Pazar "Seviştikten sonra ‘Oyun bitti’ diyerek işkenceye başladılar"

"Seviştikten sonra ‘Oyun bitti’ diyerek işkenceye başladılar"

22.09.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Seviştikten sonra ‘Oyun bitti’ diyerek işkenceye başladılar"

Seviştikten sonra ‘Oyun bitti’ diyerek işkenceye başladılar





Seviştikten sonra ‘Oyun bitti’ diyerek işkenceye başladılar
Geçen ayın ortasında gazetelere "Alem kanlı bitti" başlığıyla yansıyan olayın iki mağdurundan biri o. Yabancısı olduğu Orta Karadeniz kentinde yol sorarken tanıştığı iki delikanlıyı misafir olduğu eve çağıran, asıl ismi bende mahfuz, burada kendisine Kemal dememi isteyen gay sanatçı. "Ben aşkı arıyordum" diyor gözlerini indirirken.
Peki, aşkı ararken neyle karşılaştı Kemal?
Yarım yamalak, kıt kanaat bir seks, boğaza dayanan çift ağızlı bir bıçak, yerlere saçılan paralar, kredi kartları, Uzakdoğu dövüş teknikleri ile işkence, kilitlenen kapılar, kırılan camlar, yedinci kattan aşağı uçan arkadaşı ve sonrasında tehditler, takipler... Sanıkların yakalanışı. Yüzleştirme. Ve yarın davanın ilk duruşması yapılacak.
***
Eşcinsel ilişkinin meleği de şeytanı da aynı cennet bahçesinde doğuyor: Farklı sınıf, kültür ve yaşam tarzlarının, önce tanış sonra halvet olduğu; evlilik ve aile gibi kurumların yasalarından arınmış kayıt dışı seksin o özgürlük ütopyasında.
Bir modaevinde geceleyen oto tamircisi, yazarın yatağında öykü dinleyen işportacı, ressamın sırtını sabunladığı sokak çocuğu, reklamcı yuppie'nin CD'lerini karıştıran garson.
Bu süslü modaevi, bu zevkli yatak odası, bu steril banyo ya da bu pahalı salon bir tensel temasla bütün sosyal ve sınıfsal ayrımların aşıldığı modern bir sırat köprüsü de olabilir; bir tarafta küçümseyici bir kaçamak bakış, diğer tarafta bir anlık bir zengin olma hayaliyle cehenneme de dönebilir.

Her şey nasıl başladı?
Bir arkadaşımı ziyarete gitmiştim. Orta Karadeniz’de bir şehirdeydim. İki insana bir adres sordum. Onlar da oranın yabancısı olduklarını söylediler. Bir yakınlaşma oldu. Sonra çocuklardan biri "Dört gündür buradayız, bir tık bile yok" diye başlayan ve "Bizim için kadın, kız, gay fark etmez, biz her türlü ortama uyarız" diye süren bir yem attı ortaya. İstanbul'daki Prive adlı bir gay kulüpten bahsetti. "Siz jigolo musunuz?" diye sordum. "Hayır, zevk için yapıyoruz" dediler. Telefon numaralarını aldım. Bir de arkadaşıma göstermek için resimlerini istedim. Gece onları arkadaşımın evine davet ettik. Onlarla beş saat güzel anlar geçirdik. Melek gibiydiler. Fakat beş saatin sonunda biri bir bıçak çekip arkadaşımın boynuna dayadı. "Hadi bakalım, oyun bitti" dedi.

Beraber olduğunuz kişiler eşcinsel ilişki deneyimi olan insanlar mıydı? Yani sevişiyorlar mıydı, yoksa sadece cinsel birleşme ile mi ilgiliydiler?
Özellikle arkadaşımla beraber olan kişi "gay" tabirini kullanabileceğim kadar rahat bir insandı. Fakat benim yattığım kişi poposuna dokundurmayan, biraz daha kendisini kasan biriydi. Ancak ilişki bittikten sonra benim yattığım kişi yere uzandı ve sırtını tırmalamam gibi mazoşistçe bir istekte bulundu. Sonradan anladım ki, benim oradaki tırnak izimle benim de ona aktif olmak istediğimi iddia edecekti. Çünkü bütün bu tür davalarda bu insanlar bu iddiayla ceza indirimi alıyorlar. Ama ben tırmalamayı kabul etmedim. Yani bütün bunları planlamışlardı.

