Pazar Siz onlar için üzülmeyin, Noel Babalar hallerinden memnun

Siz onlar için üzülmeyin, Noel Babalar hallerinden memnun

13.12.2009 - 01:00 | Son Güncellenme:

Yılbaşı havasına girdik. Artık mağazalarda, alışveriş merkezlerinde, sokakta Noel Babalar göreceğiz. Filmdeki Rıza’nın aksine, çoğu gerçekten “Neşeli Hayat” yaşıyor

Siz onlar için üzülmeyin, Noel Babalar hallerinden memnun

Neşeli Hayat” filmini izleyenler, Yılmaz Erdoğan’ın canlandırdığı Rıza karakterini hatırlayacaktır. Ailesini geçindirmek için Noel Baba kılığında alışveriş merkezinde çalışan Rıza yaptığı işten memnun değildir. Kıyafetten bunalmıştır, onu tanıyan biri çıkacak diye endişelidir, çocuklar sakalını çekti diye kızgındır...
Rıza’nın durumuna bakıp, sokakta ya da alışveriş merkezlerinde karşınıza çıkan Noel Babaların hepsinin bu işi gönülsüz yaptığını düşünmeyin sakın. Bizim konuştuklarımızın hepsi hallerinden memnundu. Başka iş yapabilecekken animasyonu seçenler, bu sektörde uzun yıllar boyunca kalma planları yapanlar, üniversite mezunları var. Türkiye ortalamasının hayli üstüne çıkabilen ücretlerin bunda etkisi vardır mutlaka.
Nitekim Beylikdüzü Carrefour ve Profilo Alışveriş Merkezi’nde yaptığımız çekimlerde hepsi neşeli, hareketli ve uyumlu idiler.




“Bilgisayar mühendisiyim ama bu işi tercih ederim çünkü monoton değil”
Gülfer Güllü (24)

-Ailemden ayrı yaşıyorum. Kadıköy’de oturuyorum. İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde bilgisayar mühendisliği okudum ama sonra yapmak istemedim.
-Lisede bir arkadaşım bu işi yapıyordu. Ben de aynı ajansa yazılmıştım. O zamanlar 14 yaşındaydım. Animasyonculuğa lisede başladım ve çok sevdim. Çok çeşitli yerlerde çalıştım. VCD / CD sattım, şirketlerde müşteri temsilciliği yaptım... Ama en güzeli bu iş. Üç ay eğitim aldım, onun dışında staj yaptım.
-Ailem çalışmama hiç karışmadı, hep destek oldu. O yüzden hiç sıkıntı yaşamadım. Annem sigortalı bir işe girmemi istiyor ama her gün aynı tempoda bilgisayar başına oturup aynı işi yapmak bana göre değil. Monoton bir iş istemiyorum. Benim yapacağım iş insanlarla iç içe, sosyal olmalı. Hatta ileride aile danışmanlığını okumayı düşünüyorum.

“İlk işimde sokak çocukları saldırdı”

- İlk işim bir mağaza açılışıydı. Hoplayıp zıplayıp broşür dağıtacaktım. Sokak çocukları saldırdı. Korktum, mağazaya saklandım. Mağazanın sahibi gidip sokak çocuklarını tekme tokat dövdü, ben bu defa daha da kötü oldum.
- En çok palyaço olmayı seviyorum. Yorucu ama eğlenceli. Çünkü içinde çok özgürsün, istediğini yapabiliyorsun. Sinderella veya Pamuk Prenses kostümleri de çok hoşuma gidiyor.
-Noel Anne pek yok, beni güzel karşılıyorlar. Yine de en çok dikkat çekenler Noel Babalar. Ben biraz sönük kalıyorum onun yanında.
-Noel Baba’dan korkuyorlar ama anneden korkmuyorlar. Çocuklardan temiz sevgiyi almak, hiçbir çıkar olmadan bütün kalbini sana açması süper, resmen bir terapi. Elimi tutmaya, sarılmaya çalışırlar; bunlar çok güzel duygular. Benden özel ilgi beklerler.

