Pazar Sokakların sahibinin sesi

Sokakların sahibinin sesi

10.06.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kaba gibi görünen çıkışlarında bile bilinç taşıyan, sokağın sertliğine akıllıca taşlamalar yerleştiren Objektif, yeni albümü "Sokağın Sesi" ile adam gibi rock ihtiyacına yanıt veriyor

Sokakların sahibinin sesi

MÜZİK Objektif dağıldığı zaman, sevgili karikatürist dostum Aptülkadir Elçioğlu (namı diğer Aptülika), "Vecdi dağıldı" demişti. Yanlış değildi. Rock müziğimizin emektar topluluğu Objektif aslında yıllar boyunca gitarcı, şarkıcı ve besteci Vecdi Yücalan tarafından sürüklenmiş bir hülyaydı. Bu hülya hiç peşini bırakmadı Vecdi'nin. Kadıköy'ün büyük bir pasajının betonlu sessizliğine sığdırılmış küçük dükkanında geçirdiği iştiyaklı yıllarda bile, hep müziğin fırfırlı eteklerine tutundu. Objektif'i nasıl yeniden ayağa kaldırabileceği düşünceleriyle uyandı gece yarıları yatağından. Yedi yıldır muhtelif "politik" talihsizlikler sebebiyle ölü toprağı serpilmişti Objektif topluluğunun üzerine. 2000 yılında çıkardıkları "Künye" albümündeki bazı şarkılar "münasebetsiz" derecede politikti. "Dağlarda" çevreci bir şarkıydı ama adının çağrışımından kelli yanlış anlaşıldı. "Yuh!" şarkısının klibi içinde geçen "işemek" fiili yüzünden tüm kanallardan geri döndü. Olmadı bir türlü; aksilikler aksilikleri kovaladı. Yeterince konser ve turne fırsatı yaratılamadı ve Objektif bu albümü takip eden yıllarda dağıldı. Dayanamadı fazla, 2004 yılında yeni bir kadro ile Objektif'i Anadolu yollarına düşürdü yine. Memleketin doğusu kuzeyi, uzağı yakını demeden çaldılar medyanın ve şaşaalı sahne ışıklarının uzağında. Dönüşte de ayaklarının tozları ile girdiler stüdyoya. Ve böylece yedi yıl aradan sonra beşinci Objektif albümü "Sokağın Sesi"nin ilk tohumları, kayıt cihazının bandına düştü. İlk dönem çalışmaları Unkapanı'nın rock müziğine ilk uyanan plak şirketlerinden Uzelli tarafından 1990'lı yıllardan çıkarılan Objektif, yeni albümünde daha yenilikçi sesler deniyor; eskiye ve Anadolu kültürüne kendisini bağlayan halatı inceltmeden. "Sokağın Sesi" eskilere göre daha fazla aşk şarkısı içeriyor. Yok, yok, yanlış anlaşılmasın. Yaşlılık psikolojisi değil, sadece aşk şarkıları aracılığıyla muhalif bir kimliğin pekala mümkün olabileceğinin kanıtı olarak. Açılıştaki hard-rock trash tınılı "Otobüs", içinde makamsal öğeler barındırıyor. "Aynanın arkasındaki flu yüz kimin?" sorusu açık bir politik göndermede bulunuyor. 4/4 lük ritimler kazanında Anadolu'nun melodik çiçekleriyle kaynayan "Kerkük Zindanı", çok etkileyici bir düzenleme. Cem Karaca ve Erkin Koray'lardan devralınan bir mirasa duyulan saygının ürünü. Gerçeküstücü göndermelerle süslenmiş "Cansuyu", denizin üzerinde uçan bir kuşun kanatlarında yazılmış. Üzerine söz yazmanın zor olduğu aksak ritimler üzerinde koşan Objektif, sıkı çalan bir topluluk olduğunu da ispatlıyor burada. 