Sizden ilişki öncesinde para telep etmişler miydi, anlaşmış mıydınız?
Asla. Ancak bıçak çektikten sonra talep ettiler. Ve önce telefonlarımızı gasp ettiler.

Bıçakla tehdit dışında yöntemler de kullanıyorlar mıydı?
Evet, biri zaten güvenlik görevlisiymiş. Her ikisi de Uzakdoğu dövüş tekniklerini biliyordu. Neremize vururlarsa bizi nasıl öldüreceklerini gösteriyorlardı. Tanıştığımızda "Siz bizim gibi iki insanı zor bulursunuz" demişlerdi bize. Tehdit ve işkence başladığında "Bakın, biz size demiştik: Siz bizim gibi iki insanı zor bulurmuşsunuz" dediler yine. Yani biz onlara baktığımızda pırıl pırıl, aklı başında, kendi istekleriyle bizimle beraber iki genç görürken, onlar "Bunlar zengin, biz bunların canlarını acıtırız, paralarını alırız, zevkimizi de alırız, belki sonunda da öldürürüz" diye bakmışlar bize. Ben hayat boyu sevgiyi, aşkı aradım. Birçok gay beraber olduğu kişi ile işini bitirip hemen göndermek ister. Oysa biz onlara insan gibi davrandık. Onlara bir şeyler ikram ettik. Sıkıntılarını, dertlerini dinledik. Ve onlarla sabahlamayı, onlarla kahvaltı etmeyi düşündük. Yani bu hikayenin içinden bizim cinsel kimliğimizi çıkardığınızda gayet hazin bir hikaye kalıyor geriye.

Aşık olabilir miydiniz bu kişilere?
Erkekler de şöyle bakmaz mı: Bu beraber olunacak kadın, bu işte evlenilecek kadın gibi insanları sınıflara ayırırlar. Bu insanlar bizim yaşımızın çok altındaydılar, eğitim olarak bizim altımızdaydılar, hayır, sevgili olabileceğimiz insanlar değildiler. Yine de bilemezdik.

Saat kaçta maskeler indi?
03.05. Çünkü o saatte "Siz telefonlarınızı bu saate kadar açık mı tutuyorsunuz?" deyip kapattırdılar.

O anda kuşkulanmadınız mı onlardan? Acaba cinsel tatmin sonrası gelen rehavet mi bunu engelledi?
Hayır. Bize kız arkadaşlarını, dertlerini anlatmışlardı. Beş saattir onlarlaydık. Artık güven duygum harekete geçmişti.

Onlar eve gelmeden önce herhangi bir önlem almış mıydınız?
Cüzdanlarımızı, kredi kartlarımızı saklamıştık. Sonra bir arkadaşımıza durumu anlatmış, bizi belli bir saatte aramasını söylemiştik. Onlar eve girdikten sonra da kapıyı kilitleyip anahtarı sakladık. Bir de ek önlem olarak arkadaşımın bir abisinin polis olduğunu söylemiştik. Ama hepsi çok anlamsızmış. Korktuğumuz için tıpış tıpış gidip sakladığımız her şeyi çıkarıp veriyorduk.

İşkence, hakaret sürüyor muydu?
Bu arada bir fotoğraf makinesi buldular. Bize yeniden soyunmamızı ve birbirimizle ilişkiye giriyormuş gibi poz vermemizi söylediler. Bizi poz verirken gülmeye zorladılar.

Soygun bittikten sonra gideceklerini umuyor muydunuz?
Bir aşamadan sonra "Sizinle burada bir hafta kalacağız, bir gün birimiz, ertesi günü birimiz dışarı çıkıp kredi kartlarınızdan para çekeceğiz" dediler. Çünkü arkadaşım ailesinin bir hafta tatilde olduğunu söylemişti onlara. Bir yandan da sürekli "Canlılar nerede?" diye soruyorlardı. "Canlı" diye nakit parayı tabir ediyorlardı. Bir buçuk saat olmuştu. Bizim giysilerimizi giymişlerdi. Ve artık elleri arkadaşımın annesinin küçük ziynetlerine uzanıyordu. O zaman arkadaşım "Başım çok ağrıyor" diye inlemeye başladı.

