Pazar Siz bir köyün resmini çizebilir misiniz, büyükler?

Siz bir köyün resmini çizebilir misiniz, büyükler?

01.01.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Biz küçükken çok köy resmi yaptık. İçinden şırıl şırıl dereler geçen köyler...

Siz bir köyün resmini çizebilir misiniz, büyükler

tubakyol@yahoo.com Çoğu çocuk resim kariyerine bu resimle başlar. Böyle bir yerde yaşadığı için mi? Hayır, böyle bir yeri ömründe görmemiştir bile. Niyeyse ama resim denince, ilk bu resim çizilir. Köy resmi.İlkokulda öğretmenimiz, idari bölünme mi deniyordu, işte o konuyu anlatıp haritadan illeri, ilçeleri, köyleri gösterdikten sonra, bizim sınıfı köy gezisine götürdü. Böylece resmini çizdiğimiz köy nasıl bir yermiş gördük. Köyün ortasında kurumuş bir dere, pek az çiçek, birkaç ağaç ve tavuklar vardı. Evler resimlerimizdeki evler gibi değildi. Ben bütün gün yerden kuzu kulağı toplayıp yemiştim. Artık ne kadar çok yediysem, akşam karnım ağrımıştı.Gezi dergisinde çalışırken Artvin'de bir Gürcü köyüne gittim haber için. Evleri benim çizdiğim evlerden bile daha güzeldi. Deresi şırıl şırıldı. Havası pırıl pırıldı. Ama çok kokuyordu. Her şey kokuyordu. İnek, süt, peynir... Yattığım odanın yer döşemelerinin arasından inekleri görüyordum. Mööö... İyi geceler Sarıkız. Ve o güzel evde su yoktu. Bir duş bile alamadan geçen bir haftanın sonunda, İstanbul'a döndüğümde asfaltı öpesim geldi. Köyde yaşamak hiç kolay değildi. Aylarca süt ve süt ürünlerinin uzağından geçtim, masada varlıklarına tahammül edemedim.Geçen hafta Urfa'nın Mengelli köyünde Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Bakırköy Şubesi'nin, Baba Beni Okula Gönder kampanyasının ve Birecik Kaymakamı'nın da desteğiyle iki sınıflı bir okul yapılmış, onun açılışı vardı. Kapıdan girince iki yanda karşılıklı iki sınıf, karşıda -öğretmen odası herhalde- bilgisayarı da olan bir oda... Şirin okul. Çocuklar... Çocuk işte, çok tatlılar. Büyükler dışarıda kırmızı kurdeleyi kesmeden önceki o büyük konuşmalarını yaparken, biz sınıfta uslu uslu oturduk. Az Türkçe bildikleri için pek sohbet edemedik. Çok değil ama azıcık da şamata yaptık. Dışarıdan alkış sesi geldiğinde, sırf oyun olsun diye biz de alkışladık. Ben onların fotoğrafını çektim. Sonra çektiğim fotoğraflara birlikte baktık. Tek fotoğrafı olmayanlar "Beni de çek. Beni de çek" diye bağrıştı. Ben onları da çektim. Aklıma başka soru gelmediği için "Okumayı seviyor musunuz? Öğretmeninizi seviyor musunuz?" gibi manasız sorular sordum. Tabii ki "Seviyoooruz" diye bağırdılar. Onlar da bana öğretmen olup olmadığımı sordular. Hayır, öğretmen değildim. Onlar büyüyünce ne olacaklardı? Öğreeeetmen. Peki ben kimdim? Gazeteci. "Ben de büyüyünce gazeteci olacağım", "Ben de olacağım", "Ben de olacağım"...Büyükler kırmızı kurdeleyi kesip de okula girdiklerinde, ben köyü gezmeye çıktım.Köy? Burası köy mü? Buraya bir okul yapmaları iyi olmuş, olmuş da...Buraya okul yapmak yeterli değil, önce buraya bir köy yapılması gerekmez mi? Ben de çocukken resim yaptım. Arkada dağlar. Dağların arasından yükseldiği farz edilen yarım güneş. Dağlardan ince bir çizgi halinde başlayıp aşağı doğru genişleyen bir dere. Derenin sağına soluna birkaç ev. Çitlerle çevrili. Derenin sağına soluna birkaç ağaç. Tercihen beyaz çiçekler açmış. Yemyeşil zemin üstünde rengarenk noktalar. Çiçek onlar. Becerebildiğim kadar tavuk, koyun vesaire. At bile yapmıştım bir keresinde. Bugün yılın son günü, bayramın ilk günü... Yıl sonu mavrası çeviremeyeceğim, ne de bayram muhabbeti yapasım var. Herkes neyi kutluyorsa, herkese kutladığı şey kutlu olsun. Kurban bayramı münasebetiyle kesilen koyunlara, danalara ve yılbaşı gecesi yenecek tavuklara, hindilere rahmet, tabii vejetaryenlere de sabır diliyorum. Yeterince depresif bir bayramlaşma-yıllaşma oldu mu bu? Tamam o zaman. Şimdi çıkın depresyondan. Ben çıkı-yorum, çıkı-yorum, çıkkıdı çıkkıdı, çıııık... Çııık-tım! manik depresif köşe