Pazar "Onu iyileştirmeye çalıştım ama o ağzıma silah dayadı"

"Onu iyileştirmeye çalıştım ama o ağzıma silah dayadı"

26.11.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü için görüştüğümüz Zeynep Özal: "Eski kocamdan çok dayak yedim. Ağzıma silah bile dayadı. Babam hayatta olsaydı izin vermezdi."

Onu iyileştirmeye çalıştım ama o ağzıma silah dayadı

Eski kocası Adnan Güngör'den şiddet gördüğünü itiraf eden Zeynep Özal axpaz021.jpg Türkiye'deyse kadınlar sesleri çıktığınca bağırmaya devam etti. Her dayaktan sonra ses biraz daha yükseldi. Şimdilerde kariyer sahibi kadınlar da itiraf edenler listesine eklendi."İtiraf ediyorum" diyenlerden biri de 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın kızı Zeynep Özal oldu. Eski eşi Adnan Güngör'den dayak yediğini açıkladı; bu da yetmedi, bir kadın dergisi için yüzü gözü morarmış gibi bir makyajla objektifin karşısına geçti. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü için Özal'la konuştuk... Şiddet gören pek çok kadının hikayesi benzer şekilde gelişti. Önce sustular, moraran yerlerini makyajla kapadılar, zamanla dayanılmaz hale gelince seslerini çıkardılar. O sesler yeterince duyuldu ve doğru anlaşıldı mı bilinmez ama 1991'de dünyanın diğer ucunda bir grup erkek Kanada'da kadınlara yönelik şiddeti kınamak için yakalarına beyaz kurdele takmaya başladı. "Beyaz Kurdele Kampanyası" zamanla 50 ülkeye ulaştı. Bizim gibi insanlar için itiraf kolay değil. İlk olarak "Bir Kadın Birkaç Hayat" kitabımla açıkladım. Köydeki veya varoştaki kadın isyan edebiliyor ama bizim gibi insanlar utanıyor, söyleyemiyor. Şiddet görmenin ve uygulamanın kültürle, görgüyle, tahsille, maddiyatla alakası yok. Ama bunu dile getirebilmek, mücadelesini yapmak lazım. Şiddete uğradığınızı itiraf etiniz. Bunu yaparken zorlandınız mı? Kitabımla açıklamamın, itiraf etmemin bile mücadelenin başlangıcı olduğunu düşünüyorum. Siz mücadele ettiniz mi? İki yıl beraber oldum. Bu süre içinde dayak yoktu. Evlenmeye beş-altı ay varken şiddet başladı. 2-2,5 yıl da evliliğim sürdü ve şiddet evliliğim süresince devam etti. Eşinizden gördüğünüz şiddet sürekli miydi? Garip şeydir, şiddet başladıktan sonra bir-iki defa da çok ciddi şiddet gördüm. Ona rağmen evlenmeye karar verdim. Niye? Birincisi seviyorum, düzelebilir diye düşündüm. İkincisi o zamanlar bunu tedavi edilebilir bir hastalık olarak gördüm. Birlikte yaşarken şiddet görmenize rağmen evlenmeyi göze alabildiniz yani? Bazen üst üste iki gün, bazen haftada bir gün olabiliyordu. Bazen bir hafta hiç, sonrasında haftada üç gün oluyordu... Ne kadar aralıkla şiddet gördünüz? "Çantamda ilaçlarla gezdim" İlkinde tatil için gittiğimiz Fransa'da bir oteldeydik. Henüz evli değildik. İki-üç tokat attı, burnum kanadı. Şoke olmuştum. Üzüldüm, ağladım. O da üzüldü. Sonra bir daha olmaz diye düşündüm. Ama döndükten sonra yine devam etti. İlk şiddet uyguladığında tepkiniz ne oldu? Dayak yedim ama çantamda ilaçlarla gezdim. Mücadelenin nedeni, insanın evliliğini kurtarmaya çalışması, sevdiği insanın düzeleceğine inanması. Bu kültürlü, komplekssiz olması gereken, iyi bir aileden yetişmiş, ailesinden böyle bir şey görmemiş bir adam. Onun için mücadele ettim. Sonunda teslimiyet mi başladı sizde? Tabii ki arttı. Ağzıma silah bile dayadı. Tekme tokat