Pazar "Sultan olduğumu bazı akrabalar bile bilmiyor"

"Sultan olduğumu bazı akrabalar bile bilmiyor"

08.10.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Ayşe Sultan'ın çocukları hanedanın en küçük mensupları. Büyükbabasının adını alan Ali (6) Chelsea ve Galatasaray fanatiği. Türkiye'ye gelmeyi ve Beylerbeyi Sarayı'nı çok seviyor. Tarık (5) ise futbola ve Çırağan Sarayı'na bayılıyor. O da Galatasaray fanatiği. Cengiz (3) Büyükada'da atla gezmekten çok hoşlanıyor. En küçük hanedan mensupları ise 18 aylık Aliye ve iki aylık Ziya.

Sultan olduğumu bazı akrabalar bile bilmiyor

Eğer saltanat lağvedilmemiş olsaydı, bugün İngiltere'de beş çocuğuyla gözlerden uzak, mütevazı bir yaşam süren Ayşe Sultan (Sutton) herkesin tanıdığı, her adımı takip edilen, Türkiye'nin en önemli figürlerinden biri olacaktı. Belki de Dolmabahçe Sarayı'nda kendisini görebilmek için avluda toplanan halka ve turistlere penceden el sallayacaktı. Oysa Ayşe Sultan ve ailesine bambaşka bir dünya kaldı. İngiltere'de yaşayan Ayşe Sultan tarih okudu, hatta Osmanlı tarihi üzerinde uzmanlaştı. Şimdi İngiliz eşiyle birlikte beş çocuğunu büyütüyor.Ayşe Sultan (35) Osmanlı hanedanı mensuplarının geçen ay "Osmanoğlu'nun Sürgünü" isimli TRT belgeselinin tanıtımı için Dolmabahçe Sarayı'nda buluştuğu gecede dikkati çekti. Tüm gözler beş çocuğuyla objektiflere gülümseyen genç sultanın üzerindeydi. Yurtdışında yaşayan Osmanlı hanedanı mensuplarından Ayşe Sultan "İstanbul'da diğer üyelerle tanışma ve bir araya gelme fırsatını buldum. Hâlâ tanışmadığım birçok üye var" diyor: "Hanedan üyesi olduğumu İngiltere'de çok yakın arkadaşlarım dışında kimse bilmiyor. Hatta çoğu akrabamız bile" "Ailemin sürgüne gönderilmesi medenice oldu" Exeter Üniversitesi'nde politikayla birlikte tarih okudum. Mastırımı da Londra Üniversitesi'nde Osmanlı tarihi üzerine yaptım. Tez çalışmam, "Osmanlı saltanatının lağvedilmesi kaçınılmaz mıydı?" sorusuna yanıt arıyordu. Tarih okumuşsunuz. Hanedan üyesi olmanızla bir ilgisi var mı bu tercihin? Ben ihtilalin kansız olmasından gerçekten çok memnunum. Rus devriminden sadece birkaç yıl sonra hayata geçmesine rağmen ailemdeki kimse ya da çocuklar çar gibi vurulmadı. Türkiye için daha da önemlisi, katliam ya da savaş yaşanmadı. Bu açıdan bakıldığında ailemin sürgüne gönderilmesi medenice oldu.Aynı dönemdeki diğer devrimlere, özellikle Avusturya ve Almanya örneklerine bakıldığında tüm ailenin birlikte sürgün edildiğini görmüyoruz. Türkiye'de sadece sultan ve yakın ailesi değil, şehzadeler, sultanlar, onların küçük çocukları da ülkeden birlikte ayrıldı. Bu yolla, kimsenin arasında fark gözetmeksizin yapıldığı için oldukça sert olduğunu da düşünüyorum. Sizce kaçınılmaz mıydı? Sürgün size ne ifade ediyor? Bütün ailem sürgüne gönderildi. Evlerini, arkadaşlarını ve en önemlisi kendi ülkelerini terk etmeleri için zorlandılar. Sürgün onlar için inanılmaz ağır oldu. Avrupalılarda görülen sürgünlerin tersine, ailem İsviçre bankalarında para ayırmadı ya da başka yerlerde gizlemedi. Türkiye'yi terk ettiklerinde birkaç şahsi eşyalarından başka hiçbir şeyleri yoktu. Sonuç olarak yaşam onlar için her zaman inanılmaz güç seyretti. Hanedan üyeleri sürgünün şeklinden şikayet ettiler mi? "Ne yazık ki modern Türkiye'ye katkı yapamadık" Mustafa Kemal'in ülkenin çok ihtiyacı olan önemli reformları hayata geçirdiğini ve harika işler başardığını vurgulamak gerekli bu noktada. Ama şunu söylemek istiyorum: Kimse Türkiye'yi benim aile üyelerimin sevdiği kadar sevemez. Ne üzücüdür ki, I. Dünya Savaşı sonrasında seçilmiş demokratik hükümet modern Türkiye'yi yeniden yapılandırırken ailem katkıda bulunamadı. İmparatorluktan ulusa geçiş için yeniden yapılandırma kaçınılmazdı. Tabii 20'nci yüzyılda demokratik Avrupa devletlerinin çoğu monarşi rejimi altında evrim geçirdi. Sizce, sürgün doğru karar mıydı? İlk olarak kendisi beyzade değildir. Babası beyzadedir. Dolayısıyla kurallar kendisi için konmamış, doğduğundan bu yana istediği zaman Türkiye'ye gitme özgürlüğüne sahip olmuştur. Böyle kişilerin görüşleri ailemizi temsil etmemektedir. İkinci olarak, Suudi Arabistan'daki Vahabi mezhebi her zaman Osmanlı'ya karşı ayaklanmıştır. Biz onları yüzyıllardır onaylamadık ve bu yüzden Arapların aşiret kültürünün model olabileceğini söylemek inanılmaz. Dolmabahçe Sarayı'nda hanedanın buluştuğu gecede Beyzade Bülend Osman, "Eğer hanedan üyeleri sürgün edilmeseydi, Türkiye'nin Suudi Arabistan'a benzeyeceğini" söyledi. Bu sözlere katılıyor musunuz? 