Pazar O sadece bir müze müdürü değil, saray nazırıdır

O sadece bir müze müdürü değil, saray nazırıdır

13.02.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Topkapı Sarayı Müzesinin unutulmaz müdürü Dr. Filiz Çağman bizim kuşağın en seçkin ve saygın tarihçilerindendir. Emeklilik onun için kağıt üzerinde bir işlem olarak kalmalı, genç müzecileri yetiştirmesi için her türlü imkan sağlanmalı

O sadece bir müze müdürü değil, saray nazırıdır

Yeni nesil daha mukayeseli düşünmeye çalışıyor ve eski kuşağa göre Osmanlı kültürüne daha soğukkanlı ve yöntemli yaklaşıyor. Konferansta beş gün boyu hayli ilginç bildiri okundu, hepsini dinleyemedim; benim dinlediklerim içinde usta işi olanlar vardı, ilginç bulgulara dayananlar vardı ama sözünü ettiği İran-Osmanlı minyatürlerindeki yan metinlerde geçen deyimleri doğru telaffuz edemeyenler de vardı. Filolojik disiplin halen tarihçilerimizin en büyük noksanıdır. Bu hafta Topkapı Sarayı Müzesinde beş gün süren bir sempozyum vardı; Osmanlı Sarayı sadece fiziki yapısıyla değil, yaşam ve teşrifatı ile bir sanat eseri olarak incelendi. Gayet muhtevalı tebliğler vardı. Sempozyum, müze müdiresi Dr. Filiz Çağmana bir şükran hediyesi olarak adandı. Böylece müze uzmanları, tarihçiler, sanat tarihçileri ve edebiyat tarihçileri bu aziz meslektaşlarının emeklilik gününü sessizce geçirmemiş oldular. İstanbulda şiddetli kış hükmediyordu ama salon doluydu; sadece meslektaşlar ve öğrenciler değil, İstanbullu turist rehberlerinden de hayli gelen vardı. İstanbulda birçok turist rehberi bilgili ve ilgili. Topkapının unutulmayacak müdürü Filiz Çağmanın meslektaşları kadar rehberlerce de çok sevilip sayıldığı anlaşılıyor. Artık resmen emekli olan Dr. Filiz Çağmanın bu ülkeye yaptığı sayısız hizmetin içinde; şu anda on binlerin ziyaret ettiği, Londrada Royal Academyde düzenlenen "Türkler" sergisi de var. Bu düzenlediği ünlü sergilerden biridir. "Türkler" sergisi de onun eseridir Filiz Çağman bizim kuşağın en seçkin ve saygın tarihçilerindendir; bir takım sanat tarihçisinin aksine eski metinleri çok iyi okur, mezuniyetinden sonraki uzun yıllar boyu Topkapı Sarayı Yazma Eserler Kütüphanesinde uzman ve müdür olarak çalıştı. Titiz, bilgili, ciddi araştırmacılara karşı müşfik ve yardımcı; gayriciddi araştırmacılara karşı soğuktu. Doğrusu bu, eski yazma kitapların sahifeleri bu tipler tarafından çevrilip yıpranmamalıdır. Ben meslektaşlarımızdan hiç kimse bilmiyorum ki, Filiz Çağmandan çok önemli gerçekleri ve yeni şeyleri öğrenmemiş olsun ve gene hiçbir Topkapı müdavimi bilmiyorum ki onun işaret ettiği bir bilinmedik eserle, göze çarpmamış bir buluntuyla karşımıza çıkmasın. Filiz hanım son sekiz yılını beynelmilel hırsız çetelerinin ve depremin tehdidi altındaki Topkapı Sarayına hasretti ve kendini gece gündüz saraya hapsetti. Gerilim içindeydi ama büyük enerjiyle çalıştı, bağışlar buldu, unutulmaz sergiler açtı ve Hazine ve Taht Dairesi gibi bölümlerde yeni düzenlemeler yaptı. İnşallah kitap ve notlarına dönüp yazmaya devam edecek. Topkapı Sarayının ünlü müdürleri vardır; ben mesela merhum Hayrullah Örsü tanıdım. Ciddi bir entelektüeldi. Nefis çevirisiyle Helmuth von Moltkenin mektuplarını Türkçeye kazandırmıştı, bana hiç üşenmeden Harem Dairesi üzerinde değerli bir ders verdi ve o zaman kapalı olan bu bölümü birinin rehberliğinde gezdirdi. Gene o zaman çok saygı duyulan genç uzman Filiz Çağmanın sonraki müdür olacağını kim bilebilirdi demeyeceğim; saraydaki bazı uzmanlar gibi üstünden ilmin verdiği vakar akıyordu. Nitekim şunu söylemeliyim; Filiz Çağman bambaşka bir Topkapı müdürü oldu, o bir saray nazırıdır. Geçen asrın Moskovasındaki Rusya Tarihi Müzesi Müdürü Ivan Zabelin veya İstanbul Arkeoloji Müzesi Müdürü Halil Ethem Bey veya 1950-60lı yılların Ankara Etnoğrafya Müzesi Müdürü Dr. Hamit Zübeyir Koşay gibi bilgin takımındadır. Yurtiçi ve dışındaki haklı şöhreti ve saygınlığı, ilmine ve kişisel ilkelerine bağlılığına dayanır. Bundan sonra elindeki malzemeyi değerlendirip planladığı kitapları yazması ve bilhassa genç müzecileri yetiştirmesi için kendisine kurumsal anlamda imkan sağlamalıyız; emeklilik kağıt üzerinde bir işlem olarak kalmalıdır, zira en başta Kültür Bakanlığı 1988den beri müzelere yeni asistan almamış olup, ancak geçen yıl bu kadrolar açılmıştır. Filiz Çağman ve Nazan Ölçer gibi uzmanların yeni nesilleri yetiştirmesi gerekir. Dr. Filiz Çağmanı ayağa kalkarak selamlıyoruz ve milletin genç müzeci ve tarihçilerinin bu müstesna uzmanı örnek almalarını temenni ediyoruz.