giriştiği oldu. En son anneme gittiğimde doktordan rapor aldım. Şiddetin dozu arttı mı? Dayak yedikten sonra üç-dört gün dışarı çıkmıyordum. Sonuna doğru hafifleyince makyajla kapatıyordum. Şiddetin izlerini nasıl gizliyordunuz? Hayır. Hiç savcılığa gittiniz mi, şiddete uğradıktan sonra fotoğraf çektirip delil olarak saklamayı düşündünüz mü? Hayır, onların yanında uğramadım. Çok ufaklardı onlar. Bizden ayrılardı. O bakımdan avantajlıyım. Beraber olmaya başladığımda biri 1,5, diğeri 3 yaşındaydı. Çocuklarınızın yanında şiddete uğradınız mı? Hayır. Zaten güç olarak karşılık veremiyorsunuz. Karşılık verdiniz mi? O şartlar altındaysam yine acaba toparlayabilir miyim, düzeltebilir miyim derim. Her kadın eğer çocukları varsa ve kocasını seviyorsa biraz o mücadeleyi vermek zorunda gibi geliyor bana. Bugün öyle bir şiddete maruz kalsanız? Kompleks olabilir, işsizdir, maddi sebepler olabilir, herkesin kendine göre bir sebebi var ve bunu karısından çıkarıyor. Kıskançlık gibi bir şeyin arkasına sığınan var. Bazen neden alkol olabilir. Sizce insan neden şiddete başvurur? Kendine göre kıskançtı. Ama bence kıskançlığın arkasına sığınıyordu. Eşiniz kıskanç mıydı? Hayır gelmedi. Annem zaten kadınlar için çalışan bir insan. Daha sonra özel çekim için makyajla yüzünüz morartılmış halde objektiflerin karşısına geçtiniz. Eski eşinizden ve ailenizden tepki geldi mi? Hayır. Ailemizde asla böyle bir şey olmadı. Bırakın şiddeti, münakaşa bile etmedik. Babamın en kötü lafı, çok kızdığında ettiği "iki gözüm be kardeşim"di... Hele Ahmet en yufka yüreklimizdir. Kitabınızdan sonra iddia edildiği gibi kardeşiniz Ahmet Özal'dan dayak yediniz mi? Hiç... Babanız annenize hiç şiddet uyguladı mı? "Aman asla evlenmem demiyorum" çünkü diyenin başına gelirmiş. "Allah yazdıysa bozsun" diyorum. Evlilik bana göre değil. Bunca şiddete maruz kalmış bir kadın olarak yeniden evlenmeye nasıl bakıyorsunuz? Bu kadar tecrübeden sonra mücadele edebilir miyim? Geçmişe dönseydim yine mücadele ederdim ama bu saatten sonra yapacağımı sanmam. Birlikte olduğunuz kişiden bugün şiddet görseniz ne yaparsınız? "Annem düzelmez demişti" Tabii. Eve dönme nedenim de belki oydu. "Herhalde beni öldürecek, elinde kalacağım" dedim. "Çocuklarım var benim" dedim ve döndüm. Şiddetin sonu ölüme kadar gidebiliyor. Hiç böyle bir sondan korktunuz mu? Annem bir miktar biliyordu. Uzatmamamı, mücadele etmememi, düzelmeyeceğini söylemişti ama ben "Denemem lazım" diyordum. Eve döndüğümde yüzüm gözüm mordu. Çok üzüldü ama o gün her şey bitti. Bir daha denemeye kalksaydım gerçekten ölebilirdim. Eve dönünce aileniz şaşkınlık yaşadı mı? Böyle bir şey olamazdı. Böyle şeylere tahammülü olan biri değildi. Üzerine gider, evlenmeme müsaade etmezdi. Babanız bilseydi ne yapardı? Çok despot bir anneyim ama asla şiddet uygulamadım. Siz hiç çocuklarınıza şiddet uyguladınız mı? Olabilir. Yalnızca koca dayağı konusunda değil. Aile içi de çocukluk da dahil. Doğru çalıştığına inandığım derneklere girebilirim. Kadın sığınma evlerinde çalışabilirim. Aile içi şiddet konusunda bir misyon üstlendiğinizi söyleyebilir miyiz? Saklamayın. Mücadele edin. "İlk tokatta gidin" demiyorum, bazı erkekler iyileşebilir. Yapabiliyorsanız eviniz, çocuğunuz için mücadele edin ama değişmiyorsa gidin. Kadına git demek