu’nun tutumuna ilişkin, “Ben İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri olsam, çıkardım derdim ki
‘Bu zulüm karşısında İslam ülkelerini işbirliğine davet ediyorum’. Eğer işbirliğine yanaşmazlarsa çıkar derdim ki ‘Ben İslam adına böylesi bir işbirliği teşkilatının böylesi zulüm karşısında sessiz kalmasının onursuzluğunu taşıyamam’. İstifamı basardım, oradan ayrılırdım” ifadelerini kullandı.
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik de Twitter’dan paylaştığı bir mesajda, “İİT Genel Sekreteri Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun ne iş yaptığını bilen var mı? Bu zat, darbeden sonra Mursi’yi suçlamıştı. Prof. Dr. E. İhsanoğlu’nun İslam İşbirliği Teşkilatı genel sekreteri seçilmesi için Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Başbakanımızın büyük çabalarını hatırladıkça ‘yazık’ diyorum. İİT böyle günlerde sesini yükseltmeyecek de ne zaman yükseltecek? Yoksa teşkilatta herkes parası kadar mı etkin? Yoksa Gn. Sisi’ye giden paralarla İİT’nin suskunluk kaynağı aynı mı? Danimarka’nın, Hollanda’nın sesi İİT’den daha gür çıkıyorsa bu ne iştir?” dedi.

“Mısır’ı çok yakından tanıdım ve sevdim”
Daha sonra bir televizyon kanalına konuk olan İhsanoğlu, eleştirileri şöyle yanıtladı: “Mısır’da doğdum. Mısır’da yaşananlar vahşettir. Böylesi bir kıyımın karşısında insanın kalbi dağlanıyor ve tüm vicdanınızla reddediyorsunuz. Mısır’da doğmuş ve büyümüş biri
olarak benim hislerim ortalama bir Türk vatandaşının hissiyatının çok ötesindedir. Zira ben Mısır’ı
çok yakından tanıdım ve sevdim. Devletler harekete geçmeli. Herkesin söylediğinden daha fazlasını söylemeye hakkı olan ama bu pozisyonda bulunan biri olarak müşterek bir karar olmadığı sürece açıklama yapmak için devletlerin konsensüsünü ve mekanizmaların harekete geçirilmesini beklemem lazımdır.”

Haberin Devamı

“Benden politikacı olmaz”

CHP ve MHP’nin çatı adayı olarak İhsanoğlu’nun ismi üzerinde uzlaşmaya varmasında, İhsanoğlu’nun siyasetçi olmaması ve partilerüstü bir kişilik olmasının etkili olduğu yorumları yapıldı. İhsanoğlu’nun, gerçekten de geçtiğimiz yıl mart ayında yaptığı bir açıklamada, bu yönde ifadeler kullanması dikkati çekti. İsveç’e yaptığı ziyaret sırasında bir medya patronunun umre ziyareti sırasında kendisine “Vakti geldiğinde Çankaya’ya aday olmanızı istiyoruz. Desteğimiz tam” şeklinde bir teklifte bulunduğu yönündeki iddialara ve politikayla ilgili soruya İhsanoğlu, “Hepsi iftira. Beni hiç politikayla ilgilenirken gördünüz mü? İsteseydim politikaya çoktan girerdim. Turgut Bey (Özal) zamanında olsun, Ak Parti kurulurken olsun, Adalet Partisi döneminde olsun, iktidar çevrelerine hiçbir zaman çok uzak değildim, çok yakın da değildim. Hiçbir zaman politikaya ilgi göstermedim. Benden politikacı olmaz” diye yanıt verdi.

Haberin Devamı

Eşinin türbanlı olmaması CHP tabanında artı puan

İhsanoğlu’nun akademik ve diplomatik hayatının dışında, özel hayatında da ilginç ayrıntılar bulunuyor. Adalet Partisi’nin eski yöneticilerinden Sadettin Bilgiç’in yeğeni ve Ak Parti Isparta Milletvekili Sadi Bilgiç’in kuzeni eczacı Füsun İhsanoğlu ile evli olan İhsanoğlu, üç çocuk babası. Adaylığının açıklanmasının ardından İhsanoğlu’nun İslami kimliğine rağmen eşinin türban takmaması, özellikle CHP tabanında “artı puan” olarak yorumlandı.

“Başörtüsü haktır, gelenekten gelir”

İhsanoğlu geçen hafta siyasi partilere yaptığı seçim turunda, “Cumhuriyetin kurulu olduğu ilkelere ve anayasada beyan edilen vasıflarına sadık bir Türk vatandaşıyım. Her zaman Atatürk’ün büyük bir milli kahraman olduğuna inanıyorum. ‘Yeni Yüzyılda İslam Dünyası’ adlı kitabım altı-yedi dile tercüme edildi. Orada açıklıkla söylediğim gibi din ve siyaset işlerinin birbirinden ayrılması lazım” dedi. İhsanoğlu başörtüsü ile ilgili
bir soruya ise “İstanbul Üniversitesi’nde başörtülü kızların haklarını savunan çok az öğretim üyesinden biriyim. 28 Şubat döneminde üniversiteden 10 sene erken ayrıldım. Başörtüsü haktır, gelenekten gelir” diye yanıt verdi.

Yazarlar