Arkadaşınızı kaybediyorsunuz?
Arkadaşım ilaç içmek istediğini söyledi. Hepimiz yatak odasındaydık. Biri ona eşlik ederek mutfağa gittiler. O önde, arkadaşım arkada geldiler. Arkadaşım bardağı bırakıp aniden geri kaçtı. Kapıyı üstümüze kilitledi. İki kişiden biri ütü masası ile kapının camını kırdı ve arkadaşımın peşinden koştu. "Eyvah, bizi yakacak" diye bağırıyordu iki saldırgan da. Ben cam kırıklarından çekiniyor, çıkamıyordum. Bir süre diğer çocukla itiştik. Sonra ben elimi uzatıp anahtarla kapıyı açtım. Biz yetişene kadar arkadaşımla diğer kişi arasında neler oldu bilmiyoruz. Yedinci kattan düşmüştü arkadaşım.

Hemen öldü mü?
Daha sonra yoğun bakımda öldü. Komşular camlara çıkmıştı. Ben "Yardım edin" diye haykırıyordum. O iki kişi bizim giysilerimizi çıkarıp kendilerininkileri giyiyorlardı. "Anahtarı bul" diyorlardı. Ben uzun süre bulamadım. Tornavidayla kapıyı açmaya çalıştık. Sonra buldum anahtarı. İkisi kaçtılar. Ben de bana da bir şey yaparlar diye gitmelerini istiyordum.

Polise ilk ne dediniz?
"Size güvenebilir miyim?" dedim. "Ben gay'im" dedim. "Evde iki kişi daha bulunuyordu. Onları yakalayın" dedim. "Belki de bu olayın müsebbibi benim" dedim. Çünkü o sırada vicdan azabı çekiyordum. Bu çocuklarla ilk tanışan bendim. Fakat aslında suç orada değil, gay olmakta başlamıştı.

Seviştikten sonra ‘Oyun bitti’ diyerek işkenceye başladılar
Aileniz gay olduğunuzu bu olayla mı öğrendi?
Evet. Daha doğrusu bu olaya ilişkin bir gazetede verilen "Alem kanlı bitti" başlıklı haberle. Olayın olduğu şehirde bir otel odasına hapsolmuş, sanıkların yakalanmasını bekliyordum. O sırada intihar etmeyi düşünüyordum. Ama önce bir kız arkadaşımdan bir mesaj geldi. "Biz seni insan olarak çok seviyoruz" diye. Sonra ablamdan mesaj geldi. "Sen ne olursan ol, biz senin iyi bir insan olduğunu biliyoruz" diye.

Hiç huzur bulduğunuz bir an olmuyor mu artık?
Asla. Şimdi tek umudum iyi bir şeyler bırakmak. Bir savaşçı ruhuna sahip oldum.

Gay olmaktan ötürü mutsuz musunuz?
Evet. Gay'lerinki acı bir hayat. Bugüne kadar ben işimde çok güzel şeyler yaptım. Ailem benimle gurur duyardı. Ama yarın bir gün yeğenim okula gittiğinde arkadaşları "Senin amcan böyle böyleymiş" dediklerinde çok acı çekeceğim.

Bu olaydan ötürü hayatınıza sınırlar, yasaklar getirdiniz mi?
Bu olaydan ötürü cinsel organıma bakamıyorum. Karşıma çok güzel bir insan çıkıyor, bakamıyorum. Kadın-erkek, kim olursa olsun.


Siz cinsel kimliğinizi nasıl tanımlarsınız?
Biseksüel.

Bir biseksüel neyi arar? Bir cinsiyetin değil de, genel olarak insanın estetiğinin mi peşindesiniz?
Açıkçası bunu çok araştırmadım ama bazı gay'ler kadından tamamıyla uzaklaşırlar. Ben ise hem kadına hem erkeğe, yani güzel olan insana karşı ilgi duyuyorum.

Yani her iki cinse de aşık oluyorsunuz.
Eğer aşkı soruyorsanız, ben aşkı daha çok erkeklere duydum. Bunu itiraf edebilirim. Ama kadın bedenini de, kadın ruhunu da çok seviyorum.

