Pazar "Sahnede bir kelime etsem ağlayabilirdim"

"Sahnede bir kelime etsem ağlayabilirdim"

29.06.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Sahnede bir kelime etsem ağlayabilirdim"

Sahnede bir  kelime etsem ağlayabilirdim



     

     Bu sezonun galibi Beşiktaş, şampiyonluğunun yanı sıra kuruluşunun da 100’üncü yılını çeşitli etkinliklerle kutluyor. Bu kutlamaların son ayağı ve şu ana kadar en görkemlisi, 21 Haziran gecesi İnönü Stadyumu’nda yapılan, medyanın görüntü almasına izin verilmeyen 1200 kişilik Beşiktaş Balosu oldu. Beşiktaşlı olsun ya da olmasın katılan herkesin çok beğendiği balonun organizasyonunu BPR Halkla İlişkiler’in sahibi Banu Birkan yaptı. Birkan masaların örtüsünden çiçeklerine kadar pek çok ayrıntısına altı ay öncesinden karar verilen bu özel baloyu anlattı.
     
     Ben çıldırmış bir Beşiktaşlıyım. Aklımı Beşiktaş’la bozdum. O yüzden çok farklı bir onur taşıyorum.
     
     Bütün ailem Beşiktaşlı. Teyzem var 75 yaşında. Maç seyretmeden duramaz. O yüzden maçlardan önce kalp ilacını veriyoruz. Benim futbola olan yakınlığım, yoğun olarak maçlara gitmem, tribünde olmam üç yıl evveline, Serdar Bilgili’nin yönetime gelmesine dayanıyor aslında. Deplasman hariç bütün maçlara gidiyorum. İnönü’de kendimi evimde gibi hissediyorum.
     
     "Altı aydır çalışıyoruz"
     BPR olarak Beşiktaş’la geçtiğimiz yılın temmuz ayından itibaren çalışmaya başladık. 100’üncü yıl ile ilgili projeleri oluşturup uyguluyoruz. Balo fikri bu işe başladığımızdan beri vardı ama ben ve ekibim altı aydan bu yana bunun için çalışıyoruz.
     
     Şampiyon olsak da olmasak da lig sonunda bir kutlama yapacağımız belliydi. Ama şampiyonluk 100’üncü yılı farklı bir boyuta taşıdı, bu organizasyona çok yakıştı.
     
     "İnönü Stadı bizim evimiz"
     Planladığımız ilk yer stat değildi. Olabildiğince çok katılım sağlayabilmek amacıyla stat fikri çok benimsendi. Ayrıca statta balo dünyada bir ilk olacaktı. Bir de İnönü Stadyumu’nun hakikaten nadide bir konumu var. Burası bizim evimiz. Dolayısıyla ağırlamayı kendi evimizde yapalım istedik. Düşünsene tribünlerden deliler gibi bağırdığımız sahanın üstünde kadeh kaldırmak kaç kişiye nasip olur. Oradaki bütün gruplar bunun gururunu taşıdılar.
     
     37’nci evlilik yıldönümünü 2 bin hatta geride çalışan 1200 kişiyle beraber kutlamak herhalde herkese nasip olmaz. TV’de izleyenleri de sayarsak herhalde dünyanın en kalabalık evlilik kutlaması oldu. Lucescu çok mutluluk duydu bundan.
     
     Balonun kurgusuyla, akışıyla dört dörtlük olmasını istediler. Beşiktaş’a yakışır bir organizasyon olması arzulandı. Detaylardan çok bütün önemliydi. Masanın üstündeki örtünün renginden çiçeklerin duruşuna kadar altı ay öncesinden karar verdik.
     
     Ben profesyonelim. O yüzden daha fazla özenmek diye bir şey söz konusu değil. Hangi iş olursa olsun çok özeniyorum zaten. Burada farklı olan çok gönül verdiğiniz ve inandığınız bir ekibin içinde olmanın ve böyle bir ilki yaşamanın verdiği gurur. Çünkü baktığınız zaman Beşiktaş’ın 100’üncü yılı, Türk spor tarihinin de 100’üncü yılı. Çok daha farklı bir heyecan o yüzden. Bunu inkar edemem.
     
     Dışarıya yansıyan ya da yansımayan hiçbir aksilik yok. O gün orada statta bulunanların; yüzyılın bütün taraftarlarının, futbolcularının ruhları bizimle birlikteydi.
     
     Biletli davetliler arasında var mıydılar bilmiyorum. Ama derneklerden katılan oldu galiba. Sonuçta herkese açık bir davetti. Kulübün seçtiği değil, arzu edenin katılacağı bir davetti bu.
     
     Yer yer yapıldı. Beşiktaş marşları çaldı. O marşlara eşlik edildi. Ödül törenlerinde, havai fişek gösterisinde, Yılmaz Erdoğan sahneye çıkınca herkes tempo tuttu. En çok tercih edilen tezahürat da "Beşiktaş sen bizim her şeyimizsinödi.
     
     Hiç beklemiyordum. Çok sürpriz oldu. Bir sakinlik çöktü üstüme. Başka bir boyuta girdim. Bu Serdar Bilgili’ye ait bir jestti. Kendisi teşekkür etmeyi ve gönülden kutlamayı çok iyi bilen bir insan.
     
     Hayır. Sadece selam verdim. Açıkçası yapamazdım da. Orada bir kelime etsem ağlayabilirdim.
     
     Kadınlar siyah-beyaz giyinmişti
     Smokinle katılım rica edildi. Çoğunluk da buna uydu. Kadınlar da zaten siyah-beyazı kendi istekleriyle giymişlerdi.
     
     Kimseyi ayırt edemedim. Herkes çok hoştu hakikaten. O gece Beşiktaş ön plandaydı; insanlar, kıyafetler gibi detaylar o ruhun gerisinde kaldı. Gecenin en şıkı bence Beşiktaş ruhuydu.
     
     Ben siyah, üzeri de tamamen siyah taşlarla kaplı bir tuvalet giydim. İnanır mısın geceden bir tek resmim var. O da başkan beni sahneye çıkardığında. Bir tek anı o kaldı bana.
     
     Sahne Michael Jackson’ınkinden büyüktü
•   650 metrekare sahne kuruldu. Bu zamana kadar en büyük sahne Michael Jackson konseri için kurulmuştu. O da 350 metrekareydi.
•   350 bin watt ışık kullanıldı.
•   Misafirleri 60 kişilik bir ekip karşıladı. Park ve güvenlik için 150 kişi çalıştı. 70 adet mobil tuvalet kuruldu.
•   260 adet meşale yakıldı.
•   1000 adet havai fişek fırlatıldı.
•   Tribünlerin kaplanmasında 22 bin metre siyah-beyaz kumaş kullanıldı.
•   2 bin adet mum vardı.
•   Masalarda 25 bin karanfil, 6 bin lilyum, 8 bin gül kullanıldı..     
     
     Siyah-beyaz dilek ağacı
•   "Gece için bir dilek ağacı hazırlandı. Üzerinden siyah-beyaz kurdeleler sarkıyordu. Katılanlar ağacın dallarına dileklerini asabilecekti. Gecenin ilerleyen saatlerinde ağacın dallarını şöyle bir taradım. Dilek dileyenlerin yüzde 95’i gelecek sene de Beşiktaş’ın yurtiçi ve yurtdışında başarılı olmasını dilemiş."
•   "Anadolu Ateşi grubu gece danslarını siyah-beyaz kostümlerle yaptı. Hatta sahneye de ilk başta kartal kostümleriyle çıktı.ö