Pazar Son sözü o söyler: Ouughh!

Son sözü o söyler: Ouughh!

30.04.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Ben de faydalanmak istiyorum şu Kemal Kükrer'den...

Son sözü o söyler: Ouughh

Hep merak etmişimdir; bu reklamı karı-koca izleyip de, kadın sonra kocasına, reklamında "o kaslı yavru"nun oynadığı deterjanı nasıl sipariş eder? Koca durumu fark edip bozulmaz mı? Bu reklamlardan birinde Mehmet Aslantuğ oynuyordu mesela. Her fırsatta kıskançlık komalarına giren, biri karılarına yanlışlıkla yan baksa evde karılarını döven kocalar, Aslantuğ'un deterjanını isteyen karılarına "Yoksa senin derdin deterjan değil, Mehmet bey mi?" diye arıza çıkarmaz mı? Şu süper adamlarla ev kadınlarına temizlik malzemesi vesaire satmak isteyen reklamlar vardır hani. Aniden mutfakta bir süper adam peydahlanır. Kadın heyecanlanır. Ki niye heyecanlanıyorsun teyze? Çok mu beğendin çocuğu? Genç, yakışıklı... Bir de Şener Şen'in reklamı vardı, tüptü galiba. Şener Şen görünmez adam, kah orada kah burada, en fenası bazen de banyoda. Tamam, reklamda bebeğe banyo yaptırılırken giriyordu banyoya ama insan tabii endişelenir, ya tüm aileyi banyoda dikizliyorsa bu süper-tüp-adam? Hem şu meşhur Türk aile yapısı nasıl kaldırıyor bu tip hareketleri? En son şu Kemal Kükrer reklamlarını izledim de... Ne ayol bu?"Kemal Kükrer 50 yıldır hayatımda", "Eee rahmetli kocan?", "O da seviyordu. Kemal Kükrer'in her şeyi zevk veriyor..." Vay be!İsme bakar mısınız: Kükrer. Ouughh!Sirke miymiş, sosları da mı varmış, her ne ise... Bu reklam marka bilinirliğini artırır muhakkak fakat satışları artırır mı, düşürür mü, orası şimdilik belirsiz.Kadınlar bakkala gidip Kemal Kükrer alacak, sonra da çapkın çapkın "Ben de faydalanmak istiyorum bu Kemal Kükrer'den" mi diyecek?Desinler. Derlerse... Böyle bir reklamın satışları artırdığı ortaya çıkarsa eğer, bizi yıllardır "geleneksel, muhafazakar Türk aile yapısı" masalıyla yiyenlere, Kemal Kükrer'in acı sosunu önereceğim -yiyin bizi bakalım, nereye kadar! Satışları artırır mı? Bir masöz çalıştığı otelden kovuluyor, haksız yere kovulduğunu iddia ediyor ve dava açıyor. Söylediğine göre ünlü bir Hollywood yıldızı masaj yaptırırken havlusunu açıyor ve mastürbasyon yapmaya başlıyor. Masöz "Bir gün önce de kendisine masaj yaparken kalçama dokunmuştu. Ertesi gün bana bu hareketinden rahatsız olup olmadığımı sordu. 'Hayır' dedim çünkü biz profesyoneliz ve zorluk çıkaran müşterileri idare etmek zorundayız" diyor: "Ona masaj yaparken eli hep havlunun altındaydı. Başına masaj yapmak için üzerine çıktığımda havluyu açtı ve kendini tatmin etmeye başladı. Ben de odadan kaçtım."Yasal nedenlerle adı açıklanmayan Hollywood ünlüsü için acilen bahisler açıldı: Kim bu sapık?Kimlerin ismi dolaşmadı ki dillerde! Tom Cruise? Yakışır ama... Brad Pitt olmasın da... George Clooney de olmasın. Johnny Depp hiç olmasın.Ah, eldeki tek ipucunu vermeyi unuttum. Herif, İskoçya'daki otele karısıyla gelmişmiş. Evli Hollywood yıldızı arıyoruz...Johnny Depp ile Vanessa Paradis evli değil, değil mi? Russell Crowe olabilir mi? O bölgede tatil yapanların listesi çıkarıldı hemen: Sean Connery, Hugh Grant, Tom Hanks... Oralarda golf oynayan ünlüler arasında bir de ünlü çift var: Michael Douglas ile karısı Catherine Zeta-Jones.Bahislerde Michael Douglas'ın önde gittiğini söylememe lüzum var mı? Ve isim açıklandı: Kevin Costner. Kim bu sapık? Ve isim açıklandı... Fenerbahçe-Galatasaray