Pazar Sanatçıların resim macerası

Sanatçıların resim macerası

28.06.2009 - 01:00 | Son Güncellenme:

Başka dallarda ünlenen 11 sanatçı Milliyet Sanat dergisinin projesi için bir araya geldi; bir günlük atölyede Hüsamettin Koçan’dan eğitim alıp resimler yaptı. Resimlerin satışından elde edilecek gelir Baba Beni Okula Gönder kampanyasına bağışlanacak

Sanatçıların resim macerası

Proje ana hatlarıyla şöyleydi: Farklı alanlarda çalışan sanatçılardan bir yıldızlar karması oluşturulacak, usta bir ressamın süpervizörlüğünde resim atölyesi düzenlenecek. Sanatçılar bu bir günlük atölyeye katılarak kısa bir resim bilgisi aldıktan sonra resimlerini yapacak. Böylece sanatta disiplinlerarası bir buluşmaya imza atılmış olacak.
Fena fikir gibi durmuyordu. Peki resimler ne olacaktı? A) Sanatçılarla birlikte evlerine gönderileceklerdi.  B) Bir galeride ya da bizzat Milliyet gazetesinde sergilenecekti.
Daha iyisi olamaz mıydı? Olurdu, oldu da... Madem böyle bir A takımına resimler yaptıracaktık, imzalarını taşıyan bu tabloları satışa çıkararak gelirini bağışlayamaz mıydık? Nereye?
Sorunun yanıtı kendisiyle birlikte geldi. “Baba beni okula gönder” diyen o küçük kız çocuklarına... Onların eğitim hakkına sanatın verdiği destek olarak.
Önce atölyenin hocasını belirledik; Prof. Hüsamettin Koçan... Projenin her aşamasında yanımızda oldu, desteğini esirgemedi. Ve biz de dört koldan çalışmaya başladık Milliyet Sanat dergisi olarak.
Uzun bir liste hazırladık. Ama iş burada bitmiyor. Elinizde sanatçının direkt numarası varsa çok çabuk sonuç alabiliyorsunuz ama basın danışmanlarına kaldıysanız işiniz gerçekten de zor. Öncelikle yaygın bir basın danışmanı tipolojisi var ki, onlara basın olarak asla “danışamıyorsunuz” çünkü telefonlarını açmıyorlar gün boyu. Bir bölümü sanatçısını, ekip çalışmalarında bir sürü kişiyle birlikte görmek istemediğinden, onun iznini alma ihtiyacı bile duymadan sizi reddediyor.
“Çok işim var şimdi konuşamam” ya da “Bu benim aile ve arkadaşlarım arasında kullandığım cebim, beni buradan arayamazsınız” diyenler, 100 kez aradığınız halde ölümüne açılmayan telefonlar vs. vs...
Türkiye’nin 38 yıllık dergisi Milliyet Sanat, “sanatın eğitime destek vereceği” bir proje için uğraşıyor; kızlar için... Niye ki bu ulaşılmaz olma çabaları, zorlaştırmalar...
Bu arada iyi şeyler de olmadı değil. Özellikle Çağan Irmak’ı anmadan geçemeyeceğim; çöp adam bile çizemeyeceği konusundaki fazlaca alçakgönüllü gerekçesi nedeniyle atölyeye katılmadı ama anında sanatçı arkadaşlarını haberdar etti. Sayesinde ekibe birkaç kişi dakikasında eklendi.
Birebir görüştüğümüz sanatçılar içinde, projeye dahil olamayanların çoğu, tatilde oldukları ya da önceden yapılmış programları nedeniyle olumlu cevap veremedikleri için samimi olarak üzüldüler. Resimlerini evden yapıp göndermeyi teklif edeni de çıktı, proje tarihini ertelememiz için ısrar edeni de...
Koçan’ın istediği ebatlarda tuvaller, boyalar, paletler, şövaleler, boya kapları, fırçalar, spatulalar temin edilip atölye mekanına yerleştirildi.
20 Haziran sabah 10.30’da Miliyet binasında buluşmak üzere bütün sanatçılarla tek tek randevulaşıldı.
Birbirinden eğlenceli, çok sayıda hikayesi var bu çok özel atölyenin. Tamamını yarın çıkacak Milliyet Sanat dergisinde Yasemin Bay’ın incelikli kaleminden okuyacak, Ercan Arslan’ın usta vizöründen izleyeceksiniz.
Proje öncesinde muhtemelen renklerin gelişigüzel dağıldığı soyut resimler çıkacak diye düşünüyordum; doğrusu Koçan da böyle düşünüyormuş. Sonuçta resim biraz da yetenek işi. Ama ortaya öyle yaratıcı, hiç de amatör diyemeyeceğimiz resimler çıktı ki, ne kadar övsek azdır ve ne kadar teşekkür etsek...
Bu çalışma bir kez daha gösterdi ki, “Baba beni okula gönder” diyen kızlar yalnız değil. Sanat da sahip çıkıyor onlara. Tiyatroda, beyazperdede, müzik dünyasında, edebiyatta, özetle sanatın her alanında... Ki onlar, “tuvallere” yazdılar desteklerini, altına da imzalarını atarak. Şimdi sıra, sezon açıldığında düzenlenecek müzayedede bu birbirinden güzel eserleri alarak, projeyi tamamlayacak olanlarda... 