Sizce gay'lerin artarak daha fazla şiddete maruz kalmalarının, cinayete kurban gitmelerinin nedeni ne?
Ekonomimiz çok bozuk. 22-23 yaşında çocuklar "Biz bunların canını da acıtırız, zevk de alırız, paralarını da gasp ederiz" diye gay'lere şiddet uyguluyorlar. Bir çeşit gay avcılığı türedi. Böyle bir sektör oluştu. Bu çocuklar gay'lerin polise, başka kurumlara gidemeyeceklerini, çaresiz olduklarını düşünüyorlar. Tabii iğneyi kendimize de batırmak zorundayız. Gay dünyada çok fast food ilişkiler oluyor. Ayrıca gay'ler yalnız yaşadıkları ve sadece kendilerine yatırım yaptıkları için zengin oluyorlar. Yüzde 90'ı böyle. Dolayısıyla fakir gençler onlardan yararlanmayı düşünüyorlar. Sonra kıskanıyorlar da, "Hem eşcinseller hem de bu kadar iyi şartlarda yaşıyorlar" diye öfkeleniyorlar.

Gay altkültüründe sizin fast food tabir ettiğiniz çokeşliliğin ya da bir gecelik ilişkilerin bu kadar yaygın olmasının nedeni ne?
Çünkü gay yaşamda kadın-erkek ilişkisi gibi "Gidip anasından babasından isteyelim, bir süre flört edelim, nişanlanalım, gezelim, sonra evlenelim" gibi kavramlar yok. Bir geleceği, bir sürekliliği, bir sonucu, bir hedefi yok bu ilişkilerin. Sonra bizim gibi insanların normal yaşamın içinden eş seçme şansı yok. Bunu kendi itilmiş oldukları gruplarda, gay'lerin gittiği barlarda, diğer ortamlarda çözmek zorundalar. Yani kurbanlarla gay avcıları bir sahnede buluşuyorlar.

Gay argosunda "mantici" denilen genç erkek meraklısı eşcinseller daha çok şiddete maruz kalıyor, değil mi? Daha durmuş, oturmuş, kaybedecek şeyi daha fazla olan erkekler bu gençler kadar kolay şiddete yönelmiyorlar galiba.
Evet. Bizler bir kazak alırken bile bize yakışıp yakışmadığına bakıyoruz, fiyatını kontrol ediyoruz. Ama gay yaşamda 15 dakikada hayatımızı bir insana teslim edebiliyoruz. Çünkü orada arzu söz konusu. Küçük falsolar gördüğümüzde bile o insanda, basiretimiz bağlanıyor. Bu kötü şeyleri görmezden geliyoruz.

Sanıklardan birinin annesi telefonda
Kemal niçin konuştuğunu sorduğumda bana şöyle cevap verdi: "Yanan insan herkese ulaşmak, herkesi uyarmak istiyor. 'Ben koca dişli bir kurt gördüm, sakın o yoldan gitmeyin' demek istiyorum. Kesinlikle amacım kendimi savunmak değil. Ben belki bugün size konuşarak kendimi bir kez daha ateşe atıyorum. Ama artık bizim gibi insanlar da konuşmalı"
Kemal, İstanbul'a dönmeden sanık aileleri onun ev adresini öğrenip, kapısının altından kartvizitlerini atmışlar. Komşuları tanıklık yapacaklar. Sanıklardan birinin annesi ona defalarca telefonla edip ifadesini değiştirmesini, telefonlarının gasp edilmediğini, onları hediye ettiklerini söylemesini istemiş. Çünkü savcılık sanıklar için ölüme sebebiyetten beşer yıl ama telefon gaspından 20'şer yıl istiyor.
Kemal tehdit altında. Evine ve devlet memuru kadrosunda çalıştığı sanat kurumundaki işine gidemiyor. Arkadaşlarında kalıyor. Koruma isteğini bir dilekçeyle yetkili mercilere bildirmiş. Bir sonuç alamamış. Korkuyor ama yine de konuşuyor: "Belki yarın bir kurşunla, aldığım bu tehditler sonucu ya da bir trafik kazasında öleceğim. Ama bütün bunlar olmadan sözümü söylemek istiyorum. Allah benim hayatta kalmamı istedi. Bu yüzden görevimi yapacağım" diyor.