derbisi vardı ya geçen hafta. Hani 22 Nisan akşamı, Fener'in Cimbom'a 4 tane attığı maç. İşte bu maçı "kompile" Fenerli bir aile, televizyon başına toplanmış, çoluk çocuk izlemekteler. Bu arada fanatik Fenerli teyze, dört falan kesmez onu, Kanarya'nın gole çeviremediği her pozisyonda kızıyor: "Salak mısın ya? Salaklar. Atsanıza. Salaklar!"Ertesi sabah, maçın seyircilerinden 2,5 yaşlarındaki "yiğen" Ali gazetede spor sayfasını görünce heyecanla teyzesini çağırıyor. Minik parmağı Fenerli futbolcuların fotoğrafının üstünde: "Teyze, bak. Salaklar." Aaa, gazete "salakların" fotoğrafını basmış Ben "Aliye"cilerden olamadım. Bazen izliyorum. Ki haftalarca izlemesem de, galiba fazla bir şey kaçırmıyorum; zira dizide pek bir şey değişmiyor. Hâlâ herkesin sebebi belirsiz bir şekilde çok sevdikleri, hatta taptıkları Aliye, genizden gelen hissiz sesiyle "Ah çocuklarım, vah çocuklarım" deyip duruyor. Bu arada, babasından bin bir güçlükle aldığı oğlan çocuğu da -tamam, ne güzel, annesinin yanında ama- atölye köşelerinde büyümeye gayret ediyor. Babasının yanındayken daha iyi koşullarda yaşıyordu sanki yavrucak.Bu arada küçük kız da anne hasretiyle orasını burası kesmiş, kendine zarar vermiş; öyle mi? Biliyorum, şimdi komada... Magazin programında "İki hafta sonra öleceğim" diyordu, gördüm.Dizi mizi bir yere kadar da, dizideki küçük kızı canlandıran o küçük kız iyi mi? Böyle bir rol için nasıl bir destek verildi ona? Yarın gerçek hayatta annesi ya da sevdiği başka biri uzağa gitse, onu özlese... Dizide canlandırdığı rolden esinle, orasını burasını kesmesin diye bir önlem alındı mı mesela? Normalde bunlar sorulmaz, nasılsa bu tür şeyler düşünülmüştür diye gönül rahatlığıyla izler insan ama... Geçen salı "Aliye"den sonraki magazin programında o küçük kızı konuşturuyorlardı. Çocuk nihayet; uzatılan mikrofana konuşuyor, enteresan laflar etmeye çalışıyor, büyük olasılıkla şu "öleceği" meselesinde "kandırıkçılık" yapıyor... Ki "yalan söylüyor" demeye benim dilim varmıyor!"Aliye" zaten çok izleniyor, reklama lüzum yok diye dizinin "büyükleri" magazin programlarına konuşmuyorlar belli ki, kendilerini koruyorlar. Çocukları kim koruyacak? Büyükler magazinden kaçıyor, çocuklar yakalanıyor İlk kez bir Müslüman astronot uzaya gidecek. Malezya hazırlık yapıyor. Ulan, Malezya bile uzaya adam gönderecek kıvama gelmiş demek ki. Gerçi Ruslarla ortak ama... "İstikbal göklerde"ydi hani Türkiye? Neyse. Hem meğer uzaya birini göndermekten bile daha zormuş, uzaya bir Müslüman göndermek. Zira bu Müslüman astronotun uzayda ibadet etmesinin koşullarını oluşturmak gerekmekteymiş.Şimdi Kuala Lumpur'da birtakım bilim adamları uzayda, yerçekimsiz ortamda sınırlı su ile nasıl abdest alınacak, namaz nasıl kılınacak, namaz saatleri nasıl belirlenecek, Kabe'nin yönü nasıl hesaplanacak falan diye tartışıyorlar.Müslüman astronot Uluslararası Uzay İstasyonu'na (ISS) da gidecek. Ki bu "istasyon" bir günde dünyanın çevresinde 16 kez turluyormuş. Bu durumda "Hani Kabe? Şuradaydı az önce. Kaçtı Kabe. Saat kaç?" falan, uzayda namaz kılmak hakikaten de çok zor olacak gibi görünüyor. Hele uzayda bir damla suyun bile nasıl kıymetli olduğu düşünülürse...Kim bilir belki Türkiye çoktan halletmiştir uzaya gidiş gelişi de, sırf bu ibadet meselesi yüzünden uzaya astronot göndermiyordur. Ha bir de uzayda mangal yakmanın bir yolunu bulmak gerek tabii! Uzayda kıble ne yana düşer usta?