Pazar Rockla yıkıp klasikle yeniden yapıyor

Rockla yıkıp klasikle yeniden yapıyor

30.09.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:

Dünya onu 2013’te Liszt tarzı Pink Floyd düzenlemesiyle tanıdı. O zamandan beri de iki farklı yüzyılın müziği, klasik ve rock müziği bir araya getiren çalışmalara imza atıyor.

Rockla yıkıp klasikle yeniden yapıyor

İlk konserini 9 yaşında veren, Londra Kraliyet Müzik Akademisi’nde eğitim gören ve dünyanın hemen her yerinde konserler veren müzisyen Ayşedeniz Gökçin’le 6 Ekim’de İstanbul’da Grand Pera Emek Sahnesi’ndeki konseri öncesi konuştuk.

Haberin Devamı

- Klasik ve rock müziğin sizin dünyanızda nasıl bir karşılığı var, nerede buluşuyorlar?

Bu iki türün dinleyicileri birbirine çok benziyor: Felsefi, genellikle iyi eğitimli, çevrelerinde olup bitenin farkında ve aktif dinleyiciler. Bu nedenle klasik ve rock müziği birleştirince seyirciler hemen kaynaşıyorlar. Benim dünyamda ise hayatımın farklı yönlerini temsil ediyorlar: Rock müzik kuralları yıkan, klasik ise beni disipline eden bir stil. Klasik yapmak için önce kuralları çok iyi bilmeniz, sonra da hepsini unutmanız gerekiyor. Rockta ise tam tersine, özgür başlayıp sonradan kural koymanız lazım. Mozart, Beethoven, Liszt, Debussy gibi bildiğimiz bestecilerin hepsi baş kaldırıp sistemde çığır açmışlar. Bunu yapmadan önce ise eğitimleri tammış. Ben de disiplinli olmaya çalıştım, çocukluktan beri arkadaşlarım eğlenirken ben piyanoda zaman geçirirdim. Enstrümanı öğrenmek ve iyi bir yorumcu olmak için fedakar olmak kesinlikle gerekli.

Haberin Devamı

- Bu sentezin bugün klasik müziğe ilgiyi artırmaya etkisi oluyor mu szice?

Kesinlikle, proje viral olduğunda bana dünyanın her tarafından mesajlar yağdı; “Bize klasik müziği tanıttığınız için teşekkürler” diye. Ayrıca çocuğu piyanoya başlayan da çok oldu. Bu anlamda çok mutluyum!

- Klasik müziğin daha katı bir yaklaşıma sahip olduğu ve bu yüzden diğer türlerle etkileşime çok açık olmadığı düşünülür. Sizin bu anlamda karşınıza çıkan engel oldu mu?

Erken eğitimim sırasında klasik olmayan eserler çalmam yasaktı. Çok katı ve disiplinli 5 yıl geçirdim. Ergenlik çağı gelince baş kaldırıp caz derslerine başladım. Fakat asıl projeler yüksek lisans diplomamı alıp kendime güvenim gelince oldu. Çünkü özünde klasik bir sanatçı olmak benim için çok önemli bir değer taşıyor; en iyi okullara gidip en ilham veren profesörlerle çalışmak kesinlikle muhteşem bir şey. Onların verdiği bilgileri başka stillere aktarmak klasik eğitimim olmasa mümkün olmazdı.

- Size göre müzik kariyerinizde neler belirleyici oldu?

İlki tabii ki annem. Evde ben bebekken sağladığı eğlenceli ve teşvik edici ortam olmasa muhtemelen bu iş yürümezdi. Bunun yanı sıra beni inanılmaz disipline sokmuştur. Ders almaya başladığımda çalıştığım her öğretmen bana farklı şekilde katkıda bulundu, hayat koçu diyebiliriz her birine. Aynen bir sporcu gibi benim yanımda oldular ve ilerlememi sağladılar. En güzel anlardan biri ise 17 yaşında üniversiteye Eastman’a gitmem oldu. Orada ilk defa yaşıtım olan müzisyenlerle birlikte olma şansı yaşadım. Kafeteryada bile tabak çanak ile müzik yapıyorduk, kapıları senfonilerden ritmlerle çalıp telefon seslerinin teorik analizlerini yapıyorduk. Muhteşem bir histi artık yalnız olmadığımı görmek ve yaşıtlarımla konuşabildiğimiz konular olması. Önceden en zor şey buydu sanırım...

Haberin Devamı

Liszt tarzı Pink Floyd düzenlemesiyle tanınan müzisyen Ayşedeniz Gökçin “Rock müzik kuralları yıkan, klasik ise beni disipline eden bir stil” diyor

Beethoven’ın 250. yaşı için

- Yeni albümünüz “Beethoven Senses”de dinleyiciyi ne tür sürprizler bekliyor?

Albüm yılbaşı öncesi çıkıyor, iTunes, Amazon, Spotify ve diğer dijital platformlarda. Ondan önce ise konserlerimde CD olarak ön sipariş vermek mümkün olacak. Beethoven’ın en bilinen 5 sonatını kaydettim ve benim için çok önemli bir proje çünkü 2020’de Beethoven’ın 250. doğum yıldönümü. O yıl her yerde bu albümü icra etmek istiyorum ve “silent disco” şeklinde çok güzel bir ayağı var Türkiye’ye de getirmek istediğim.

Haberin Devamı

- Türkiye’de ne tür bir dinleyici kitleniz oluştu?

Türkiye’deki kitlem açıkçası karma, özellikle rock dinleyicileri çok seviyor konserlerimi. Klasik kitlelerden de çok destek geldi; örneğin 2016’da Andante dergisinin düzenlediği Donizetti Yılın Piyanisti Ödülü’nü aldım. Bu benim için ülkemden gelen en güzel hediye oldu. Çünkü genellikle konserlerim yurt dışında, özellikle İtalya, Güney Amerika ve Amerika’da dinleyici kitlem büyük.

- Ufukta ne tür projeler var?

Projelerde “Beethoven Senses” albümümün yanı sıra birkaç kendi bestem ve Coldplay düzenlemelerimin olduğu yeni karma albüm “Covers & Originals” konserleri ve 2019 için caz / elektronik beat’li bir Michael Jackson albümüm çıkacak. Türkülerden ise az da olsa “Çökertme”, “Ankara” ve “Çanakkale” düzenlemelerim şu an zaten var. Bir tane Mor ve Ötesi cover’ı yaptım Schubert tarzında. Belki onu kaydederim! Ayrıca Burning Man’de çalmak üzere kendi bestelerimden oluşan, “Gün Batımı Şarkıları / Sunset Songs” albümüm üzerinde çalışıyorum.

Haberin Devamı

İdolüm Martha Argerich

- Size ilham veren ya da dinlemeye doyamadığınız müzisyen listenizde kimler var?

Çok zor bir soru ama şöyle söyleyeyim: Martha Argerich idolüm. Billie Joel’e bayılırım. Michael Jackson ikonik muhteşem yetenek. Olafur Arnalds’a çok saygım var, basit ve inanılmaz duygulu müzikler yapıyor ve piyanonun tınısını değiştiriyor
tekstillerle.

Ayşedeniz Gökçin’in yeni albümü “Beethoven Senses” yılbaşından önce çıkıyor, İstanbul konseri ise 6 Ekim’de Grand Pera Emek’te.