Pazar Savaşın "nereli" neferleri

Savaşın "nereli" neferleri

20.04.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Rüyasının peşine düşüp geldikleri ABDnin henüz vatandaşı olmamışken şehidi olan askerlerin hikayesi çok üzücü

Savaşın nereli neferleri

12 yıl önce, Birinci Körfez Savaşında da cephedeymiş. Tam 25 yıldır Amerikan ordusunda. 23 Mart günü komuta ettiği M-88 tankına roket ateşi açılmış, tank sekiz ayrı yerden isabet almış. Denogeanın kafatası çatlamış, boynundan ve bacaklarından yaralanmış. Gerisini hatırlamıyor. Gözlerini açtığında kafası sarılıymış. Sağ elinin iki parmağı yokmuş artık. Kulak zarı delinmiş, işitemiyormuş eskisi gibi. Ve bir başka deniz piyadesi: 20 yaşındaki Onbaşı Oj Santamaria. O da 24 Martta yine Irakın güneyinde yaralanmış. Onbaşının, hayatında girdiği ilk çatışmaymış bu. Şimdi bir kolu ile bir bacağı kırıklar içinde, alçıda. Uzman Topçu Çavuş Guadalupe Denogean, Basrada yaralanınca, savaş bitmeden ABDye dönen 43 yaşındaki bir deniz piyadesi. ABD başkanı emir verdi diye, Iraka ölmeye ve öldürmeye giden bu iki asker, geçen hafta, aynı hastanede, birlikte sağ ellerini havaya kaldırdılar, vatandaşlık yemini ettiler. Artık onlar birer Amerikalı. Hastanede, Amerikan askerlerini ziyarete gelen ve birçok diğer yaralı askerle birlikte, onların da göğüslerine birer Mor Yürek, yani Gazi Madalyası takan Başkan George W. Bush da vatandaşlık törenini bizzat izledi. Altı yaşındayken ailesiyle birlikte Meksikadan Arizonaya göçen Denogean ile bir hafta öncesine dek Filipinler vatandaşı olan Santamarianın hikayeleri garip, gerçek, istisnai ama doğrusu benzersiz de değil.Amerikan vatandaşı olmadan Amerika uğruna gazi olan, Amerikan pasaportundan önce, Mor Yürek madalyasına hak kazanan başkaları da var.Pentagon bu konuda resmi rakamları açıklamadı, ancak ABDnin kara, deniz ve hava kuvvetleri ile deniz piyadeleri ve sahil güvenlik birimlerinde görev yapıp savaşlara giden, hatta çavuş Denogean gibi kendi ekiplerine komutanlık eden binden fazla asker olduğu belirtiliyor. Çavuş Denogean ile Onbaşı Santamarianın tek ortak yönleri, birisinin çeyrek yüzyıldır, diğerinin ise 2000den beri deniz piyadesi olmaları değil. Kaderin onları, Irakta ölümün köşesinden döndürüp Washingtondaki Bethesda Donanma Hastanesinde yan yana iki yatakta buluşturmasıyla da bitmiyor iş. Savaşta ölenler de var Denogean ve Santamaria, başkanın huzurunda vatandaşlık alarak, neredeyse canlarını alacak bir savaşın ve kim bilir belki de vücutları ile birlikte vicdanlarının bir parçasını da alıp götürmüş bir savaşın, bir anlamda "yararını" gördüler belki.Ama Iraktan Amerikaya, yıldızlı çizgili bayrağa sarılı birer tabut içinde dönüp de aslında o bayrağa tabi olmayanlar da var.Hiç yanından ayırmadığı memleket hatırası Aztek heykelciği, El Kutta bir Saddam Fedaisinin kurşunuyla öldüğünde de yanında olan, 25 yaşındaki Meksikalı onbaşı Jesus Suarez Del Solar gibi... Sırtında lacivert deniz piyadesi üniformasıyla çektirdiği resimlerini pek beğenmiş olmalı ki, bunları kişisel bir web sitesinde "Bangkoktan İthal, Bebek Yüzlü Asker" başlığıyla sergilemekten geri durmayan ve iki hafta önce Fırat üzerindeki bir köprüde can vereli beri, ardında, bu web sitesine baka baka ağlayan bir anne bırakan, 22 yaşındaki Taylandlı onbaşı Kemaphoom Chanawongse gibi...ABD Kara Kuvvetlerine yazıldığı gün aldığı ordu avansını elden düşme bir Mustange yatırmasından, dikiz aynasına da ülkesinin en büyük romancısı Gabriel Garcia Marquezin bir fotoğrafını iliştirmesinden kısacık bir süre sonra, Irakta (kim bilir belki de Filistinli) bir intihar saldırganıyla birlikte havaya uçan, 19 yaşındaki Kolombiyalı er Diego Fernando Rincon gibi.Savaşın zamansız aldığı hayatlar, "tek tip" değil velhasıl.Eziyet dünyasında büyürken, onları eziyetten kurtarmak adına başlarına yağdırılan bombalarla susan çocukların kaderi tam kahır... Rüyasının peşine düşüp geldikleri ülkenin daha vatandaşı olmamışken şehidi olan askerlerin hikayesi pek hazin... Yazara e-mail Yine de, az bilinen bir gerçek bu. Irak savaşının Amerikaya öğrettiği yeni gerçeklerden biri.