Pazar "Taşlanarak öldürülen Kadriye de bizi aradı ama gelmekten korktu"

"Taşlanarak öldürülen Kadriye de bizi aradı ama gelmekten korktu"

18.01.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Üç trajik hayat hikayesi

Taşlanarak öldürülen Kadriye de bizi aradı ama gelmekten korktu





Karşımda aile meclisinin aldığı ölüm kararından zor kurtulmuş genç bir kadın. Foto muhabiri arkadaşım Bünyamin Aygün ve ben öfke ve şaşkınlık içinde dinliyoruz anlattıklarını. Bazen soracak sorumuz kalmıyor, bazen üst üste hepsini sıralayıveriyoruz merak ettiklerimizin.
Yaşadıklarını anlatırken korkuyla bakıyor Rahime'nin gözleri. Eli, ağzını kapatan beyaz tülbentinin üstünde. Tülbent yetmiyor, biraz daha saklamak istiyor sanki kendini. Rahime A. 38 yaşında. Onun trajik bir filmi anımsatan hayatı, diğerlerinden pek farklı değil aslında.
Güneydoğu'da, son bir yılda bizim bildiğimiz, bilebildiğimiz, aile meclisinin ölüm kararından kurtulabilmiş kadınlardan biri o. Son bir yılda tam 23 genç kadın, aynı sebepten ötürü kaçıp Diyarbakır'daki kadın örgütü KAMER'e sığındı.
Aslında hepsiyle görüşmek, hepsinin öyküsünü tek tek dinlemek isterdik. Ama her biri Türkiye'nin bir başka ilinde Sosyal Hizmetler konukevlerinde yeni bir hayata tutunmaya çalışıyordu. Ve ölüm hâlâ onların peşindeydi. Aileleri hâlâ "namusu temizlemek" uğruna bu genç kızları arıyordu.
Üç hafta süren konuşmalar, tartışmalar ve fikir alışverişlerinden sonra KAMER yetkilileri bizi Rahime'yle buluşturmaya ikna oldular.
Kimseyle görüştürülmeyen 23 kadından biriyle konuşarak, aile meclisinin hakkında ölüm kararı verişinin ve tıpkı diğer 22 kadın gibi ölümden kurtuluşunun öyküsünü dinledik.


Kocamdan çok dayak yediğim için, onun sapık tekliflerine dayanamadığım için kaçıp babamın evine dönmüşüm. Anam "Sen bir kere bu evden duvakla çıkmışsın, kocanın evinden ölün çıkar. Baban akşam seni görürse öldürür" dedi. Ama artık her şeyi göze almışım. Dedim, "Öleyim daha iyi". Babam gelince, "Döneceksin evine" diye bağırdı. Baktım beni gönderecekler, önceden tanıdığım bir ailenin yanına kaçtım, iki gece orada kaldım. Onlar başları derde girer diye korktular; "Bacım, sen git, başımız derde girmesin" deyip beni babama verdiler. Babam dedi, "Sen başkasının evinde kalmışsın, namus gitmiştir." Kocam da "Namus kalmamıştır. Kaldığı ev akraba değildir. Kabul etmem" dedi.


Toplanmıştır. Kocam almadığı için babamın evinde kalıyorum. Amcam, kardeşlerim, babam, anam, bacılarım konuştular. Kocam da beni geri almayınca "Bunu öldürmezsek başımız yerden kalkmaz. Böyle şey bizde olmaz. Başımızı baş aşağı ettin" dediler. Kocam da "Öldürmezsek namus kurtulmaz" demiş. Onlar için namustur. Baktım annem ağlıyor. Geldi dedi "Seni öldürecekler". İki ay aile meclisini topladılar. Kimin öldüreceğine karar verdiler. Aynı çatının altındayız. Ben her şeyi duymuşum.


Erkek kardeşim ve emmimoğlu. Beni zehirleyeceklerdi. Hemen öldürmüyorlar. Adet öyledir. Bacım üzülürdü, "Benim verdiklerimi ye. Başka bir şey yeme" derdi. Bir yerden bir adres almış. Diyarbakır'da bir yer varmış, kadınlara sahip çıkıyormuş. Onu verdi bana.

"Eğer namus temizlenmezse bakkal bile aileye mal satmaz"

Bir gece bacım geldi, uyandırdı. "Seni sabah öldürecekler, kaç" dedi. Hava aydınlanmadan çıktım. Yüzümü gözümü sardım. Minibüsler kalkıyor köyden şehir merkezine. Bindim. Beni tanımadı kimse. Garaja gittim. Diyarbakır otobüsüne bindim. Sora sora adresi bulmuşum. KAMER'e geldim. Bana sahip çıktılar. Sonra başka bir şehirde sığınma evinde kaldım. Belki günlerce korkudan gözüme uyku girmemiştir. Oradan da ayrılınca bana başka bir şehirde iş buldular. Şimdi orada çocuk bakıyorum. Ne Diyarbakır'a giderim ne de anamların yaşadığı yere. Tanıdık birini görürüm diye korkarım.