'Artık pek sık gelemiyoruz, 5 çocukla seyahat etmek zor' İstanbul'da diğer üyelerle tanışma ve bir araya gelme fırsatını buldum. Hâlâ tanışmadığım birçok üye var. Sonuçta ailemiz tüm dünyaya dağıldı. İngiltere'de yaşayanlarla yakın ilişkiler içerisindeyim, görüşüyoruz. Hanedan üyeleri ile sık görüşür müsünüz? Osmanlı yeniden var olmayacak ki! Hanedan birçok açıdan mükemmel ve görkemliydi. Bir Müslüman olarak, Osmanlı İmparatorluğu'nun birçok kutsal şehri koruduğuna, kutsal yadigarlara bakıldığına ve halifeliğin güçlü yönetimi vasıtasıyla dinin sınırları aşmasında başarılar elde ettiğine inanıyorum. Bir Türk olarak da imparatorluk dünya çapındaki Türklere bir saygı getirdi, zengin kültürümüz ve ilerici hukukumuzla tanıştırdı. Hanedan devam etseydi siz sultan olarak anılıyor olacaktınız. Böyle düşününce ne hissediyorsunuz? Çok yakın arkadaşlarım dışında kimse bilmiyor. Hatta çoğu akrabamız bile... Çevrenizdekiler hanedan üyesi olduğunuzu biliyor mu? "Maalesef çocuklarım hiç Türkçe bilmiyor" Ben İstanbul'a ilk kez aile üyelerimle, dönmeleri için izin verilen 1974'te geldim. Onlar ölene kadar yaz aylarını çoğunlukla Türkiye'de geçirdik. Onların bir zamanlar kendilerine ait olan saraylardan hep birkaç dakika uzaklıkta durmalarını görerek müteessir oldum. Tabii onlar buna hiçbir zaman içerlemediler. Benimle birçok hatırayı ve harika hikayeyi paylaştılar. Ben de onların şehre ve ülkelerine aşklarını yaşıyorum. Türkiye'yi ilk kez ne zaman gördünüz? Büyükbabamların ölümünden sonra çoğu yazı Türkiye'de geçirdik. Onlara ait, Sultanahmet Camii'ne çok yakın bir dairede kalıyorduk. Büyükannem öldüğünde de Türkiye'de yanındaydım. Eyüp'e gömüldü. Güney kıyılarını geziyoruz. Kuşadası'nda çok zaman geçirdik. En son İstanbul'a üç yıl önce kardeşimin düğünü için gelmiştik. Artık Türkiye'ye gelmek o kadar kolay olmuyor, beş çocuk olunca. Sık sık geliyor musunuz? Hepsini kendim büyütüyorum. Sağlıklı, güzel ve mutlu çocuklar olduğu için Allaha dua ediyorum. Onlar hayatımın ışığı. Bunun yanında kendi şirketimize ait tüm daire ve otellerin iç dizaynını ben yapıyorum. Beş çocukla ilgilenmek zor mu? Maalesef çok az. Pratik yapmayınca çok unuttum. Ne yazık ki çocuklarım da konuşamıyor. Türkçe biliyor musunuz? Sanmıyorum. Eşim İngiliz ve İngiltere'de olmayı seviyor. Yine de güneyde bir ev almayı planlıyoruz. Babam da İstanbul'da bir ev satın aldı. Bir gün Türkiye'ye gelip yerleşme gibi bir niyetiniz var mı? Politik konular hakkında konuşmayı tercih etmiyorum ama Türk kadınlarının harika gözleri var! Türk kadınları hakkında ne biliyorsunuz? Ayşe Sultan'ın babası, 5. Murad ve Sultan Reşad'ın soyundan geliyor. Aile ağacına bakıldığında, babasının babası 5. Murad'ın torunu. Babasının annesi ise Sultan Reşad'ın torunu. Dedesi Ali Vassib Efendi Çırağan Sarayı'nda, büyükannesi Emine Mukbile Sultan ise Dolmabahçe Sarayı'nda yaşadı. Babası Mısır'da doğdu, daha sonra eğitimi için Londra'ya geldi. Yeminli hesap uzmanıydı. Bayer'in finans direktörü olarak çalıştı. Oxford'da yaşarken üç çocukları dünyaya geldi: Ayşe, Orhan Murad ve Selim Süleyman.Orhan Murad'ın biri 2 yaşında, diğeri altı aylık iki çocuğu var. Bilgisayar şirketinde çalışıyor. Selim Süleyman ise bir sigorta şirketi için çalışıyor. Ayşe Sultan İngiliz maliyeci Nicholas Sutton ile evlendi. Eşiyle birlikte üniversite yıllarında bir yatırım ve emlak şirketi kurdu. V. Murad ve Sultan Reşad'ın torunları

Yazarlar