5/8'den 10/8'e; oradan 4/4'lük rock bölüme geçişler kusursuz. Hakan Şavklı'nın başarılı gitar solosuyla taçlanan "Cansuyu", Anadolu rock'ın modern yüzüne iyi bir örnek. "Leşçi", Objektif'in AB'ye, AB'nin de Türkiye'ye bakışını tarif ederken, daha önce "Künye" albümünde yer bulan "Yuh!", Vecdi'nin duygusal bağı yüzünden, Barışarock ve Greenpeace görüntüleri eşliğinde kliplenmiş yeni sürümüyle albüme alınmış. Kaba gibi görünen çıkışlarında bile her zaman bilinç taşıyan, sokağın sertliğine akıllıca taşlamalar yerleştiren Objektif topluluğu, titizlikle hazırlanan ve keyifle dinlenen yeni albümü "Sokağın Sesi" ile adam gibi rock ihtiyacına yanıt veriyor. Adam gibi rock Müzikseverler kapalı mekanların hükümranlığında geçen kış uykusundan uyandığında gördü ki, bu kez doğada festival adına eskisinden daha çok çiçek açmış. Alkollü bir içkinin sponsorluğunda köpürtülen One Love Festival, bu çiçekler arasında içimize derin nefeslerle çekip kokladıklarımızdan, yakamıza iliştirmekten en fazla gurur duyduklarımızdan biriydi. One Love Festival, adından da anlaşılacağı üzere Bob Marley'in isyancı ruhunu yaşatan, dünya ve insanlık meseleleri hakkında duyarlı, vicdan sahibi müzisyenleri ağırlıyordu; Manu Chao, Moby, Peter Gabriel, Morrissey gibi. Biz onu gönlümüze ve yakamızda ayrı bir yere koymuştuk ama maalesef festivalimiz son iki yıldır yola ilk çıktığı idealler adına rakım kaybediyor. Sponsor memnuniyeti, bilet kesme kaygısı, diğer organizasyonlarla rekabet etme güdüsü, One Love Festival'i diğerlerinden farklı kılan değerlere zarar veriyor. Gırtlak gırtlağa süren organizatör savaşlarından bu yıl One Love Festival'in nasibine düşenler Beastie Boys, Underworld, Brooklyn Funk Essentials&Hüsnü Şenlendirici, Idlewild, Orishas, Ayhan Sicimoğlu & Latin All Stars, cirKus (feat. Neneh Cherry) ve Nekropsi. One Love Festival'in gelecek terazisinin bir darasında düzgün ve düşünceli kimliğiyle sahip olduğu biricik yerde tutmak, diğer darasında ise onu kirli bir rekabetin karanlık çukuruna itmek var. Gün sayısı ikiden üçe çıkarılan; 15, 16, 17 Haziran'da Parkorman'da gerçekleşecek One Love Festival, bakalım iskontolu ideallerle dünyevi hedefleri tutturabilecek mi? Bizim bir aşkımız vardı: One Love İspanyol şarkıcı Martirio, yeni albümü "Primavera En Nueva York"ta yaşadığı toprakların kültürünü en sevdiği şarkılar üzerinden Amerikan cazıyla buluşturuyor. Bu buluşma zabıtlara geçsin diye çok kültürlülük müessesesinin müşahitleri eşliğinde gerçekleştiriliyor. Bir yanda fado müziği, bolero duyguları, flamenko dokunuşları, Latin huzuruyla bezenmiş çalgılar, karşı tarafta piyanist Kenny Drew Jr., kontrbasçı George Mraz, davulcu Dafnis Prieto gibi birbirinden değerli caz müzisyenleri var. Klarnetçi Paquito D'Rivera, trompetçi Claudio Roditi ve saksofoncu Houston Person ise olayı uzaktan seyreden isimler. Martirio'nun sesindeki tatlı esnekliğin enstrümanlarla buluşması, mutluluğu, sadeliği ve duygusallığı arayanlar için kaçırılmaması gereken bir randevu. New York'ta bir İspanyol