150 milyona çocuk bakıcılığı yapıyorum. 50 milyon lira da kiram vardır. Çok mutluyum.


Çok görmüşüm. Sevdiğiyle kaçar, öldürülür. Tecavüze uğrar, öldürülür. Kadınlar çok korkar böyle şeylerden. Komşu köyde olmuştur bir defa. Biri kıza göz koymuştur. Tarlaya giderken tecavüz etmiştir. Kız eve kan içinde dönmüştür. İki ay sonra hem kızı hem oğlanı öldürdüler. Öldürmeyi hemen yapmıyorlar. Planlıyorlar, kimin öldüreceğine karar veriyorlar.


Aileyi köyde namussuz görürler. O kızı daha kimse almaz. Aileden kimsenin köyde lafı geçmez. "Ne konuşuyorsun, önce namusunu temizle" derler. O kız ölene kadar o eve kimse gitmez. Bakkala gitsen bir şey satmazlar. Öldürünce şerefli aile olur.

"Sevdiğim yoktu ama amcamın oğluna verseler yok demezdim"

13 yaşında. Babam öyle uygun görmüştü. Kocam zengindi. Babama para verdi. Babam da "Şu adamla evleneceksin" dedi. Adet öyledir. Soramazdım zaten. Kocam gelip beni aldı. Bir karısı, 10 çocuğu vardı. Kuma almıştı beni.


45. Köylümüz değildi ama biliyorduk. Bir-iki kere düğünlerimizde görmüştüm. Düğün yapmadı. Sessiz götürdü beni. Adamın başka niyeti yoktur. Beni kendi zevki için almıştır.


Beğendiğim biri yoktu ama amcamın oğluna verselerdi memnun olurdum. İsterdim. Sevgi yoktu ama "yok" demezdim.


İkimizin odası ayrıdır. İlk geldiğimde yalnız benimle yatıyordu. Ne ahır ne bahçe bilirdi, nerede yakalasa "Benle yat" diyordu. Yatmadığın zaman ağzını burnunu kırıyordu. 14 yaşındaydım, ses edemezdim ki. Dedim ki, "Herhalde adet budur. Kocası nerede yakalarsa orada yapar. Kadının görevi budur."


Beni keşke öldürselerdi, böyle şey görmeseydim. Bu nedir, bu nedir! Böyle bir şey, bu nedir? Bir yakınım evlenmeden anlattı bana. Ben dedim, "Hayatta böyle bir şey yoktur." 14 yaşındaydım daha. Çok korkuyordum.


Şefkat nedir? İlk günler düşünmüştüm. Elini boynuma atar, dayak yiyeceğim zannederdim. Hep yatmak ister, hep ister.


Sevmiyorum. Hiç hoş bir şeysini görmedim. Benim için iğrenç bir şeydir. Belki zamanla doğrudur, öyle bir şey vardır ama.. Dayaksız, küfürsüz, tükürüksüz... Ama ben öyle bir şey görmediğim için... Belki insanların ihtiyacıdır.


Yok.



Bize ve baroya telefonla başvuru yapan ama korktuğu için gelemeyen bir kadının ailesi tarafından öldürüldüğünü gazete haberlerinde okuyunca, bundan çok etkilendik ve böyle bir proje başlatalım dedik. Valilik kanalıyla bu kadınları Sosyal Hizmetler'in çeşitli illerindeki konukevlerine yerleştirdik. Şu anda devletin koruması altındalar.


İnanın biz bu projeye başlarken bir yılda üç kişiyle çalışırız diye düşünmüştük.


Kimi ailesinin evlenmesini istediği kişiyle evlenmediği için, kimi başkasını sevdiği için, kimi izinsiz dışarı çıktığı için öldürülüyor. Kadının ailesine ya da kocasına itaatsizlik göstermesi ilk sırada. 23 başvurudan üç tanesi ailenin onaylamadığı bir kişiyle cinsellik yaşadığı ya da bekaretini kaybettiği ve dedikoduya neden olduğu için aile meclisinin ölüm kararı aldığı kızlar. Diğerleri itaatsizlik gösterdikleri gerekçesiyle... Mesela bu yıl tecavüze uğradıktan sonra abisi tarafından sokak ortasında taşla öldürülen Kadriye Demirel bize telefonla başvurmuştu. Ama korktu ve ailesinden kaçamadı.