kolay da nereye gidecek? Devlet ciddi sosyal projeler geliştirmeli. Şiddet gören kadınlara bir mesajınız var mı? "Koca dayağını anlatmak eskiden daha zordu" Kadın şiddete uğradığını itiraf etmez çünkü utanır. Böyle bir durumda olmayı kendi akranlarına, aynı sınıftan, aynı eğitimden gelen insanlara itiraf etmekten utanır. En büyük nedeni bu. Özellikle bu eğitimli, üst düzey kadınlar için söz konusu. Ortaya feministler çıkıp bunun kadınların değil, bunu yapan erkeklerin utancı olması gerektiğini söylediği zaman bir cesaret gelmiş oldu. Feministler ev içi şiddeti gündeme getirdiler, buna bir dil oluşturdular. Feminist dil, bütün bu yaşananları anlamlandırmayı mümkün kıldı. Onun için konuşulabiliyor şimdi. Halbuki eskiden "kocam beni dövdü" diye birşey söylemek çok çok zordu. Yıl 2002... Eşinden yediği dayaklar yüzünden vücudunda kırılmadık kemik kalmayan genç kadının adı vücuduna takılan platinler yüzünden "Platin Esma"ya çıkmıştı. Eşinden gördüğü şiddetten kurtulmak istiyor ama sığınacak yer bulamıyordu. Günlerce Kadıköy Belediyesi'nin kapısını aşındırdı. O dönemlerde kadın sığınmaevleri yaygınlaşmadığı için kadın için yapacak bir şey yoktu. "Platin Esma" belediyeyi son ziyaretinden birkaç gün sonra gazetelerin üçüncü sayfasına haber oldu. Eşi tarafından baltayla doğranmış, evdeki şiddet sonunda cinayetle noktalanmıştı. Esma'nın ölümü bardağı taşıran son damla oldu. Belediyedeki kadın yöneticiler harekete geçti ve bir yıl sonra kurulan Kadın Sığınmaevi, Esma'yı kurtaramasa da kaderi benzeyenleri kurtardı. Önce şiddetten sonra ölümden...Kadıköy Belediyesi Kadın Sığınmaevi yıllar içinde Kadın Konukevi adını aldı. 70 kadın, 25 çocuk kapasiteli konukevinde halen 44 kadın, 15 çocuk kalıyor. Töreden kaçtığı için, tecavüz sonrası evlilik dışı çocuk doğurduğu için gelenlerin dışında, çoğu şiddetten kaçtığı için burada. İsimlerini açıklamak istemedikleri için hepsini tek isimle adlandırdığımız ve "Sıla" dediğimiz kadınların kendi cümleleriyle kaçış hikayeleri... Sıla (27): "Muş'tan geldim. 5 çocuğum var. Eşim sürekli 'açık giyin, pantolon giy' diyordu. 'Çıplak olmayı sevmiyorum' dedim. Çok dayak yedim bu nedenle. Sonunda Moldovalı bir kadın getirdi üstüme. Sonra o da trafik kazasında öldü. Bir aylık bebeğim var ondan. Diğer dört çocuğum eski kocamın ailesinde. Babam, 'Çocukların hepsini kocanın ailesine ver, yanıma öyle gel' diyor. Amacı beni yaşlı biriyle evlendirip 2 milyar başlık parası almak. Sıla (49): İkinci evliliğimdi. 16 yıl evli kaldım ve 10 yıl dayak yedim. En sonunda onun şiddetinden kaçarken üçüncü kattaki evimin balkonundan attım kendimi. Toprağa düştüğüm için ölmedim ama yüzde 60'ım sakat. Eskiden Almanya'da bir otelde kat görevlisi olarak çalışıyordum, şiddet yüzünden çalışamaz hale geldim. Sıla (43): Çekmediğim işkence kalmadı. Bıçak bile çekti. Yediğim dayak yüzünden kulağımın yarısı yok, ağzımdaki dişlerin yarısı yok. "Dayaktan kaçarken üçüncü kattan düştüm" Mor Çatı'ya başvuran her yüz kadından 83'ü fiziksel şiddete uğruyor. Yüzde 42'si ölümle ve sokağa atılmakla tehdit ediliyor Yüzde 54'ü evliliğin ilk günlerinde şiddete uğruyor. Yüzde 35'i cinsel şiddete maruz kalıyor Yüzde 26'sı ensest mağduru Yüzde 51'inin acil sığınak talebi var. Acil sağlık talebi... (Sayılar Mor Çatı'dan alınmıştır)