Pazar Resmi olmayan kesin sonuçları açıklıyorum

Resmi olmayan kesin sonuçları açıklıyorum

22.07.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kuruyemiş, meyve falan tamam. Bu gece TV karşısına geçip Eurovision, pardon dansöz, ay pardon seçimleri izleyeceğiz...

Resmi olmayan kesin sonuçları açıklıyorum

tubakyol@yahoo.com Adıyaman... Afyon...(...)Osmaniye...Düzce...Hooop, sar başa. Adana...Adıyaman...Bu akşam çoğu televizyon kanalı seçime sardıracak.Önce parti liderleri oy kullanırken gösterilecek.Bu liderler "hayırlı olsun" diyecekler. Liderlerin yanındaki eşler gergin gergin gülümseyecek.Oy kullanmaya hangi kıyafetle gelmişler falan, o sırada daha açılan sandık yok, gelen rakam-makam yok, o yüzden gömlek rengine kadar, adeta radyo programıymış gibi, uzun uzun ve tabii heyecanlı bir sesle bize anlatılarak vakit doldurulacak.Sonra, heeeey, ilk sonuçlar geldi, en önce bize geldi sayın seyirciler.Açılan sandık sayısı, geçerli oy sayısı, partilere göre oy dağılımı...Bir de bu kanallar özene bezene günlerce önceden seçimler için kokorosu bol grafikler hazırlatırlar. Yüzdeler şöyle görünsün, şu renkler olsun, böyle üç boyutlu, şöyle en ileri teknoloji vesaire... Her kanal pek övünür kendi grafiğiyle. Seyirci bakmaz bile. Adana... Açılan sandık sayısı, şu. Geçerli oy sayısı, bu. Partilere göre oy dağılımı şöyle: ... Sonuçlar belirginleşmeye başlayınca, illere göre olan dağılım ekranın altında akacak.Bu esnada ekrandaki kimseler sanki gelmekte olan rakamların ötesinde bir bildikleri olabilirmiş gibi yorum yapacaklar.Bıdı bıdı bey, ne diyorsunuz, bu sonuçlara göre falanca parti barajı geçer mi?Eee, efendim bence, eee, geçebilir ama, eee, belki de az farkla baraj altında kalabilir, eee, belki çok farkla da kalabilir ya da eee, belki eee, istatistiki olarak henüz mümkün, eee, birinci parti bile olabilir.Vıdı vıdı bey, siz "bu tablo" için ne diyorsunuz?Vıdı vıdı bey, dün akşam evde her koşul için ayrı bir tablo çizmiş zaten, hazırlıklı.İhtimalleri sıralayıp, her ihtimal için farklı bir hükümet resmi koyacak önümüze.Nitekim gecenin sonunda, artık sonuçlar belli olduğunda, bıdı bıdı ve vıdı vıdı beyler illa ki "Ben size söylemiştim. Ben demiştim. Ben bildim" diyecekler. Bıdı bıdı bey: "Ben size söylemiştim" Partilerin sandık başındaki adamları açılan her 10 oyda bir merkezi arayacaklar. 10'da 2. Demek ki 100'de 20. Geçtik barajı, yupppii.Yahu daha açılacak binlerce sandık var.Olsun.Bir tek sandıkta açılan o 10 tanecik oyda 2 tane oy çıktı ya, tamam.Erken saatlerde her parti merkezinde ümitli bir şenlik havası olacak bu yüzden. Şu 10 tanecik oydan 2'si bile, merkezleri uzun süre oyalayacak.Sonuçlar belirmeye başlayınca bazı parti merkezlerinde ikili-üçlü gruplaşılacak. Birbirlerinin kulağına eğilip usulca "Yavaş yavaş eve mi gitsek..." diye fısıldanacak. Oraların ışıkları erkenden sönecek. Televizyonda o ıssız binaları gören bazı insanlar, partiyle zerre alakaları olmasa bile, yine de işte üzülecekler: "Ayyy yazık..." Bazı partilerin önündeki kalabalık ise giderek artacak.Bu kalabalık orada durup durmaktan sıkılacak, sonunda illa ki halay falan çekecekler.Bir de tabii, onlar illa ki "Türkiye" olarak birileriyle "gurur duyacaklar", haykıra haykıra.Sonuçlar aslında erkenden belli olacak ama yine de kimsenin canı resmi olmayan o en kesin son sonuçları alana kadar yatmak istemeyecek. "Biz yavaş yavaş eve gidelim yoldaş" Bir seçim gecesi hatırlıyorum, sonuçlar babamların istediği gibi olsun, onlar partiye gitsinler, biz de gece dışarı kaçalım diye televizyonun başına toplaşmış, ümitle bekliyorduk.Tam bir hezimetti.Babamlar değil o gece partiye gitmek, birkaç gün evden hiç çıkmayabilirlerdi.Arka odaya geçip saçma sapan bir kitap okumuştum.Bambaşka bir sebeple de olsa azıcık ilgilenerek izlediğim tek seçim budur işte. Belki üç, belki dört, belki daha bile çok seçim önce.Bu gece ama, hazırlıklar tamam. Televizyonun karşısına geçeceğiz. Ah bir de yılbaşı gecesi tadında üç-beş sandık arasında bir dansöz çıksaydı ya da Eurovision'un Bülend Özveren'i gibi bir seçim kimsemiz olsaydı...Gelsin illere göre "dö (deux-2)" milletvekili şu partiden, "trua (trois-3)" milletvekili öbür partiden... Ne Bülend Özveren var ne dansöz... En önce ismi dikkatimi çekti. Saçma biliyorum ama sizce de hoş bir ahenk yok mu adında? Ulus Baker. Biz soyadını "beykır" diye de okurduk bazen. Maksat komiklik olsun. Şimdi düşününce, hiç de komik değilmiş ama bir araştırmaya göre insanlar genellikle hiç komik olmayan, sıradan şeylere gülüyorlarmış zaten.Biz de gülüyorduk işte.Meğer ortak arkadaşlarımız varmış. Daha onu görmeden hakkındaki efsaneleri duymuştum bu yüzden.Dış görünüşü, kıyafetleri, gözlüğü, evi, evindeki yaşayışı, yatma-kalkma saatleri, suyla ilişkisi, yemekle ilişkisi, yazıyla ilişkisi...Sonra tanıştık. Birkaç gece bizim evimizde de kaldı.İsmindeki ahenk bir yana, o bir feylozoftu.Yalnız yazdıkları, söyledikleri ya da bir hoca olarak öğrencilerine anlattıkları değil, sadece varlığı bile ezber bozan bir dersti.Ben ne yazık ki birkaç kez bu dersi ektim. Son görüşmemizde, son görüşmemiz olacağını bilmiyordum tabii, bir arkadaşım ertesi gün Fransa'ya gidecekti, ne yapayım, Ulus'ların yanına çok geç gittim mesela.Bilirsiniz, hayat trafiği de yoğun, bazen sıkışıyor, insan geç kalabiliyor...Ama sen de çok erken gittin be hocam! Şu hayatta hiç feylozofla tanışmadım diyemem