25. Yaş aralığı da 18-40. Daha küçükler de bu tür olaylar yaşıyor ama maalesef 18 yaşından küçük olanlara yasal olarak yardımcı olamıyoruz. Bir büyüğüyle, annesiyle gelmesi gerekiyor.


Tabii. Çünkü bu cinayetler cinnet getirerek gerçekleşmiyor. Çoğunlukla birkaç ay süren bir planlama aşaması oluyor. Olayın arkasından birkaç ay geçmesi bekleniyor. Aile meclisi toplanıyor ve kararı veriyor. Kimin nasıl öldüreceği belirleniyor.


En küçük erkek kardeş ya da amcaoğlu.


23 kadından beşi önce aileleri tarafından intihara zorlanmış. Kızlar intihar etmeyince aile meclisi birini bu işi yapmak için seçmiş. En çok zehirleme ve silahla öldürme yöntemleri kullanılıyor.


Bazen anne karşı gelebiliyor. Ama şunu söyleyelim, bu kararın alınmasında en büyük etken toplum baskısı. Aile kızını öldürmezse, çevresi tarafından dışlanıp namussuz olarak görülüyor. Aile kızını öldürdüğü zaman namusunu da temizlemiş, başını yerden kaldırmış oluyor. Aileler toplum içinde var olabilmek için kızını öldürmek zorunda kalıyor.


Öncelikle biz kadınları burada tutmuyoruz. Bize başvuran kadınları devlete teslim ediyoruz. Yani kimsenin buraya gelip bir kadını bulması mümkün değil.


Sizin talebinizle çok büyük tartışmalar yaşadık. Şu an sizinle bir ilki gerçekleştiriyoruz. Biz bu kadınları kimseyle tanıştırmıyoruz, basına çıkarmıyoruz. Çünkü hepsi büyük ölüm tehlikesi altında. Siz ilk defa bir başvurucumuzla kendiniz tanıştınız, konuştunuz. Bu nedenle de çok tedirgin olduğumuzu söyleyeyim. Ama bir yandan da şunu düşünüyoruz: Biz aslında bu konunun basında yer almasını, bir toplumsal duyarlılık yaratılmasını istiyoruz.


"Sen gittikçe güzel oluyorsun. Sen öbüründen daha güzelsin" diyordu.


İyiydi. Ama bazen kıskanırdı. Derdi ki "O benim kocam. Sen benim elimden aldın." Ben de derdim ki "Vallaha ben senin elinden almamışım. Allah'ın kaderidir."


He vallaha. "Bunun kıçını, bacağını kırak. Keşke ölseydi, daha iyi geçinirdik" diye konuşurduk.


Olmadı. Olsun diye beni ev ebelerine götürmüşler. Çocuğum olmazmış, rahmim küçükmüş. Kumamla hocalara gitmişiz. Muska yazdılar ama bir işe yaramadı.


Suçu bir değil iki: Önce kocaya kaçtı sonra boşandı
18 yaşındaki genç kız ailenin rızası olmadan sevdiği bir gençle kaçarak evleniyor. Evlendiği genç onu terk edince ailesine geri dönüyor ama hem kaçarak evlendiği için hem de sonra boşandığı için suçlu bulunuyor ve aile meclisi kızın öldürülmesine karar veriyor. Öldürecek olan da küçük erkek kardeş. Ailenin içinde bu cinayeti istemeyen bir kadın haber verince kaçıyor.

Evlenmek yerine okumak istedi
19 yaşındaki genç kız okumak istiyor. Ailesi tarafından baskı altında tutuluyor. Kız okuma konusunda ısrar edince, aile seçtiği biriyle kızın evlenmesine karar veriyor. Kız istemeyince önce onu eve kapatıyorlar. 19 yaşın evlilik için geç bir yaş olduğunu düşünen aile, kızı bir an önce evlendirmek istiyor. Kız direnince, söz verdikleri aileye mahcup oldukları ve kendilerine başkaldırdığı için aile meclisi toplanıyor ve öldürülmesine karar veriyor. Kızın yanında bu karar açıklanıyor. Karara boyun eğmesi istenince kız aileden kaçıyor.

Aile meclisinin kararı: "İntihar et"
Kızın sevdiği, beraber kaçmayı planladığı biri var. Aile arasında ve yaşadığı köyde bu duyulunca bir dedikodu başlıyor. Aile, kızın bu dedikodulara neden olarak ailenin namusunu kirlettiğini düşünüyor. Herkes kızla oğlanın aşkını konuşuyor. Bunun üzerine aile meclisi kızın intihar etmesine karar veriyor. Kıza "Kendini öldür, senden sonraki kız kardeşini kimse almaz" diyorlar. Kız kendini öldürmeye cesaret edemiyor. Bunun üzerine aile cinayete karar veriyor. Kız başka çare kalmayınca kaçıyor.