“Sünnet ve doğum günlerinde yüklü miktarda bahşiş gelir”

- Sadece bu işi yapıyorum. Bu işi yaparak geçimimi sağlayabiliyorum, masraflarımı karşılıyorum. İşlerin yoğunluğuna bağlı olarak animasyon fiyatları 150 milyondan başlıyor. Yılbaşı için Noel Baba Noel Anne 300 milyonu buluyor. Özellikle sünnet ve doğum günlerinde yüklü miktarda bahşiş geliyor. Doğum günleri iki-üç saat, sünnet dört saat kadar sürer; açılışlar ise altı saatte kadar çıkıyor.
-Eğlenceli, herkesin yapamayacağı bir iş. İnsanları eğlendirmek zor. Grup olarak animasyon yapmaya gittiğimizde ekiple kendi aramızda da çok eğleniyoruz. Öyle olunca karşımızdakiler de çok eğleniyor.

“Hiç saklanmadım. Utanılacak bir iş yapmıyorum”

- Yılbaşlarında çocuklara alışveriş merkezlerinde oyun oynuyoruz. Genelde hep oyuncak istiyorlar. Kostümleri çekmek, vurmak hoşlarına gidiyor. Kostümleri yırtanlar bile oluyor. Ama bunu genelde bizden korkan çocuklar yapıyor. Korkusunu bize vurarak, “Ben senden daha güçlüyüm” mesajı vererek belli ediyor. Noel Anne olmak zor değil çok keyifli. Hiç saklanmadım, utanmadım. Sonuçta bu benim işim, utanılacak bir şey değil.
-1 yaşında çocuğun doğum gününe gitmek çok kötü. Elinden geleni yapıyorsun ama anlamıyor, öyle bakıyor suratına. En fazla “Agu bugu” yapıyorlar sana.


“Üniversite mezunuyum ama Noel Babacılık eğlenceli”
Hakan Kaya (21)

-Kadıköy’de tek başıma yaşıyorum. Ailem animasyon işinde çalışmama karşı değil.
-Sevimli palyaço olarak bu işe başladım. Çocukları seviyorum. Sevmeyen zaten bu işi yapamaz. Mimar Sinan Üniversitesi Sinema Televizyon Bölümü mezunuyum. Ama o mesleğe devam etmiyorum, bu işi yaparken daha çok eğleniyorum. Aynı zamanda paramı da kazanıyorum.
-Noel Baba olmak gayet kolay ve eğlenceli. Kostümlerden, aksesuarlardan hiç utanıp sıkılmadım. Sonuçta Noel Baba olmak için göbekli, yanakları kırmızı, ek sakallı olmak gerekir. Benim bütün arkadaşlarım da hayatında bir kere palyaçoluk yapmıştır.
-Bu yılbaşında Noel Baba olarak hediye dağıtıp herkesi eğlendireceğim.

“Şefin lafını yemektense çocuk kahrı çekerim”
Sercan Kaba (17)

-Dört kardeşiz, en ufağı benim. Ailem bana “Çocukluktan belliydi böyle olacağın” diyor. Babam ilk başlarda “Tornacının yanına girsen daha iyi olur” falan dedi ama zamanla işi sevdiğimi anladılar.
-Bu işten hiç utanmıyorum. Her yerde bu kıyafetleri giyebilirim. Daha önce markette gece çalışıyordum. Müşterilerle anlaşmak çok zor. Bir iş yerinde önce müdürün, sonra şefin lafını çekmek var; bir de buradaki çocukların “Hediye ver- hediye ver” diye bağırmasını çekmek var. Ben çocukların kahrını çekmeye razıyım. İleride de bu işi devam ettirmek istiyorum.
-Noel Baba dendiği zaman kolay ve önemsiz görünebilir ama işin içine girince önemli olduğunu anlarsınız. Bir çocuk için anne-babasının dediği şeylerden çok, bir Noel Baba’nın ya da bir palyaçonun dediği daha etkili olur. Ona inanırlar ve güvenirler.
Patates sattığı günlerde jonglörlük öğrendi
-Ocak-şubat aylarında pek iş olmaz. Ben de esnaf bir arkadaşımın yanında el arabasıyla patates falan satmaya başladım o dönem. Bir ara arkadaşıma bir baktım, patateslerle üç top çeviriyor. Bana da öğretmesini istedim. Çocuklar üç-dört top çeviren animatöre karşı daha sıcak oluyorlar, özellikle de Noel Babalara karşı.
-Boş vakitlerimde kukla yapmayı öğrenmek için kursa gidiyorum. Bu iş için kendimi geliştirmem lazım.


