Pazar Romantik isyankar kitabında aldatılmış erkekleri yazdı

Romantik isyankar kitabında aldatılmış erkekleri yazdı

19.09.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Tutunuş" adlı kitabında erkekleri anlatan Halim Bahadır, Romantik İsyankar köşesiyle tanınıyor. Bahadır: "Bir profesörden transeksüele, kocasıyla yaşadığı seksüel problemleri anlatan çarşaflı kadına kadar geniş bir kitleye sesleniyorum"

Romantik isyankar kitabında aldatılmış erkekleri yazdı

Posta gazetesindeki Romantik İsyankar adlı köşesinde haftanın altı günü okuyucularıyla buluşan Halim Bahadır, şimdi de aldatılan erkeğin hikayesini yazdığı "Tutunuş" adlı kitabıyla gündemde. Bahadır kitabı ve yazarlığıyla ilgili sorularımızı yanıtladı. Bu, ben dahil dokuz erkeğin yaşadıklarının tek bir insanda toplanması. Aldatılmak erkek için dehşet kötü bir duygu. Tam anlamıyla bir hiç oluyorsunuz. Kadına saldırmak, öldürmek istiyorsunuz. Mesela kitapta da olan bir adamın hikayesini anlatayım. Okurum olan bir adam, 60 yaşında. "Karımı ve sevgilisini nasıl öldürsem?" planı yapıyordu. Sabaha kadar bunun pazarlığını yaptı benimle. Sonunda ikna ettim. O şu anda İzmirde bir huzur evinde, karısı ve sevgilisini de güney illerinden birine ben yerleştirdim. Birbirlerini bilmiyorlar. Can kurtardık. Son kitabınız "Tutunuş"ta aldatılan erkeğin hikayesini anlatmışsınız. Bu gerçek bir hikaye mi? Bu, birinci evliliğimde başıma geldi. 25 yaşında evlenmiştim. Bir işyerinde beraber çalışıyorduk. Yakın bir arkadaşımla berabermiş. Kadın itiraf etti. Tabii, berbat bir şey. İlk olarak "Niye yaptın ve neden gizledin? Ayrılabilirdin" dedim. Derin bir nefret oluştu. Benim de hatalarım vardı muhakkak ama sadıktım. Bunun sonucu bu olmamalıydı. Sizin aldatılma hikayeniz bu kitabın hangi bölümü? Çok sayıda arkadaşım "Bu kitaptan çok iyi bir film olur" dedi. Harekete geçtik. Çağan Irmak ve Yeşim Ustaoğlu ile görüşeceğim. Galiba 90 ya da 100 dakikalık film olma durumu var. Kitabı film ya da dizi yapmak gibi bir proje var mı? "Üç evlilik yaptım, üçüne de akrabalarımı çağırmadım" Kesinlikle. Tam anlamıyla asimile olamadık tabii. Mesela horon ve kemençeye hâlâ bayılırım. 15 yaşımdan sonra Zonguldaka geçtim, son 28 yıldır da İstanbuldayım. Benimki belki çok okuma ve hayatı sorgulama gücüydü. Bir de hiç kimsenin hayatına bulaşmam, Tanrı dahil kimseyi de hayatıma bulaştırmam. Benim yaptığım bana aittir. Trabzon Tonyalıymışsınız. Sizin için "asimile olmuş" bir Tonyalı diyebilir miyiz? Bizim oralarda bir baba küçük kızını, oğlunu babasının yanında sevemez. Bu ayıp gelir. Hele karısına dokunamaz bile. Ama ben karımı ya da sevgilimi babamın yanında sarılıp öperim rahatça. Benim için "Bu bizim delimizdir" diyorlar. Ben küçüklükten beri çok isyankar bir adamım. Annem beni 18 yaşındayken evlendirmeye kalktı. Evi kırıp döktüm. Şu ana kadar üç evlilik yaptım. Üçüne de akrabalarımı çağırmadım. Trabzondaki eş dostun yazılarınıza tepkisi ne oluyor? Zonguldak Mehmet Çelikel Lisesinde çok sevdiğim bir edebiyat hocam vardı. O beni teşvik etti. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesini bitirdim. Dünya ve Cumhuriyet gibi gazetelerde değişik görevlerde çalıştım. Sonra Posta gazetesine geldim. Mehmet Y. Yılmaz yazdığım şeyleri beğeniyordu. Bir toplantıda "Bundan sonra sen köşe yazacaksın" dedi. Bu yılların hayaliydi. O an kalkıp Mehmet beye sarılıp onu öpmek istedim. Gazeteci ve yazar nasıl oldunuz, anlatır mısınız? Evet bu son. Her evliliğe öyle başlamıyor musun zaten. Yıllardır şöyle bir şey düşünüyordum. Bir kadından her yönüyle hoşlanırsam ve dört ay boyunca sadık kalırsam gidip onunla evleneceğim. Şimdi birlikte olduğum insanla böyle bir şey yaşadım. Ve tam 121inci gün "Biz evleniyoruz, var mısın?" dedim. O da zaten bekliyordu. Son evliliğinizi 21 yaşındaki bir okurunuzla yapmışsınız. Gerçekten bu son mu? "Şu ana kadar binden fazla okurumla yüz yüze geldim" Okurlarıma "Ben size yalan konuşmayacağım. Kendi hayatımı yazarken aslında sizin hayatınızı yazacağım. Sizinle görüşeceğim. Rakı içeceğiz, çay içeceğiz. İçinizden biri olacağım" dedim. Şu ana kadar binden fazla okurumla yüz yüze geldim. Bunların arasında profesörden transeksüele, bir fabrika işçisinden kocasıyla yaşadığı çeşitli seksüel problemlerini gelip anlatan çarşaflı bir kadına kadar geniş bir kitle var. Okur kitlenizi oluşturmak kolay oldu mu? Benim dedemin babasının dokuz karısı varmış. Çapkınlık genlerimizde var evet, bunu inkar etmek mümkün değil. Ama eğer birisini seviyorsam böyle bir ilişkide çapkınlık yapmam. Bir de tabii cinsel olarak da doymak gerekiyor. Çoğunlukla fiziksel açıdan hoş insanlarla birlikteliklerim oldu. Sizinle ilgili okuduklarımdan çapkın olduğunuzu düşündüm. Öyle misiniz? Cinsellik olmadan aşk olmaz. Erkeği ve kadını birbirine çeken zaten cinsel duygulardır. Sarılıp yatmadan, öpmeden koklaşmadan, o iki beden bir olmadan böyle bir aşk herhalde Ferhat ile Şirin zamanında kaldı. Hele çağımızda bu imkansız. Bu insanın kendisine eziyet etmesi gibi bir şey. Bir yazınızda "Cinsellik olmadan aşk olur mu?" meselesini sorgulamışsınız. Sizce olur mu?