Pazar Romlar güzelleşiyor

Romlar güzelleşiyor

26.05.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Korsanların içkisi rom gittikçe daha rafine, daha zarif bir içki haline geliyor. Geçen hafta dünyanın en ünlü romu Bacardinin İspanya tesislerinde bu yeni romları tattım

Romlar güzelleşiyor

Geçtiğimiz hafta Bacardinin ortağı olduğu Martini vermutlarıyla birlikte düzenlediği Uluslararası Barmenler Yarışmasının İspanya finallerini izlemek üzere gittiğim İspanyada bunu bir kez daha gördüm. Barmenler bu romla öyle hoş kokteyller yaptılar ki, Türkiyede niye kokteyl içkisi deyince akla hâlâ sadece votka ve cinin geldiğine akıl erdiremedim. Zira votka, tadı olmayan nötr bir içki, cinde ise sadece biraz ardıç ve narenciye aroması var. Rom ise bu içkilerden daha da şahsiyetli ve tropik meyvelerin sularına daha iyi yakışıyor. Türkiye, romu 1970li yılların siyah-beyaz televizyonundaki gemici dizileriyle tanıdı. Bunların en popülerlerinden biri de Kaptan Oneidendı. Uzun favorili, yakışıklı kaptan sürekli birtakım korsanları yakalayıp geminin ambarına tıkar, onlar da nereden bulurlarsa hemen bir küçük damacana rom ele geçirip, uçları kancalı, kesik kollarıyla kafalarına diker babam dikerlerdi. Rom bu haliyle bazılarına korkunç bir içki gibi görünür, bazılarına ise son derece cazip gelirdi (İkincilerden olduğumu belirtmeme bilmem gerek var mı?). Sonra Özalın serbest ithalat dönemi başladı ve Captain Morgan, Negrita, Lemon Hart ve Bacardi gibi romlarla tanıştık. Ama bu tanışma hafif bir el sıkışma ve karşılıklı bakışmanın ötesine pek geçemedi. İlk üç rom yıllardır son derece az satılıyor, Bacardi ise ithalatçılarının bir sürü tanıtım yapmalarına rağmen hâlâ hakkı verilemeyen bir içki durumunda... Kübadan dünyaya Bacardiden önce romlar eski usul bakır imbiklerde damıtılıyorlarmış. Bu rom, haliyle ağır oluyormuş. Dinlendirme pek yapılmadığı ve tadı güçlendirmek için roma deri, katran gibi acayip malzemeler bile karıştırıldığı için, rom ancak gemicilerin ve maço erkeklerin içebildiği bir içkiymiş. Kübada yaşayan İspanyol damıtımcı Don Facundo Bacardi ise romu modern damıtım aygıtlarında damıtarak daha rafine ve rahat içimli bir içki haline getirmiş. Bu tad beğenilmiş, bu tip hafif rom kibar ortamlarda da yudumlanır olmuş.Ne var ki Bacardi Ailesi başarının keyfini fazla sürememiş ve Küba devriminin ardından Amerikaya, Miamiye göç etmiş, rom tesislerini ise Porto Rikoya taşımış. Bizim gezdiğimiz tesis ise Malaga kentindeki Bacardi Ailesi çiftliğinin bahçesindeki rom dolum tesisiydi.Küba kökenli olan bu romun satışlarında, Kübanın şu anki milli romu olan Havana Clubın artan rekabeti yüzünden düşmeler yaşanınca, romu uygarlaştıran Bacardiciler, bu kez romu "lüksleştirme", roma sınıf atlatma işine girişmişler. Böylece de fıçılarda 5 ve 8 yıl yıllanmış özel rezerv romları piyasaya sürmüşler. Tattıklarım arasındaki 5 yıllık rom, normal Bacardinin biraz daha olgunu ve yumuşağıydı. Buz katılarak, standart bir viski içer gibi yudumlanabilirdi. Ama doğrusu 8 yıllığı çok daha yumuşak ve olgun lezzetliydi. Meşe fıçıların koynunda hayli uzun süren güzellik uykusunun sonunda, o vahşi bilinen rom, ipeksi bir kayganlıkla damaktan kayan, vanilyamsı tadıyla damağı okşayan bir dijestif içki halini almıştı.Yaza girerken, romu yeniden hatırlayabiliriz. Portakal suyu, hindistancevizi sütü, ananas suyu gibi malzemeler kullanarak çok lezzetli, bir o kadar da serinletici rom kokteylleri hazırlayabiliriz. 5 ve 8 yıllık romlar henüz iç piyasada yoklar, sadece havalimanlarının gümrüksüz mağazalarında satılıyorlar ama onları da tıpkı bir viski yudumlar gibi içmeyi deneyebiliriz. Zira korsanlar tarihe karıştığı, eski maço gemicilerin yerini denizcilik lisesi mezunu "gemi adamları" aldığı halde rom hâlâ içilmeye devam ediliyorsa, içenlerin bir bildiği olmalı. 1862de Kübada üretime geçen Bacardi firması, dünyanın en çok satan romu Bacardi Carta Blancayı (beyaz etiket) üretiyor. Bacardinin başarı sırrı, romu "uygarlaştırması"nda. O yüzden Bacardi genelde rom olarak değil de, sanki tamamen kendine özgü bir içkiymiş gibi anılıyor.