“Cep harçlığımı çıkarıyorum”
Mustafa Tiftikçi (17)

-İstanbul’da doğdum. Lise üçüncü sınıftayım, akşam lisesine gidiyorum. Ailemle birlikte Ümraniye’de oturuyorum.
-Bu işi yaparak cep harçlığımı çıkarıyorum. Hem de zevkli bir işi çok severek yapıyorum. Günlük yaklaşık 50 TL kazanıyorum. Yedi-sekiz aydır, okul olmadığı zamanlar bu işi yapıyorum. Başlamadan önce bir hafta eğitim aldım.
“Ailem bu işi yaptığım için benimle sürekli dalga geçiyor”
-Arkadaşlarımın hepsi bilir bu işi yaptığımı aramızda eğleniriz. Ailemdeki insanlarda benimle dalga geçer hep makara yaparız bu işi yaptığım için. Babam kaynakçı yurtdışına gidiyor üç kardeşiz. Babam olmayınca eve yardım da ediyorum. Eve destek olmak iyi oluyor.
-Bize verilen süre çok çabuk geçiyor, hiç sıkılmıyorum. Hopluyorum, zıplıyorum, çocukları eğlendirmeye çalışıyorum.

“Sakalı, kıyafeti çekiştiren çocuklar işin tuzu biberi”

-- Her işin zor bir tarafı var. Çocuklar ağlayınca moralim bozuluyor. Çünkü önemli olan onları eğlendirebilmek. Kıyafetimi, sakalımı çekip bana vuranlara alıştım. Bu işin tuzu biberi onlar.
--Bu yılbaşı bayağı yoğun görünüyor, nerede çıkacağımız belli değil. Belirli bir saatten sonra yılbaşında evlere gidiyor, kapıları çalıp hediye dağıtıyoruz. Bahşiş alıyorum genellikle.


“İşin en zor tarafı yaramaz çocukların vurup kaçmaları”
Mustafa Kaya (24)

--10 kardeşiz. Ailemle beraber babamın kararıyla maddi sıkıntılar nedeniyle Adıyaman’dan İstanbul’a yerleştik. Yenibosna’da oturuyorum. Bekarım.
--İşimi çok seviyorum ama ailem daha düzenli, günlük gidip geleceğim bir iş bulmamı istiyor. Bazen çok boş oturuyoruz, bazen de kafamızı kaşıyacak zaman bulamıyoruz.
-- Bugüne kadar tekstilde çalıştım. Nakışla başladım, sonra konfeksiyon işe, bayan kuaförlüğü ve tezgahtarlık yaptım. Bu işi internetten buldum.

“Bu kıyafeti giydiğiniz anda hayatın yükü hafifliyor”

--İlk işimde bir anaokuluna gitmiştik, palyaçoydum. Kıyafetleri giydiğiniz anda farklı bir dünyada hissediyorsunuz. Hayatın yükü biraz daha hafifliyor, sorunlar bitiyor. Başka bir gezegenden gelmiş gibi hissediyorsunuz.
- İşin zorluğu yaramaz çocuklar, vurup kaçanlar, hareket yapanlar, dürtükleyenler... Çocuklar çoğunlukla oyun oynamak istiyorlar. Onun dışında Noel Baba’nın kendilerine oyuncak araba, bilgisayar ve cep telefonu getirmesini istiyor. Noel Baba olmak zor iş ama severek yapınca o zorluklar gözünüze gelmiyor.

“Kardeşimi teşvik ettim, o da başladı”
- İlk zamanlar severek yapsam da dışarıdaki insanlara karşı çekingen olabiliyordum. Yavaş yavaş ailem ve çevremdeki insanlar bu mesleğime alıştı. Kardeşlerime çok komik geliyor. Mesela Noel Baba kılığında falan görünce gülüyorlar. Hatta bir tane kardeşim de benim ona işi anlatıp onu teşvik etmemle animasyonculuk yapmaya karar verdi.
-Babam bir fabrikada bekçi. Bu işi yapmamı istemiyor ama alışmaya başladı. Aileme biraz yardımcı olabiliyorum. Ama eve para getirsem de onlar hâlâ daha garanti iş olsun diyorlar. Aldığım para işe bağlı olarak değişiyor. Bahşiş ise bugüne kadar en fazla üç kere almışımdır.