TÜRKAN ŞORAY

Sanatçıların resim macerası

Kendine benzeyen gözler yaptı

Türk sinemasının sultanı Türkan Şoray’ı başında bandanası, beyaz gömleği, spor ayakkabıları, elinde fırçası tuvalin önünde görmek müthişti. Herkes alçakgönüllüğü ve zarafetinden etkilendi. Resmini çizdiği, kendisine çok benzeyen küçük kızın gözlerine öyle bir anlam yetiştirdi ki atölye çalışanları uzun süre ayrılamadı tablonun başından.

CEMAL HÜNAL
“Bize ıssız adamlık yapmayın!”

Başlangıçta, gelme konusunda biraz ikircikli davranan “Issız Adam” Cemal Hünal -ki atölyeden bir gün önceki hatırlatma telefonlarımız sırasında kendisini arayıp, “Filmdeki rolünüzden midir nedir, son dakikada gelmeyeceksiniz gibi kötü bir his var içimde” deme ihtiyacı bile duyduk- fena halde utandırdı bizi, ilk gelen üç kişinin içinde yerini aldı; resmini ilk bitiren de o oldu. Üstelik çok da yaratıcı bir çalışma çıkardı ortaya.

BEREN SAAT

Sanatçıların resim macerası

Bihter küçük bir kız gibiydi

Beren Saat, Milliyet’e gelirken kayboldu. Güvenlik ve ulaştırma servisinden aldığımız yardımlar sayesinde onu binaya sağ salim ulaştırmayı başardık. İki gün önce Bihter olarak, Behlül’le o erotik sahnede müthiş bir oyunculuk sergileyen Saat, atölyede kendi halinde sessiz sakin ve sevimli küçük bir kız çocuğu gibiydi. Atölyeyi ziyaret eden ve kendisiyle fotoğraf çektirmek isteyen kimseyi kırmadı.

YAVUZ BİNGÖL
Hayatında yaptığı ilk resim
 
Önündeki tuvalin boyutundan ürken ve “Dört dönüm arazi verdiniz bana, ne yapacağım ben” diye söylenen Yavuz Bingöl’ün resmi Hüsamettin Koçan’dan “Matisse havası var” övgüsünü kaptı. Üstelik bu onun hayatında yaptığı ilk resimdi.

ŞEBNEM BOZOKLU
Sanatçıların resim macerası

Boyundan büyük tuvale çalıştı

“Canım Ailem”in dünya tatlısı Meloş’u Şebnem Bozoklu, boyundan büyük tuvalinde, sandalyelerin üzerine çıkarak, hayli ciddi bir performans sergiledi. Düşeyazdığı zamanlar bile oldu, “canım ciğerim” yılmadı. Cinsiyetçi yaklaşımları eleştirdiği tablosunu başarıyla tamamladı.