Pazar O bir müzik misyoneri

O bir müzik misyoneri

27.02.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

ODTÜ ve Hacettepe üniversitelerinde caz tarihi dersleri veren Durul Gence, öğrencilerine kendisini misyoner olarak tanıtıyor. Gence "Cazı ve müziği daha anlaşılır hale getirme görevini üstlendim" diyor

O bir müzik misyoneri

Durul Gence axpaz021.jpg Gencenin son günlerdeki bir diğer heyecanı ise alacağı ödül. Kavaklıdere Rotaract Grubunun yarın Ankara MEB Şura Salonunda düzenleyeceği gecede Genceye de 50. Sanat Yılı ödülü verilecek. Biletler çoktan tükendi ama Genceyi her perşembe Ankara Sheraton Otelinde dinleyebilirsiniz... Türkiyede müzik denince akla ilk gelen isimlerden biridir Durul Gence. 50 yıldır elinden düşürmediği bagetleriyle sayısız müzisyenle çalışan Gence bu aralar kendini öğrencilerine adamış durumda. ODTÜ ve Hacettepede caz dersleri veren Gence, Gence Yuvadaki öğrencilerine de trampet çalmayı öğretiyor. Babam Ankaradaki orduevinde çalışıyordu. Ben de oradaki müzisyenlerin birinden piyano dersleri alıyordum. O bana davul çalmayı öğretmek istiyor ama ben "Piyanist olacağım" diyorum. Kendisi çalışırken bazen gösteriyor. Derken ben o yıl Deniz Harp Okuluna girdim ve piyanist olmak için orkestra seçmelerine katıldım. Ama benden önce çalan piyanistlerin performanslarından tırstığım ve davul çalanların ne kadar zayıf olduğunu gördüğüm için bir anda ağzımdan "Davul çalacağım" sözü çıktı. Davulla ilk tanışmanız nasıl oldu? Evet çünkü müzisyen abimin anlatıklarına o kadar dikkat etmişim ki, ilk defa davulun başına geçtiğim halde çok başarılı oldum. Beni gerçekten davul çalıyor zannedip davulcu olarak seçtiler. Çalabiliyor muydunuz ki? Öyle demekten başka çaremiz yok. Çünkü ben bile kendime şaşırdım. Daha sonra Somer Soyata ve arkadaşları olarak devam ettik. Türkiyenin gençlerden oluşan ilk orkestrası ve vokal grubuyduk. Daha sonra ODTÜde okurken Ankara Koleji mezunlarıyla Sweaters isimli grupta çaldım. En az Deniz Harp Okulu grubu kadar başarılı bir gruptu. Şu anda AB genel sekreteri olan Murat Tamer o grubun piyanisti, yine büyükelçi olan Burak Gürsel de gitaristiydi. O zaman buna doğuştan gelen bir yetenek diyebilir miyiz? "Hastalığım davul çalışımı engelleyecek derecede değil" Evet, misyoner belirli bir görevi üstlenmiş insan demek. Ben de cazı ve müziği daha anlaşılır hale getirme görevini üstlendim. Müzikten ve cazdan nasıl daha fazla zevk alabileceğimizi insanlara öğretmek zevkli bir şey. ODTÜ ve Hacettepedeki caz derslerinizde öğrencilerinize kendinizi misyoner olarak tanıtıyormuşsunuz... Bende minimal düzeyde Parkinson var. İlk başta çok etkiledi ama tedaviye başladığımdan beri çalışımı çok etkilemiyor. Çok rahat olduğumu söyleyemem ama istediğimi çalabilecek durumda olduğuma, dinleyicileri etkileyebilecek lezzette çalabildiğime şükrediyorum. Hastalığınız davul çalmanızı nasıl etkiliyor? Yaşayan bir şeyler bırakmak istiyorum. Birkaç CD yapabilmek kısmet olursa iyi olur. Bundan sonraki hedefleriniz neler? "Davulun markası olan Ludwigi adım sandılar" Üstün insanlık mıdır bilmiyorum. Zor bir iş ama bu işi yapan başka kişiler de var. Örneğin, uluslararası şöhrete sahip Phil Collins. Üstün değil de yetenekli diyelim. Ekşi Sözlükte sizin için "Davul çalarken şarkı söyleyebilen üstün insan" demişler. Davulun önünde markası olan Ludwig yazılıydı. Bir gece güzel bir solo yaptım bir yerde. Bunun üzerine bir adam ayağa kalktı ve "Bravo Ludwig" diye beni tebrik etti. Adımı Ludwig sanmış. Davul çalarken başınıza ilginç olaylar da gelmiştir bunca yılda... Gence Yuvanın mini trampet takımı Guinnesse aday İyi gidiyor. Şu anda 70 öğrencimiz var. Onlara küçük yaştan müzik sevgisi aşılamaya çalışıyoruz. Çevre bilinci, coğrafya bilgisi ve bir de İngilizceye çok ağırlık veriyoruz. Ayrıca 20 kişilik bir minik trampet takımımız var. "Guinness Rekorlar Kitabı"na girmek için dünyanın en minik trampetçileri olarak müracaatta bulunduk, onu araştırıyorlar. İsimleri de Mini Drum-Core. Gence Yuva nasıl gidiyor? Göz kamaştırıcı derecede. Yani çocuklar aslında farklı müzik aletlerini çalabilecek yaşta değiller ama onlara okulda oldukları süre içinde en rahat çalabilecekleri vurmalı çalgıları çalmayı öğretiyoruz. Ama bunu trampet takımı kurarak ve onlara trampet çaldırarak daha gösterişli, daha çarpıcı bir hale getirmeye çalışıyoruz. Sizin kadar başarılılar mı?