“Babam yaşasaydı Noel Baba olmamı istemezdi”
Alper Can Aydın (30)

-16 yıldan beri tiyatro oyunculuğu ve animasyonlarda görev alarak geçimini sağlıyorum. Trabzon’da doğdum.
Küçükken ailem ile beraber gelip İstanbul’a yerleşmişiz. Bekarım, annemle beraber yaşıyorum. Babam 15 sene önce vefat etti.
O hayatta olsaydı Noel Baba olarak çalışmamı istemezdi.

“Tiyatro gibi animasyon da bir hastalık, bırakılmıyor

- Tiyatroya lisedeyken başladım. Okulun tiyatro kolundaydım, daha sonra hocamın yönlendirmesiyle gelişti her şey. Üniversitede işletme okudum, açıköğretim... Yani tiyatroyla alakası olmayan bir meslek. Altı yıldır Bahçelievler Kültür Merkezi’nde hem çocuk hem de yetişkin oyunlarında oynuyorum.
-Benim ailem tiyatro olayına ilk olarak yaşım kaç olursa olsun önyargılı yaklaşmışlardı. Hayatımı devam ettirmem için daha iyi bir iş sahibi olmamı istiyorlar. Daha sonra da evlenip çoluk çocuğa karışmamı istiyorlar. Ama bu tiyatro hastalık galiba. Animasyon da aynı şekilde. İnsan bir kere bu işe girdi mi kolay kolay bırakamıyor.

“Yeğenim bile beni Noel Baba olarak hatırlıyor”
-Yeğenim beni en fazla yılda üç kere görür ama beni Alper abiden çok Noel Baba olarak hatırlıyor. Bir abim var. Aile arasında küçükken ağabeyim ve ben oyunlar hazırlayıp misafirlerin karşısına çıkarmışız. Yani küçüklükten merakım varmış insanları eğlendirmeye.
-Noel Baba işini Airport Organizasyon’dan buldum. Yeni yıl kampanyası olarak belli bir miktarın üzerinde alışveriş yapanlara hediyeler veriyorum, 31 Aralık ve 1 Ocak’ta da hediyeleri Noel Baba kılığına girerek evlere dağıtacağız. Bu iş için 150 kişilik Noel Baba ekibi ile çalışıyoruz.
-İlk başladığım zamanlarda utandığım anlar oluyordu. “Biri görürse ne der? Ne yaparım?” diye hep bir endişe oluyordu içimde. Bir keresinde arkadaşımla karşılaşmıştım.”Bu ne hal böyle, tipe bak”dediğinde, ben de iş için yaptığımı söyledim. Aslında aynı “Neşeli Hayat” filminde Rıza’nın halleri gibi. Ama daha sonraları alıştım. İnsanların “Aa, Noel Babacılıkla para mı kazanılır?” gibi tepkilerine aldırmamaya başladım. Kendimle barışık oldum denebilir bu konuda.

“Hiçbir Türk böyle giyinmez!”
-Bağdat Caddesi’ndeki Mc Donalds’da palyaço kılığında çalışıyordum bir dönem. Genç bir bayan elinde milkshake içeri girerken ayağı takıldı. Büyük bir ihtimalle sakardı ve basamağı görmedi. Bütün milkshake başımdan aşağı kıyafetime döküldü. Bu halimi gören çocuklar çok eğlendi, hatta bunun bir gösteri olduğunu zannettiler. “Bir daha bir daha” diye tekrar yapılsın diye tempo tutan çocuklar oldu.
- Bu işi yurtdışında da yaptım. Sekiz Balkan ülkesinde animasyonculuk yaptım. Bir defasında, Arnavutluk’ta amcanın biri “Sen Türk müsün?” dedi. “Evet Türküm” dedim. “Hiçbir Türk böyle giyinmez. Soytarı mısın sen!” dedi. Anlayacağınız, “Türkler Noel Baba kıyafeti giyemez” diye düşünüyorlar.
-Anahtarlık dağıttığım bir işteydim. Adamın biri benden 10 tane anahtarlık istedi. “Maalesef yeterli sayıda olmadığı için veremeyeceğim” dedim. İki yumruk yedim... O gün işi bırakmayı düşündüm ama oturup düşününce “Böyle insanlar var, onları da böyle kabul edeceğiz” dedim.