Pazar “Oyunculuk keşfettiğim bir sır gibi”

“Oyunculuk keşfettiğim bir sır gibi”

20.08.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

Çevresinden hep ”Buralarda olacağını zaten biliyorduk” yorumları aldığını söyleyen “Adı Efsane”nin Sibel’i Özgü Kaya: “Araştırdıkça oyunculuğun kapılarını açmaya başladım. Keşfettiğim bir sır gibi oldu bende”

“Oyunculuk keşfettiğim  bir sır gibi”

Yağmur Tanrısevsin’e, Tuvana Türkay’a, bazılarınca da Yeşilçam’ın efsane ismi Türkan Şoray’a benzetiliyor. Kanal D’de yayınlanan “Adı Efsane”de iri gözleriyle dikkat çeken Özgü Kaya’dan bahsediyorum. Dizinin Sibel’i, şarkı söyleyen karakteri gibi gerçek hayatta da müzikle yaşıyor. Opera bölümü öğrencisi. Kaya’nın opera sahnesinde olmak, yabancı bir yapımda rol almak gibi hayalleri var...

Haberin Devamı

- Müziğin sizdeki yeri nedir?

Müzik benim hayatım diyebilirim çünkü ilkokuldan beri yaptığım ve yapmak istediğim şey. Çok bilinçli bir ailem var. İlkokulda gitar dersleri, sonra piyano ve şan dersleri aldım ve güzel sanatlar lisesine girdim. Sahne isteğim daha ağır bastı; sahnede olmam, söylemem gerekiyor gibi hissettim sonra ve İstanbul Üniversitesi Devlet Konseri Sahne Sanatları Opera Bölümü’nü kazandım. Öğrenciyim hâlâ.

- Peki şu an oyunculuk mu ön planda?

Müzik zaten hayatımdan ben istesem de çıkamayacak bir şey, benim zaafım olduğu için şu an öncelikle oyunculukta kendimi geliştirmek istiyorum. Konservatuvarda “Opera yaparken nasıl daha doğal oyuncu olabilirim”i araştırmaya ve araştırdıkça oyunculuğun kapılarını açmaya başladım. Keşfettiğim bir sır gibi oldu bende. Hâlâ devam ediyor, hâlâ kendimi ilk kez tanıyormuşum gibi hissediyorum.

Haberin Devamı

- Karakteriniz neler kattı size?

Sonunu düşünmeden, hırslarıyla hareket eden, gözünü karartan bir karakter. Çok tutkulu. Bana çok zıt olduğu için başta biraz zorlanmadım değil. Ama Sibel’i tanıdıkça rahatladım. İlk işim olduğu için Sibel de bana yardımcı oldu diyebilirim. Sibel’i oynadıkça kendimde bir sürü kapılar açmaya, bir sürü şey keşfetmeye başladım. Çok öğrendim Sibel’le birlikte, ağladım, üzüldüm, sevindim. Yeri çok başka bende. İlk işim olduğu için de kalbimde hep kalacak.

- Ekipte güzel bir arkadaşlık doğmuş. Partneriniz Baran Bölükbaşı’yla aranız nasıl?

Baran’la enerjimiz çok güzel tuttu. Müzik ortak noktamız. Tarzlarımız aynı, o da yeni müzikler keşfetmeyi çok seviyor. Gelip bana dinletiyor, müzik üzerine konuşuyor, birbirimizi geliştiriyoruz. Oyunculuk anlamında da öyle. Birçok şarkıyı dinleyip bunu şöyle söyleyebiliriz, şöyle yapabiliriz diye konuşuyoruz her hafta. Ekip olarak 40 yıldır tanıyormuşuz da bu projede toplanmış gibiyiz.

- Dizide türküler söylediniz, siz ne tarz söylemeyi seviyorsunuz?

Türkü severim ama yelpazem çok geniş değildir çünkü caz dinliyorum, söylüyorum; opera tekniği almışım. O anlamda türkü biraz zorladı açıkçası. Çok dinledim, adapte olmaya çalıştım. Bundan sonra daha farklı müzik tarzlarıyla, asıl Özgü olarak da müzik yapmak isterim dizide.

Haberin Devamı

- Hedefleriniz neler?

Kendimi geliştirmek, yurt dışında eğitim almak ve birbirinden çok farklı karakterleri oynayıp kendimi zorlamak istiyorum. Başka bir dilde yurt dışında oyunculuk yapmayı da isterim. Bir opera temsilinde olmak ve tiyatro yapmak da isteklerim arasında.

“Tango yaparken kuş gibi hissediyorum”

-Sibel, Fiko’nun değerini kaybedince anladı dizide.

Hakan’ı seviyor ya da öyle zannediyordu. Kaybedince sonradan dank etti Sibel’e. Benim bile ara ara sorguladığım oluyordu, senaryo geliyor “Neden böyle yapıyor Sibel?” diyordum. Ben de ikisinin mutlu olmasını isteyenlerdenim çünkü çok samimi aşkları vardı, hâlâ bitmek bilmeyen bir tutkuları var. Fiko’nun aşkı gerçek hayatta da yaşamak isteyeceğim bir aşk. Sonuna kadar sadık, tutkulu, asla pes etmeyen bir aşkı var. Sibel çok şanslı.

-Tango yapıyormuşsunuz.

Dans etmeyi çok seviyorum, özellikle tango. Üniversitede başladım, iki - üç yıldır tango yapıyorum. Çok başka bir şey.

“Oyunculuk keşfettiğim  bir sır gibi”
Zihnimdeki bütün düşünceleri atıp kuş gibi hissettiğim bir alan. Umarım bir işte de fırsatım olur yaparım.

Haberin Devamı

“Eyvah, sevmeyecekler diye korktum”

-Diziyle gelen tanınırlığa, tanınıyor olmaya alıştınız mı?

Başlarda ortalığı karıştıran bir karakterdi Sibel. “Eyvah, şimdi ne yapacağım, sevmeyecekler, kötü tepkiler alacağım” diye düşünüyordum. Bu da korkutuyordu birazcık. Hiç öyle olmadı. “Fiko’yu neden üzüyorsun?” gibi küçük sitemler dışında gençlerden, yaşıtlarımdan inanılmaz olumlu yorumlar alıyorum. Başta garip geldi tabii insanların ilgisi, tanınıyor olmak ama şu an alıştım diyebilirim.

-Çevrenizin tepkisi nasıl oldu, “Sen oyuncu olursun” derler miydi öncesinde de?

Evet. “Okulda
hocalarım da kameraya yakışacak bir yüzün var, değerlendirebilirsin” diyorlardı. Böyle destekler aldım çevremden. Hep “Biliyorduk biz seni buralarda göreceğimizi” tepkileri aldım, o yüzden zorlanmadım.